ABD Avrupa Komutanlığı 6 adet F-15C hava muharebe uçağının İngiltere’deki üslerden İncirlik Üssü’ne gönderildiğini bildirdi. Hava savaşında etkili olan bu uçakların Türk hava sahasının korunmasına destek için görevlendirildiği açıklandı. Washington Times gazetesi “F-15’ler Suriye’ye Rus uçaklarını düşürmek üzere gönderiliyor” diye yazdı. ABD Avrupa Komutanlığı uçakların “Türkiye’nin talebi üzerine gönderildiğini” belirtti. Anlaşılan bu uçaklar sınırda devriye görevi yapacak. Strateji Uzmanı Cahit Dilek tehlikelere dakkati çekiyor:
“Sınırlarımızın korunması için ABD’den talepte bulunulması aslında devletin en temel egemenlik haklarından birinin ABD’ye devredilmesi anlamındadır.
Sınır hattında veya Suriye topraklarında Rus uçağı düşürülürse Rusya, Türkiye’yi saldırganlıkla ve Türk topraklarına yönelik karşılık verebilecektir.
Baltık, Doğu Avrupa, Karadeniz ve Suriye’de Rusya’nın etkisini artırmasından endişelenen ABD, NATO’yu kullanarak Rusya’yı durdurmanın hesabını yapmaktadır. Ancak Türkiye’nin bu itişmenin içine girmesi ülke çıkarlarına uygun değildir.”
Sınırlarımızdaki gerginlik bir dünya savaşının çıkmasına yol açacak kadar önemli hale geldi. Ancak muhalefet
AKP’nin büyük farkla iktidar olması CHP’lilerde neredeyse şok etkisi yaptı. Bu partiye oy verenler yanıp yıkılıyor. Peki AKP düşük oy alsa ve bir AKP - CHP koalisyonu kurulsa ne olacaktı? CHP’nin (Tayyip Erdoğan eleştirileri dışında) AKP’nin hangi politikasına itirazı vardı? Hangi konuda AKP’den farklı düşünüyor, hangi konuda farklı bir politikası veya projesi var?
Geçenlerde ilkokul 2. sınıflara Arapça dersi konulacağı açıklandı, CHP’den itiraz duydunuz mu? Çocuklar istemedikleri halde imam hatip okullarına yönlendiriliyor, CHP’nin yakınması var mı? Daha birkaç gün önce Atatürk Orman Çiftliği’nin müzesi yakıldı, tavanı çöktü. CHP’den bir tepki duyuldu mu? Kürt meselesinde “Bu iş Meclis’te çözülür”den başka önerisi var mı?
Kemal Bey, parti yönetiminden öz CHP’lileri temizlemek konusunda gösterdiği cevvaliyeti iktidar mücadelesinde göstermedi. Yılmaz Özdil o yüzden diyor ki:
‘’Yeni CHP guguk kuşudur. Atatürkçüleri, yurtseverleri, ulusalcıları yuvadan dışarı atıp, ikinci cumhuriyetçileri, siyasal İslamcıları, Kürt milliyetçilerini, liboşları, cemaatçileri, soykırımcıları, tescilli ajanları, Sorosçuları monte etmek… Guguk kuşu operasyonudur.”
“Kemal Beyin misyonu CHP’yi
AKP’nin yeni anayasa önerisine CHP “başkanlık” hariç tam desteğini açıklamış bulunuyor.
Genel Sekreter Gürsel Tekin diyor ki:
“Sayın Davutoğlu’nun Türkiye’de yeni bir anayasa talebi varsa, CHP olarak elbette sonuna kadar destek veririz. Bir önceki anayasa çalışmasında 61 madde hayata geçti, CHP katkı sundu. Başkanlık sistemi hayali dışında, Batı standartlarında anayasa yapmak istiyorlarsa buna sonuna kadar varız.”
Dikkat buyrun... AKP mevcut Anayasa’yı daha demokrat ve özgürlükçü hale koymaktan söz etmiyor. ‘Yeni bir anayasa’ yapmaktan söz ediyor. CHP de buna katılıyor.
AKP’nin yeni anayasa projesinde sadece başkanlık dayatması yoktur... Anayasa’nın değişmez maddelerinin değiştirilmesi, “Türk” kavramının çıkartılması gibi projeleri de vardır. Çünkü ABD ve İmralı bunu istemektedir. CHP de açıkça desteklemektedir. Geçen dönemde partiler 61 madde üzerinde anlaşmaya varmıştı. Ama bunların çoğu ayrıntı maddeler idi. Özellikle laiklik gibi konularda anlaşmaya varamadılar. Gürsel Tekin:
- Batı standartlarında bir anayasa olursa destek veririz, diyor.
Yargıyı kendine bağlamış, laiklikle kavgalı, iki günün biri gazeteleri basan, sokağa çıkanı ezen, en küçük eleştiriye tahammülsüz bir iktidarla
Seçim sonuçlarından hüzünlenen kitleler yılgın ve mutsuz. Soruyorlar:
- Şimdi ne yapacağız?
Oysa yeni bir durum yok!
Türkiye’yi zaten AKP yönetiyordu yine AKP yönetecek...
Sen azınlıktaydın. Yine azınlıktasın...
Ne yapacaksın?
Enver Aysever dün BİRGÜN’deki yazısında istikameti çiziyordu:
Bu seçim sonuçlarından sonra nasıl bir Türkiye izleyeceğiz?
Strateji uzmanı Cahit Dilek yakın geleceği yorumluyor:
“1 Kasım seçim sonucu‘Al Başkanlığı Ver Özerkliği’ pazarlığını başlatacak gibi görünüyor. Bu sloganı gerçekleştirecek Meclis dengesi sanki milim milim kotarılarak oluşturuldu. 7 Haziran öncesi ve sonrası Meclis’te bu denge yoktu. Bu seçimde ortaya çıkan tablo gösteriyor ki, AKP ve HDP işbirliğiyle anayasa değişikliği yapılabilecektir... Seçim sürecinde birbirleriyle adeta savaşsalar da AKP ve HDP’nin hedefleri aynıdır; o da yeni bir anayasa. Yeni anayasada Başkanlık karşılığında özerk bölgeler yer alacak, bunu da muhtemelen ‘Başkanlık yönetiminin ruhunda bu var’ diye açıklayacaklar. Öcalan’ın özgürlüğü ise zamanlama meselesi, muhtemelen 2016 başında müzakereler başladığında onun durumu da netleşecek.’
Derhal istifa!
Batı ülkelerinde seçim sonuçları ilan edilir edilmez istifa haberleri geliyor. Partisini daha önceden koyduğu hedeflere ulaştıramayan, oy kaybeden ya da partisinin oyunu yeterince arttıramayan liderler derhal istifa ediyor.
Peki neden derhal istifa ediyorlar? Neden bizimkiler gibi:
- Konuyu yetkili kurullarda görüşeceğiz. Zaten önümüzde
Maç 0 - 6 yenilgiyle sona ermiş. Oyuncular süklüm püklüm soyunma odasına girip taburelere çökmüşler. Antrenör hışımla bir köşede duran yedek kalecinin üzerine yürümüş. Tekme tokat girişmiş. Yedek kaleci ağlayarak:
- Yahu hoca ben oynamadım ki benim kabahatim ne,diye sorunca Hoca gürlemiş:
- Ulan deyyus form tutup kaleye geçseydin biz bu golleri yer miydik?
Seçim sonuçları bu olayı anımsatıyor.
Muhalefet form tutup yeterli ilerlemeyi sağlasaydı AKP böylesine ezici bir zafer kazanır mıydı? Muhalefet partileri halka güven verseydi AKP yüzde 40’tan 49’lara yükselir miydi?
Aradan geçen 5 ayda AKP başka hangi ekstra başarıyı sağladı derseniz...
Gözlenen sadece terörün tırmanması ve AKP’nin çözüm sürecini buzdolabına koyarak PKK’ya karşı silahlı mücadeleye girişmesiydi. AKP böylece milliyetçi oyları ve terörden tedirgin olan kitleyi kendine çekti. Burada ilginç olan PKK’nın da “ateşkes”i bitirip, HDP’ye zarar vereceğini bile bile terörün tırmanmasına ve korku iklimi yaratılmasına yardımcı olmasıydı.PKK neden AKP’ye çalıştı? Arada gizli bir anlaşma olduğunu iddia edenler neye dayanıyor? AKP İzmir İl Başkanı Bülent Delican’ın böyle bir anlaşmayı doğrularcasına dünkü:
Demokrasilerde iktidar partisi başarısız kalırsa oyu düşer, muhalefetin oyu artar, iktidar el değiştirir... Ancak ülkede eğer muhalefet partileri iktidar umudu vermiyorsa bu defa demokrasinin ana kuralı ters işler... Halk krizden çıkmak için yine iktidar partisine sarılır. Çok partili demokrasi tek partili demokrasiye dönüşür.
Peki, muhalefet partileri neden ellerindeki tüm imkânlara rağmen halka iktidar umudu verecek düzeye gelemezler? Dış güçler tarafından iktidara gelmeyecek, iktidardaki partiye ömür boyu destek verecek şekilde dizayn edildikleri için mi? Birer proje partisi oldukları için mi?
Bu müzmin başarısızlık bir türlü masaya yatırılmaz. Başarısız liderler buna izin vermez.
***
7 Haziran’da koalisyon işareti veren sonuçlar üzerine Erdoğan ve AKP dümeni “tekrar seçim”e kırmıştı. Oyların yüzde 60’ını alan muhalefet partileri ne kendi aralarında ne AKP ile koalisyon kurabildiler. Ekonomi bozuldu, terör hortladı, şehitler yürekleri dağladı, ülke kan revan içinde kaldı, Suriye politikası iyice iflas etti. Bütün bu gelişmeler AKP’ye yaradı. Halk kendini güvende hissetmeyince, muhalefet de adam olmayınca en güçlüye yöneldi.
AKP’nin hesabı da zaten doğacak kaosun kendilerine
Sene 1741... Türkiye’de ilk matbaanın kurucusu İbrahim Müteferrika, kâğıt ihtiyacını karşılamak üzere kâğıthane kurmaya karar verir. Kağıt ustası getirmesi içinHotinli Arslan adlı Musevi’yi Lehistan’a (Bugünkü Polonya) gönderir. Onun aracılığıyla üç kâğıt ustası getirir. Bu ustalarla yaptığı sözleşmeye göre kurulacak kağıthanenin gerekli malzemelerini devlet sağlayacak, ustalar kâğıthanenin bütün aletlerini kendileri üretecek ayrıca yanlarına verilecek kişilere kâğıt yapımını öğretecek... Bu hizmetlerinin karşılığında kendilerine dönemin koşullarına göre çok yüksek ücret ödenecektir. Lehistanlı ustalar hemen harekete geçerler ve kâğıthaneyi o zamanki adı Yalakabad olan Yalova’nın yine o zamanki adı Saruhanlı olan bugünkü Elmalı köyü yakınlarındaki Hark Deresi üzerinde kurarlar.
Yolu bugün Yalova’ya düşenler o kağıthaneyi göremezler ama o kağıthanenin ve kurucusunun anısına ithafen kurulan İbrahim Müteferrika Kâğıt Müzesi’ni ziyaret edebilirler... Kâğıdın nasıl üretildiğini, dönem dönem hangi aşamalardan geçerek bugünkü durumunu aldığını görebilirler. Dahası... Yanlarında bir miktar kuru odun parçaları getirirlerse müzedeki ustaların yardımıyla kendi kâğıtlarını üretip