DJ’in çiftliği

21 Ocak 2017

Kuzey Britanya’nın kömür kasabalarından Barnsley’de doğan Andy Cato bir caz müzisyeninin oğlu. Çocuk yaşta piyano ve trombon çalmaya başlamış. Trombon çalamayacak kadar küçük olduğu için babası ona özel kısa saplı bir tane yapmış. Başlarda piyanosuyla blues çalıyormuş. Babasının bir arkadaşının bilardo salonunda DJ’ik yaparak şimdiki kariyerine başladığını anlatıyor.

Andy Cato’yu ismen tanımazsınız belki. Ama Groove Armada’yı sanırım herkes tanır. Cato, Tom Findlay ile birlikte kurdukları Groove Armada ile dünyanın en büyük dans hitlerine imza attı. Dev konserler verdi, turneler yaptı. Londra, New York, Los Angeles, Miami, Ibiza, Tokyo gibi metropollerin dans pistlerini ele geçirdi. Milyonlarca albüm sattı. Sanırım bu alanda elde edilebilecek başarıların hepsini elde ettiler.

Sekiz yıl önce Cato ailesiyle (karısı, 12 yaşındaki kızı ve 9 yaşındaki oğluyla birlikte) Fransa’ya taşındı. Paris’e değil, ülkenin Batı tarafında bir kasabaya. Onların tabiriyle hiçliğin ortasında bir yere. Burada bir çiftlik satın aldı. Sebze yetiştiriyor. Atları var. Mütevazı bir köy evinde yaşıyor. Uzakta karlı zirveleri görünen Pireneler’in eteklerinde, kışları eksi 17’lere kadar düşen sıcaklıklar ve donan

Yazının Devamı

Yeni nesil TV

17 Ocak 2017

İnsanlar keçi izliyor. Canlı Keçi TV var. Ağıldan naklen.

Yayın programı: Otlama, çalı kemirme, geviş, uyku.

Güvercin TV var. Kedi, köpek zaten var. Yabani hayvanlar var: Kartal, rakun, kunduz.

Soyu tükenen var: Panda.

Su altı canlıları da televizyon yıldızı olmuş. Denizanası TV var. Vancouver akvaryumundan canlı yayın hem de.

Bir aşağı bir yukarı kendini kas, bırak, kas, bırak. Bir süre sonra öylesine tatlı bir uyku bastırıyor ki.

Sanki 07.15 vapurundasın, yanmış margarin kokusu ve yoğunlaşmış insan nefesiyle kafan önüne düşüveriyor.

Canlı kunduz TV var. Ayı TV var. Kaplan, fil, denizineği izlenebilen kanal var ayrı ayrı. Normal inek zaten izlenebiliyor.

Yazının Devamı

Kamu yayıncılığı böyle olmamalı

15 Ocak 2017

Yıl 2011. O dönemin TRT Genel Müdürü, RTÜK tarafından yaptırılan bir araştırmayla caz ve klasik müzik yayınlarının dinlenmediğinin tespit edildiğini, bu nedenle bu türde yayın yapan Radyo 3’ün 80 adet vericisinin başka radyo kanallarına dönüştürüldüğünü açıklamıştı.

TRT’nin temel aldığı, 1-15 Aralık 2009 arasında yayımlanan “Radyo Dinleme Eğilimleri-2” başlıklı araştırmaya göre nüfusun yüzde 96.2’si caz müziğini, yüzde 92.3’ü klasik müziği, yüzde 82.2’si yabancı rock müziğini dinlemiyordu.

Azınlık kaç kişi?

TRT işte bu araştırmaya dayanarak 2009-2011 arasında yaklaşık 80 adet Radyo 3 vericisini yeni açılan TRT-Türkü, TRT-Nağme, TRT-Radyo Haber ve Kürtçe yayın yapan TRT Radyo-6 kanallarını yayınlayacak şekilde tanzim etti. (Kaynak, Milliyet, 11 Kasım 2011).

Yani TRT bu araştırmaya bakıp inceledikten sonra kim ne dinliyor değil, kim ne dinlemiyor ona bakmış, sayıca daha az insan tarafından dinleniyorsa hiç dinlenmesin diye düşünmüştü.

Sayıca azınlıktaysak eğer, istediğimiz müziği de dinleyemiyoruz. Ya çoğunluğun müziğini dinleyeceğiz ya da dinlemeyeceğiz.

Özel sektörde dijital platformlar var, internet var. Burada isteyen istediğini dinliyor. Fiilen durum bu. Ama eğer bir kamu hizmetinden

Yazının Devamı

20 yıl önce sonra

14 Ocak 2017

ürkiye ile AB üyesi 15 ülke arasında 1996’da Gümrük Birliği anlaşması imzalandı. “Tam üyeliğe az kaldı hadi inşallah” havası pompalandı... Evrensel gazetesi muhabiri Metin Göktepe polis tarafından gözaltına alındı, iki gün sonra cesedi bulundu... İşadamı Özdemir Sabancı DHKP-C teröristleri tarafından işyerinde öldürüldü.

Trabzon-Soçi seferini yapan Avrasya feribotu 177 yolcu ve 55 mürettebatıyla Çeçen teröristlerce kaçırıldı. Bir yıl sonra hapisten kaçtılar. Sonra yakalandılar. Daha sonra tahliye edildiler. (Tahliye edilenlerden biri Swissotel baskını adıyla bilinen terör eylemini gerçekleştirecekti 2001’de).

TBMM genel kurulunda öğrenci harçlarına hayır yazılı pankart açan öğrenciler tutuklandı. Hapisten kaçmadılar tahliye edilmediler. 96 yıla mahkum oldular... Yaşar Kemal bölücülük yaptığı iddiasıyla yargılandığı davada 1 yıl 8 ay hapse mahkum oldu.

Yıl boyu Kuzey Irak’ta geniş çaplı operasyonlar yürütüldü. Terör örgütünün çökertilmesine çok az kaldığı vurgulandı... Taliban Afganistan’da yönetimi ele geçirdi.

Sessiz sedasız geldiler

Balıkesir’in Susurluk kasabası yakınlarında bir Mercedes bir kamyona girdi. Mercedes’in içinde polis müdürü Hüseyin Kocadağ, yıllardır aranan katliam

Yazının Devamı

2017’ye hazırım

10 Ocak 2017

Karların içinden dondurma yiyerek gelen kadına “Çok pardon, Opel nerde acaba biliyor musunuz, Opel varmış burada” diye sordum en iyimser sesimle.

Dondur masıyla bir saniyeliğine vedalaşıp arabanın içinden nerdeyse beline kadar sarkmış olan bana baktı.

“Şu ilerde bakkal var, oraya sorun” dedi. İlerideki bakkalı görüyormuş gibi kafamı çevirdim.

Bir adres daha kaç başka adres üzerinden tarif edilebilir ki diye düşündüm. Sorarak her şeyi daha da karmaşık hale getirdiğim için kendime kızdım. Bu karda kıyamette elimde olmadan bir belirsizlik girdabına doğru çekiliyordum.

Umutsuzca camı kapadım. Hava kararıyordu ve artık sadece Opel’i değil, “şu ilerideki bakkal”ı da bulmam gerekiyordu. Üstelik bakalım bakkal sorumun yanıtını bilecek miydi? Yoksa o da beni “az ilerideki” bir manava, dürümcüye, kuruyemişçiye ya da taksi durağına mı yönlendirecekti? “Şu ileride” acaba kaç metreydi, yolda göbek falan var mıydı, ışıklardan sağa sola sapılacak mıydı?

Oduncuya gidiyorum değerli okurlar. Odun almam lazım.

***

Yılbaşından önceki gün evde elektrik gitti. Geldi. Gitti. Geldi. Gitti... Gelmedi. Sabaha kadar gelmedi. Ufaklığa süt ısıtmak lazım. Doğal gaz yok. Elektrik yok. Termosu kaptım köşedeki kafeye koş

Yazının Devamı

Nerede o eski satanistler!

8 Ocak 2017

Rock ve metal müzik dinleyen, tek derdi iyi müzik olan, kendi halinde, kimseye zararı olmayan gençleri şeytana tapmakla suçlayan bir basın ve bir dil vardı. Her gün, yok kedi kestiler, yok ayin yaptılar... Bir sürü palavra, haber diye servis edilir, millet de okuyup inanırdı.

Anne-babaların en büyük korkusu çocuklarının bir gün satanist olmasıydı. Gençleri ele geçiren sinsi bir illet gibi anlatılırdı.

Bugün şaka gibi gelebilir ama bana çok sonraları bile “Çocuğum bunları dinliyor, acaba satanist mi?” diye mesajlar, mektuplar geliyordu. Siyah tişörtlü, uzun saçlı herkese potansiyel tehlike olarak bakılırdı.

Satanistle röportaj yapanlar, satanistlerin inine girenler... Sanırsınız ortalık satanistten geçilmiyor, satanistler her gün terör estiriyor.

Gün geçmezdi ki bir satanist haberi ağızlar sulana sulana, ballandırıla ballandırıla muhtelif korku filmlerinden görüntüler montajlanarak verilmesin.

Kimseye zarar vermiyor

Rock ve metal dinleyen gençler büyüdü, işadamı oldu, sanatçı oldu, mimar / mühendis oldu, doktor oldu. Çoluk çocuğa karıştılar. Memlekete hizmet ediyorlar.

Yazının Devamı

Coachella’nın demek istediği

7 Ocak 2017

İnternette müzik paylaşımı çağının başından beri hep şu öngörüldü: Artık herkesi memnun edebilecek dev starların yer aldığı dünyanın sonuna geldik. Bundan sonra yeni Michael Jackson’lar, Madonna’lar, Metallica’lar zor.

İşte galiba bugün bu gerçeğin altını, ABD’de düzenlenen ve en büyük açık hava festivallerinden olan Coachella’nın 2017 yılı sanatçı kadrosu çiziyor.

Nisanda düzenlenmesi bakımından takvimin ilk etkinliklerinden olan ve bu yüzden line-up’ını erken açıklayan Coachella’nın sanatçı listesine bir bakalım. Radiohead, Beyoncé, Kendrick Lamar, üç günün her birinin assolistleri. Afişte hemen altlarındaki ikinci sırada, daha küçük puntolu isimlere bakıyorum. Bon Iver, The xx, Travis Scott, DJ Snake, Father John Misty, Empire of The Sun, Mac DeMarco, Nicolas Jaar, Lorde. Bir satır aşağısında daha da butik isimler.

Butik bir kadro

Bu çapta bir festival için oldukça butik bir kadro. Üstelik sahne performansı açısından da hayli mütevazı bir kadro. The xx’i izledim. İyiler hoşlar ama ama çok uzun süre yüz binlerce kişinin bulunduğu bir alanı yönetecek ekip değiller.

Bon Iver, Father John Misty, Mac DeMarco... Birincisi son albümünden tek bir şarkı çalsın, bütün festival şarkı bitmeden b

Yazının Devamı

Tasarruf ederken

3 Ocak 2017

“Günaydın, güzel bir gece” dedi yanımdaki.

“İyi geceler” diye yanıt geldi ileriden.

Hâlâ mizah duygusunu kaybetmemiş insanlar olması ne güzel diye düşündüm. “Günaydın” dedim.

Sanki işe gitmeden önce bir kahve almaya çalışmıyoruz da, çapaklı gözlerimizle sabahın köründe Sabiha Gökçen’e yetişeceğiz.

Ucuz biletten değilse neden bu olağanüstü durum hali.

Ayrıca herkes uyuyor.

Bir millet ‘uyanamıyor’ değerli okurlar. Bir millet ayakta uyuyor.

Çünkü sabahlar kaldırıldı. Çünkü hâlâ güneş doğmadı. Güneş 08.23’te doğacak.

Yazının Devamı