ABD bir noktaya çullanacağı zaman önce kamuoyu oluşturur.. Şu sırada basınıyla politikacısıyla Türkiye’nin IŞİD’e desteğini parlatıyor. Dışişleri Bakanı John Kerry önceki gün Senato Dış İlişkiler Komitesi’nde IŞİD’in petrol kaçakçılığı yapmasına Türkiye ve Lübnan’ın aracılık ettiğini söyledi.
Senatör Ed Markey onu destekledi:
“Türkiye’yi tam merkeze oturtmak, dünyaya da Türkiye’yi durdurmak zorunda olduklarını söylemek zorundayız.”
Amerikan basını sık sık IŞİD’e katılımlar için transit merkezi olarak Türkiye’nin kullanıldığını yazıyor. Kerry’nin konuşması sırasında sunulan haritada da Urfa ve Gaziantep hava alanları net olarak işaretlenmişti.
Ankara bu yüzden öfkeli ve tedirgin ama... IŞİD’la ilişkiler de gizlenemeyecek boyutlarda. Siyah giysili uzun saç ve sakallı iki militan dün İstanbul’un göbeğinde tramvayda görüntülendiler örneğin.
Bu arada... ABD’nin hedef olarak IŞİD’i seçmesi, diğer terör örgütleriyle ilgilenmemesi dikkati çekiyor. Bu yüzden Washington’un esas hedefinin Şam olduğu, operasyonun Esad’ı devirmeye yöneleceği ifade ediliyor.
Türkiye ise kendini rehinelerle bağlamış durumda. Bölgede ABD’nin askeri olmama kararı yerinde... Ama bu karar daha önce
Kartal Uğur Mumcu Milli Eğitim Vakfı velileri, ortaokul içinde 13 sınıfın imam hatipleştirilmesine karşı eylem yaptılar. Mahallenin tek ortaokulu bu... Sınıflar kalabalık. İçinde kütüphane ve spor salonu yok. Bilgisayar, resim, müzik atölyeleri de kullanılamayacak durumda. Veliler okul yapılması için yürüyüş yaparken imam hatip velilerinin bir kısmı üzerlerine geldi. Dinsizler, Hıristiyanlar, Yahudiler, gâvurlar diye sözlü saldırıya başladılar. Ardından da bazıları dövizleri yırttı...
Öte yandan Şişli’de Talat Paşa Ortaokulu velileri de, okul içinde imam hatip sınıfları kurulmasını protesto için ilçe milli eğitim müdürlüğüne yürüdüler.
Tabii iyi bir eğitim için mekânın düzgün olması şart. Ama yeterli değil.
Eğitimde iyi öğretmen ve iyi müfredat daha da önemli iki faktör...
Bu iki faktör de dibe oturmuş durumda.
Milli Eğitim’in öncelikleri ise farklı. MEB son olarak her okula mescit açılmasını mecburi hale getirdi. Böyle şeylere daha çok önem veriyorlar. Mescide daha sık gidenin daha yüksek not alacağını söylemeye gerek yok sanırız. Eğitimci dostumuz:
- Hem sınav sistemi hem eğitim sistemi bilinçli olarak bozuluyor, diyor, sistem iyi işlediği takdirde zeki,
AKP iktidarı CHP’li belediyeleri zayıflatmak ve gözden düşürmek için her fırsatı kullanıyor. İşte son örneği...
Büyükşehir yasasıyla İl Özel İdareleri lağvedildi. Özel idarelerin sahip olduğu taşınır ve taşınmazlar eğer o kentte belediye AKP’nin elindeyse belediyeye devrediliyor. Eğer belediye CHP’nin elindeyse mal mülk devlet kuruluşlarına aktarılıyor.
Bu adaletsiz uygulamanın en parlak örnekleri Eskişehir, İzmir gibi CHP’li belediyelerde yaşanıyor.
İzmir’de Balçova Termal Tesisleri, Kaya Termal Otel, Şaşal Kaynak Suyu, Selçuk Havaalanı, Pınarbaşı Yarış Pisti, Kutlu Aktaş Barajı, Sümerbank Basma Fabrikası, Tavşan Adası gibi değerli tesis ve araziler hazineye aktarıldı.
İzmir Belediyesi Sümerbank arazisinde Batı Anadolu Medeniyetleri Müzesi kurmak istiyordu. Bir bölümüne de Kongre Merkezi ve otel planlanıyordu...
Kaya Termal Otel’in 250 bin liralık aylık geliri köylerin eksikleri için kullanılacaktı.
Ne var ki yükte ve pahada ağır ne varsa devlete devredildi.
Kemal Kılıçdaroğlu CHP’li arkadaşlarına sesleniyor:
“Toplumun tüm kesimlerinden oy alabilmek için din düşmanı algısının yıkılmasına dönük politika izleyeceğiz. İnsanların CHP aleyhine propaganda yapmamaları ancak bu kesimle diyalog kurmakla mümkündür. Örneğin bir CHP’li bayramda yarım kilo şeker alıp bir imamı ziyaret edebilmeli. CHP, eğitim politikalarında da din düşmanı algısı yaratacak söylemlerden kaçınmalıdır.”
Laiklik karşıtları yıllardır CHP’yi din düşmanı parti diye gözden düşürmeye çalışırlar. Esas dertleri aslında CHP’nin laiklik savunmasını zayıflatmaktır. Halen iktidarda olan ve laiklik karşıtlığı Anayasa Mahkemesi’nce tescilli AKP, CHP’yi din düşmanı parti olarak karalayanların başında geliyor. CHP onların laiklik düşmanlığını halka anlatacağı yerde kendini savunmaya çabalıyor.
Kılıçdaroğlu’nun savunması neye mi yarıyor...
Bir; CHP’nin din düşmanı olduğunu söyleyen “din tüccarlarının” ekmeğine yağ sürmüş oluyor. Onlara, “Bakın, CHP’nin din düşmanı olduğunu sadece biz söylemiyoruz, kendi genel başkanları da söylüyor ey cemaat-i müslimin” deme olanağı veriyor.
İki; iktidarın, ülkenin çimentolarından biri olan laikliği adım adım ortadan kaldırmasına “din
Sevgi Özel Cumhuriyet’te yazmış:
“Kimi TV’ler Atatürk’ü toptan reddeden birilerini ekrana taşıdı, ‘yazar gazeteci’ sanlı birileri son 13 yılla Atatürk’ün dönemini karşılaştırmaya giriştiler. Atatürk dönemi baskıcı, son dönem özgürlükçüymüş...”
Sanırız aynı programı izledik... Merkez medyadaki bu programda Atatürk’e şaşı bakmayı adet haline getirmiş prof. unvanlı birileri Erdoğan dönemi ile Atatürk dönemini karşılaştırmaya koyuldular. Birisi Atatürk için diktatör dedi. AKP yayın organında yazarlık yapan öteki ne kadar birikmiş kini varsa ortaya döktü. Sözde Yeni Türkiye tartışılıyordu. Ve nedense Yeni Türkiye, Erdoğan’ın geçmiş 12 yılı ile veya Demirel, Özal, Menderes dönemleri ile değil Atatürk dönemi ile kıyaslanıyordu. Sanki bir hamlede 1938’den 2014’e atlamıştık.
Atatürk’e diktatör diyen prof. unvanlı kişi Tayyip Erdoğan için aynı deyimi kullanabilir miydi? Hayır... O da kullanamayacağını, kullanırsa kanalın başının belaya gireceğini biliyordu. Erdoğan için dikkatli konuşmak esastır. Aksi takdirde programcının geleceği tehlikeye girer. O da bunu bilir, sınırı koyar. Atatürk veya İnönü’ye veryansın etmek ise serbesttir. Hatta makbul.
İzlerken merak ettik..
Acaba
Gazetelerde hemen her gün öğrenci velilerinin imam hatipler konusunda protestolarını görüyoruz...
Ya çocuklar zorla imam hatibe yazdırılıyor... Ya çocuklarının okuduğu okul imam hatibe dönüştürülüyor. Ya imam hatibe dönüştürülen okul yüzünden öğrenciler uzaktaki okullara naklediliyor...
İsteyerek imam hatibe giden öğrenci ve velilerini konu dışı tutuyoruz.
Bizim konumuz imam hatip zorlamasıyla ilgili...
Bu kaos içinde laik eğitime sahip çıkması beklenen CHP’nin suskunluğu dikkati çekiyor.
Genel Başkan ve çevresinin ağzından ne 4+4 yasası, ne imam hatip zorlaması ne türbanın ilkokula kadar inmesi konularında tek söz çıkmadı, çıkmıyor.
Genel Başkan bu suskunluğa “Dindarlarla barışmalıyız”, “CHP’nin dine karşı parti imajını silmeliyiz” gibi bahaneler üretirken... Acaba olup bitenlerin dindarlaşma değil tamamen din istismarıyla ilgili olduğunu, anti laik, dindar ve kindar nesiller yetiştirmeyi amaçladığını bilmez mi? Elbet bilir... CHP’nin laikliğe inanmış müslümanlarla bir kavgasının olmadığını da bilmek durumunda. Ne var ki laik eğitimi savunmak yerine AKP’nin izinden gitmeyi yeğliyor. Twitter’da şu mesaj göze çarpıyor:
“Ulusalcılar AKP’yi laik yapamadı ama AKP CHP’yi İslamcı yapıyor.”
Geçenlerde gazetelerde yer alan küçük bir haber ilgimizi çekmişti:
“Hatay’da Esad yanlısı gösteri yapıldı.”
Peki Türkiye’ye kaçan Suriyeliler Esad’dan kaçmamışlar mıydı?
Esad yanlısı gösteriyi Esad aleyhtarları mı yapmıştı?
Bu meraklarımızı bölgenin çalışkan milletvekillerinden M. Ali Ediboğlu’na sorduk... Aldığımız bilgiye göre...
Evet kamplarda genellikle Esad’dan kaçan aileler yaşamaktadır...
Örneğin bu kamplardan birinde Suriye’de savaşan militanların aileleri barınmaktadır.
Yurt dışında yaşayan Zübeyir Aydar, Remzi Kartal gibi PKK uzantılı isimlerin 4 ay içinde Türkiye’ye gelmeleri halinde tutuklanmayacakları güvencesi verilmiş.
Remzi Kartal geçen yıl BDP’nin elinde Öcalan ile AKP’nin imzaladığı mutabakat metni olduğunu hatırlatarak şöyle demişti:
“Bu belgelerde, PKK’nin atması gereken adımlar ve buna karşı da devletin yapması gerekenler yazıyor...”
Kartal “Süreç bozulursa” bu belgelerin açıklanacağını sözlerine eklemişti.
PKK ve BDP’nin elinde Öcalan ile AKP’nin imzaladığı mutabakat belgesi bulunurken... Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in, son 30 Ağustos resepsiyonunda söylediklerini anımsayalım:
“Çözüm sürecine ilişkin yol haritasını bilmiyoruz, o çalışmanın içinde yokuz.”
Genelkurmay gibi muhalefet partileri de bilmiyor mutabakat belgesinin içeriğini. Ama PKK ve BDP biliyor!