Bayburt senfonisi

31 Ekim 2015

Müzik yazarı Ersin Antep, Hürriyet Gösteri dergisinin 300. sayısında “Bayburt, Bayburt Olalı...” başlıklı yazısında klasik müziğin Türkiye serüvenini inceliyor. Bakınız ne diyor:

“Devletçe bir Cumhuriyet Projesi olarak benimsendiği söylenerek eleştirilen çok sesli teknikli müziğin yayılması bir toplum için ya da bir birey için ne ifade eder? Neden ideal görülür? Birçok insanın kafasında bu soru işareti vardır. “Çok sesliliği kavramak kolay değilken ne maksatla bu kadar yayılmasını istiyorlar” diye sorulur.

Çok sesli müzikler, özel bir yazım biçimiyle, birden çok ezginin aynı anda tınlatılmasıyla “yüce” bir bütünün oluşturulması ile oluşan algısıyla belirginleşir. Bu durum bir üstünlük vasfı olmasa da, tercih sebebi olarak görülebilir. Aynı anda birden çok ezgiyi takip etmenin dikkati geliştireceği, bilinci açık tutacağı, beyin hücrelerini çalıştırıp algıyı geliştireceği kanaati yaygındır.”

Uzmanlar klasik müziğin zihni açtığı ve gevşemeye yardımcı olduğu görüşünde birleşiyorlar. Klasik müzik eşliğinde matematik problemlerini çözmekte, satrançta, daha başarılı olabiliyorsunuz. Zekânızı yoğun olarak kullanmak durumunda olduğunuz zamanlarda klasik müzik dinleyin, diyor uzmanlar...

Klasik

Yazının Devamı

Sivas Konseri

30 Ekim 2015

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe’de halk temsilcilerine verdiği resepsiyonda Cumhuriyeti kuranları ve özellikle 40’ları eleştirirken diyor ki:

- Tek parti Cumhuriyet döneminin millete bakışına dair bir başka örneği de Sivas’tan rivayet ederler. Riyaset-i Cumhur Senfoni Orkestası tamamen klasik Batı eserlerinden oluşan repertuvarıyla konser vermeye gider. Gazeteci salondan çıkanlardan birine konseri nasıl buldunuz diye sorar, Sivaslının görüşü enteresandır; “Sivas Sivas olalı Timur’dan beri böyle zulüm görmedi”... Cumhuriyet adına milletimiz işte böyle tariz hatta taciz ediliyordu...”

Böyle bir fıkra vardır.. Bayburt fıkrasıdır...

- Bayburt Bayburt olalı böyle zulüm görmedi, diye biter.. Fıkranın devamı da üretilmiştir. Konserden çıkan Bayburtluya:

- Neden zulüm, diye sorarlar.. Bayburtlu:

- İkinci keman iki yerde yanlış notaya bastı, der...

Sivas’a gelince.. Haksızlık etmeyelim... Kemancı ve orkestra şefi Saim Akçıl anlatır.. 1951 yılında Sivas’ta klasik konser vermiş, ertesi gün bir yerel Sivas gazetesi konser eleştirisi yapmıştır. Akçıl bunun kendisi hakkında yapılmış ilk müzik eleştirisi olduğunu yazar.

Cumhurbaşkanı dün aynı konuşmasında Cumhuriyet konserinde

Yazının Devamı

Cumhuriyet...

29 Ekim 2015

Bugün Cumhuriyet Bayramı... Cumhuriyet’in kuruluşunun 92. yılını kutluyoruz... Kanla irfanla kurduk biz bu Cumhuriyeti.. Ama değerini bilemedik... Ortadoğu’da ve İslam dünyasında fersah fersah ileri çıkmamızı Cumhuriyet enerjisi sağladığı halde sağcı iktidarlar 70 yıldır Cumhuriyet’in temellerini kemirip duruyorlar. Biz dönelim onurlu günlere...

Atatürk Cumhuriyet’i kurmayı Samsun’a çıkmadan kafasına koymuştur.

Samsun’a ayak basarken kafasında var olan projeyi Nutuk’ta şöyle anlatır:

“Efendiler.. Bir tek karar vardı, o da milli egemenliğe dayanan kayıtsız şartsız bağımsız yeni bir Türk devleti kurmak.”

28 Ekim 1923 gecesi bazı bakanları Köşk’e davet etmiş, herkes dağıldıktan sonra İsmet İnönü’ye: “Yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz” demiştir.

Cumhuriyet 29 Ekim günü saat 20:30’da ilan edildi...

İstanbul halkı gece yarısı top atışlarıyla uyandı... Çünkü Cumhuriyet ilanının top atışlarıyla kutlanması emrinin İstanbul’a varması ve uygulanması gece yarısını bulmuştu.

Cumhuriyet neden 29 Ekim’de ilan edildi?

Yazının Devamı

Sır vermedi!

28 Ekim 2015

N’olur ama gerçekten n’olur Sırrı Bey. Şu PKK’ya bir defacık olsun terör örgütü deyip bizi de kurtarsanız ölür müsünüz yani?

- Bakın Pe Ke Ke sorununun temelinde siyasi, ekonomik, felsefi, psikolojik, pedagojik, sosyolojik, jeolojik, ekolojik, morfolojik ve daha bir sürü lojik neden vardır. Onları konuşmadan...

- Tamam, söz, onları da konuşacağız ama siz önce PKK’ya terör...

- Arkadaşlar, ben meramımı anlatamıyorum galiba. Mevlana der ki...

- Mevlana’yı şimdilik geçsek de PKK’ya gelsek.

- Mevlana’ya gelemiyorsak Nefi’ye, o olmazsa Nabi’ye, Nabi de olmazsa Naci’ye gelsek?

- Naci de kim? Konumuzla ne ilgisi var?

- Naci benim arkadaşım. Konumuzla ilgisine gelince...

Yazının Devamı

Kandırılanlar!

27 Ekim 2015

Cemaat bizi, “İktidarı, devleti ele geçirmek gibi bir düşüncemiz asla yoktur. Biz iyilikten başka bir şey düşünmeyen saf, temiz, masum müminler topluluğuyuz” diyerek kandırdı.

- Başka?

- Esed, “Tamam, ülkeme sizin istediğiniz demokrasiyi getireceğim” diye kandırdı.

- Başka?

- PKK, “Silahlı mücadeleyi bırakacağım, silahları toprağa gömüp artık dağda değil ovada siyaset yapacağım” diye kandırdı.

- Sonra?

- Hep biz kandırılacak değiliz ya. Biz de aydın, entel geçinen birtakım omurgasız saftirikleri, “Askeri vesayete son vereceğiz, yasakları bitireceğiz, ileri demokrasiyi getireceğiz” diye kandırdık.

- Onlar ne yaptı peki?

Yazının Devamı

Avni muamması...

25 Ekim 2015

Twitter fenomeni Fuat Avni kimdir, nasıl biridir ?

Bu konuda hayli tahmin, iddia, kehanet var. Ama gerçek hâlâ bilinmiyor.

Saray’da olup biteni en ince ayrıntısına kadar bilen ve nakleden,

Yönetime hakaret eden, öfkeli halkın yanındaymış gibi davranan,

Kimsenin yakalayamadığı ve IP adresini bulamadığı Fuat Avni kimdir?

ProfesörElif Dağlı bize gönderdiği notta farklı bir noktaya dikkati çekiyor. Diyor ki:

- Fuat Avni, ilk bakışta halkı bilgilendirme ve uyarma gibi yararlı görev yapıyor algısı yaratılıyor. Ancak bu olayın, eski Yunan şehirlerinden başlayarak uygulanan ve Alan Watts tarafından “predictive programming” yani “geleceğin programlanması” olarak tanımlanan bir yöntem olma olasılığı da yüksek.

Bunun

Yazının Devamı

Arapçamız eksikti!

24 Ekim 2015

Milli Eğitim Bakanlığı, 2016-2017 öğretim yılından itibaren ilkokul 2. sınıf öğretim programına Arapça dersi konulduğunu açıkladı.

Ortaöğretimde bütün sınıflara Arapça dersi koysanız yine de çocuklara Arapça öğretemezsiniz. O zaman amaç nedir?

Eğitim İş Sendikası Başkanı Veli Demir diyor ki:

“... Burada asıl niyet, Arapça dersinin gerek dayatma gerekse uygulamalarla ilk ve ortaöğretimde uygulanmasını yaygınlaştırmaktır. 1 Kasım 1928’de kabul edilen, Türk Harflerinin Kabulü Hakkındaki Kanun’la bin yıllık Arap alfabesine son verilmiştir. Ancak bu iktidar, Türk devrimlerinden biri olan Latin alfabesine karşı her fırsatta Arapçayı tekrar topluma dayatma çabası içerisindedir. Buradaki amaç, bu dilin öğrenilmesi değil, bilimsel ve çağdaş eğitim kazanımlarının baltalanmasıdır.

Sanat eğitimi neredeyse yok sayılırken, müzik, beden eğitimi ve bilişim teknolojileri derslerinin saatleri düşürülüp seçmeli hale getirilirken Arapça dersinin ilkokula kadar inmesi, Cumhuriyet’in kazanımlarına yönelik bir tehdit unsurudur...”

Bizim merakımız ise şudur; Arapça ve Arap kültürünü Türk eğitim sistemine sokma çabaları, Arap dünyasını memnun etmeyi de amaçlamakta mıdır? Daha büyük amaç bu

Yazının Devamı

Çetin Altan

23 Ekim 2015

Gazeteci büyüğümüz, ağabeyimiz, dostumuz Çetin Altan’ı kaybettik.

Ülkemizin hem basın hem sol siyaset tarihine adını yazdırmıştır Çetin Ağabey...

Sansürsüz düşünür, cesur davranır, aklına geleni dilinden esirgemez, hep önden giderdi...

28 Nisan 1960’da Turan Emeksiz’in öldürülmesi üzerine sütununu boş bıraktığı “Bugün canım yazı yazmak istemiyor” dediği gün hâlâ belleklerdedir. Bir gün de Akşam’da “Solcu olmayan insan değildir” başlıklı yazı yazmış, büyük yankılar yaratmıştı. Çetin Ağabey 80’lere kadar solun ve sosyalizmin popüler ismi olma özelliğini sürdürdü... Gönül adamıydı da... Güneş gazetesinde birlikte çalışırken zaman zaman kafasını kapıdan uzatır:

- Yahu Melih çok güzel şeyler yazıyorsun, diye bizi yüreklendirirdi...

Aramız 80’lerde Turgut Özal’la bir gezide ayağa kalkarak “En büyük liberal sizsiniz” diye övmesiyle limoni renk almıştı. Ama dostluğumuz sürdü...

Çetin Ağabey, kalem ustalığının yanında bir yaşam filozofuydu da...

Toplumun aynaya bakmasına, kendini tanımasına büyük katkı yapmıştır.

Yazının Devamı