Domuz bağıyla, bağıra bağıra 188 kişiyi öldürenlerin davul zurna eşliğinde halay çekilerek salıverilmesi toplumda büyük bir travma yarattı..
Aslında yargıda da yarattı..
Hükümette de..
Günah çıkarma açıklamalarının altında bu yatıyor..
Valla bizim suçumuz değil ağlamaları..
Suç kimin!..
Suç demeyelim de kabahat mi desek..
Yargının da var, hükümetin de.. Fifty fifty vaziyeti..
* * *
(Gelin güncel bir örnekle meseleye bakalım.. Ergenekon davasının kaç yılda biteceğini tahmin ediyorsunuz?.. Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk, böyle iddianame olmaz, dedi..
Niye dedi..
İddianamenin içinde her şey var, ekleri desen ayrı bir mecra.. Davayla ilgisi olmayanların telefon görüşmeleri bile konulmuş.. Binlerce sayfa..
Diyelim ki mahkeme 8 yıl, 10 yıl, 15 yıl sürdü; sonunda karara bağlandı.. Yargıtay o dosyalara kaç yılda bakabilir? )
* * *
Travma yaşandı dedik ya, kabahat yükleme yarışı sürüyor..
Pinpon topu gibi, Yargıtay ile Adalet Bakanlığı arasında gidip geliyor, kimin sesi güçlü çıkarsa!..
Bu hengamede olayın gözden kaçan bir başka boyutu daha var..
Bu adamlar cezaevini internet kafeye çevirmiş!..
Bu konuda kimsenin çıtı çıkmıyor..
24 saat bilgisayar başında istedikleri siteye girmişler, istedikleri kişilerle internet üzerinden görüşmüşler..
Örgütlerini yönetmişler!..
Birileri izin vermiş, göz yummuş, yol vermiş..
Kim?
Bu kabahat falan değil, bu resmen suç..
Bu suçu kim işledi?
Hizbullahçılar hızlarını alamamış, şifreleri kırarak, devletin arşivlerine bile girmiş..
Nasıl olmuş!
* * *
Adalet Bakanı’nın yok mu bi lafı..
Konuya açıklık getirecek bi cümle..
Sadece bi cümle!..
Hizbullahçılara bu kıyağı kim yaptı, neden yaptı?
Şarap içen devlet yönetemez mi?
Muhteşem Süleyman denilen Kanuni, dizi filmde içki içen, kadına düşkün biri gibi gösterilince ortalık ayağa kalkmış..
75 bin kişi RTÜK’e şikâyet dilekçesi yollamış..
Hepsi Kanuni’nin yakın arkadaşı herhalde!. Haremi yoktu, içki içmezdi diye şahadet mi ediyorlar anlamadım..
* * *
Efendim, cihan imparatoru kötü gösteriliyormuş..
Nasıl?
Şarap içip cariyelerle hoşça vakit geçirdiği için..
Bu yüzden Başbakan Yardımcısı Arınç da, RTÜK de diziyi kaldırtmak için bastırıyor..
Demek istiyorlar ki; içki içen adam memleketi yönetemez..
* * *
Telaş biraz da şundan.. Atatürk’ü çok içki içiyordu diye yıllardır kıyasıya eleştirdiler ya..
Padişahların da içki içtiği ortaya çıksın istemiyorlar.. Hem halife hem padişah; her akşam şarap!
Bu gerçeği okuyanlar biliyordu da..
Duyanlar bilsin istemiyorlar..
* * *
Bülent Arınç’a, RTÜK Başkanı’na, diziyi şikâyet eden 75 bin kişiye Hıfzı Topuz’un “Abdülmecit” adlı kitabını öneririm..
Dört dörtlük bir çalışma..
Abdülmecit 16 yaşında tahta çıkar.. İlk iş annesi Bezmialem Sultan’a ‘harem’ düzenini sorar..
Annesi anlatır:
“Fatih Sultan Mehmet zamanında nikâhsız evlenme usulü yerleşmiştir. Çünkü şeriat hükümlerine göre cariye, padişahın malı olduğu için nikâh gerek görülmemiştir. Padişahlar dört kadın olma hükmüne uymamışlardır (..)”
(Sayfa 27)
Haremde yüzlerce cariyenin olması bu sebepledir..
* * *
“Hünkârın cariyeye hediye göndermesi onu o gece odasına beklediği anlamına gelir”
(Sayfa: 26)
* * *
“Haremde hünkârın sevdiği kadınlar yanında zaman zaman ilgisini çeken birçok cariye vardı (..) Hünkâr acaba hangisini o gece odasına alacaktı? (..) Her akşam cariyeler büyük bir bekleyiş içindeydi. Acaba piyango kime vuracaktı?”
(Sayfa 58)
* * *
“Padişah o akşamdan sonra sofrasında içkiyi hiç eksik etmedi.”
(Sayfa 64)
* * *
“Abdülmecit’in yirmi bir oğlu ve yirmi bir kızı olmuştu.”
(Sayfa 205)
* * *
Osmanlı gerçeği buysa bunları söylemekten niye utanıyoruz ki.. Fatih Sultan Mehmet’le başlamış; hem eğlenmişler hem devlet idare etmişler..
Kimi iyi idare etmiş, kimi kötü!..
Gerçek bu..
Efes sadece bira değildir!.
Nedir o zaman?
35 yıllık basketbol takımıdır..
31 ilde açılan basketbol okullarının adıdır.. Blues festivalidir..
Yüzlerce etkinliğin sponsorudur..
İçkinin özendirilmesine herkes karşı.. Herkes çoluğunu çocuğunu alkolden uzak tutmaya çalışıyor.. Sigaradan sonraki en büyük kampanya bu..
Alkole paydos..
Ama..
Efes sadece bira demek değil ki.. Rakipleri de biliyordur; Efes demenize gerek yok, bira deyince çoğu yerde zaten Efes getiriyorlar..
Demek istediğim şu..
Efes’in artık reklama ihtiyacı yok..
Sponsorlukları geçtim..
Türk basketbolunun Efes’e ihtiyacı var..
Daktiloda geniş şaryo..
İş Bankası müzesini anlatırken geniş şaryolu daktilo ne işe yarar hâlâ anlamış değilim ifadesini kullanmıştım..
Okurlardan nerede kullandığı konusunda güzel bilgiler geldi..
Manifesto yazarken: Gümrüğe gelen malların gümrük idaresine beyanının yazımı.. Bu döküm 70-80 cm.
Rejistro yazarken: Sigorta şirketlerinin her ay sonu mutabakat için noter tasdikli çok geniş kâğıda yazdıkları evrak..
Bordro yazarken: Maaş bordroları çok geniş kâğıda ayrıntılı yazılırdı..
* * *
Yaşı 50’ye yaklaşmamış olanlar ‘geniş şaryo da ne?’ diyecekler..
Görmek için lütfen müzeye!..
