Dünyanın en ‘uncool’ nesnesi

14 Ağustos 2018

Elektronik sigarayı ilk gördüğümde “Bunu içeceğime, gerçeğini içer, sağlıksız sağlıksız ölürüm daha iyi” diye düşünmüştüm. Sigarayı bırakalı bayağı oluyor şükürler olsun, ama bugün de aynısını düşünüyorum. Şu garip şekilsiz cihazı elime kıstırıp ha bire ağzıma götüreceğime, o şekilsiz boru gibi ağızlığı dudaklarıma dayayıp içindeki dumanı ciğerime çekeceğime, Red Kit gibi ağzıma bir dal parçası alır, öyle dolaşırım daha iyi. En azından arkamdan hem sağlıksızdı hem de sigara bile değil bu aptal mereti içerek öldü” dedirtmemiş olurum. En kötü manyağın tekiydi, ağzında dalla dolaşırdı derler, ki bin kere daha iyi.

Fakat işte bu benim. Artık kimse böyle düşünmüyor. Aksine, elektronik sigara bugün inanılmaz bir moda ve çılgınlık halini aldı. Varşova’da (hafta sonu Berlin’deydim, orada da durum benzer) artık bir kafeye girdiğinizde her masada telefon ve yanında bir elektronik sigara durduğunu görüyorsunuz. Ofislerde de durum aynı. Bu adeta bir statü nesnesi olmuş durumda. Aynı cep telefonu gibi. Şık şık tasarımlar, onlara uygun şarj kabloları, kılıflarla birlikte elektronik sigaralar herkesin elinde. İçlerine çekip havalı havalı üflüyorlar. Cidden çok garip geliyor. Üstelik e-sigaraların

Yazının Devamı

Viral 50 listesinden notlara devam

12 Ağustos 2018

Spotify’ın hazırladığı ve şu ara en fazla dinlenen şarkıların yer aldığı Viral 50 Türkiye listesine bakarken dikkat çeken isimleri incelemeye devam.

Viral 50 Turkey listesini incelemeye dün başlamıştım. Bugün devam. Bu tip listelerde birbiriyle alakasız bir sürü şarkının olması şaşırtıcı değil. Bazen bir rap şarkısı bazen de bir DJ’in dans ritimleri, bazen evde yapılmış bir akustik kayıt. Bu şarkıların ortak noktası çok dinleniyor olmaları. Bu listenin güzel yanı da insanı her zaman şaşırtan yeni şeyler keşfetme imkanı sağlaması.

Mesela rapçi Şam’ın “Efsane” adlı şarkısını ilk kez burada duydum. “İbo’dan kurtulduk başladı İdo” diye dert yanan eleştirel sözleriyle Şam’ın şarkılarına bakmaya başladım ve “Ailem İçin”, “Bu Kafanın Ötesi”, “Kader ve Oyunlar” gibi single’lara rastladım. Türkçe rap’in artık çok çeşitli alt türleri var. Hem dinleyici çok gelişti ve değişti hem de MC’ler ve beatmaker’lar bu dinleyiciyi ileri taşıdı. Kemik rap dinleyicisi dışında iyi ve kaliteli müzik arayan dinleyici hip hop aleminde kendine uygun şeyler bulmaya başladı. Viral listesinde hayli rap şarkısı var, belki nedenlerinden biri budur. Ama elbette burada başka bir analiz daha mümkün.

Eskiden Türkçe en

Yazının Devamı

Viral 50 listesini kurcalarken

11 Ağustos 2018

Spotify’ın Türkiye Viral 50 listesini dinlemeye başlayınca ilginç ve hayli yaratıcı isimlerle karşılaştım. Bildiğiniz gibi değil.

Spotify’ın Viral listelerini ülke ülke gezmeyi çok seviyorum. Belçika’da şu anda en çok ne dinleniyor? Brezilya’da, Kanada’da, Kolombiya’da, Estonya’da, Japonya’da, Malezya’da, Filipinler’de ya da Vietnam’da insanlar şu ara nelere ilgi duyuyorlar acaba? Hani bazen soruyorsunuz ya yeni müzikleri nereden takip edelim, yeni sanatçılarla nasıl tanışalım. Eğer gerçekten bunu istiyorsanız ve cesaretiniz de varsa buyrun Spotify’In Viral listelerine bakın.

Viral listeleri global listelerden farklı olarak en yeni albümler arasında en fazla satan ya da dinlenenleri değil, o anda en fazla dinlenenleri gösteriyor. Yani viral listelerinin güzelliği eski yeni, lokal - global her tür şarkıya bu listelerde rastlıyor olabilmek. Bazen sabah kahvemi bu listeleri karıştırarak içiyorum. Kulaklığı takıp ülke ülke kıta kıta dolaşmaya başlıyorum. Berbat şeyler çok. Ama bu listeleri dolaşırken şarkılara iyi kötü sevdim sevmedim diye yaklaşmıyorum. İlgimi çeken, karşıma çıkan müziklerin çeşitliliği. Bazen Malay dilinde bir baladla, bazen İspanyolca bir rock şarkısıyla, bazen çok

Yazının Devamı

Bu dünyada bir tek bizim acelemiz var

7 Ağustos 2018

Varşova’dan bildiriyorum. Karşıdan karşıya geçmek için yolun kenarına geldiğimde aşırı strese giriyorum ben bu şehirde. Çünkü arabalar, cipler, otobüsler cart diye duruyor. Ne yapacağımı şaşırıyorum. Kaç defa hiç öyle bir niyetim olmamasına rağmen yolun karşısına geçmek zorunda kaldım. Sırf yola yakın durup Google Maps’i kurcaladım diye karşıya geçip duruyorum.

Koskoca otobüs durmuş, şöför ve yolcular bana bakıyor. Ben karşıya geçeceğim diye bekliyorlar. Kimseden gık çıkmıyor. Otobüsün arkasındaki arabalar uslu uslu durmakta. Camı açıp kafasını şöför camından çıkarıp ileriye doğru atarlanan dahi yok. Kornaya da basmıyorlar. Nasıl insan bunlar? Onlar adına ben buram buram terliyorum. Telefonu utançla cebime koyup aceleyle karşıya geçiyorum.

Eve gidecekken evden uzaklaşıyorum bazen. Bir keresinde karşıya geçe geçe nehir kıyısına geldim. İyi de oldu. Araba falan yok strese girmeden rahat rahat yürüdüm. Buradaki acelesizlik, beni strese sokuyor.

Kimsenin acelesi yok. Kimse koşturmuyor. Kimse gideceği yere daha hızlı gitmeye çalışmıyor. Herkes gideceği yere, oraya ne kadar sürede gidilecekse o kadar sürede gitmek istiyor. Daha çabuk değil. Bu konuda ortak bir ön kabul var. Herkes her

Yazının Devamı

En çok kazanan DJ’ler nasıl kazanıyor?

5 Ağustos 2018

Forbes’un 2017’nin en çok kazanan DJ’ler listesi açıklandı. Calvin Harris 48 milyon dolar ile başta yer alıyor. Peki müzik sektörü küçülür, sanatçılar gelirlerin düşmesinden yakınırken bu nasıl oluyor?

Bugün müzisyenler sadece konserlerden gelir elde ediyor. Bu bakımdan turneler çok önemli. Zira stadyumlar, arenalar dolacak ki para kazanılsın. Aksi takdirde albüm yayınlamanın hobi olmak dışında bir amacı ve ticari anlamı kalmadı.

Bir iki örnek vermem gerekirse Paul McCartney’nin 2016-2017 turne geliri 285 milyon dolar olarak açıklandı. Justin Bieber aynı dönemde 260 milyon doları yakaladı. Bruce Springsteen aynı dönem 312 milyonu buldu. 2017 tarihli en güncel verilerle konuşmak gerekirse Coldplay (533 milyon dolar), halen aralıklarla devam eden Guns N’ Roses turnesi (490 milyon dolar), Depeche Mode (henüz 141 milyon dolar) büyük turneler. 2017 itibarıyla en büyük 20 turnenin toplam gelir tutarı brüt rakamlar hesaplandığında 2.7 milyar doları buluyor. Kimi grup yüksek kaşe aldığından az sayıda konserle bu rakamları topluyor. Kimi ekipler de konser sayısını artırıyor. Şov sayısını dilediği gibi kolayca artıranların başında DJ’ler geliyor. Çünkü çok özel bir sahne set up’ları olmadığı

Yazının Devamı

Sonbahar heyecanı

4 Ağustos 2018

Sonbahar yaklaşırken açıklanan konser ve festival haberleriyle İstanbul hareketleniyor, bir süredir kaybettiği kültürel canlılığını arıyor.

St. Petersburg’daki Dostoyevski turlarını duymuşsunuzdur. Romanlarının geçtiği sokaklar, caddeler geziliyor. Varşova’da Chopin müzesinden parktaki konserlere, şehrin hemen bir saat dışındaki Chopin’in evine kadar pek çok turistik faaliyet kente gelenlerin ilgisini çeker. Stockholm’e gidenler ABBA Müzesi’ni de muhakkak programlarına alırlar. Geçenlerde, Beatles’ın meşhur şarkısına ilham veren Liverpool’daki “Strawberry Fields”in (Çilek Tarlaları) yeniden açılacağını okudum. Beatles turistleri için önemli bir ziyaret noktası olacağı tahmin ediliyor.

Paris’te sırf Pere Lachaise mezarlığında yatan şairleri, romancıları, müzisyenleri, filozofları görmeye her yıl o kadar fazla insan gidiyor ki. Çukurcuma’daki “Masumiyet Müzesi”ne gittiğimde kitabın sayfaları arasında yürüyor hissine kapılmış, bu harika müzenin yeterli ilgiyi görmemesinden üzüntü duymuştum.

Kültür turizmi önemli. Türkiye’nin 2000’lerin ilk yarısındaki cazibesini yeniden kazanması için yapılması gerekenlerden biri kültür turizmini destekleyip bu alanda gelen ziyaretçiyi artırmak. Bunun

Yazının Devamı

CIP Lounge’daki pide kuyruğunda beklerken

31 Temmuz 2018

Şu lounge’a giriş kuyruğunu gören biri önceden uçuşumuzu beklerken duvar diplerine oturup açlıktan kıvrandığımızı, susadığımızda ağzımızı tuvalet musluğuna dayayarak klorlu sulardan içtiğimizi, acıkınca da bir kuru tost için birbirimizi çiğnediğimizi sanabilir.

Israr, kıyamet, “Parası neyse verelim”ler, “Ama biraz anlayış gösterin”ler havada uçuşuyor. Günümüz insanı için lounge’a girmek çok önemli. Önemliden de öte, bir ölüm kalım meselesi.

Hatırladığım en eski dış hat uçak yolculuğumda Paris’e gidiyordum. Tek havaalanı vardı. Yeni terminal yoktu. Körüklü kapı yoktu. Lounge yoktu. İnternet yoktu. Cep telefonu yoktu. Gazete, dergi, kitap, kalem, kâğıt vardı. Walkman ve kaset vardı. Biniş kapısının yakınındaki bir koltuğa oturup uçuş saatimi beklemiştim. Kitap okuyordum.

Bugün dünya çok modern, teknoloji hayatımızı kolaylaştırıyor şu bu. Ama işte şöyle sakin bir uçuş artık yok ya da hiç popüler değil. Hatta bugünün şartlarında hayli sıkıcı. Kimse sadece bir tek şeyi yapamıyor. Hepimiz “multitask” özelliğimizi sonuna kadar kullanmalıyız. Bunu yapmayanlara ya aptal ya da beceriksiz gözüyle bakılıyor artık.

Kimse sadece uçuşunu bekleyemiyor. Sanki havaalanına uçağa binip bir yere gitmeye

Yazının Devamı

Babanın tatili

24 Temmuz 2018

Ailece çıkılan ve katıldığım en son tatilde ufacık çocuktum. Geçen hafta ailece gittiğimiz tatilde rolüm farklıydı. Karım ve kızımla yollara düştük. Bu defa babaydım. Baba olarak ilk tatilim.

Tatilde babayı hemen tanırsınız. Elinde ve sırtında çantalar, sırta atılmış değişik boyutlarda havlular, tişörtler, can simidi, top, muhtelif şişme oyuncaklar, plastik kova, kürek, damperli kamyonla (Leyla onsuz bir yere gitmiyor) sıcağın altında bir yerden bir yere gitmeye çalışan kişiye kısaca baba diyoruz. Babanın tatili de zaten işte o eşyaları yüklenip bir yerden bir yere giderken yaşanan mücadele esnasında geçen birkaç dakikada yaşanıyor. Çünkü odadan sahile ya da sahilden odaya ve yemeğe giderken yaşanan o yüklü, zorlu ama dingin dakikalar olmasa babanın tatili tam bir ağır çalışma ve işçilik kampıdır.

Cepli tişört giyenleri, tişörtlerin cebine neden “baba cebi” dendiğini de baba olarak ilk defa çıktığım bu aile tatilimizde anlamış oldum. Karım bana çok şık bu diyerek bir tişört hediye etti. Tatilde giymemi istedi. Niyeti bu muydu bilmiyorum ama bu sayede bir aydınlanma yaşadım. İlk kez cepli bir tişört giydim. Babalık cepli tişört giymektir. Çünkü bütün eşyanız ve ihtiyacınız işte o

Yazının Devamı