Enerjinin gücü: Yaşamınıza yansıyan ışık

25 Haziran 2025

Herhangi bir ortama girdiğinizde, henüz hiçbir şey olmadan bile “Burada bir gariplik var” dediğiniz oldu mu hiç? Veya tam tersi… Oldukça sıradan bir yerde, sıradan bir anda huzur veren bir duyguyla sarıldığınızı hissettiniz mi?

İnsan, düşünüldüğünden çok daha fazlasını hisseder. Bazen kelimelere bile ihtiyaç yoktur, çünkü her şeyden önce, her şeyin ötesinde bir alan vardır. O alanın adı da enerjidir.

Enerji dediğimiz şey, sadece soyut ve manevi bir kavram ya da yakıştırma değildir. Her geçen gün daha fazla bilim insanı, evrendeki tüm maddelerin bir titreşime sahip olduğunu söylüyor. Maddelerin, düşüncelerin, hatta duyguların bile kendine has birer frekansı olduğu tartışılıyor. Ve bu, insanı çok temel bir farkındalığa götürüyor: Acaba bizler de, yaşadığımız, düşündüğümüz ve hissettiğimiz her durumda etrafımızda bir titreşim alanı mı oluşturuyoruz?

Bazen zorlu bir günün ardından yaşanan yorgunluk, sadece fiziksel olarak hissedilmiyor. Belki bir mesaj, bir bakış, bir ortam bile

Yazının Devamı

Her şey normaldi ama ben hiçbir şey hissetmiyordum

11 Haziran 2025

Sabah kalkıyorsun, kahveni içiyorsun, işe gidiyorsun. Gün boyunca bir şeyler başarıyorsun, birileriyle konuşuyorsun, marketten birkaç şey alıp eve dönüyorsun. Her şey yolunda... Kimsenin sana “Neyin var?” diye sormasını gerektirecek bir sebep yok. Ama içten içe biliyorsun: Bir şey eksik!

O eksik olan şey ne mutluluk, ne başarı ne de sağlık... Çünkü bunlar dışarıdan bakıldığında zaten var. Aslında eksik olan “sen”sin! Olayların içinde varsın ama duyguların içinde yoksun. Gülüyorsun ama içinden gelmeden. Konuşuyorsun ama söyleyecek pek bir şeyin yok. Sarılıyorsun ama içini ısıtmıyor. Yaşıyorsun ama hissetmiyorsun.

İşte bu hal, modern zamanların görünmeyen yorgunluğu. Fiziksel olarak aktif, zihinsel olarak meşgul ama duygusal olarak donuk... “Her şey yolunda ama sanki bir şey yolunda değil gibi” cümlesi, işte bu hali anlatıyor. Sanki hayatını bir başkası uzaktan kumandayla yönetiyor ve sen sadece izliyorsun.

Bu donukluk bir anda başlamaz, yavaş yavaş olur. Önce bazı şeyleri çok da önemsememeye başlarsın. Duyduğun

Yazının Devamı

Cesaretin yeni tanımı: Sürdürülebilir emek

26 Mayıs 2025

Cesaret… Çoğumuz için heyecan uyandıran bir kelimedir. Yeni bir işe atılmak, bir ilişkiye başlamak, alışılmışın dışına çıkmak, bilinmeze adım atmak… Hepsi birer cesaret örneği gibi görülebilir. Ancak kişisel gelişim yolculuğunda cesaret, yalnızca ilk adımı atmakla sınırlı değildir. Asıl derinlik, o adımın arkasını getirebilmekte, sürdürülebilir bir emekle yolda kalabilmekte yatar.

Hayatın birçok alanında, ilk adımı atmak bize güçlü hissettirir. Yeni başlangıçlar, büyük kararlar, ani hamleler… O anlarda içimizdeki adrenalin seviyesi yüksektir, motivasyonumuz da tavan yapar. Ancak bu coşku dalgası geçip gittiğinde geriye ne kaldığı çok daha önemlidir. İşte tam burada, gerçek cesaret devreye girer. Çünkü kişisel gelişim, yalnızca başlangıç anlarıyla değil, süreklilikle, kararlılıkla ve sabırla beslenir.

Sürdürülebilir emek, bireyin kendine yönelik verdiği bir söz gibidir. Her gün yeniden “Kendim için buradayım” diyebilmek, yalnızca güçlü

Yazının Devamı

Enerji değişiyor: Mayıs'ta frekansınızı yenileyin

20 Mayıs 2025

Mayıs ayı, yalnızca doğanın değil, bireyin içsel mevsimlerinin de değişime hazırlandığı güçlü bir eşiktir. Doğa yeşerirken beden hafiflemeyi, zihin sadeleşmeyi ve ruh netleşmeyi arzular. Bu dönem, içsel olarak yenilenmeniz ve bireysel frekansınızı yeniden düzenlemeniz için size eşsiz bir fırsat sunar.

Bireyin yalnızca dış koşullara değil, iç dünyasındaki enerji dengesine de dikkat kesilmesinin, iyilik halini sürdürülebilir kıldığını gözlemliyoruz. Farkındalıkla geçirilen bir mayıs ayı, yılın geri kalanına da yön verir. Bu yönü doğru belirleyebilmek için önce durmanız, sonra fark etmeniz gerekir.

Enerji çalışmaları, frekans yükseltme teknikleri ve sezgisel farkındalık pratikleri, bireyin potansiyelini görünür kılar. Ancak unutulmamalıdır ki gerçek dönüşüm, bireyin kendi içsel gücünü hatırlamasıyla başlar. Mayıs ayı, bu hatırlama için kozmik olarak en güçlü çağrılardan biridir.

Bu dönemde zihninizi gereksiz meşguliyetlerden arındırarak size gerçekten hizmet eden

Yazının Devamı

Hayatına alan aç: Bazen tutmamak da gelişimdir

29 Nisan 2025

Günlük hayatın koşuşturmasında çoğu zaman sahip olduklarımıza daha fazlasını eklemeye çalışırız. Oysa gelişmek, bazı şeyleri bırakabilme cesaretini göstermekle başlar. Bir ilişkiden, bir alışkanlıktan, bir düşünce kalıbından ya da artık bize hizmet etmeyen bir yaşam biçiminden vazgeçmek… Bunlar kolay şeyler değildir. Çünkü zihnimiz her zaman “tutmanın güvenlik, bırakmanın kayıp” olduğu fikriyle programlanmıştır. Bununla birlikte ruhumuz, hafifliğe açtır. Gelişim ise zihinsel kalıplardan değil, içsel açıklıktan doğar.

Kendimize sormamız gereken soru tam olarak şu olmalıdır: “Bugün hâlâ elimde tuttuğum ne, beni gelişimden alıkoyuyor olabilir?” Çünkü bazen bir şeyi sevmek, onu artık tutmamakla ilgilidir. Sadakat, illaki tutmak değildir. Bazen en hakiki sadakat, bir şeyin doğal evrimine izin verebilmektir.

Tutmak tam anlamıyla bir kontrol çabasıdır. Bırakmak ise teslimiyet… Ve teslimiyet, edilgenlik değildir, farkındalığın zirvesidir.

Zihinsel Yükler, Duygusal Kalabalıklar

Hayatımıza giren her şey bir enerji

Yazının Devamı

Zihinsel dayanıklık: Zorluklarla başa çıkma gücümüz

16 Nisan 2025

Hayat, karşımıza pek çok engel ve zorluk çıkarır. Bu zorlukların bazen dışsal faktörlerden, bazen de içsel çatışmalardan kaynaklandığını görürüz. Ancak önemli olan bu zorluklar karşısında nasıl bir tutum sergilediğimizdir. Zihinsel dayanıklılık özelliği, tam da burada devreye girer. Zihinsel dayanıklılık, insanların stresli durumlarla başa çıkabilme, duygusal zorlukların üstesinden gelebilme ve her koşulda kararlılıkla ilerleyebilme becerisidir. Bu özellik, kişiyi sadece zor zamanlarda değil, hayat boyu sürdürülebilir bir gelişim yolunda destekler.

Zihinsel Dayanıklılığın Temel Bileşenleri

Zihinsel dayanıklılığın temelinde birkaç önemli unsur bulunmaktadır. Bunlardan ilki duygusal farkındalıktır. Kendimizi anlamak, duygusal hallerimizi tanımak, hangi durumların bizi zorladığını ve nasıl tepki verdiğimizi bilmek, zihinsel dayanıklılığımızı artıran ilk adımdır. Bir başka deyişle, içsel gücümüzün farkında olmamız ve bu doğrultuda aksiyon almamız, dayanıklılığımızı güçlendirir.

İkinci önemli unsur pozitif tutum geliştirmektir. Zorluklarla

Yazının Devamı

Zen gibi yaşamak: Nepal ve Tibet'te dinginliği bulmak

30 Mart 2025

Nepal’in bir dağ köyünde, ince bir tül gibi süzülen sisin arasından yükselen tapınak çanlarını dinlerken fark ettim: Hayatın gürültüsü, aslında bizim onu nasıl duyduğumuzla ilgili. Sessizlik bile bazen bir öğreti gibi.

Burada, zaman ağır akıyor. İnsanlar bir yere yetişmeye çalışmadıkları gibi bir şeyleri hızlandırma telaşında da değiller. Zen’in özü de tam olarak bu: Acele etmeden, her şeyi olduğu gibi kabul ederek yaşamak. Tibet’teki keşişler bir mala (tespih) çevirirken mantralarını tekrar ederken, biz modern dünyada sürekli bir şeyleri düşünüyor, hesaplıyor, geçmişi ve geleceği iç içe geçiriyoruz. Ama neyi kaçırıyoruz? Şu anı...

Zen’in basit ama derin öğretileri

Zen, büyük laflarla anlatılan bir öğreti değil. Hatta anlatılmaktan çok yaşanması gereken bir şey. Bir Tibet keşişi şöyle diyor:

“Zihnini susturmaya çalışma. O zaten kendi yolunu bulur. Sen sadece dinle.”

Bu sözden hareketle anlıyoruz ki, dinginlik bir çaba değil, bir bırakış. Nepal ve

Yazının Devamı

Minimalizm: Daha azla daha fazla yaşamak

1 Mart 2025

Bugün, modern dünyada sahip olduğumuz şeyler, bizi mutlu etmek yerine tam tersine strese sokuyor. Üstelik sadece sahip olduklarımızı elimizde tutmak için değil, daha fazlasına sahip olma arzumuzla da mücadele ediyoruz. Evlerimiz dolup taşarken zihinlerimiz de aynı şekilde karmaşaya bürünüyor. Peki, bu karmaşadan çıkmanın bir yolu yok mu? Minimalizm tam da bu noktada devreye giriyor. Daha azla nasıl daha fazlasını yaşayabiliriz? İşte minimalizm, bu soruya verilen derin ve anlamlı bir yanıt.

Minimalizm nedir?

Minimalizm, aslında hayatın özünü karmaşadan arındırarak sadece gerçekten değerli olan şeylere odaklanma biçimidir. İnsan, fazlalıklardan kurtulduğunda, sadece daha az eşyaya sahip olmaz; aynı zamanda daha çok özgürlüğe sahip olur. Her şeyin sadeleşmesi, hem içsel hem de dışsal bir temizliktir. Herhangi bir şeyi ne kadar çok tutarsak, ona o kadar bağlı oluruz. Ancak her bağ, özgürlüğümüzü kısıtlar. Bu yüzden gerçek özgürlük, bazen bir şeylerden vazgeçmekte yatar.

Minimalizm, hayatını sadeleştirmenin

Yazının Devamı