Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Şiddete, teröre “ama”sız şartsız şurtsuz hayır diyebilmek için ne yapalım, nerelere gidelim? Derdimizi anlatmak için nece konuşalım?
Birini diniyle inancıyla mensup olduğu etnik kökenle değil kişiliğiyle, insanlığıyla değerlendirelim demek için Place de la République’te Fransızca pankart mı açalım?
İslami terör kötüdür, terörün her türlüsü gibi karşı durulması, lanetlenmesi gerekir demek için Champs-Elysée’ye mi yürüyelim?
Bir arada yaşamanın teminatı demokratik hukuk sistemidir diyebilmek için Place de la Nation’da nöbet mi tutalım?
Söyleyin ne yapalım? Avrupa’ya farklı olana karşı hoşgörülü olun, fobilerinizden kurtulun derken kendi memleketimizde tam tersini uyguladığımızı haykırmak için, bunun yanlışlığını ortaya koymak için toplanıp Bastille’e mi koşalım?
Darbeci falan ilan edilmeden gaz yemeden “Cumhuriyet’in değerlerine saygılı olun” demek için (Paris’teki pankartlardan biriydi) nereye gidelim?
***
Dün Milliyet’in manşeti günün anlam ve önemine uygun olarak Fransızcaydı. “Pour La Liberté”, “Özgürlük için”...
Başbakan Fransızca tweet attı: “Je suis à Paris par la solidarité avec le peuple français contre le terrorisme,” (Terörizme karşı Fransız halkıyla dayanışma için Paris’teyim.)
Fransızca konuşunca herkes çok güzel konuşuyor, çok iyi konuşuyor. Fransa’da olunca özgürlükler için Başbakan bile en önde yürüyor...
Peki biz ne yapalım, kendi ülkemizde derdimizi anlatmak için bundan sonra Fransızca mı konuşalım?

Haberin Devamı

Mağdur olmanın konforu

Haber kanallarını açın, bir sürü kişi durmadan zehir saçıyor. “Ama hak ettiler, ama asıl onlar katil...” Taksiye biniyorsun, taksici: “Ama hak etmişler abi.” Bakkala giriyorsun: “Hak ettiler, onlar zulüm etti önce.”
Bilmem farkında mısınız bir IŞİD militanıyla taksi şoförü arasındaki makas giderek kapanıyor.
Herkeste aynı bakış açısı: “Suç onlarda.” Kendinle yüzleşmek, özeleştiri yapmak yok. Şark hep mağdur, hep kurban. Suç hep Batı’da.
Mağduriyet dünyası şahane konforlu bir dünya kabul ediyorum, ne yapsan yanına kâr. Ama işe yaramadığı açık. Bu kısır döngüyü aşıp sorumluluk almakla başlayacak her şey. “Biz nerede yanlış yaptık?” Doğru soru budur.

Haberin Devamı

Sinan Çetin

Sayın Sinan Çetin’e kötü bir haberim var. Türkiye’nin adı bir gün Türkiye Cumhuriyeti değil Osmanlı devleti de olsa, Arap emirliği de olsa, Amerikan federasyonu da olsa, o gene kötü sinemacı olarak kalacak. Onun için değişen bir şey olmayacak. Kendisini o gün de ciddiye alan çıkmayacak. O gün de hayatına bugünkü gibi emlakçı/tüccar olarak devam edecek. Sevenleri bu gerçeği ona alıştıra alıştıra söylemeli, hiç boşuna heveslenmesin.

Leman’ın kapak mesajı sorunlu

Leman, Charlie Hedbo’yu andığı kapağına öldürülen çizer Wolinsky’nin Eyüp Sultan’da çekilmiş fotoğrafını koymuş. Altına da özetle “Siz onu din düşmanı sandınız ama o Eyüp Sultan’da huşu içinde karikatür çizerdi” yazmış.
Ne yani Wolinsky dindar mıydı aslında? Yanlışlıkla dindar birini mi öldürdüler? Yani dindar olmayan diğerleri katledilmeyi hak etmiş mi oldu? Aslında dindar olan birini öldürmek yanlış da, dindar olmasaydı anlaşılabilir miydi bu katliam?
Leman bu takkeli fotoğrafı belli ki kullanmayı çok istemiş, bunun tartışılacağını düşünmüş ama hadisenin özünü ıskalamış. Hadiseyi fikir özgürlüğünden koparmış dine bağlamış. Durduğu yer sorunlu.

Haberin Devamı

Sivas için özür dilenmeli

Charlie Hebdo katliamını gerektiği gibi eleştiren, “birlik” yürüyüşüne katılan Başbakan, Türkiye’de katliama kulp takmaya çalışan kesime güzel bir mesaj vermiş oldu. Şimdi sıra Charlie Hebdo katliamıyla ifade özgürlüğüne saldırı bakımından benzeşen Sivas katliamına yıllar sonra da olsa gerekli tepkiyi göstermektir.
Önceki Başbakan Dersim konusunda nasıl devlet adına özür dilediyse, Sivas davasında da bugünkü Başbakan sorumluluk almalı, kafalardaki soru işaretlerini temizlemeli, vicdanları rahatlatmalı, gerçek suçluları yargı önüne çıkarmalı gerekirse devlet adına amasız mamasız özür dilemelidir.
Paris mesajları Türkiye’de unutulmamalı.