Başbakan’ın Mübarek’i uyarması, halkın sesine kulak ver demesi..
Meydanı, gösterileri meşru sayması çok önemli.. Mısır açısından değil bizim açımızdan önemli..
Alışık olmadığımız bir davranış..
Gelin önce hayra yoralım..
Başbakan için tek kriter sandıktır.. Demokrasiyi sandıkla sınırlı görür.. Sandıktan çıkanın istediğini yapma hakkı olduğuna inanır..
Bugüne dek izlediği politika bu merkezde oldu.. Bu ülkenin başbakanına bu denir mi diye kızmasının altında da bu felsefe yatıyor:
Ben seçimle geldim.. Sen kimsin ki beni eleştireceksin, beni protesto edeceksin, bana karşı yürüyüş yapacaksın!..
Beğenmediği söz ve davranışta bulunanları, politikaya davet etmesinin, siyasete gir o zaman diye seslenmesinin nedeni buydu..
Demokrasilerde seçimin çok önemli ama tek enstrüman olmadığını kabul etmiyordu..
İngiltere Başbakanı Blair’in sokağın tepkisi nedeniyle süresi dolmadan başbakanlığı bırakmasını anlamaması bu yüzdendi..
İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad’a karşı gösterilere, ‘ama halk onu seçti’ diye tepki göstermesi de aynı sebeptendi..
İktidara yönelik her türlü toplantı, gösteri, yürüyüş, protesto, ıslıklama gibi davranışları ‘hükümeti al aşağı etme girişimi’ olarak görüp yasadışı sayması da aynı bakışın sonucuydu..
Demokrasiye bu pencereden bakan Erdoğan’ın Tahrir meydanını meşru ve haklı sayması az buz bir şey değil..
Zihinsel devrim gibi..
Başbakan’ın sözlerini hayra yorarsak şu sonuç çıkıyor..
Demek ki seçen seçilen ilişkisine daha yumuşak bakacak.. Seçenin işi seçimle biter demeyecek. Her türlü eleştiriyi de protestoyu da artık demokrasinin icabı sayacak.. Demokrasinin olmazsa olmazı..
* * *
Şimdi de hayra yormadan bakalım..
Başbakan’ın bu çıkışı, protestoları meşru sayması Mısır’la sınırlıdır.. Suriye’ye, Yemen’e bile ulaşmaz..
Türkiye’ye gelmesi düşünülemez..
Çünkü bu tavrının altında Mübarek’i sevmemesi yatıyor..
Sevmemenin ötesinde İsrail ile işbirliği yaptığı için, Hamas’ı terör örgütü olarak gördüğü için, Gazze’ye ambargo uyguladığı için nefret ediyor..
Tahrir meydanına verdiği destek bu sebepledir..
* * *
Sizce hangisi?
Birincisi mi, ikincisi mi?
Başbakan değişiyor mu? Her türlü gösteri haktır demeye mi başladı?
Yoksa ‘halkın sesini dinle’ tavrı Kahire’yle sınırlı mı?
* * *
Torba yasasını protesto eden çalışanları biber gazıyla püskürttüğüne göre şimdilik ikincisi ağır basıyor..
Gene de biz ‘eski alışkanlıktı, polis Başbakan’daki değişimi henüz anlayamadı’ diyerek hayra yoralım..
Vay be CHP sen neymişsin
Cuma günü; ‘Nedir bu CHP merakı’ başlıklı bir yazı kaleme almıştım..
Mısır’da olaylar bile mola verdirmedi.. Yine lafı döndürüp dolaştırıyorlar CHP’ye getirip satırla doğruyorlar demiştim..
Meğer daha da ötesiymiş.. Mısır bile CHP’ye çakma vesilesi kabul edilmiş..
* * *
Star gazetesi, Açık Görüş ekinin birinci sayfasına yerleştirdiği Ertan Aydın imzalı yazıda deniliyor ki..
BİR: CHP Arap dünyası hakkında, bölge insanlarına saygılı, tarihi bilgiye dayanan, o bölgenin gerçeğine yönelik enternasyonel bir vizyon sergileye-miyor.
İKİ: Başbakan Erdoğan’ın bölge hakları nazarında sözü dinlenen etkili bir aktör ve güçlü bir model oluşturması, AK Parti’nin dış politikadaki performansının yansımasıdır. Buna karşı CHP ve muhalefet partilerinin dış politikada yansıttıkları görece başarısız performans dikkat çekicidir.
* * *
Bu bakış üzerine daha da yorum yapmayayım..
Halk kaosa oy vermiş!.
Vallahi iktidar kendi için değil bizim için istiyormuş..
Başkanlık sistemine geçmezsek iki başlılık olurmuş.. Sıkıntı yaşarmışız..
Niye..
Cumhurbaşkanını halk seçecek ya.. Başbakanı da halk seçiyor..
Nasıl olacak?
Anayasa Komisyonu Başkanı AKP’li Burhan Kuzu’ya göre iki başlılık olurmuş..
Ortadan kaldırmak için birinden birinin halkın seçmemesi lazımmış..
O zaman başbakanı seçmesin, cumhurbaşkanını seçsin, başkanlık sistemine geçiverelim.. Olsun bitsinmiş..
* * *
Cumhurbaşkanını halkın seçmesini kim getirdi?
AKP iktidarı..
Bununla acayip övündü, hala övünüyor.. Cumhurbaşkanını halka seçtireceğiz diye az nutuk atmadılar.. Az böbürlenmediler..
Şimdi iki başlılık olur diyorlar; sıkıntı çıkar..
* * *
2007 yılında, bu değişiklik yapılırken; böyle sistem olmaz, inatla iş yapılmaz, iki başlılık olur diyenleri..
Halka karşı mısın.. Vay elitçi vay.. Vay halk düşmanı vay..
Taarruzuyla sindiren kendileri.. Şimdi iki başlılık olur demezler mi?
İşin garip yanı ne biliyor musunuz?
Cumhurbaşkanını halk seçerse, iki başlılık olur sıkıntı olur diyen Burhan Kuzu cumhurbaşkanını halkın seçmesini öngören değişikliğinin de mimarıdır..
* * *
Bu konuda en son konuşması gereken kişi en çok konuşuyor..
Bu da Türkiye’nin makus kaderidir..
* * *
Not: Cumhurbaşkanı’nı halkın seçmesini öngören Anayasa değişikliği 2007 yılının ekim ayında yapıldı..
Üstünden 3.5 yıl geçti.. Cumhurbaşkanını nasıl seçeceğimiz belli mi? Cumhurbaşkanı adayının nasıl oy isteyeceği belli mi?
Hayır..
Sizce niye?