Domuz domuza!

18 Ocak 2018

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun eşinin sosyal medya hesabında domuz eti yediğini açıklaması CHP karşıtları için bulunmaz nimet oldu. Birkaç gündür CHP’nin yeni il başkanını buradan da vurmaya çalışıyorlar.

Meslektaşımız Soner Yalçın, uluslararası gıda tekellerinin Türkiye’yi ve Türk insanını nasıl bir kıskaca aldıklarını anlatan, derin araştırmalara dayalı bir kitap yazdı: Saklı Seçilmişler.

Araştırması 5 yıl, yazması 8 ay süren kitaptaki en ilginç bölümlerden biri, kullandığımız gıdalara katılan domuz ürünleri. Örneğin;

- Kimi yoğurtlarda kıvamı artırmak için kullanılan jelatinde domuz derisi varmış...

- Kimi una ve hamura domuz kılı saçından yapılan E 920 konuyormuş...

- Kimi ithal hayvan yeminde domuz kemiği- domuz kanı varmış...

- Kimi kek ve pastalarda domuz iç yağı kullanılıyormuş...

- Kimi et suyu tabletleri hazır köfte harçları, hamburger, hazır çorbalar, çiğ köfte ve benzeri birçok üründe kullanılan

Yazının Devamı

Çılgın kanal...

16 Ocak 2018

Bir adı da Çılgın Proje olan Kanal İstanbul’un bir büyük şaka olduğunu düşünmek istiyorduk. Ne var ki iş giderek ciddileşiyor. Ulaştırma Bakanı Arslan dün Kanal’ın güzergâhını açıkladı. Temelinin bu yıl atılması bekleniyor.

Marmara’yı Küçükçekmece’den başlayarak Karadeniz’e bağlayacak, uzunluğu 45 kilometre, genişliği 150 metre, derinliği 25 metre bir kanal...

Çıkan toprak ile kanalın iki ucunda denizde üç ada oluşturulacakmış.

Adalar da turizme açılacak, buradan para kazanılacakmış!

Finansmana gelince... Kanal için yapacağınız 15 milyar liralık yatırımı nasıl karşılayacaksınız?

Montrö Antlaşması’na göre barış zamanlarında tüm gemiler boğazlardan ücret ödemeden geçerler. Bir başka kanaldan geçmeye zorlayamazsınız.

Diyelim zorladınız... Boğaz’dan günde geçen 150 geminin tümünü kanala sevk ettiniz. Ve her birinden 5 bin lira gibi astronomik bir ücret aldınız. Bu halde bile yatıracağınız 15 milyar lirayı ancak 50 küsur yılda çıkartırsınız.

Boğaz’ın uzunluğu 30 kilometre, eni en dar yerde 700 metre... Kanal’ın uzunluğu 45 kilometre, eni 150 metre olacakmış. Kanalda trafik mecburen tek yönlü olacak. Boğaz geçişi 2 saat sürüyor. Kanal en iyi ihtimalle üç dört katı zaman alacak... Gemiler bu zah

Yazının Devamı

Rize’nin taşları...

13 Ocak 2018

CHP Milletvekili Haluk Pekşen’in ağzından... Rize Yat Limanı’na dolgu için dökülen taşların eridiğini ve mendireğin sulara gömüldüğünü geçen gün yazmıştık.
Brezilya’dan getirilen suda yaşayan ağaçlarla desteklenen Haliç’teki Bulgar kilisesinin ise 100 yıl ayakta durduğunu eklemiştik.
Dikkatli okurlarımız yeni tehlikelere dikkat çekiyorlar...
Örneğin Rize - Artvin Havaalanı için halen deniz doldurulmaktadır... Denize 88.5 milyon ton dolgu malzemesi dökülecektir. Gelecekte bu taşların da erime riski var mıdır?
Haluk Pekşen: “Vardır” diyor... Ve bize işin tekniğini anlatıyor...
- Malzemenin hangi taşocağından alınacağını müteahhit ihaleye girerken işverene bildirir. İşveren o taş ocağının ürününü analiz ettirir. Uygunsa denize dökülmesine izin verir. Veya müteahhit işverene “Bana taş ocağını siz gösterin taşı ben oradan alayım” der. İşveren de taşını analiz ettirdiği taş ocaklarını gösterir, müteahhit oradan alım yapar. Rize’deki yat limanı dolgusunda bu kurallara uyulmamıştır. O yüzden taşlar erimiş liman çökmüştür. Eğer Rize - Artvin Havaalanı inşaatında da başına buyruk hareket edilirse havaalanı çökme riskine girer...
Deniz dolgusuyla yapılan bir de Ordu Giresun Havaalanı

Yazının Devamı

Mahkemeleşme...

11 Ocak 2018

2016 yılında 5 binden fazla kişinin Cumhurbaşkanı’na hakaret suçundan yargılandığını gazetelerde okuyan bir okurumuz not göndermiş, soruyor:

- Daha önceki cumhurbaşkanları acaba kaç hakaret davası açmıştı...

Bu soruyu 2000 - 2007 yılları arasında görev yapan 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’i bire bir izlemiş bir isme naklettik. Cevap:

- Ahmet Necdet Sezer tek bir vatandaşa bile hakaret davası açmadı...

- Savcılar resen böyle bir dava açmış olabilir mi?

- Savcılar da Cumhurbaşkanı adına hiç kimseye hakaret davası açmadı...

Ahmet Necdet Sezer görevi boyunca özellikle Meclis’ten gelen yasaları veto ettiğinde ağır saldırılara uğramıştı. Konuştuğumuz kişi ekledi:

-

Yazının Devamı

100 bin engel!

9 Ocak 2018

Meral Akşener 2019 seçiminde Cumhurbaşkanı adayı olabilecek mi?

Akşener’in aday olabilmesi için malum; halktan 100 bin imza toplanması gerekiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Fransa gezisi öncesi “100 bin imzanın noter kanalıyla toplanacağını” bildirdi.

Doğu Perinçek’i 100 bin imza ile aday göstermeye hazırlanan Vatan Partisi’nin Genel Sekreteri Utku Reyhan ise dedi ki:

- 100 bin seçmenin hangi usulle bir kişiyi Cumhurbaşkanı adayı göstereceğine ilişkin henüz bir uyum yasası çıkartılmamıştır. Yeni Anayasa’da noterden söz etmemektedir. Dolayısıyla buradaki belirsizlik sürmektedir...

İmzaların noter kanalıyla toplanması şart koşulursa her bir imza için asgari 150 liradan, 100 bin imza için toplam 15 milyon lira noter masrafı gerekecek.

Demir Kilise

Titiz bir restorasyonla yenilenen, Demir Kilise adıyla ünlü Stevi Stefan Bulgar Ortodoks Kilisesi, pazar günü Cumhurbaşkanı

Yazının Devamı

Aydın Boysan

6 Ocak 2018

Çok muhterem bir dostumuzu, Aydın Boysan ağabeyimizi, değerli sanatçı Münir Özkul ile aynı günde kaybettik. Aydın Ağabey süzme bir halk adamı, son İstanbul beyefendisiydi. 97 yıl güzel yaşadı, çevresine güzellikler yaşattı ve dün sabah sessizce aramızdan ayrıldı. En büyük keyfi dostlarıyla birarada olmaktı. İçki masaları dostlarını görmek için vesileydi. Herkes için her zaman iyi şeyler düşündü. Herkese mutluluk aşıladı. Mimardı, 60’ından sonra yazarlığa başlamıştı. Çok güzel mizah kitapları yazdı. Halk onu mizah adamı olarak tanıdı. O ise hep mizahın güldüren değil düşündüren bir sanat olduğunu anlatırdı. Dünyayı karış karış gezdi. Gördüklerini ve hayat deneyimlerini kitaplarına döktü, gelecek nesillere çok değerli dersler bıraktı...

Aydın Ağabey hayatını anlatmaya:

“Ben doğduğumda son Osmanlı Padişahı Vahdettin henüz tahtında idi (1921, 17 Haziran) Türkiye Cumhuriyeti henüz kurulmuştu” diye başlar...

Fakir ve namuslu insanların semti Narlıkapı’da doğmuştur. Cumhuriyet İstanbul’unda büyümüştür. Ülkenin bugünkü halinden şikâyet ederken içini çeker:

“Hızır gelip de bir kez daha ömrümün bir bölümünü yaşama fırsatını verse ben ilk yılları seçerim. Patlak ayakkabılarım, yarı aç midem,

Yazının Devamı

Çocuk gelinler!

4 Ocak 2018

Diyanet İşleri yine eleştiri yağmuru altında... Konu bu defa kız çocuklarının evlilik yaşı... Sözcü’den Ali Ekber Ertürk’ün haberine göre Diyanet’in resmi web sitesinde buluğ çağına giren kız çocuğunun evlenebileceği kaydediliyor. Bir başka yerde de “bulûğ” tanımlanırken, kızların 9, erkeklerin ise 12 yaşına basmaları halinde bulûğa erdikleri belirtiliyor. Bu kayıtlar yan yana getirilince 9 yaşındaki kız çocuğu evlenebilir anlamı ortaya çıkıyor.
Diyanet’in bu ve benzeri mesajları yaşadığımız çağa uymuyor.
Medeni Kanun’da kız ve erkeğin evlenme yaşı asgari 17’dir...
Ne mi yapmalı? Diyanet internet sitesine kocaman bir yazı koymalı.
Ve orada:
“Kurumumuz vatandaşların merak ettiği konuları İslami açından yorumlar. Ancak vatandaşlar günlük yaşamda bizim yorumlarımıza göre değil Medeni Kanun ve diğer mevcut yasalara göre hareket etmek zorundadır” demeli...
Kısaca Diyanet İşleri “devlet içinde devlet” veya “devlet üstünde devlet” gibi hareket etmekten vazgeçmeli.

Yazının Devamı

Eğlenceye takılmak

2 Ocak 2018

En açık sözlüsü Sivas’tan çıktı...

Kimi dinci dernekler yılbaşında “Mekke’nin Fethi” adı altında alternatif kutlamalar düzenliyor. Aydın din adamı İhsan Eliaçık “Peygamber dönemi dahil İslam tarihinde böyle bir gün hiç kutlanmadı. Tarihi uymaz, tamamen uydurmadır” diyorsa da dinleyen yok. Sivas’ta Anadolu Gençlik Derneği tarafından düzenlenen Mekke’nin Fethi yürüyüşünde Dernek Başkanı Bülent Şimşek açık konuşuyor:

- Bu yürüyüşteki amacımız hem insanımızın hem de Sivaslı hemşehrilerimizin yılbaşını kutlamalarına engel olmak, bu kutlamalardan vazgeçirmektir...

Nedir kafayı yılbaşı kutlamalarına takanların dertleri...

İslamiyet’i savunmak derseniz, yılbaşının Hıristiyan âdeti olmadığı bin kez yazıldı, çizildi söylendi... Bir takvim bayramı sonuçta...

Sanırız dertleri insanların özgürce davranması ve eğlenmesidir...

Onlar milli bayramlara da karşılar. 1 Mayıs’ta insanların Taksim’de toplanıp halay çekmesine de... Dansa, müziğe, tiyatroya, operaya, baleye, mizaha, karikatüre falan da karşılar.

Herkes onlar gibi yaşasın, onlar gibi düşünsün, onların istediği gibi davransın derdindeler. Adım adım tek tip insan, tek tip toplum yaratma hevesindeler.

Yazının Devamı