ABD vesayeti...

18 Kasım 2015

G 20 toplantılarında Türkiye’nin talepleri kabul görmedi. Uçuşa yasak saha ve güvenli bölge talepleri Obama tarafından saf dışı bırakıldı. Ancak Obama’nın üzerinde durduğu bir başka konu vardı. Şu söz biraz dikkatten kaçtı:

- Türkiye - Suriye sınırını güçlendirmek için neler yapılması gerektiğini görüştük...

ABD Ankara’dan sınır güvenliği için gerekli tedbirleri almasını istiyordu. Ancak bugüne dek işbirliğinden ve Türkiye’ye destek sağlamaktan söz etmemişti.

Strateji Uzmanı Cahit Dilek bu yeni durumu yorumlarken diyor ki:

- Kaygım, hava sahasının korunmasında olduğu gibi Amerikan askeri kuvvetlerinin bu sefer de karada sınır güvenliği gerekçesiyle Türkiye’de konuşlanmasıdır. Böyle bir destek muhtemelen Türkiye - Suriye sınırının güçlendirilmesiyle kalmayacak sınırın Türkiye tarafında hem havadan hem de karadan ABD askerinin kontrol ettiği, PKK/PYD varlığını korumaya yönelik bir uçuşa yasak bölgeye dönüşecektir.

Bunun bir adım ilerisi de bu bölgenin Türkiye içine doğru Güneydoğu’yu kapsayacak şekilde genişlemesidir.

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry dün bu kuşkuları haklı çıkartan bir açıklama yaptı:

- Suriye sınırının 98 kilometrelik kısmını Türklerle birlikte operasyona girerek kapatacağı

Yazının Devamı

IŞİD ve Türkiye

17 Kasım 2015

Paris katliamının ikinci gününde IŞİD açıklama yaparak katliamı üstlendi...

Türkiye’de siyasi kaynaklar Suruç ve Ankara katliamlarının da IŞİD tarafından gerçekleştirildiğini öne sürdüler. Açıklanan kimlikler bu iddiayı doğruluyordu. Ne var ki Fransa’dakinin aksine IŞİD bu katliamları üstlenmedi. Suruç ve Ankara patlamaları, IŞİD militanları kullanılarak bazı gizli servislerce mi düzenlendi? Bu kuşkuyu daha önce de dile getirmiştik. Kuşkumuz güçleniyor.

***

Acıyla hatırlıyoruz... 1970’lerde diplomatlarımız ASALA terör örgütü tarafından tek tek vurulurken başta Fransız televizyonları terörü lanetlemek yerine anında 1915 dosyasını açıyor, Osmanlı’nın Ermenilere yaptığı zulmü anlatarak cinayetleri adeta haklı gösteriyorlardı.

Fransa’nın PKK terörünü de özgürlük savaşı gibi gösterdiği malumunuzdur.

“Eden bulur” falan demiyoruz. Masum insanları hedef alan IŞİD katliamını lanetliyoruz. Sadece bu terörün Fransa’yı bir özeleştiriye götürmesini bekliyoruz.Özeleştiri sınırları geniş tutulmalı. ABD’nin Ortadoğu katliamına eşlik etmenin günahını da sırtlamalı Fransa... Irak’ta, Libya’da, Suriye’de petrol uğruna öldürülen on binler de insandı. Fransa geç de olsa hatırlamalı bu

Yazının Devamı

Pazarlık...

15 Kasım 2015

Muaviye zamanında Bağdat’a Hazreti Hüseyinüzerine bir sefer düşünülüyor.

Ancak halkın tepkisinden korkuluyor. Muaviye danışmanlarını toplamış durumu görüşüyor. Biri:

- Efendim, diyor, bir dakika izin verin, halkın bu sefere tepki gösterip göstermeyeceğini anlıyalım...

Ve hemen balkona çıkarak aşağıdaki insanlara sesleniyor:

- Ey cemaat... Karar verdik, bundan böyle cuma namazları salı günü kılınacak...

Aşağıda toplanan halk boynunu bükmüş:

- Eh ne yapalım... Söz öyle karar verdinizse öyle yaparız...

Danışman içeri dönmüş:

Yazının Devamı

Amma yaptınız!

14 Kasım 2015

HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, Silvan’da yaşanan çatışma ve sokağa çıkma yasağıyla ilgili bir açıklama yaptı ve dedi ki:

“Polis operasyonunun ötesinde ordunun da dahil olduğu bir şehir savaşı yaşanıyor... Devletin elindeki büyük güç ve imkânlarla yürüttüğü savaşa karşı muaazzam bir halk direnişi var.”

Mantık diyor ki:

“Devletin elindeki büyük güçle yürütüyor dediğiniz savaşa karşı muazzam bir direniş ve günlerce sürebilen bir şehir savaşı yaşanıyorsa... Demek ki orada (Sizin halk, bizim terörist dediğimiz) direnenlerin elinde polis ve orduya karşı günlerce direnebilecekleri kadar muazzam silah ve mühimmat var. Dünyada hangi devlet böyle bir şeye göz yumar? Ayrıca... Muazzam bir halk direnişi varsa, Silvan’dan kafileler halinde ayrılanlar kimlerdir?

Demirtaş diyor ki:

“Bir kişi çıkıp, kendini başkan ilân edip ‘Rejimi değiştirdim’ diyorsa milyonlarca insanın talebi ‘terörizm’ olarak nitelendirilemez. Silvan’da terör yok... halk özgür yaşam ve statü talep ediyor.”

Mantık diyor ki: O bir kişi çıkıp ‘Rejimi değiştirdim’ dediğinde buna karşı çıkacak, eleştireceksiniz... Ama benzer tavrı teröristler gösterip kendi kafalarına göre ‘Türkiye’deki idari yapıyı değiştirdim, kendi kendime

Yazının Devamı

Liderlik projesi!

13 Kasım 2015

CHP’de genel başkan adayları “Ben de varım” diye birer birer ortaya atılırken, İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal bir deklarasyon yayımlayarak sorunun “kişi” sorunu olmadığını hatırlattı ve dedi ki:

- İnancım odur ki, bir fikre, kadroya, tabana, örgüte, halka dayanmayan ama kişisel hırslara, pazarlıklara, delege hesaplarına dayalı bir hareketin başarı şansı olmadığı gibi, benim de böyle bir yapıda yerim yoktur.

Mevcut liderlikle ilgili saptaması şuydu:

- Gerçekten Cumhuriyet Halk Partisi’ne, temel kodlarına aykırı, genetiğini bozan “küresel”, “yabancı” bir yazılım yüklenmiştir. Bu anlamda anti-virüs programı da zaten partinin hafızasında, tarihinde ve ilkelerinde saklıdır.

Kocasakal’ın projesi ise şuydu:

“CHP ve Kemalizm Türkiye için bitmiş bir proje değil; aksine yarım kalmış ve tamamlanması gereken bir projedir. Bu proje tam bağımsızlık, Ulu Önder’in “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” ifadesinde somutlaşan ortak aidiyet duygusuna sahip millet olma, üretime dayalı kalkınma, hakça bölüşme, bilimsel eğitim temelli çağdaşlaşma ve manevi değerlere sahip çıkma, kısaca onurlu fertlerden oluşan bir millet olarak huzur ve refaha erişme,

Yazının Devamı

Anayasa yenilenmez!

12 Kasım 2015

Yeni anayasa için tartışmalar sürerken... Anayasa Mahkemesi eski raportörü Bülent Serim:

- Bu Meclis yeni anayasa yapamaz, diyor...

Serim’in Odatv’de yer alan görüşüne göre... Meclis, Anayasa değişikliği yapabilir ama “yeni anayasa”yapamaz... Bazı madde-

leri değiştirebilir (nitekim şimdiye kadar 118 madde değişikliği yapılmıştır) ama mevcut Anayasa’yı iptal edip yerine yenisini koyamaz. AKP, CHP ve HDP’ nin demeçlerinde “yeni anayasa” deyimi kullanılıyor. Neden “yeni” anayasa deniyor? Çünkü her üç parti mevcut Anayasa’nın değişmez ilk üç maddesini de yenilemeyi hedefliyor...Bülent Serim’e göre bunlar olamaz. Neden?

Çünkü mevcut Anayasa’ya göre hiçbir organ, “kaynağını Anayasa’dan almayan bir devlet yetkisi”kullanamaz...

Anayasa, Millet Meclisi’ne (kendilerini o mevkiye taşıyan) Anayasa’yı iptal edip yeni bir anayasa yapma yetkisi vermemiştir... Daha açık konuşmak gerekirse:

“Meclis’in mevcudiyetinin ve meşrui-

yetinin kaynağı ve dayanağı olan mevcut Anayasa’yı yasama organının yürürlükten kaldırması siyaseten ve hukuken olanaksızdır. Mevcudu kaldırmadan da yenisini yürürlüğe koymanın olanağı yoktur. Mevcut Anayasa’nın yetkisiz biçimde bir oldubittiyle yürürlükten

Yazının Devamı

O da demokrasi?

11 Kasım 2015

Tarih 8 Mayıs 2015 akşam saatleri... İngiltere’de o gün yapılan seçimden David Cameron’un liderliğini yaptığı Muhafazakâr Parti’nin zaferle çıktığı kesinleşti. Aynı anda İşçi Partisi’nin lideri, 46 yaşındaki Ed Miliband.... Liberal Demokrat Parti’nin lideri, 48 yaşındaki Nick Clegg... Seçimde oy kaybı bir yana, partisinin oyunu yüzde 10 artıran Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi’nin lideri 51 yaşındaki Nigel Farage “Seçimde başarılı olamadık. Bunun sorumlusu biziz” diyerek istifalarını bastılar. Üç istifa 52 dakika içinde tamamlandı...

* * *

Batı’da istifalar neden bu kadar hızlı oluyor? Başarılı olamayan liderler neden aniden istifayı basıyor? Çünkü istifa zamana yayılır, “Liderlik sorununu kurultayda görüşürüz” gibi mesajlar verilirse konu sulanıyor. Liderlik sorunu kurultaya götürülürse meydana gelen çekişmeler partiyi bölüyor, ayrışmaya yol açıyor... Şu anda CHP’de olan gibi...

Partide bazı gruplar şu sırada olağanüstü kurultay için imza topluyor. Yeterli imzayı bulabilmeleri çok zor. Olağan kurultaya da zaten üç ay var. Eğer cesaret gösterip Genel Başkan’ın istifasını isteyebilselerdi, girişimin bir anlamı olabilirdi. Bunu yapamadılar. Oysa istifa çağrısına Genel Başkan ve

Yazının Devamı

Emanetin emanette!

10 Kasım 2015

Bugün 10 Kasım... Atatürk’ten ayrılığın 77. yılı... Bugün gazetelerde duygulu başlıklar göreceksiniz:

- Atam emanetin emin ellerde, özlemle anıyoruz, Atam izindeyiz, Minnettarız, gösterdiğin yoldan ilerliyoruz...vs..

Atatürk senede bir gün kâğıt üzerinde böyle anılır...

Senenin diğer günlerinde unutulur.

Heykelleri yıkılır. Birileri anıtını kaldırıp yerine çay bardağı koymaya kalkar. Atatürk Orman Çiftliği’nde müze yakılır... Laiklik rafa kaldırılır. Eğitim Arap emperyalizminin kucağına atılır, din istismarı zirveye çıkar...

Atatürk’ün en büyük eserim dediği CHP’den ve milliyetçi geçinen MHP’den ne ses çıkar, ne seda...

Atatürk demokrasinin temeline iki kavram yerleştirmiştir; Bağımsızlık ve laiklik... Bağımsızlık olmadan demokrasi olmaz. Çünkü o zaman sizi yönetecek olanları halk değil emperyalistler seçer. Laiklik olmadan demokrasi olmaz çünkü ülke o takdirde dinin değişmez kurallarına teslim edilmiş olur.

Bu iki ilkeyi kaybettiğimiz için ülke yolunu şaşırmış durumdadır.

Yazının Devamı