Ölmek hiç bu kadar kârlı olmamıştı

11 Haziran 2019

Konser kayıtları ve derlemeler dahil altı yeni albüm, üç box set, iki genişletilmiş yeniden basım. 11 albüm eder. Nirvana, Kurt Cobain’in sağlığında sadece üç albüm yaptı. 1994’teki ölümünden bugüne 11 albüme imza attı.

Michael Jackson’ın, 2009’daki ölümünün ardından video albümler ve derlemelerle toplam yedi albümü var. Şimdi hologram turnesine çıkacak. Gelen bilgilere göre Michael Jackson, sahnede kanlı canlı konser verecek, kardeşlerine yani Jackson 5’a katılacak. Öbür taraftan haberler de verecek mi bilmiyoruz.

Amy Winehouse’un sağlığında iki albümü var. 2011’deki ölümünden sonra şimdilik üç. 2020’de hologram turnesine çıkacağı haberi 2018’de babası tarafından açıklanmıştı. Ancak bu turnenin ertelendiği duyuruldu. Broadway şovu ile bir konser arası, muhtelif yaratıcı bölümlerden oluşacağı bilgisi vardı bu turnenin. Henüz hazırlıklar tamamlanmadığı için ertelenmiş.

Sanatçıların sağken kaydedip yayınlamadıkları işler, ölümlerinin ardından yayınlanır. Bazen de derleme albümler çıkar. Bunu biliyoruz. Bu artık normal. Ama hologram meselesi henüz yeni.

Maria Callas, Roy Orbison, Frank Zappa, ölümlerinin ardından hep hologram turnesine çıktılar. Üç boyutlu olarak sahnedeydiler,

Yazının Devamı

2019 yazında sahillerde bunlar çalacak

8 Haziran 2019

Bu yaz tatil yörelerimizde, sahillerimizde, beach’lerimizde muhtemelen en fazla duyacağınız dans şarkıları hangileri merak ediyor musunuz? Klasik tabirle, işte 2019’un yaz hit’i adaylarım.

“Never Really Over” Katy Perry: Tam “Katy Perry nerde kaldı” diyorduk ki geldi. Yaza girerken yine bir radyo dostu şarkı yapmayı başarmışlar. Cidden çok klasik ama kabul edelim, garantili çözümler üretilmiş. Synthe’lerin desteklediği dans vuruşları, Perry’nin melodik yapıyı güçlendiren dramatik vokalleri. Yaz şarkıları arasında ders olarak okutulacak bir formül şarkısı. Hiçbir playlist’ten eksik olmayacaktır.

“All Day and Night” - Jax Jones and Martin Solveig presents Europe: İngiliz (Jax Jones), Fransız (Martin Solveig), Amerikan (Madison Beer) iş birliği açıkçası beklenenden büyük etki yarattı. “All Day and Night” neredeyse bütün stream listelerinde ve resmi listelerde tepede. Daha önce “Intoxicated” gibi büyük dans hit’lerine imza atan Solveig ile Jax Jones’un Europe adı altındaki iş birliği 2019’da büyük çıkış yapacak isimlerden Madison Beer ile çok uyumlu. Beer dinleyene Rihanna’yı hatırlatan dramatik bir vokale sahip. Yaz hit’i için gerekli olan her şey bu üçlüde mevcut.

“Electricity” (Feat.

Yazının Devamı

iTunes kapanıyor, yeni uygulamalar yolda

4 Haziran 2019

Müzik dinlemek bugün hayli efor gerektiren bir iş. Hep daha yeni telefonlara, yeni sürüm işletim sistemlerine, yeni yazılımlara ve elbette daha geniş internet paketlerine ihtiyacımız var. Mahmurluğa, tembelliğe yer yok. Hayatımızda “güncelleme” diye bir şey yokken nasıl yaşıyorduk biz?

iTunes’un müzik dünyasında devrim yaratacak, müzik dinleme alışkanlıklarını kökünden değiştirecek bir hizmet olarak sunulduğu zamanlar daha dün gibi. Oysa 18 yıl olmuş. Ve bakın şimdi iTunes kapanıyor. Bloomberg’in haberine göre yerine müzik, televizyon ve podcast’ler için üç yeni uygulama gelmesi bekleniyor.

Apple’ın pek çok konuda geleceği gördüğü, zamanın ötesinde işlere imza atarak hep rakiplerinden bir adım önde yarışa başladığı doğru. Sadece stream konusu biraz farklı. Burada Spotify gibi çok dişli ve güçlü bir rakip var. Üstelik Apple’ın tasarım ve felsefe olarak sunduğu yalınlık ilkesini uygulayarak Apple’la mücadele ediyor. Apple bir müzik ve multmedia yönetme platformu ve oynatıcısı olarak kurup geliştirdiği iTunes’la artık bu işin yürümeyeceğini düşünmüş olmalı ki 2015’te yeni bir ürün olarak stream platformu Apple Music’i lanse etmişti. Spotify’ın 2008’deki ilk lansmanından yedi yıl sonra.

Yazının Devamı

'Artık sanatçıya gerek yok'

1 Haziran 2019

“Black Mirror”ın yaratıcıları Charlie Brooker ve Annabel Jones: “Bugün müzik, imaj ve sanatçıyı ayrı ayrı dijital yaratım sürecinde bir araya getirerek üretim yapmak teknik olarak mümkün. Bizim hikayemizde yapay zeka sanatçının yerini alıyor”

Black Mirror’ın yeni sezonunu izledikten sonra şöyle düşünmekten kendimi alamadım: Burada sci - fi yok. Distopya yok. Olaylar gelecekte geçmiyor. Hatta bayağı eğlenceli bölümler var. Yoksa “Black Mirror” yumuşadı mı? “White Mirror” falan mı oldu? Ya da gelecekten değil günümüzden mi hikayeler anlatmaya karar verdi? Bilim kurgudan ve “vay be demek gelecek böyle olacak” dedirtmekten vaz mı geçti? Sorularımı içime atmaktansa “Black Mirror”ın yaratıcıları Charlie Brooker ve Annabel Jones’la buluştuğumuzda söyleşiye bodoslama bunlarla girdim. Tamamını bir nefeste sordum, şu yanıtları aldım.

Charlie Brooker: Düşünüyorum da bu görüşe çok katılamayacağım. Geçmişe bakarsak, “National Anthem”i yaptık. İçince sci- fi yoktu. “Waldo”da sci-fi yoktu. “Shout Up and Dance” yine günümüzde gerçek dünyada geçiyordu. Yeni sezonda yer alan “Smithereens”, bu anlamda yine eski usül bir “Black Mirror” hikayesi. Yine yeni sezondan “Striking Vipers”ın da daha önce

Yazının Devamı

Yurt dışında festival ve gözlemler

28 Mayıs 2019

Doğu Londra’nın akciğerleri Victoria Park’ta gerçekleşen üç günlük All Points East’in ikinci gününe gelmek istememizin nedeni, The Strokes, Interpol, The Raconteurs, Johnny Marr, Courtney Barnett, Jarvis Cocker gibi isimlerin aynı gün yer almasından başka, festivalin şehir merkezinde olmasıydı. Şartlar Leyla’ya göz kulak olacak birini bulduktan sonra birkaç saatliğine de olsa festivalcilik yapmak için çok uygundu. Şehir merkezi festivallerinin avantajı bu.

Dezavantajıysa ses. Saat 22.30 itibarıyla festivalin assolisti The Strokes sanki karşımızdaki sahnede değil 10 kilometre uzakta saz çalıyor gibiydi. Solist Julian Casablancas’ın zaten mır mır sesini saymazsak, sadece belli belirsiz bir davul ve yer yer seçilebilen bas duyuluyordu. Sadece seviyesi değil, sesin kalitesi de kötüydü. Bütün sahnelerde problem vardı. Jarvis Cocker’ı duyamadık. Interpol’ü duyamadık. Johnny Marrı’ı duyduk. The Raconteurs’ü kulak kabarttığımız için duyduk. Eğer yanımızda sahnede çalan şarkıya eşlik eden biri olsaydı onu da duyamayacaktık. Çünkü grup bildik yerden çalınca gaza gelen seyircinin sesi sahneyi bastırıyordu.

Gördüğüm en acayip şeylerden biri sahnenin tam karşısına kurulmuş iki VIP kulesiydi.

Yazının Devamı

Bu yaz dinlemeniz gereken 5 albüm

25 Mayıs 2019

Yaz kapıya dayanırken yeni albümler birbiri ardında gelmeye başladı. Şu ana kadar yayınlanan albümlerden beş tanesini derhal sıralıyorum.

“HERE COMES THE COWBOY” MAC DEMARCO:

Mac DeMarco’nun kafası çok net. Modu çok güzel. Düğmelerini fazla kurcalamadığı bir gitar ve amfisi, kendi kendine mırıldanır gibi bir sesi ve oturduğu yerden dünyayı seyrederek uydurduğu onlarca hikayesi var. Baştan beri daha fazlasına da gerek duymadı zaten. Yeni albüm insanı tembelliğe, biraz yavaşlamaya davet ediyor. Bunu pasif bir protesto gibi yapıyor (kabul ediyorum konforlu bir protesto şekli). Kafanızı kaldırıp sizi çevreleyen basit şeylere dikkatle bakarsanız ne çok hikaye var aslında demeye getiriyor belki de. “Nobody” bu özelliklere sahip temsili şarkı olarak şurada dursun. Mac DeMarco’nun 13 şarkıda dinleyeni götürdüğü yer çok rahat, huzurlu, yüklerin hafiflediği bir yer. 46 dakika sürüyor albüm. Önünüzde koca bir yaz var, 46 dakikasını ayırın.

“FATHER OF THE BRIDE” VAMPİRE WEEKEND:

Vampire Weekend’e kişiliğini veren iki beyin vardı. Bunlardan Rostam Batmanglij artık kendi solo kariyerine odaklandı. Geriye kaldı Esra Koenig. Vampire Weekend’in bildik neşeli, Karayip ve Afrika ritimlerinden, folk,

Yazının Devamı

Eurovision her yıl daha renkli, çünkü hayat değil

21 Mayıs 2019

Eurovision’u hayatımızdan çıkardık biliyorum. Ama ilgimizi de mi çekmesin? Hiç mi bahsetmeyelim? İyiden iyiye tatsız tuzsuzlaşan, yer yer basbayağı kuru bir inada dönen gündemimiz azıcık da mı renklenmesin?

Geçenlerde okuduğum bir makalede Japonların geleneksel animasyon kültürü Manga’nın konu zenginliği ve temaları inceleniyordu. Japonların hayatı ne kadar zor, stresli, renksiz ve tekdüzeyse, Manga dünyası o kadar renkli, çılgın, fantastik oluyor yazıya göre. Gerçek hayatta yapamadıkları her şeyi Manga âleminde yapabiliyorlar. Neden olmasın? Eurovision’ın geldiği noktayı da bu şekilde açıklamamak için bir neden göremiyorum. Dünya son 10 yılda öyle sıkıcı, tekdüze ve siyah beyaz bir yer oldu ki sanki hayatın tatsız tuzsuzlaşmasına tepki olarak Eurovision giderek renklendi, çıldırdı, açıldı saçıldı ve sıkıcı dünyanın günlük yaşamının çılgın ‘afterparty’sine döndü.

Üstelik tam biz Eurovision’dan vazgeçtiğimiz anda oldu bütün bunlar. Biz 40 yıllık Eurovision’a katılmayı bıraktıktan sonra Eurovision’a katılım arttı. Avustralya bile katılıyor. Çünkü herkes sıkılıyor ve herkes biraz eğlenmek, stres atmak istiyor.

Eurovision’un son 10 yılda kendini bir “kitsch” (bilinçli rüküşlük ve

Yazının Devamı

İki yeni rap /soul albümü

18 Mayıs 2019

Londralı rapçi Little Simz “Grey Area”da, Amerikalı rapçi Anderson .Paak ise “Ventura”da rap ile soul arasındaki sihirli uyumun peşinde.

Simbi Ajikawo, Little Simz adıyla iki albüme sahip. Ama sesini daha geniş kitlelere duyurması 2019 tarihli üçüncü albümü “Grey Area” ile mümkün olmaya başlamış gibi duruyor. Bu albümden yayınlanan ve kendi gibi genç soul vokali Cleo Sol ile söyledikleri “Selfish” şu anda İngiltere’nin neredeyse bütün pop radyolarında saat başı dönüyor. Açıkçası bu şarkıyı duyup da kayıtsız kalmak mümkün değil. Tipik bir dance/soul beat’i ve Cleo Sol’un yumuşak vokaliyle, doğrudan nakaratla açılıyor. Ardından Little Simz’in kendine has rap’i giriyor. Duyar duymaz sevdiğimiz şarkılar kategorisine derhal not ettik.

Nakaratla açılan şarkılar bugün artık sıra dışı değil. Stream dünyasında şarkılar kendilerini duyar duymaz sevdirmek zorunda. Spotify’da bir şarkının “dinlenmiş” kabul edilmesi ve tabiri caizse “kontörün işlemesi” için 30 saniye boyunca kesintisiz dinlenmesi gerekiyor. 29 saniye dinlendiyseniz hiç dinlenmemiş kabul ediliyorsunuz ve bu stream’den geliriniz olmuyor. Dolayısıyla müziğin çoğunlukla stream edildiği çağımızda besteciler, prodüktörler, şarkıcılar

Yazının Devamı