Başbakan’ın tavrı netleşince meydan ‘başkanlık sevdalılarıyla’ dolmaya başladı..
Türkiye’nin parlamenter sistemi acilen terk etmesi gerekir diyenlerin sayısı artıyor..
Önümüzü tıkıyormuş..
Başkanlık sevdalıları dedim ama yine de tam olarak ne istediklerini söylemiyorlar..
Çünkü ofsayt tehlikesi hâlâ var..
Başbakan ortaya birden fazla şık koydu.. Bu olsun demedi..
Ya başkanlık..
Başbakan’ın önerisi açık ve net.. Yeni anayasayla başkanlık veya yarı başkanlık veya partili cumhurbaşkanı dönemine geçilmesini istiyor..
Bunda kararlı olduklarını söylüyor..
Pazar günü AKP Kongresi’nde Başbakan’ı dinledik.. Dün Meclis’in açılış günüydü..
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun makamına uğradık..
Başbakan’ın sistem değişikliği önerisini sorduk..
Güç hastalığı dedi, ekledi:
“Demokrasilerde gücün toplanması yoktur, gücün dağıtılması vardır. Gücün toplanması otoriter rejime götürür.”
Başbakan‘ın en önemli sözü araya sıkıştı.. Gümbürtüye gitti gibime geldi.. Çok önemliydi ama yeterince yankı bulmadı.. Hatta çoğu kişi anlamadı bile..
Zaten Başbakan da kuvvetli vurgu yapmadı.. Yanlış anlaşılmaktan mı çekindi, salonun atmosferi uygun değil diye mi düşündü, konuşma uzadı ilgi azaldı diye mi geçiştirdi bilemem..
Sistemin değiştirileceğini.. Çok kararlı olduklarını bir cümleye sıkıştırdı..
Dedi ki; “Yeni siyasal sistem konusunda kararlığımız tamdır. Yeni anayasayla istikrarlı yönetimi dönemsel olmaktan çıkarıp kurumsal hale getireceğiz”
Muazzam değişikliğe, siyasi hayatı alt üst edecek değişikliğe, partilerin yeniden yapılandıracak değişikliğe, yeni bir yönetim biçimi getirecek değişikliğe yaklaşık iki saat 15 dakika süren konuşmasında bu kadar yer ayırdı..
10 saniye..
Başbakan Erdoğan’ın ‘başkanlık sistemi’ni çok istediğini biliyoruz.. Türkiye’nin ilk başkanı olmayı..
Türkiye’yi başkan olarak yönetmeye devam etmeyi..
Önceki gece katıldığı TV programında keşke böyle bir yol açılsa dedi..
Keşke!..
*
Keşke demesinin nedeni şu..
Başkanlık sistemini Meclis’ten geçirmesi zor görünüyor.. Gizli oylamadan anayasa değişikliğine yetecek oyun çıkması mucizevi bir şey olur!..
Nereden biliyorsun derseniz anket yapmışlar.. Hem de iktidara yakın duran şirket yapmış.. Eğitim reformuna halkın büyük çoğunluğu destek vermiyormuş..
Yüzde 52.8 yeni sistemi doğru bulmamış.. Başbakan’ın 444 dediği; 4+4+4’ü..
Beğenenlerin oranı yüzde 37.6..
Merak ediyorum, bu sonuç karşısında Başbakan ne yapacak?
Çünkü..
Eğitim sistemini üçe bölerken, sadece imam hatiplere ortaokul açma hakkı tanırken, halkım böyle istiyor demişti..
Halkın öyle istemediği ortaya çıktı..
Pazartesiden sonra hayatın aynı şekilde akmayacağı belli..
Bizim için değil.. İktidar için.. Hükümet adamları için..
Niye pazartesi?
Çünkü AKP kongresi var.. AKP yeni bir manifestoyla ortaya çıkacak.. Üst üste yapılacak üç seçimde (Yerel, Cumhurbaşkanı, Genel ) AKP’yi yöneten kadrolar belirlenecek..
Haliyle yeni politikalar..
Belki hükümette bile değişikliğe gidilecek.. Kısaca, Başbakan yeni sayfa açıyor, yeni sayfaya yeni hedeflerini yazacak..
Kendi tabiriyle 2023 vizyonunu..
Zamlar Balyoz kararlarına denk gelince başlık bulmak kolay oldu..
Zamlar balyoz gibi indi..
Daha da inecekmiş.. Otomobil, akaryakıt ve alkollü içeceklerde yapılan artış kesmezmiş..
Devlet 8.5- 9 milyar toplamayı hedeflemiş.. Doğalgaz, elektrik ve sigara da nasibini alacakmış.. Kimilerine göre KDV oranı yüzde 18’den 19’a çıkacakmış..
Mış mış mış demeyin.. Bu işler mışlarla başlar gerçek olur..
Zamlar balyoz gibi tepemize iner..
*
Komutanlarla ilgili çeşitli iddialar ortaya atıldığında dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök ‘kasaptaki ete soğan doğramam’ demişti..
Dün bunu hatırlattı..
Ete soğan doğrama vakti geldi dedim.. Özkök açıklama gönderdi.. Özeti şu; ete soğan doğradım..
Birlikte okuyalım..
“Bugünkü makalenizdeki benden beklentinizi okudum. Yazınız teorik olarak sağlam temele oturuyor. Düşüncenize ben de katılıyorum. Ancak pratikte gözünüzden kaçmış bir nokta var. Ben ‘kasap-soğan’ andırışmasını (Analoji) 2008 yılının Temmuz ayında bir gazete muhabirinin, henüz gerçekleşmemiş bir durumun gerçekleşmesi halinde ne yapacağımı sorması üzerine yaptım. ‘Şimdiden bir şey söyleyemem’ anlamını mahalli bir deyimle belirtmek istedim. Hay dilim kurusaydı! (Soruşturma safhasının gizliliği nedeniyle, bir soruya ‘Yorum yok’ yerine ‘Var da diyemem, yok da diyemem’ demem de başıma ne işler açtı. Ama benim üslubum böyle) Bu tarihte Balyoz davası diye bir şey gündeme gelmemişti henüz.
Ergenekon davasının soruşturma safhasında İzmir adliyesinde savcılara 7 saat, muhakeme safhasında İstanbul’da yargıçlara 2 gün ‘Soğan doğradığımı’ ve zaman zaman yanlış anlamaları düzeltmek için gazetelere beyanda