Nisan ayıydı.. Etkili bir kampanya başlatıldı. Özeti şuydu; lüferi görmek, tatmak istiyorsan, çinakop ile sarıkanat yeme, yedirme, satma, sattırma..
Etkili oldu.. Ben dahil birçok kişi destek verdi.. Bu sebeple başlığa çinakopu yeme ki lüferi görebil-2 dedim.. Birincisini nisan ayında yazmıştım..
Bizim Cadde eki öncülük yaptı.. Aylarca ‘lüfere sahip çık’ sloganını sayfanın tepesinde tuttu..
Güzel kampanyaydı ama zamansızdı, erkendi.. Zaten ortalıkta ne çinakop vardı ne sarıkanat.. Bir süre sonra av yasağı başladı, iş tavsadı, unutuldu gitti..
* * *
Oysa şimdi tam zamanı ama pek ses seda yok.. Güçlü kampanya yok!.. Ben de yemiyorum, almıyorum diyen yok.. Tezgâhlar çinakopla, sarıkanatla dolu.. Balıkçı lokantaları lüferden çok çinakop satıyor..
Çinakopun kilosu 15 lira, sarıkanadın 35 lira.. Lüferin tanesi 25 lira..
Çinakop ucuz geliyor, cazip geliyor..
* * *
Cazip geliyor da çinakop bol olunca lüfer olmuyor.. Çinakop bol olunca nesli tükeniyor.. Yumurta bırakamıyor..
Aslında lokantaya oturup bir porsiyon çinakop dediğimizde, sarıkanat istediğimizde balık yemiyoruz.. Katliama ortak oluyoruz..
* * *
Nisan ayında çinakop yokken, çinakop satmam diyen balık lokantaları nerede.. Ufuk tefek balıkçıları anlıyorum da dev market zincirleri neden hâlâ çinakop satıyor?
10 yıla kalmaz, lüfer diye bir balık vardı; neydi ama deriz!..
* * *
Unutmayın!.. Dünyanın en lezzetli balığı Boğaz’da tutulan lüferdir..
Başbakan’ın çocuklara namaz sorusu
AKP milletvekilleri Kızılcahamam’da kampa girmiş.. Yüzde 42’yi tartışacaklar.. Nedenlerini bulmaya çalışacaklar..
Başbakan kampa girmeden önce Kızılcahamam’daki köfteciye uğramış, köftecinin ikiz çocukları ile sohbet ederken sormuş..
Namaz kılıyor musunuz?
Evet cevabı alınca çocuklara oyuncak hediye etmiş..
Burada önemli olan şu..
Tayyip Erdoğan çocuklara ‘namaz kılıyor musunuz’ sorusunu..
Başbakan olarak mı sordu?
AKP Genel Başkanı olarak mı?
Vatandaş Tayyip olarak mı?
Hangi Erdoğan sordu?
Cevabı çok önemli..
Başbakan Erdoğan olarak sorduysa, bu soru bundan böyle bütün çocuklara sorulacak mı?
‘Portakal’lı Çoğunluk..
Bizde tam tersi oluyor.. Ödüllü filmleri izlemek bir hayli zor oluyor.. Ya salon bulamıyorlar, bulsalar da az sayıda buluyorlar.. En fazla bir iki hafta gösterimde kalıyor, uçup gidiyor..
Nedense iyi filmlerin kaderi değişmiyor..
Devrim arabaları da öyle oldu, Vavien de..
Altın Portakal alan Çoğunluk filminin de kaderi aynı olmasa diye düşünüyordum.. Bakalım ne zaman izleyebileceğiz derken gözüm sinema seanslarının yer aldığı bölüme kaydı..
Aaa.. Çoğunluk gösterime girmiş..
Beyoğlu Beyoğlu’nda.. Bugün yarın derken o da uçar gider diye atladım gittim.. İyi de yapmışım..
Baştan söyleyeyim gişe yapmaz.. (İnşallah yanılırım..) Gişe filmi değil.. Orta sınıf çoğunluk ailesinin yaşamından bir kesit.. Güçlü bir baba, başı önünde, sümsük, ne istediğini bilmeyen bir oğlan ve çevresinde dönen yaşam.. Hali vakti yerinde olan orta sınıfın öteki insanlara bakışı diyebiliriz..
Seren Yüce’nin ilk filmiymiş.. Kutlarım.. Demek ki daha çok bomba gibi filmler izleyeceğiz.. En iyi erkek oyuncu ödülünü alan Bartu Küçükçağlayan’ı da çok beğendim, baba rolündeki Settar Tanrıöven’i de..
Gidin ama yaşamdan bir kesit izleyeceğinizi unutmayın..
Hoşunuza gidecektir..
Deniz’i de uğurladık..
1979 yılında Cumhuriyet gazetesinin spor servisine ayak bastığımda Deniz Som parlak bir muhabirdi.. O parlaklık kısa bir süre sonra yıldıza dönüştü..
Hep yıldız olarak kaldı..
En büyük kusuru belki de çok sigara içmesiydi.. Birinci sigarasıyla dostluğu çok farklıydı..
Cesurdu, kelimenin tam anlamıyla Cumhuriyetçi idi..
Dün uğurladık..
Allah rahmet eylesin..
