Meğer sorun bende değilmiş. Meğer tat almayan, dinleme ve takdir etme yeteneğini kaybeden ben değilmişim. Sadece son zamanlarda tatsız tuzsuz şeyler dinlemişim. Benim yerimde olsanız ve her gün maruz kaldığım kötü ve vasat müziğin yarısına maruz kalsanız kulaklarınızı kapayıp koşarak kaçarsınız. Eğer siz de zaman zaman müzikten uzaklaşır gibi hissediyorsanız son zamanlarda piyasaya çıkan şu albümleri bir kenara yazın. Ben beğendim, kendimi tedavi ettim. Belki sizin de hoşunuza gider.
Yeni U2 olabilirler mi?
“The Suburbs” - Arcade FIre
19 yaşındaki dahi bestecinin ilk albümü heyecan verici
“AvI Buffalo”- AvI Buffalo
“MemoIrs” - Rox
Bir arkadaşım bir süredir Twitter’da ballandıra ballandıra Rox’tan bahsediyor. “Kim bu?” dedim. “Uyuşturucusuz Amy Winehouse düşün, öyle bir şey” dedi. Basbayağı doğru. Rox da İngiliz, onun da sesi şahane, o da eski tarz blues şarkıları ve şarkıcıları tadında. Bir tür zamane Shirley Bassey’si diyeyim, siz anlayın. Ve Amy Winehouse gibi “Yuri Gagarin” değil. En azından şimdilik. Ayağı yere basıyor. Asıl adı Roxanne Tataei. İlk albümü “Memoirs” İngiltere’de yaz başında yayımlanmış. Ses şahane (Amy Winehouse-Rihanna arası bir yer), yorum yerinde. Dinlerken kendime geldim, tedavi oldum.
Neden dinlemeli? Eski tarz blues ve soul yeniden söylenip yorumlandıkça daha da güzelleşiyor. Rox bunun az bilinen yeni ve kayda değer örneklerinden. Ve görünürde yeni bir Amy Winehouse albümü yok henüz.
Kilit şarkı: “No Going Back”
New York’lu “İngilizler”
“The Drums”-The Drums
Neden dinlemeli? Çok basit ve sade melodilerle harika müzik yapılabildiğini kanıtlıyor bu albüm. Daha ne olsun?
Kilit şarkı: “Forever and Ever Amen”
“Kaybedenler Kulübü” film oluyor
Radyoda bir şişenin kapağının açılma sesi duyulur. Ardından lökür lökür bardağa dökülür o içki. Siz dinlemedesiniz. İçkiden bir yudum, yutkunma, sonra mırıldanan tok bir erkek sesi hatta “Merhaba”sına yanıt bekleyen kıza sorar: “Sevgili dinleyici, sizinle daha önce sevişmiş miydik?”
Dünyanın en cool iki sesinin yaptığı, dünyayı takmayan acayip tarzlarda takıldığı, içki ve sigaranın bol kullanıldığı bir program vardı. Salata yemenin, spor yapmanın moda olmadığı zamanlardı. Özel radyolar yeni çıkmıştı. Çeşit az ama seçenekler iyiydi. Bayağı sağlam müzik çalınırdı. Kanalın adı Kent FM 101. O programın adı “Kaybedenler Kulübü”. O seslerin sahipleri Mete Avunduk ve Kaan Çaydamlı’ydı. Bir anda fenomen oldular. Haklarında bir sürü şehir efsanesi uyduruldu. Hangisi doğru, hangileri palavra artık hepsi birbirine karışmış durumda.
Ve şimdi o dönemin, o programın, o dönem olan bitenin filmi çekiliyor. İşin ilginci yönetmen “Hititler”, “Gelibolu”, “Devrim Arabaları” gibi belgesel özelliği taşıyan filmlerin yönetmeni Tolga Örnek olacak. Çekimler ekim başında başlıyor.
Şu anda oyunculara karar verilme aşamasında olunduğunu biliyorum. Seçilen oyuncular Avunduk ve Çaydamlı’nın tedrisatından geçeceklermiş önce. Üstatlar herhalde “Kaybedenler Kulübü” kafasını (felsefesini diyeyim) anlatacaklar herhalde.
Önümüzdeki günlerde bu filmle ilgili bir sürü haber duyacaksınız. İlk benden duymuş olun.
Meraklısına...
Bruce Springsteen and The E Street Band“London CallIng LIve In Hyde Park”
Springsteen’in 2009 tarihli Hard Rock Calling Festivali’nde Hyde Park’ta verdiği konser iki DVD’lik bir paket halinde piyasaya çıktı. Springsteen usulü Amerikan rock / country bugün artık klasik kabul ediliyor. Albümde üstadı grubuyla iş başında görebilirsiniz. Springsteen henüz Türkiye’ye gelmemiş isimlerden. Belki biri akıl eder de şarkıları geçen yüzyıla damgasını vurmuş bu türünün ender örneği ozanı memlekete getirir. O zaman kadar bu DVD emrinizde.
Oasis / “TIme FlIes... 1994-2009”
“Bazı şarkılar ölümsüzdür” lafı boşuna söylenmemiş. Oasis artık yok ama şarkıları yaşıyor. Ve hâlâ plak şirketine ve Gallagher kardeşlere kazandırıyor. “The Complete Oasis Single Collection” yani Oasis’in bütün single’larını bir araya toplayan iki CD’lik albüm ilk CD’de gözyaşları içinde “hey gidi” günler etkisi yaratıyor. Hep bir ağızdan marş misali. İkinci CD benim gibi, büyük grupların zamanlar kendini tekrar edip tatsızlaştığını düşünenler için etkileyici değil ama arşivdir neticede.