Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

“İstifaya gerek olmaması”, “özre gerek olmaması”, “kusurların istifa edilecek boyutta olmaması” gibi kavramlar çok popüler. Bir gün her devlet adamı ya da yönetici 15 dakikalığına “istifaya gerek yok” açıklaması yapacak bu gidişle

ÖSYM başkanı Ali Demir ‘Bütün bu süreçte istifamızı gerektiren en küçük bir şey olsaydı istifa ederdik. İstifamızı gerektirecek hiç bir olay söz konusu değil. Türkiye’de hak edenin, hak ettiği şekilde değerlendirileceği bir ÖSYM oluşturma yönündeki çalışmalarımıza devam ediyoruz’ diye konuştu.” (Çalışmalara devam...)

“YÖK başkanı Yuzuf Ziya Özcan, ÖSYM Başkanı Ali Demir’in hataları olduğunu ancak bu durumun istifa etmesini gerektirecek boyutta olmadığını söyledi.”
(Hangi boyutta olursa istifa gerektiriyor biri anlatsa da öğrensek.)

“Adı Deniz Feneri davasında geçen RTÜK Başkanı Zahid Akman hakkındaki iddialar ve istifa çağrılarıyla ilgili olarak, ‘İstifa edecek bir durum yok. İstifamı gerektirecek bir durum olursa ben de izzetli her bürokrat gibi istifamı verirdim. Sonuna kadar direneceğim’ dedi.”
(Tutuklanıncaya kadar direndi. Ancak o zaman istifa etti. Şimdi serbest.)

“Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tren kazasıyla ilgili olarak istifa etmeyeceğini ve yaptığı uygulamaların arkasında olduğunu söyledi. Yıldırım, ‘Ben zor anlarda bırakıp kaçacak bir adam değilim. Yaptığım her uygulamanın arkasındayım’ dedi.”
(Kendisi halen arkamızda.)

“Belde belediyeleriyle ilgili olarak Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) aldığı kararda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a destek verdiği için eleştirilen Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç kendisine yapılan istifa çağrılarıyla ilgili olarak, ‘İstifamı gerektiren bir durum yok’ dedi.”
(Hiçbir zaman olmamıştır, olamaz.)

“AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik eleştirilere neden olan ‘Birkaç Mehmet şehit oldu diye PKK’nın gündemi oluşturmasına izin vermeyiz ’ şeklindeki sözlerinin çarpıtıldığını iddia etti. Bir televizyon kanalında konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Hüseyin Çelik, istifa çağrılarına tepki göstererek, ‘İstifa ve özür söz konusu değil. Sözlerimin arkasındayım’ dedi.”
Bu son olay. Şaşırdık mı? Hayır. Çelik’ten açıklama gelince ben bu kalıpları, bu lafları hatırlıyorum dedim kendi kendime ve değişik versiyonlarını google’ladım. Neler çıktı neler, hepsini alamadım yerim dar... Biz “şerefli bir şekilde istifa etmeme” şampiyonuyuz. Sadece siyasetçiler değil, her alanda bu böyle.

Çünkü bizde kimse hiçbir şekilde kusur işlemiyor. Kusur hep başkalarının.
Bu bizim doğuştan gelen bir özelliğimiz. İstifa falan etmeyi düşünüyorsanız şu aralar, gerek yok yani benden söylemesi. Yukarıdaki kalıpları kullanın olsun bitsin.

Haberin Devamı

Yeni ‘indie’ kraliçesi adayı!

Haberin Devamı

Baltimore’lu ikili Beach House’un solisti Victoria Legrand birkaç yıla Feist, Cat Power, St. Vincent gibi bir indie kraliçesi olursa şaşmam. Zaten şimdiden öyle olduğunu düşünenler de olabilir, itirazım yok. Legrand Amerikalı ama Fransız asıllı. Fransız müzisyen ve besteci, pek çok baba filmin müziklerine imza atmış Michel Legrand’ın yeğeni (“Thomas Crown Affair” mesela...)
Çocukluğu Fransa ve Amerika arasında geçmiş. 2006’da Baltimore’a taşınmış ve grup arkadaşı Alex Scally ile tanışınca hayatı değişmiş. Beach House bugün gelecek vaat eden ve bütün müzik dergilerinin ilgisini çeken indie ekiplerden biri.
Sesi çoğu şarkıda grubun karakteristik özelliği olarak öne çıkıyor. Dördüncü albümleri “Bloom” bu yıl yayımlanan en iyi indie-pop albümleri arasına girdi bile.
Yakında muhtelif dergilerde falan röportajlarını görürseniz “bu kız da kim demeyin” sonra...

Haberin Devamı

Imagine’i sadece TRT sansürlemedi!

Olimpiyatların kapanış töreninde “Imagine” söylenirken TRT spikeri şarkının sözlerini sansürledi ya.
Hani şarkıyı “Hayal edin, uğruna ölecek veya öldürülecek bir şey olmadığını” diye çevirirken, “ve hayal edin dinin de olmadığını” kısmını tercüme etmeyi atladı falan. Şaşırmadım, sansür milli sporumuz.
Benim asıl şaşırdığım geçen yılbaşında New York’taki Time Square konserinde son dönemin en popüler şarkıcılarından Cee Lo Green’in şarkının bu kısmını “and no religion too” yani “ve dinin de olmadığını” diye değil “All religion true” “Bütün dinlerin gerçek olduğunu” diye değiştirmesiydi. Lennon’ı değiştirmek evrensel bir girişim. Öyle bir şarkı yazmış ki insanlık durdukça dinlenecek, illa sansürlenecek.

“Klimayı açabilir misiniz?” sorusuna verilen yanıtlar!

* Dokunuyor.
* Ameliyatlıyım.
* Başağrısı yapıyor.
* Araba çekmiyor.
* Niyetliyim.
* Eskiden klima mı vardı?
Bunlar benim sağdan soldan duyduklarım. Eminim daha ne çeşit yanıtlar vardır.
Sonuç: Uygar bir yolculuk yapmak isteyen müşterinin dramı bitmez. Durmak yok terlemeye devam.

İTİRAF EDİYORUM

* Ne zaman dağılmış bir baba grup yeniden birleşip albüm yapsa endişeleniyorum.
Ya kötü olursa...
(Bkz. Kasımda çıkacak yeni Soundgarden albümü.)
* “Eurovision birincisi önceden belli bir şovdur” diyen TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’i bu işin en azından bir şov, yani eğlence olduğunu anlamış olduğu için tebrik etmek isterim. Tam da bu yüzden eğlenceye katılmalıyız. (Not: Gidecek sanatçıyı müzik birlikleri seçsin önerisini kim ortaya attı hatırlamıyorum ama bu bir felaket olur, buna eminim.)
* “Şehit aileleri için dinlenecek şarkılar” listesi hazırlayan İçişleri Bakanlığı’ndaki yetkililerin profesyonel yardım alması ve terapi görmesi gerektiğini düşünüyorum. Kimse bu kadar “rahatsız” olamaz. (Bkz. Kanat Atkaya’nın Hürriyet’teki 16 Ağustos tarihli yazısı.)
* Özgür Suriye ordusundaki tipleri ve “icraatlarını” gördükçe özgürlük lafının alt metinlerini düşünmeye başladım. Neredeyse “bazen diktatörler daha özgürdür” diyeceğim.

CUMARTESİ ALBÜMÜ

“Gossamer”- Passion Pit

Pop deyince aklınıza ne geliyor? Kötü ve sıkıcı olanları sallayın gitsin, geri kalan ne varsa alın, tarih ve dönem sınıflandırması olmadan bir araya getirin. Passion Pit öyle bir şey. Bee Gees’ten Erasure’a, Empire of the Sun’dan Daft Punk’a, MGMT’ye her türlü tadı almak mümkün. Sıradan bir dans albümü gibi görünse de ikinci dinleyince değişik katmanlar fark ediliyor. Amerikalı beşli, standart bir grup görünümünde. Davul, keyboard, elektro gitar, bas ve synthesizer. Ama müzikleri öyle değil. “Manners” isimli ilk albümlerini es geçmiş olabilirsiniz. Bunu geçmeyiniz. (Not: Bu albüm, MGMT’nin ikinci albümü olabilirmiş.)