Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Aradan yedi yıl geçti ama 1 Mart tezkeresinin tartışması bitmedi..
PKK terörü estiği sürece bitmez de!..
ABD, Saddam’ı devirmek için Irak’a girerken bizim topraklarımızı da kullanacaktı, biz de onlarla Kuzey Irak’a girecektik ya işte o tezkere..
Hükümetin imzaladığı, Meclis’in geçit vermediği tezkere..
* * *
Tezkerenin iki yönü var..
Biri PKK meselesi.. Savunma Bakanı Gönül ‘tezkere geçseydi ordumuz Irak’ta aktif rol alacaktı, PKK sorunu da bitecekti’ demiş..
PKK bitmezdi belki ama bu kadar güçlü olmazdı.. Kandil’de üssü olmazdı, her türlü silahı olmazdı, acayip para kaynakları olmazdı..
Bitmezdi ama bitmiş gibi olurdu!..
* * *
Tezkere geçmeyince bunlar olmamış, ama Bakan Gönül’e göre Ortadoğu’da itibarımız artmış.. Türkiye bölgede ‘lider ülke’ konumuna gelmiş..
İkinci yönü de bu..
Biri iyi, biri kötü..
* * *
Peki tezkerenin geçmemesi için kim aktif rol oynadı.. Milli Güvenlik Kurulu’nda dönemin Cumhurbaşkanı Sezer.. Meclis’te dönemin TBMM Başkanı Arınç..
* * *
Muhafazakâr bir bakışla hakkaniyetli olarak şöyle mi pay edelim?
Tezkere geçmediği için PKK’nın dimdik ayakta olduğunun faturasını Sezer’e keselim..
Tezkere geçmediği için Ortadoğu’da lider ülke olduğumuzun ödülünü Arınç’a verelim..
İleride olacağı budur..
* * *
Ben Ortadoğu’da itibarlı ülke olacağıma PKK meselesini halletmiş bir ülke olmamızı tercih ederdim..
Neyse!..
Arınç, hâlâ aktif politikanın içinde, Sezer köşesine çekildi.. O zaman soruyu Arınç’a soralım..
Ne düşünüyor?


‘HSYK seçimleri 1930’un Türkiyesi kadar demokratik’
Olan biteni şöyle yorumlamıştım..
HSYK Yargıtay’ın ve Danıştay’ın vesayetinden kurtulmalı deniliyordu..
Kurtuldu..
Ama Adalet Bakanlığı’nın vesayetine girdi..
Şunu da sormuştum..
Liberal demokratlar bu durumu demokratikleşmenin neresine oturtacak.. Merakım budur..
* * *
Cevabı Prof. Dr. Ahmet İnsel’in Radikal’deki köşesinde buldum.. Şöyle demiş:
“Yeni Şafak, HSYK seçimleri sonucunu, ‘Yargı YARSAV’ı tasfiye etti’ zafer çığlığıyla karşıladı. Demokrasi açısından utanç konusu olacak bir sonuç, demokrasinin zaferi olarak sunuldu. Ortada bir zafer olduğu kesin. Ama Adalet Bakanlığı bürokrasisinin, dolayısıyla AKP’nin zaferi bu, demokrasinin değil.
Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı’nın adli yargıda, Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürü’nün adli yargıda birinci gelmesi, bu seçimlerin 1930’ların Türkiyesi’ndeki milletvekilleri seçimleri kadar ve ancak o kadar demokratik olduğunu gösterir..”


Rektör seç, evi kap!..
Prof. Uğur Arifoğlu Sakarya Üniversitesi rektörlüğüne aday oldu.. Yedi zorlu rakibi var..
Onları alt etmesi gerek.. İpi göğüslemesi gerek..
Düşünmüş taşınmış en gerçekçi öneriyi bulmuş..
Öğretim üyelerine TOKİ’den ev vaat etmiş..
Bravo!..
En gerçekçi vaat olduğu için bravo.. Ne vaat edecekti ki; bilimsel özgürlüğün en kralını vaat edecek hali yoktu ya..
O iş YÖK’ün uhdesinde..
Ne dese sivrisinek vızıltısı gelecekti, konut deyince davul sesi olmuş..
Formülü de hazır.. Üniversitenin yanında arsa alacak, TOKİ ile işbirliği yaparak site yaptıracak..
(Arifoğlu’nun unuttuğu ince bir husus var.. Öğretim üyelerinin oyunu alarak değil, YÖK Başkanı’nın gözüne girerek rektör olunuyor..)
* * *
Formül tutarsa bir sonraki seçimde üniversiteye de çifte anahtar vaadi gelir mi gelir?
Araba kredileri de ucuz..



Bi zahmet sen tur at..
Prof. Binnaz Toprak köşe yazılarına başlayınca, yeminli muhalifleri nerede kalmıştık diye ok atışına başladı..
Toprak’ın bütün suçu Anadolu’da mahalle baskısının varlığını ortaya koyması.. Bir grup hayır diyor, yalan diyor.. Oralarda özgürlük var, hoşgörü var, insanlar dilediği gibi yaşıyor diyor..
Toprak ve arkadaşlarının araştırmasını yerden yere vuruyorlar..
Ben de diyorum ki..
Madem öyle, madem sıradan, çarpıtılmış bir çalışma bi zahmet sen yollara düş.. Bayburt’tan başla, Bingöl’e uzan, Kayseri, Maraş, Niğde falan nereyi istersen turla..
Ne gördünse otur yaz..
Seni de dinleyelim..
Bağdat caddesiyle bi kıyasla bakalım..