Şimdi çaktınız!

31 Temmuz 2015

Devlet Bahçeli, seçim kampanyasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a öylesine ağır laflar etti, öylesine hakaret dolu suçlamalarda bulundu ki, onların en hafiflerini bile burada tekrarlamak istemeyiz. Aynı Bahçeli seçim biter bitmez ne yaptı? Önce dolaylı destek vererek Meclis Başkanı’nın AKP’li olmasını sağladı. Ardından MHP’den Meclis Başkanlık Divanı’na seçilen üyelerin AKP’lilerle birlikte Ak Saray’a, Tayyip Erdoğan’ın huzuruna çıkmasına izin verdi. Ardından (CHP ve HDP protesto edip katılmazken) Erdoğan’a Çin gezisinde eşlik etmek üzere milletvekilini görevlendirdi.
Altın hizmet ise TBMM toplantısında CHP’nin verdiği terörü araştırmak için komisyon kurulması önerisine AKP ile birlikte ret oyu vermesiydi.
Hem terörden şikâyet edecek hem araştırılmasını önleyeceksiniz...
AKP terörle ilgili komisyona karşı çıkabilir. Çünkü o komisyon MİT TIR’larını, IŞİD’e yardımları, Suruç katliamının faillerini vs. araştıracaktır. Bunlar AKP’nin işine gelmez. MHP’nin neden işine gelmiyor? MHP koalisyon görüşmelerinde dik duruyor izlenimi vermişti. Halkı bir kez daha yanılttı.
Bir seçim konuşmasında Devlet Bahçeli Erdoğan’a, “İşte şimdi çaktın Erdoğan” diye seslenmişti. Vatandaş da Devlet

Yazının Devamı

Terörle ne dansı!

30 Temmuz 2015

Başbakan Davutoğlu bilanço veriyor: “7 Haziran’dan itibaren 657 terör olayı, 25 ilde güvenlik güçlerine saldırı oldu, 11 güvenlik görevlisi, 41 vatandaş hayatını kaybetti. 15 baraja saldırı düzenlendi, 20 araç yağmalandı, 335 araç yakıldı”

Davutoğlu bu bilançonun ardından yüreklere su serpiyor:

- Bizim kararlılığımızı test etmesinler.

Vazgeçtik testlerden... Yukardaki adam öldürme, araç yakma, karakol veya kışla saldırılarıyla ilgili kaç kişi yakalandı?

Sizin terörle mücadele yönteminiz hangi mantığa dayanıyor?

Uçaklar veya uzun menzilli toplarla sınır ötesine körlemeden ateş ediliyor. Bunun karşılığında da teröristler Doğu ve Güneydoğu illerimizde sokakta adam vuruyor, kamyon yakıyor, kışla tarıyor.

Geçmişte PKK sınırdan girer, eylem yapar, dönerdi. Sınır ötesi operasyonların bir anlamı vardı. Şimdi ise militanlar çözüm süreci sayesinde illere, ilçelere yerleşmiş durumda. Bu eylemleri yapanlar yurtdışına kaçmıyor. Hepsi yurtiçinde. Yakalayabiliyor musunuz?

Biz yakalandıklarını duymuyoruz...

Yazının Devamı

Ne dalga bunlar!

29 Temmuz 2015

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, ilginç iddialar öne sürdü dün:
“Suruç katliamını yapan özel gladyo örgütüydü. IŞİD’in içine sokulmuş kendilerine çalışan bir zavallı aracılığı ile Türkiye’nin pırıl pırıl evlatları katledildi.
Ceylanpınar’da yatağında uyuyan 2 polis kirli bir şekilde katledildi.
Ve Adıyaman’da öldürülen asker. Aydınlanmayan bir olaydır.”
Demirtaş’ın iddiasına göre Türkiye’nin IŞİD ve PKK’ya karşı operasyonlara başlamasına neden olan olaylar tezgâhlanmış olaylardır. Görünen faillerin arkasında görünmeyen başkaları vardır. Strateji uzmanı Cahit Dilek, Suruç’la ilgili benzer bir noktaya değiniyor:
“IŞİD Suruç saldırısını üstlenmedi hatta 23 Temmuz’daki Kilis’te 1 astsubayın şehit edilmesinden sonra o olayla ilgili de bir açıklama yapmadı. Ama şöyle bir tarama yaptım, IŞİD başka ülkelerdeki saldırıları üstlenmiş...”
Güneydoğu’daki kanlı olayların ve başlatılan operasyonların en önemli sonucu mu?

Yazının Devamı

Türkiye oya kurban!

28 Temmuz 2015

Ülke savaş ve terör sath- ı mailine (eğik düzlemine) girdi. Güneydoğu’da insanlar ölüyor, devlet görevlileri kurşunlanıyor, araçlar yakılıyor.

İstanbul’da metro istasyonları ve metrobüs duraklarına yönelik sabotaj uyarısı yapıldı. AVM’ler gibi kalabalık yerlerde tedirginlik yaşanıyor... Kentlere patlamadan önceki sessizlik havası hakim...

Suruç saldırısını gerçekten IŞİD mi tezgahladı? Havadan yapılan saldırılar ile PKK ve IŞİD’e zarar vermek mümkün müdür? Yurt içinde PKK ve IŞİD militanlarına yönelik tutuklamalar bu örgütleri bitirmeye yeter mi? Yoksa terör kışkırtılıyor mu?

Bu sorular da önemini kaybediyor.

İki soru öne çıkıyor...

İktidar gerçekten terörle mi savaşıyor?

Yoksa bir erken seçimde HDP’yi baraj altına itmek, MHP’ye giden oyları geri almak için senaryo mu uyguluyor?

İkinci ihtimal ağır basıyor. İnsan kanı ve canı sağ iktidarlar için birkaç oy ve birkaç koltuk kadar önemli değildir inancı geçerliğini koruyor.

Yazının Devamı

Kadırga’daki ev...

19 Temmuz 2015

Şimdilerde yalnızca iskeleti kalan bu hayalet bina Kumkapı’da olup pencereleri Kadırga Meydanı’na bakar... Dışardan bakanlar şimdi orada yalnızca bir harabe görür. Ben ise çocukluğumu... 1950’lerde biz bir süre bu konak büyüklüğündeki binada oturduk. Yüksek tavanlı büyük odaların her birinde bir aile yaşardı. Binadaki ailelerin çoğu Ermeniydi. Binanın sahibi babamın arkadaşı Lütfik Amca idi. Lütfik Amca yakışıklı, ağır bir adamdı. İki karısı, iki ailesi vardı. Bir ailesi de bu evde, yanımızdaki büyük odada yaşardı. Lütfik Amca bir gece bu ailesinin yanında, bir gece diğer ailesinin yanında kalırdı. Odaların ortasındaki koridor biz çocukların oyun alanıydı. Lütfik Amca’nın bizim yaşımızda bir kızı vardı; Sona... Asık ve solgun yüzlü, güzelce bir kızdı. Oyun oynarken yüzü gülerdi.
Lütfik Amca bir yılbaşı akşamı kendi çocuklarıyla birlikte bizlere de ufak tefek hediyeler getirmişti. İlk yılbaşı hediyemizdi sanırım. Ne çok sevinmiştik.
Yıllarca seyrek de olsa bu kocaman eski evin önünden geçtim... Ama içinde kimlerin yaşadığını sormak aklıma gelmedi. Çocuk yıllarımızdaki o aileler çoktan bir yerlere göçmüştür diye düşündüm.
Geçen hafta sonu yolum o tarafa düşünce eski

Yazının Devamı

Zehirli Kubbe 3

18 Temmuz 2015

TRT’nin “Kendi Gök Kubbemiz” başlıklı sözde belgesel ile Atatürk, İnönü ve Cumhuriyet değerlerine sistemli şekilde hakaret ettiğini yazıp duruyoruz... Sâmiha Ayverdi’nin torunu Sinan Uluant bize geçtiği notta ne demişti:
“Büyüğümüz Sâmiha Ayverdi günlük siyâsî hadiseler ışığı altında ele alınmış, Atatürk, İsmet İnönü, Celâl Bayar hattâ Deniz Gezmiş görüntüleri altında âdetâ Cumhuriyet ve Devlet düşmanı bir reaksiyoner olarak anlatılmaya çalışılmıştır.”
Son şikâyet Ord. Prof. Süheyl Ünver’in kızı Gülbün Ünver Mesara’dan geldi.
Bakın Gülbün Hanım ne diyor:
“Sayın Melih Aşık,
Kendi Gök Kubbemiz adlı sözde belgesel programının bir bölümü rahmetli babam, Ord. Prof. Dr. A. Süheyl Ünver’e ayrılmıştı. Hariçten TRT için belgesel hazırlayan bir şirkete bilgi ve resim olarak tarafımızca hiçbir yardım esirgenmedi. Ancak bölümün içeriği, Ünver’i tanıtmanın ötesinde Cumhuriyet dönemine saldırılar içeren ve “Çankaya’nın emri ile camilere ayakkabı ile girilmesi, Kuran sayfalarından kesekâğıdı yapılması ve harf inkılabının getirdiği yıkıntılar” şeklinde yersiz ve kasıtlı ifadelerle doldurulmuş olarak sunuldu.
Programın yayınını müteakip bu sözde belgeselin içeriğine haklı

Yazının Devamı

MHP dik durdu...

17 Temmuz 2015

Kritik dönemeçlerde AKP’den yana tavır sergilemekle birlikte... MHP lideri Devlet Bahçeli koalisyon sürecinde iyi bir politika izliyor. AKP’ ye, siz gidin HDP ve CHP ile konuşun, bütün olasılıklar tükenince bana gelin, diyor. Yani, bana koalisyon ortaklığını lütuf veya ikram gibi getirmeyin, yarın karşıma ricacı olarak gelin demek istiyor. Ağırdan alıyor, pazarlık gücünü yüksek tutuyor. HDP benzer bir yol izliyor.
CHP ise koalisyon için yanıp tutuştuğunu gizlemiyor...
Seçimin sona erdiği saatlerden bu yana aynı terane ağızlarında:
- Türkiye’yi hükümetsiz bırakmayız...
Siz hiç hükümetsiz kalan bir ülke gördünüz mü? Bir ülke neden hükümetsiz kalsın... Bir büyük laf daha :
- Çözümsüzlüğün tarafı olmayacağız...
Sanki AKP’nin sorunlarını çözüme ulaştırmak gibi bir görevleri de var...

Yazının Devamı

Helâlleşelim!

16 Temmuz 2015

Davutoğlu ile Bahçeli, koalisyon turu çerçevesinde yaptıkları görüşmede seçim kampanyasında birbirlerine karşı sarfettikleri ağır sözler nedeniyle karşılıklı helâlleşmişler. İyi de helâlleşme nasıl oldu? Ayrıntıları nedir? Şöyle olmuş olabilir mi acaba.

- Sayın Bahçeli, kampanyanın o sert ortamı içinde istemeyerek de olsa zatıalinize karşı ağır sözler söyledim. Mesela hiç unutmam, bir yerde utanmaz dedim. Bana hakkınızı helâl eder misiniz?

-O lafınızın üzerine ben daha ağır konuşmuş, kıymetli şahsınıza şerefsiz, demiştim. Asıl siz bana hakkınızı helâl eder misiniz?

-Hiç unutmam, bir mitingde fena halde gaza gelmiş, değerli şahsınıza “haysiyet celladı” demiştim.

-O gaza gelme meselesini hiiiççç açmayın. Ben de bir defasında gaza gelmiş, muhterem şahsınıza hırsız, namussuz, ahlaksız gibi şimdi tekrarlamaktan dahi hicap duyduğum ifadeleri kullanmıştım.

-Gene hiç unutmam, bir mitingde, iddiasını ispat etmeyen şey... Affedersiniz şey... demiştim.

- Hiç unutur muyum; namert demiştiniz.

- Aslında o kelimeyi asla kullanmak istememiştim ama malum seçmen bizi zorluyor... Sizden seçmen adına özür diliyorum...

Yazının Devamı