Merak edilen şu.. Şike yasası ikinci kez görüşülürken gümbürtü kopar mı?
Karşı çıkanlar..
Cumhurbaşkanı’nı haklı bulanlar seslerini yükseltir mi?
Hayır!..
Başbakan’ın aynen iade talimatından sonra.. İktidar partisinde kırılma, çatlama, ayrışma var görüntüsünün ortaya çıkmasından sonra.. Zor..
Hem de çok zor!..
Belki birkaç milletvekili oylamaya katılmaz, o kadar..
İstanbul’dan yola çıkarken Manisaspor maçının Beşiktaş için zor olacağı ortak kanıydı. Niye mi?
Manisaspor, ligin iyi takımlarından, dokuz haftadır yenilgi yüzü görmemiş, ligin en az gol yiyen takımı.
Beşiktaş’ın, Manisaspor defansını aşmada zorlanacağı baştan belliydi.
Nitekim öyle de oldu.
Maç başladı. Manisa, dörtlü defans, önünde bir üçlü defans daha yaptı. Yani Beşiktaş’ın ataklarını 7 kişiyle karşıladı.
Beşiktaş sağ tarafa gitti, sola gitti, ortada top çevirdi. Ama bir türlü hücum organize edemedi. Topu Quaresma ve Mustafa Pektemek’le buluşturamadı. Bir ara oyun sıkışıp kaldı.
Beşiktaş’ın gol atması, oyunun açılması için üç şeyden birinin olması gerekiyordu.
Şike yasası, şike yasası olmaktan çıktı; dallanıp budaklandı..
İktidar mevkiindeki kamplaşmanın, ayrışmanın, çekişmenin turnusol kâğıdı oldu..
Sadece iktidar mevkiinde değil, muhafazakâr medyada da aynı durum var..
Kimileri sotaya yattı..
Kimileri pozisyon aldı..
Almakla da kalmadı, sert ithamlar ardı ardına geldi..
Mesela Zaman gazetesinde Mustafa Ünal; ‘AK Parti şike yasasına basit bir spor olayı gibi bakmamalı, süreç ofsayda düşme, taca çıkma risklerini de içeriyor’ diye yazdı..
Bugünlerde medyanın başat konusu bu.. Rusya modeli..
Rusya’da Cumhurbaşkanı Medvedev ile Başbakan Putin yer değiştirecek..
Putin yeniden Cumhurbaşkanı..
Medvedev de yeniden Başbakan olacak..
Tartışılan şu..
Erdoğan’la Gül de onlar gibi yer değiştirerek yola devam derler mi?
Mümkün mü?
Bir süredir ‘ileri demokrasi’den, ‘özgürlük alanının genişlemesi’nden söz edilmiyordu..
Referandumdan sonra bu tür yazıların sayısı azaldı.. Özgürlük sınırının sonuna gelmiş olamazdık..
Bu aralar uzun tutukluluk, kolay tutukluluk tartışıldığı için mola verildi zannettim..
Cumhurbaşkanı dahil herkes şikâyetçiyken..
14 bine yakın kişinin terör suçlamasıyla tutuklandığı..
500’e yakın üniversite öğrencisinin muhalif gösteriler nedeniyle hapiste olduğu bir ortamda..
‘Özgürlüklerin sınırının genişlediğinden’ söz edilemezdi herhalde..
Yüzlerce kez yazıldı, onlarca kez söylendi.. Medyanın da.. Siyasetçilerin de görüş birliği içinde oldukları tek konu bu.. Tutukluluk süreleri uzun.. Hem de çok uzun..
Cumhurbaşkanı dahil, liderler, bakanlar, milletvekilleri ‘ kamu vicdanı’ nın yara aldığını söylüyor..
Söylüyorlar ama bir şey yapmıyorlar eleştirileri yükselirken CHP yasa değişikliği önerisi verdi..
Kısaca, tutukluluk süresinin belli bir yılla sınırlandırılmasını istiyor..
Aynı zamanda davaların da hızlı görülmesinin sağlanması gerektirir.. Ama şu gerçek.. 10 yıla kadar uzayan tutukluluk süresi akla mantığa uygun değil..
Makul süreye inmesi gerekir..
* * *
Bir kavga çıktı ki sormayın gitsin.. Koca koca profesörler birbirine girdi.. Ağızlarına ne geldiyse birbirlerine söylediler..
Tartışmayı Prof. Karatay başlattı..
Mesele kolesterol..
Karatay kolesterol faydalıdır dedi, damar tıkanmasının nedeni değildir, hastalarıma kolesterol ilacını yasaklıyorum dedi; kurşunu attı..
Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof. Ergene’den, Prof. Bingül Sönmez’den anında yanıt geldi:
“Şöhret uğruna binlerce insanın hayatıyla oynamaktadır..”
Bu yanıta yanıt gecikmedi.. İlaç karşıtı cephe yaylım ateşine başladı:
Geçen gün ‘Sağlık Bakanı lütfen istifa’ diye bir yazı kaleme aldım..
Mesele, Başbakan’ı hangi profesörün ameliyat ettiği değildi..
(Tabii ki bu ülkenin Başbakan’ını bu ülkenin en iyi profesörlerine emanet edeceğiz.. Bunu kimse konuşmuyor, tartışmıyor)
Mesele başka..
Mesele..
Bakan’ın çıkarttığı kanun hükmünde kararnamenin (Anayasa Mahkemesi aynı konuda çıkan yasayı iptal ettiği halde, ısrar etti, mahkemeyi by pass etti!) yanlış olduğunun, üniversitelere de tıp bilimine de zarar verdiğinin ortaya çıkmasıydı..
*