Mabel Matiz!

13 Eylül 2018

Vatandaşın biri şarkıcı Mabel Matiz’in klibinde “bir dolar”ların kullanıldığını görünce yememiş içmemiş, savcılığa “FETÖ propagandası yapılıyor” diye ihbarda bulunmuş. Normal bir ülkede normal bir savcının bu trajikomik ihbarı yapan vatandaşın ahlaken ya da ruhen sorunlu olduğuna karar verip ihbarla ilgili hiçbir işlem yapmaması gerekirken öyle olmamış. Savcı ihbarı ciddiye almış, Mabel Matiz’i ifadesine başvurmak üzere makamına çağırmış.
Eski savcı dostumuza, söz konusu savcının ihbarı ciddiye almasına ne dediğini sorduk, onu haklı buldu, şunları söyledi:
- Öyle bir dönemden geçiyoruz ki deli saçması da olsa, ihbarın konusu FETÖ ise savcılar mutlaka etkileniyor. Herhangi bir işlem yapmazsa, ihbarcının bunu da ihbar konusu yapması halinde FETÖ’cü ya da en azından FETÖ’yü kollayan biri olmakla damgalanmaktan, başının derde girmesinden korkuyor. O korku nedeniyle de saçma sapan da olsa ihbarı ciddiye almış gibi yapmak zorunda kalıyor. Bu tavır FETÖ ile mücadelenin ciddiyetini etkiliyor. Bir yandan da kimi masum yurttaşlar bu sebepten okkanın altına gidiyor...
Bağımsız yargının da işi zor!

Troçki müzesi

Orta Asya’da Tacikistan’da, Müslüman din adamları camilerde topladıkları

Yazının Devamı

Ne bekleniyor?

11 Eylül 2018

Üçüncü havalimanının açılmasına şunun şurasında 40 gün kadar bir şey kaldı. Havalimanıyla ilgili pek çok bilgi; yılda yaklaşık kaç uçağın inip kalkacağı, kaç yolcu kapasitesine sahip olduğu, kapladığı alanın büyüklüğü vs. yetkililer tarafından kamuoyuyla paylaşıldı, paylaşılıyor.

Şu ana kadar paylaşılmayan, açıklanmayan tek şey, adının ne olacağı. Daha önce de yazmıştık. Taşındı diye alanın adı değişmemeli, yine Atatürk kalmalı. Çünkü Atatürk bugün hâlâ Türkiye’nin ve Türk insanının en büyük ortak paydası. Dünya çapında en ünlü devlet adamımız.

İsim hâlâ belli olmadığı için, söylentilerin, üfürmelerin haliyle ardı arkası kesilmiyor. Son olarak bir meslektaşımız Abdülhamit Han adını verdi ama hemen ardından kaynağı sağlam olmayan bu bilgiyi vermesinden hata yaptığını bildirerek özür diledi.

Abdülhamit denince akla ilk gelenler... Döneminde Osmanlı’ya en çok toprak kaybettiren padişah olması... Meclis’i Mebusan’ı kapatması ve basına uyguladığı akıl almaz sansürler.

Dolayısıyla, bu ismin telaffuz edilmesi bile akla ziyan.

Yapılacak şey belli. İşi daha fazla uzatmadan yeni havalimanına en yakışan, en kabul gören adın, Atatürk adının verildiğini açıklamak.

Referandum hilesi!

CHP Parti Meclisi’

Yazının Devamı

Ya Doğu Fırat?

8 Eylül 2018

Şu sırada herkes İdlib’i konuşuyor...
Peki, Fırat’ın doğusu ne olacak?
ABD orada bir ordu kurmak ve Kürt devletçiği oluşturmak istiyor...
Esad ise PYD/YPG ile ya savaşacak ya federasyona benzer bir sisteme yönelecek. Ama kendi toprağında bir başka ordunun kurulmasına kesinlikle izin vermeyecektir.
Türkiye’nin çıkarı Esad’la barışmak ve anlaşmakta.
Ne var ki İsrail bile Esad’ın görevde kalmasına razı olmuşken, Ankara bir türlü Esad’la barışmıyor. Neden? Sebeplerin en büyüğü şu... Türkiye, Suriye işinde ÖSO başta olmak üzere cihatçı kimi guruplara angaje... ABD onlara çoktan sırtını döndü. Ankara dönemiyor.
Cerablus ve Afrin’i de onlarla birlikte aldık. Maaş veriyor, ailelerine bakıyoruz. Esad’ın onları kabul etmesi mümkün değil. O yüzden Esad’la barışamıyoruz. Kendi topraklarımızda eğitip donattığımız bu unsurlar bugün ulusal çıkarlarımızın yolunu tıkayan ayak bağı oldular...

KEMER

Yazının Devamı

Sahte oy çığlığı...

6 Eylül 2018

CHP’nin geçen dönem milletvekili ve halen Parti Meclisi üyesi olan Haluk Pekşen çarpıcı bir açıklama yaptı Twitter kanalıyla... Dedi ki:

“CHP Parti Meclisi’nde sunumu yapılan rapora göre, 2.5 milyon sahte oy kullanılmıştır. Aradan 7 gün geçti ve ben bu rapora ulaşmayı başaramadım.”

Haluk Pekşen’in sözünü ettiği raporu PM toplantısına sunan araştırma şirketi Polimetre’dir.

CHP, ODTÜ bağlantılı bu şirkete seçimlerle ilgili araştırma ısmarlamış, sonuçlar PM’nin son toplantısında açıklanmıştır.

Haluk Pekşen’e göre, şirket son seçimde 100 bin sahte oy kullanıldığını açıklamış, bu sayının 2.5 milyona kadar uzandığı görüşünü öne sürmüştür.

Şirketin “polimetre.org” adlı bir internet sitesi var. O sitede CHP ile ilgili araştırma yer alıyor ama nedense sahte oy bölümü yer almıyor!

Haluk Pekşen sahte oy rakamlarını CHP Genel Merkezi’nden defalarca istemiş. Ancak sonuç alamamış.

Soru: Polimetre’nin raporunun tümü neden açıklanmıyor?

Yazının Devamı

Yollarda katliam

4 Eylül 2018

Yollar hafta sonunda yine kan gölüne döndü...

Dehşet verici trafik faciaları yaşandı.

Bu arada geçen hafta ilginç bir olay oldu. Bulgaristan’da 17 kişinin öldüğü bir otobüs kazası sonucu üç bakan birden istifa etti. Ulaştırma Bakanı İvaylo Moskovski, Bölgesel Kalkınma Bakanı Nikolay Nankov ve İçişleri Bakanı Valentin Radev kazanın üzerinden çok geçmeden istifalarını verdiler.

Bakanlar siyasi sorumluluk ve başlatılan soruşturmaya katkı amacıyla istifa ettiklerini bildirdiler.

Bizde her gün onun iki katı insan yollarda ölüyor. Bırakın bakanları... Bir genel müdür veya bir trafik müdürünün istifa ettiği görülmüş değil... Ne de hatalı yol yapan bir müteahhidin soruşturulduğu...

İnsan canı bir müdürü koltuğundan oynatacak kadar değer taşımıyor...

Vatandaş da trafik kazasını artık ecel sayıyor, sorumluların peşine düşmüyor. Buna Ortadoğululuk deniyor...

BEŞTEPE

Yazının Devamı

Kâğıtları yaktık!

1 Eylül 2018

Türkiye’nin kâğıdı yok. Kâğıt üretmiyoruz. Çünkü fabrikaları yağmaladık. Nasıl mı? Bir örnek...

Giresun’daki AKSU Kâğıt Fabrikası’na 60 milyon lira değer biçilirken, iktidar 2003 yılında bu kuruluşu 5 milyon liraya Milli Gazete’nin yan kuruluşu Milda’ya sattı...

Şirket fabrikayı işletemedi. Makinelerini 2010’da 11 milyon liraya hurdacıya okuttu.

2013 yılında hükümetin talimatı ile Giresun İl Özel İdaresi, SEKA Kâğıt Fabrikası’nın 684 dönümlük arazisini 68 milyon liraya Milda’dan satın aldı, TOKİ’ye verdi.. Toki arazi üzerine konut inşa etti.

Sonuçta Milda, 5 milyon liraya aldığı fabrikadan toplam 79 milyon lira gelir elde etmiş oldu. Ama fabrika yok oldu. Ülkenin temel direği olan diğer sanayi ve tarım kuruluşları benzer uygulamalarla yoklara karıştı. Kendi kendimizi kurşunladık.

YAYIN

Kitap piyasasında durum nedir? Uğur Mumcu Vakfı yöneticisi Özge Mumcu anlatıyor: “Bugün tüm yayıncılar dolar veya euro’ya bağlı kâğıt almak durumunda. Ödemeleri o günkü pariteye bağlı olarak yapmak durumundayız. Taksit yok. Ama kitapevlerinin aldıkları kitabın parasını bize ödemesi en erken 4 ayda mümkün oluyor.”

Yayıncıların beklediği bir çözüm var...

Yazının Devamı

Medeniyet hamuru

30 Ağustos 2018

Gazete kâğıdının tonu 750 euro’dan 900 euro’ya yükseldi. Euro’nun TL karşısında değer kazanması sonucu kağıt fiyatları gazeteleri müthiş şekilde zorlamaya başladı.

Türkiye’de kâğıt üretimi 18 Nisan 1936 yılında SEKA’nın merdanelerinin dönmesiyle başlamıştır.

Atatürk’ün İzmit Kâğıt Fabrikası’nda üretilen yerli kâğıda basılan 19 Mayıs 1936 tarihli Ulus gazetesini incelediğinde söylediği şu söz tarihe geçer:

“Medeniyet hamuru...”

Kâğıt, kültür bağımsızlığının ana ögelerinden biri sayılır.

Bu mutlu olaydan 80 yıl sonra bugün...

Türkiye kâğıt üretemediği gibi artık kâğıt alacak dövizin temininde de zorlanıyor. Bilvesile Cumhuriyet aklının ve ulusal sanayinin önemini kavrıyor olsak bari...

Afiyetle yiyoruz!

Yazının Devamı

Zafer Bayramı...

28 Ağustos 2018

Zafer Bayramı, 1922 yılında 26Ağustos’ta başlayıp, 30 Ağustos’ta Dumlupınar’da Mustafa Kemal’in başkumandanlığında zaferle sonuçlanan Başkomutanlık Meydan Muharebesi’ni (Büyük Taarruz) anmak için kutlanan bayramdır. İşgal birliklerinin ülke sınırlarını terk etmesi daha sonra gerçekleşse de, 30 Ağustos ülke topraklarının geri alındığı günü temsil eder.

Büyük Taarruz’dan sonra Yunan orduları İzmir’e kadar takip edildi. 9 Eylül 1922’de İzmir’in kurtarılmasıyla topraklarımız Yunan işgalinden temizlenmiş oldu. Türkiye, Birinci Dünya Savaşı’nın yenik devletleri arasında olup da esarete boyun eğmeyen ve istiklalini tekrar kazanan tek devlettir.

***

Türkiye’nin batısı üç yıl Yunan işgali altında kaldı. Köyler, kasabalar, şehirler yakıldı, yıkıldı. Yunanlılar özellikle çekilirken görülmemiş zulme başvurdular.

Büyük Zafer’den sonra Ege’yi gezen Falih Rıfkı Atay’a Uşak’ta anlatılanları dinleyelim:

“Hepimiz evlerimize kapandıktı... Yunanlılar birkaç dinsiz bulmuşlar. Bu herifler birkaç defa ‘Dışarı çıkın, bizimkiler geldi’ diye bağırdılar. Hepimiz sokaklara döküldük. Yunanlılar: ‘Demek Türkler geldiği vakit böyle sevineceksiniz’ diye çoluk çocuk ellerine kimi geçirdilerse süngülediler,

Yazının Devamı