Erdoğan, Kılıçdaroğlu’na.. Kılıçdaroğlu, Erdoğan’a çok ağır sözlerle yükleniyor.. Hani kavgada söylenmez denir ya.. O tür ithamlarla!..
Liderlerin atışmasına alıştık artık diyerek geçiştirilecek bir durum değil..
Çok farklı..
Seçime 4 ay, 4.5 ay kala hal böyleyse seçim yaklaştıkça tansiyon daha da yükselecek demektir.. Kim bilir neler duyacağız, neler işiteceğiz..
*
Peki neden böyle.. Siyasi gerginlik neden arttı?
Bunun birkaç nedeni var..
BİR: AKP bazı kurumları yeniden şekillendiriyor..
Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay’ın yapısı değiştiriliyor..
Bunu niye yapıyor?
AKP’ye göre; köhnemiş yapıyı günün şartlarına uyduruyorlar, siyasi parti görüntüsünde olan yüksek yargıyı tarafsız hale getiriyorlar..
CHP’ye göre; iktidar yargıyı ele geçiriyor.. Kendi yargısını oluşturuyor..
Bu taban tabana zıt bakış; gerilime, gerginliğe, ağır sözlere zemin hazırlıyor.. Davetiye çıkarıyor..
*
İKİ: AKP seçimden çok başarılı çıkıp anayasayı istediği gibi değiştirmek istiyor.. Başkanlık sisteminin zeminini yokluyor..
CHP ise buna izin vermemek için elinden geleni yapmaya çalışıyor.. Gidişi tehlikeli buluyor..
*
ÜÇ: Her iki parti için de bu seçim hayat memat meselesi.. AKP elinin rahat olması için yüzde 47’nin üstünü hedefliyor, bunun için yüklendikçe yükleniyor.. Daha da yüklenecek..
CHP, AKP’nin bu seçimle elinin daha rahat hale gelmesinin ülke için zararlı olacağını düşünüyor.. Frene bastırmak için yüzde 35’in üzerini hedefliyor.. O da bütün kozlarını oynuyor..
*
Yani..
Siyasette gerginlik azalmaz.. Seçime doğru giderek artar, tavan yapar!..
Çünkü bu seçim öncekilere benzemiyor..
Birayı, şarabı bırak mısıra, cipse bak!.
Ben söylemiyorum, doktorlar söylüyor..
İktidar, gençleri kötü şeylerden, zararlı şeylerden korumak istiyorsa önce GDO’lu ürünleri yasaklasın diyorlar..
Mesela..
Gençler en çok sinemaya gidiyor.. Herkesin elinde bir kesekâğıdı mısır..
Film boyunca avuç avuç yiyorlar.. Mısır bitiyor, patates cipsi başlıyor..
Zararlı mı?
Hem de çok zararlı..
Rakıdan, şaraptan, biradan kat kat zararlı..
Adam gibi içersen içkinin fazla zararı yok.. Hatta şarabın yararlı olduğu kanıtlandı.. Mutlaka yenilmesi, içilmesi gerekenler listesine bile girdi..
Zararı yok çünkü doğal.. Sonuçta üzüm suyu, arpa suyu..
Mısır öyle mi?
Alayı GDO’lu..
En çok mısırda, patateste, pirinçte karşımıza çıkıyor ama 800 çeşit gıda da böyle..
Zararlı da ne yapıyor?
Organlara hasar veriyor, organların küçülmesine neden oluyor, antibiyotiğe direnci arttırıyor, alerjiyi tetikliyor..
Say say bitmez..
Doktorlar diyor ki; hükümet gençleri, çocukları koruyacaksa işe buradan başlasın..
Sinemalarda GDO’lu mısır satışını yasaklasın.. Cips satışına izin vermesin..
Hele o patates cipsi yok mu.. Bir numaralı gençlik düşmanı..
*
Amaç sağlıklı gençlikse hadi bakalım!..
Hoyratlığa davetiye
Geçmişte çok örnekleri var.. Devlette görev yapanların çoğu nasıl olsa ‘gizli dokunulmazlığım’ var diye istedikleri gibi davrandılar..
Hoyratça!..
İnce eleyip sık dokumadılar..
Tazminat söz konusu olursa ucu bana dokunmuyor, devlete dava açılıyor diye kafalarına göre davrandılar..
Vatandaşı kollamadılar, üzdüler, ezdiler, haksızlık yaptılar..
Bu işin böyle gitmeyeceği ortaya çıkınca hoyratça davranan bedelini ödesin dendi..
Buna göre yasal düzenlemeye gidildi..
En çok da işkencenin, kötü muamelenin önünü kesmek için yapıldı..
*
Şimdi eskiye dönüyoruz..
Zarar gören, haksızlığa uğradığını düşünen, kötü muameleye maruz kalan, bunu yapan görevliye, memura, hâkime, savcıya değil devlete dava açabilecek..
Bu hoyratlığa davetiye değil mi?
Bütün bunlar Mehmet Haberal, hâkimlere açtığı tazminat davasını kazandı diye yapılıyor..
Bu memleket Ergenekon davasından ibaret değil ki..
