“Sexual Healing” - Marvin Gaye: Sağlıklı cinsellik -her nerede yaşıyor ve yaşatılıyorsa- çok önemli. İnsanlığın geleceği buna bağlı değerli okurlar. Yılın ilk gününde sağlıklı hissedenlere, yataktan yanakları pembe pembe kalkıp buzdolabına koşanlara gelsin.
“Breakfast” - Aaron Taylor: Bir gece önce ne yemiş ne içmiş, kaçta yatmış olursa olsun sabah iyi uyananlar vardır. İşte onlar için bu şarkı. Akşamdan kalma olmadan akşamdan kalanların kahve ve yumurta kokusuyla dinlemesi gereken bir şarkımız.
“Brutally” - Suki Waterhouse: “O son mesajı atmayaydık iyiydi” şarkısı. Suki ablamızın müsekkin yerine geçen sesi bütün toksinlere atmaya yardımcı. Pırıl pırıl yapar, bütün suçluluk duygusunu bünyeden söker alır. Detoks gibi şarkı.
“Highway to Hell” - AC/DC: Bence tüm zamanların en iyi çivi çiviyi söker şarkısı. Yorgunum, bitkinim, “Kafam kazan gibi abi” falan bunlar da ne demek oluyor, sayın okurlar. En güzel çare toptan ve ısrarla gerçekleri yok saymak. Sonsuza kadar ret ve inkar gibi güzeli var mı? Hemen “Highway To Hell”i bul, play’e bas. İnanmak işin yarısı. Baş ağrısı teğet geçsin.
“How Does It Make You Feel” - Air: “Yatağımdan kalkamıyorum, ben birkaç gün burada yaşarım artık, neyse ki
Neden büyük bir sanatçı öldüğünde herkes gençliğim de gençliğim demeye başlıyor? Neden bir sanatçıyı (siz bu yazıda müzisyen / şarkıcı / star diye okuyun) eserleri, hayatı ve yaptıklarıyla bütün bir şekilde hatırlamak yerine “Biz lisedeyken” diye başlayan cümleler kuruyoruz? Neden sanatçıya değil de kendimize odaklanıyoruz?
İnsanoğlu böyle işte, benciliz hepimiz. Tamam biliyoruz da kardeşim, haksız mıyız yani? Müziğin hiç mi “kabahati” yok? Neden böyle, neden şöyle?
Çünkü müzik sadece “Bu şarkı çok iyi abi” gibi bir şey değil. Müzik sizinle yaşar, sizinle büyür, sizinle güler, sizinle ağlar.
Müzik dinlemek “Bu albümün ikinci şarkısındaki soloya hastayım” gibi bir şey de değil. O solo eminim harikadır ama senin hayatında bir yeri yoksa o solo kuru bir teknik şovdan başka nedir ki? Soloyu solo yapan senin yaşadıkların.
Çünkü müzik “Sanatçı dördüncü albümünden itibaren olgunluk dönemi eserleri vermeye başladı” şeklinde anlatılacak bir şey değil. Olgunluk dönemi diye bakmam ki ben ona. “Festivale gitmiştik, şunu çalmıştı, çimlere oturup öpüşmüştük” diye hatırlarım ben onun olgunluk albümünü. Bunu yaşamayan biri, beğenir belki ama o şarkıya benim gibi bakabilir mi?
Kalbimizle hatırlarız
M
Yan masada, gözleri uzaklara dalıp gitmiş Atatürk resminin altında beş kadın kafa kafaya sohbette. Genç olanı hararetle anlatıyor, diğerleri öne doğru uzanmış dikkatle dinliyor.
Sigara içilse birer de sigara olacak masada ama yok. Onun yerine rakı var, patlıcan salata, roka domates, beyaz peynir, barbunya pilaki, karides güveç var.
Evet, aşırı meraklı komşu gibiyim, farkındayım.
Ama bir: Anında fotoğrafı çekerim ben değerli okurlar. Elimde değil. Bir saniyede şipşak.
İki: Elindeki kadeh kadar olmasa da şu köşede duran kızarmış ekmekler kadar yakınım konuşmacıya. Ne yapayım masalar sıkışık.
Avustralya. Daha genç olan Avustralya’ya gidiyor. Formları nasıl doldurduğunu, nelere dikkat edilmesi gerektiğini anlatıyor.
İlk yıl gelemezmiş, yol çok uzak ve pahalı ama ikinci yıl kesin görüşüyorlar. Belki onlar da gelir ziyarete.
Aslında Kanada da kolay kabul ediyor ama Avustralya daha uygun. “Kanada çok soğuk abi...” diyorlar hep bir ağızdan.
“Kalben” - Kalben: Yılın en başarılı albümü olarak görüyorum. Hem Türk popuna hem de alternatif popa yeni bir soluk getirdi Kalben. İlk zamanlarından bu yana radarımızda yer alan bu ismin sesini, hikayelerini ve müziğini bütün Türkiye’ye sevdirdiğini görmek mutlu ediyor.
“İhtimaller” - Kenan Doğulu: Kayıtlarını bizzat izledim, şahane bir işçilik ve müzisyenlik var. Çok değerli cazcılar bir araya geldiler ve kendisi de yetenekli bir müzisyen olan Kenan Doğulu ile birlikte çaldılar. Türk popu hiç bu kadar caz olmamıştır herhalde.
“Fantezi Müzik” - Jakuzi: Kutay Soyocak ve Taner Yücel ortak projesi Jakuzi’nin ilk albümü bu yıl bağımsız müzikler arasında en fazla dikkat çeken iş oldu. Domuz Records etiketiyle yayınlanan new wave albümde yedi şarkı var. Soyocak’ın “Koca Bir Saçmalık”ta bol efektli bir Orhan Gencebay sesi gibi tınlayan vokalleri müthiş.
“Loungin” - Kerem Akdağ: Gilles Peterson’ın dünya prömiyerini yaptığı bu EP albüm, caz/soul/electronica camiasına umut verici bir giriş yaptı. Akdağ dünya çapında geleceği parlak genç müzisyen ve prodüktörlerimizden biri olarak değerlendirilebilir şimdiden.
“Mükemmel Boşluk” - Redd:
“III” - Moderat: Apparat ve Modeselektor’un Moderat adı altında yaptığı bu üçüncü albüm 2016’dan geriye kalan en dört dörtlük elektronik çalışma olarak notlarım arasına girmişti. Açıkçası elektronik müzik bir derya, derya da değil okyanus ve bu tanım tam olarak neyi ifade ediyor, kimde ne beklenti yaratıyor tarif etmek çok zor. Ticari/sektörel sınıflandırmalar bir yana şık karamsar tonu, müzikal ifadesindeki yalınlığı, estetik bütünlüğü ve çağımızın ruhunu yansıtması açısından benim ilk sıramda Moderat’ın albümü. “Running”, “Finder”, “Ghostmother” gibi çok net bir şekilde geleceğe kalacak klasikler var bu albümde.
“Mare” - Christian Löffler: Alman elektronik sahnesinin görece yenilerinden Löffler’in (bu ikinci LP çalışması) ekonomik efektleri, genellikle geniş çaplı bas kullanımıyla oluşturduğu sakin, sessiz, fazlaca içe dönük bir müziği var. Melankolik demek istemiyorum ama melankolik işte basbayağı. Üstelik insanı rahat bir yastık gibi kendine çekiyor.
“DJ Kicks” - Moodymann: Bu albüm 90’ların başındaki kaliteli chill out albümlerini, “Rebirth of Cool” serisini anımsatıyor. 30 kadar remiks ve edit arasında şöyle bir gezindiğimde Little Dragon’dan Cody Chesnutt’a, Jai Paul’a,
Kulaklığı sıyırdım. Anonsu dinliyorum. 5 dakikadır hareketsiz duruyoruz, ters bir şey olmalı. Enerji probleminden dolayı Taksim’de inmemiz isteniyor.
Homur homur... “Bomba mı bu?” Homur homur...
Yanımda oturan abiye mesaj gelmişmiş, zaten biliyormuş, bile bile binmişmiş...
Haklı olmanın gururunu yaşıyor.
Vagonun öte ucundan “Bomba mı?” diye soruluyor.
Hayır, anons “Taksim son durak, çünkü hattın kalan kısmında enerji problemi” var diyor.
Ama dinleyen yok. Çünkü herkes bombaya inanmak istiyor. Bunun için haklı nedenleri var.
Ha bire söylenmeler...
Yılın IndIe pop albümü
“Junk” - M83: Fransız prodüktör ve müzisyen Anthony Gonzales’in (M83) 2016 albümü her zamankinden daha pop şarkılarla çıktı karşımıza. Fransız vokal Mai Lan ile kaydettiği dört şarkıdan “Laser Gun” ve “Go!” yılın en iyi pop şarkıları listeme üst sıralardan giriyor. Albüm zihin açıcı efektlerle cesurca hazırlanmış indie pop şarkılarıyla dolu.
Yılın pop albümü
“Blossoms” - Blossoms: Dikkatli kulaklar bu ilk albümle karşılaşınca hemen muhtelif referansları algılayacak. The Smiths’ten Suede’e, A-Ha’dan Yes’e, Hall&Oates’tan Pet Shop Boys’a kendilerinden önceki pek çok gruba adeta saygı duruşunda bulunmuş, her şarkıya referanslar sıkıştırmış Blossoms. Gitarlar ve synthesizer kullanımıyla pop müzikteki grup anlayışını (beş kişiler) temize çekmişler adeta. Adlarını bir pub’dan almalarını da, radyo dostu şarkılarının tonunu da sevdim. İngiliz usulü şık pop.
Yılın pop rock albümü
“Pop or Not” - Whyte Horses: Shoegaze, surf rock, psychedelic; istediğiniz adı verebilirsiniz. Manchester’dan çıktıysa dinlenir. Whyte Horses 2016’dan hafızalara kazınan en şık sound’lardan birini üretti. “The Snowfalls”u loop’a alarak geçti yılın ikinci yarısı.
“Black Focus” - Yussef Kamaal: İngiliz broken beat, caz, hiphop ikilisi Yussef Kamaal, davulcu Yussef Dayes ve prodüktör Kamaal Williams (aka Henry Wu) tarafından kuruldu ve ilk albümleri yıl sonunda yayınlandı. Brownswood imzalı LP, uzun yıllar farklı ekiplerde çalışan iki şahane müzisyenin deneyimlerini ve müzikal zenginliğini yansıtıyor.
“How To Be A Human Being” - Glass Animals: Bu yıl indie pop alanında çıkan en ilginç ve orijinal albümlerden biri bu. Solist David Bayley’nin sağdan soldan duyduğu hikayeleri anlattığı şarkılardan oluşuyor.
“Oh No” - Jessy Lanza: Kanadalı sanatçı, önünde klavyesi, mikrofonu ve bir sürü efektiyle yarattığı tek kişilik elektronik dünyada gayet mutlu. Dinleyicisini hiç sıkıp yormadan kendi hayal alemine davet ediyor.
“Bloom Forever” - Thomas Cohen: Genç İngiliz şarkıcı ve söz yazarı Thomas Cohen bence bu yılın en düzgün, en tatmin edici işlerinden birini yaptı ama yeteri kadar ilgi çekti mi