Korsan tezgâhı

9 Temmuz 2019

Geçenlerde Bağdat Caddesi’nde yürürken korsan film tezgâhı görünce tabiri caizse “nostaljik” oldum. En tepeye de “Çernobil”i koymuşlar. Eskiden millet ne izliyor, neyi merak ediyor korsan tezgâhından net anlardınız. Bu durum değişmemiş belli ki.

Korsan film, en son 2001’de Teşvikiye’de satın almış olabilirim. Kalitesiz VCD izleye izleye görsel standardı iyice düşen, HD görüntüye uzun süre “aşırı net” diye alışamamış insanlarız neticede hepimiz.

Evet, hepimiz alırdık korsan, çünkü başka türlü izleme şansımız yoktu. Ve yanlış anlaşılmasın, korsana para ödeniyordu o zamanlar. Hafifletici neden sayılabilir. Cebimizden bir bütçe çıkıyordu neticede.

Hatırladığım kadarıyla Beşiktaş’ta, Ihlamur yolunda bir pasajın içinde, Teşvikiye Hüsrev Gerede’nin girişinde bir dükkânda, Teşvikiye Camii önündeki tezgâhta korsancılar vardı. Elbette bunlar gizli saklı falan değildi. Bakkala sorsan korsancı nerede diye, sana şak diye gösterebilirdi.

Karşıda Suadiye’de Boyner civarında bir tezgâh hatırlıyorum. Ama tabii herkesin bildiği en büyük korsancılardan biri, Kadıköy’de bulunan The End adlı bir dükkândı. Bunun Bahariye’de şubesi bile vardı. Festival filmlerinden blockbuster’lara her şeyin korsanı

Yazının Devamı

Oh Land’le soru cevap

6 Temmuz 2019

Oh Land, 20 Temmuz’da One Love Festival için Parkorman’da olacak. Nordik alternatif müziğin önemli ismiyle yeni albümü, yetişkin olmak, annelik, Peter Pan ve İstanbul konseri üzerine...

Yeni albümünüz “Family Tree”nin hikayesi nedir?

Birden fazla hikayesi var galiba. Hayatımda son dönemde çok fazla şey değişti. Çocuk sahibi olmak, New York’ta yedi yıl yaşadıktan sonra Kopenhag’a taşınmak. Ailem dağılırken diğer yandan aile kavramının anlamını yeniden tanımlamaya çalışmak. Hayatımdaki köklü değişiklikler pek çok şeyi sorgulamama neden oldu. Ve bana bir sürü yeni şarkı yazdırdı.

Nasıl bir dönemden geçtiniz? Zihinsel olarak nasıl bir durumdaydınız?

Zihinsel durumum, “acil durum”du. Böyle zamanlar en fazla şarkı yazdığım şarkı söylediğim zamanlar oluyor. Müziğim tamamen duygularımla bağlantılı. Duygusal anlamda tetiklendiğimde derhal şarkı yazıyorum. Albümde yer alan bütün şarkıları 2018’de 10 aylık bir süre zarfında yazdım ve kaydettim.

“Family Tree” sizce diğer albümlerinizden hangi yönden farklı? Biraz daha minimal bir anlayış var gibi duruyor. Ne dersiniz?

Çok daha az “upbeat” ve elektronik. Muhtemelen biraz daha yetişkin bir albüm oldu. Son üç yılda büyüdüğümü hissediyorum. Peter Pan’

Yazının Devamı

Sarı dolmuşun arka koltuğunda Ay’a gitmek

2 Temmuz 2019

Mars ya da Ay’a gitmeye meraklı ne kadar çok insan var farkında mısınız? “Çok merak ediyorum, kesin giderim, inanılmaz bir his olmalı” vesaire. İnanılmaz olduğu kesin...

Ben bu gruptan hiç olmadım. Güzelim dünya varken kupkuru bomboş Ay’da ne işim var diyen sığ çoğunluktanım. Ama bu sığlığım bir sürü insanın Mars’a gitmek, Ay’a gitmek, en azından uzaya çıkmak için can attığını büyük bir şaşkınlıkla- görmeme engel değil. Gelecekte popüler olacağı öngörülen uzay turizmine yatırım yapan firmaları da hesaba katınca, insanların “hayatlarını değiştirecek uzay deneyimi” yaşama ihtiyacını küçümsememek gerektiğini anlıyorum.

Geçen hafta bu tip bir yolculuk neye benziyor ilk elden izleme fırsatı buldum. BBC’nin yapımcılığında hazırlanan “8 Days To The Moon and Back” adlı belgesel, Ay’a 1969 yılında Apollo 11 tarafından yapılan ilk seyahati gün gün aktarmaya çalışıyor. Bunu yaparken daha önce hiç yapılmayan bir şey yapıyor. Astronotların orijinal ses kayıtlarını kullanıyor. Sekiz gün süren bu inanılmaz yolculuk sırasında Neil Armstrong, Edwin “Buzz” Aldrin ve Michael Collins’in bütün konuşmaları kaydedilmiş. Bu kayıtların -ve görüntülerin- çok azı yayınlanmış. Bu filmde bu kayıtları ilk kez

Yazının Devamı

'Müzikli muhabbet'in yükselişi

29 Haziran 2019

Bugünün müzik düzeninde en büyük mesele sanatçıların bir türlü hak ettikleri gelire kavuşamamaları. Ancak yeni bir “format” bu sorunu çözmeye aday.

Bruce Springsteen New York, Manhattan’da yer alan Walter Kerr Tiyatrosu’nda 14 aylık bir süre zarfında tam 236 adet gösteri yaptı. Geçen 15 Aralık’ta sona eren bu gösteriyi her gece ortalama 975 kişi izledi.

Neydi bu gösteri? Basit: Springsteen, bir gitar, bir piyano ve bazen ona eşlik eden karısı Patti Scialfa. Springsteen 3 saatlik gösteride toplam 15 şarkı çalıyordu. Bu bir konser değildi. Bir muhabbetti. Talk show da denemez çünkü konuk almıyor. Bir stand up gösterisi denebilir mi? Belki. Ama stand up gösterilerinde bu kadar fazla şarkı yok. Konser değil, talk show değil, tiyatro oyunu değil, stand up gösterisi değil. Ne peki bu? Broadway’de “Springsteen on Broadway” başlığı altında sergilenen bu tek kişilik gösteriyi belki “concert residency” sınıfında değerlendirebiliriz.

Biletler kapış kapış

Turne gibi düşünün ama gezmek yok. Hep aynı lokasyondasınız. Olay sadece müzik de değil. Springsteen kendi hayatından hikayeler anekdotlar anlatarak üç saat boyunca seyirciyle muhabbet ediyor. İşin özü de burada. Konser değil, şarkılı /

Yazının Devamı

Okunmayacak yazı

26 Haziran 2019

Çevresinde olan biteni anlamak isteyen birinin bakacağı yerin günlük siyasi yorumlar değil siyaset dışı yazılar olduğunu savunanlardanım.

Siyasetin iyiden iyiye ısındığı dönemlerde siyaset dışı yazıların, sanılanın aksine daha fazla ilgi görmesinin pek çok nedeni var. Bunlardan en basiti, artık aynı şeyleri konuşup okumaktan bıkan insanların, hayatta başka konular, keyifler olduğunu hatırlaması.

İşin içinde illa “keyif” olması şart değil. Hayatta başka sorunlar, krizler var çözülmeyi bekleyen. Siyasetten daha az önemli değiller. Acı tatlı bir sürü deneyim ve öğrenecek şey var. Bazen bunları okumak, paylaşmak bile tekrarlana tekrarlana suyu çıkmış, çoğu zaman yanlış çıkan ve kullanım süreleri birkaç saat bile sürmeyen siyasi yorumları, lafları, saptamaları okumaktan daha fazla hitap ediyor insana.

Geçmişi anlamaya çalıştığımda on yıl, yirmi yıl, otuz, elli, yetmiş yıl önce yazılmış köşe yazılarına bakmayı severim. Bunlar arasında size o dönem hakkında en doğru ve çarpıcı bilgileri verenler, o güne has siyasi değerlendirmelerle dolu olanlar değil, siyaset dışı konularda kaleme alınmış yazılardaki detaylar ve hikâyelerdir. Falih Rıfkı’nın, Peyami Safa’nın köşe yazılarına hatta Ahmet

Yazının Devamı

Bu yazın yerli hit’leri

22 Haziran 2019

Bu yaz sahillerde yazlık mekanlarda çalması muhtemel yerli şarkılardan 10 tanesini şöyle aşağı sıralıyorum. Hazırlarken bayağı eğlendim, umarım siz de dinlerken eğlenirsiniz.

İnsanlık için küçük, Türk popu için büyük bir adım. Popumuz silkinme, kendine gelme ve ‘90’ların gölgesinden kurtulma alametleri gösteriyor. Nedeni nasılı ayrı bir yazının konusu olabilir. Bir cümleyle anlatmam gerekirse alternatif rüzgarların popa sirayet etmesi diyelim. Alternatifin ana akıma yürümesi güzel sonuçlar veriyor. En klasik pop formatındaki işler bile bu rüzgarlardan etkileniyor. Aşağıdaki şarkıları bu yaz popüler olma ihtimallerini göz önüne alarak listeye aldım. Yine de öznel bir listedir. Bazı şarkıları cidden beğendim, bazılarını da itiraf edeyim, “guilty pleasure” olarak kayıtlarıma geçirdim. İyi eğlenceler…

“Ben Ölmeden Önce”- (Buray) Emrah Karaduman

Biz eğlenirken dahi ağlamayı seven milletiz. Bunu artık biliyoruz. Gri bölgeleri sevmeyiz. Bir ağlarız bir eller havaya hoppaaaa diye dans ederiz. Bu psikolojik durumun analizini başkalarına bırakarak şu gerçeğin altını çizmek isterim. Üzgün ya da dertli dans bugün Batı’da daha yeni moda oluyor. Lykke Li’den, Robyn’e, Mark Ronson’a dans hadisesi

Yazının Devamı

Madonna’nın yaşı

18 Haziran 2019

Madonna’nın yeni albümü Madame X, geçen hafta piyasaya çıktı. Bu albüm vesilesiyle Madonna gene gündemde ama müziği pek konuşulmuyor. Konu yaş. Madonna albüm çıkmadan verdiği röportajlarda kendisine uygulanan yaş ayrımcılığından söz ediyordu. Yaş ayrımcılığı şu demek, kişiyi, kişileri yaşıyla damgalamak, nitelemek, tanımlamak, yaşıyla ilgili ön yargılar ve klişeler çerçevesinde değerlendirmek.

Madonna bu konuyu kendisine hayatı boyunca getirilen eleştirilerin geldiği son aşama olarak nitelendiriyor. Şöyle demiş bir röportajında:

“İnsanlar şu veya bu şekilde beni hep susturmaya çalıştı. Yeterince güzel değilsin, yeterince iyi şarkı söylemiyorsun, yeterince yetenekli değilsin, yeterince evli (!) değilsin... Şimdi de yeterince genç olmamakla suçlanıyorum. Yaş ayırımcılığıyla mücadele ediyorum. 60 yaşındayım diye cezalandırılıyorum.”

Madonna’nın demeye çalıştığı, ben hayatım boyunca pek çok konuda tabuları yıktım, öncü oldum, şimdi de ageism’le, “yaş ayrımcılığı”yla mücadele ediyorum.

Madonna haklı. Çünkü çağımızla birlikte gelip kapıya dayanan yeni kavramlardan biri yaş ayrımcılığı ve yaş meselesi. İnsanlar artık daha uzun ve sağlıklı yaşıyor. Hayatları boyunca pek çok kez, bırakın işi,

Yazının Devamı

Avicii ve yeni albüm 'TIM' hakkında

15 Haziran 2019

İsveçli prodüktör ve besteci Avicii (Tim Bergling) geçen yıl 28 yaşında hayatını kaybetmişti. Yarım kalan albümü, sıkça birlikte çalıştığı isimlerin de desteğiyle “TIM” adıyla yayınlandı.

Avicii’nin yeni albümü yaza girerken piyasaya çıktı ve muhtemelen yılın en önemli dans/pop albümlerinden biri olacak. Avicii’nin müzik yaptığı alanı tanımlamak için EDM (Electronic Dance Music) daha uygun bir tanım olabilir ama bugün artık EDM, rap, R&B ya da rock sadece birer isimden ibaret. Bütün alt türler büyük ana akım pop sistemini destekleyecek şekilde evrilmiş durumdalar. O yüzden Avicii’nin albümüne bir EDM değil genel anlamda pop albüm olarak bakmak daha doğru.

Avicii geçen yıl 29 yaşında Umman’da bir otel odasında ölü bulundu. Kesin olmamakla birlikte intihar ettiğine inanılıyor. Alkol sorunu olduğu biliniyordu. Ayrıca akut pankreatit teşhisi konmuştu. Bu hastalık çok şiddetli karın ağrılarına ve mide bulantısına neden oluyordu. Avicii çok genç, yetenekli, zengin ve ünlü olmasına rağmen bu ve pek çok başka nedenden hayli kalitesiz bir hayat yaşıyordu. Ruh sağlığı da iyi değildi.

Yeni planlar yapıyordu

Onunla birlikte çalışanlar kayıtlar sırasında ne kadar titiz olduğundan bahsediyor. Bir

Yazının Devamı