O gün İskenderun!

28 Eylül 2014

Yıl 1962... Radyo öğle bülteninde İskenderun’da bir Atatürk heykelinin parçalandığı haberini veriliyor... Yurtta büyük bir tepki var. Gerisini CHP’li Onur Öymen anlatıyor:
“Biz Siyasal Bilgiler Fakültesi Talebe Cemiyeti olarak haberi duyar duymaz harekete geçtik. Cemiyet yönetim kurulu üyeleri olarak para toplayıp taksi tuttuk. Akşam vakti yola çıktık. Sabah İskenderun’a vardık... Askeri garnizonda bir Atatürk büstü bulduk. İstanbul’dan da Tarık Zafer Tunaya öncülüğünde bir grup uçakla İskenderun’a gelmişti. Onlar da bize katıldı. O gün orada büstü yakılan heykelin yerine koyduk ve büyük bir miting yaptık. Bütün yurtta sesimiz duyuldu...”
Bir de bugüne bakınız... Cizre’de Atatürk heykeli yakılıyor, Atatürk’ün koltuğunda oturan CHP Genel Başkanı ağzını açıp tek kelime edemiyor... Her biri koltuk sevdasına yakalanmış CHP kadroları ne Atatürk, ne Laik Cumhuriyet için ağızlarını açıp tek kelime konuşamıyor.

Mecelle’ye dönüş

Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullardaki kıyafet yönetmeliğindeki değişiklik Resmi Gazete’de yayımlandı. Yönetmelikle türban 5’inci sınıftan itibaren serbest bırakılıyor.
Barolar Birliği yaptığı açıklamada diyor ki:
“Bu adım Anayasamızın 2.

Yazının Devamı

Kazanırsak okey...

27 Eylül 2014

Yeni HSYK üyelikleri için seçim süreci başladığında iktidarın hâkim ve savcılara büyük müjdesi gelmiş, “maaşlara 1.155 lira zam yapmaya” karar vermişlerdi. Bunu öngören yasa teklifi Meclis Başkanlığı’na verilmiş ancak ne zaman gündeme alınacağı açıklanmamıştı. Genel kanaat teklifin HSYK seçimlerini etkilemeye yönelik olduğu, seçim sonuçlarına göre gündeme alınıp alınmamaya karar verileceği... Yani, istediğimiz sonuç çıkarsa zam var, yoksa yok şeklindeydi.
Hâkim ve savcılar teklifle gelecek zammı düşünürlerken HSYK seçim süreci başladı. İktidarın listesi Yargıtay kontenjanı için yapılan seçimi kazanamadı.
AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal o zaman konuştu:
“Bizim istediğimiz yapı oluşmazsa, yapılan seçimleri tanımaz, HSYK’yi gayri meşru sayarız.”
Ardından Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın sesi duyuldu;
“Kaderimizi 12 kişinin seçimi değil, 55 milyonun seçimi belirler.”
Ardından Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş sözü aldı:

Yazının Devamı

Gündemde yokmuş!

26 Eylül 2014

Tarih 24 Ocak 2008. AKP Konya Milletvekili Hüsnü Tuna’nın Genel Kurul’daki konuşması tutanaklara şöyle geçiyor.
“Üniversitelerde kılık kıyafet serbest olursa kamu hizmetlerinde yasak devam eder mi? İnşallah hedefimiz kamuda da bu yasağın olmamasıdır. Zamanı gelince inşallah o çerçevedeki düzenlemeler de gündeme gelecektir.”
Hüsnü Tuna’nın, bu sözleri tepki yaratınca AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli aynı gün bir basın toplantısı düzenleyerek şöyle konuşuyor:
“Bizim başörtüsü ya da türbanla ilgili tek bir gündemimiz var; o da yükseköğretim kurumlarındaki öğrencilerimizin bu sıkıntılarının giderilmesidir.”
Bir gazeteci, “Kamuda türbana karşı mısınız” diye sorunca aldığı yanıt şu oluyor.
“Gündemimizde böyle bir şey yoktur.”
Bu arada kamuoyunu yatıştırmak için Hüsnü Tuna, disiplin kuruluna veriliyor ve uyarı cezasıyla cezalandırılıyor.

Yazının Devamı

Yargıtay’la savaş!

25 Eylül 2014

“Biz bugün 17 ve 25 Aralık operasyonlarını yapanlar, gözümüzün içine baka baka HSYK’de birtakım ittifaklar oluşturarak kendi kontrollerini sağlamaya çalışıyorlar. Bir grup veya zümrenin yargıyı ele geçirmeye çalışmak için bu örgütlü koordinasyon isterse bu seçimleri kazansın. Bu bizim nezdimizde gayri meşrudur. Çünkü biz kimiz? Biz sandıktan çıkmış, milletin iradesini temsil eden bir hükümetiz.”
Türkçeyi yeni yeni öğrenmeye başlamış birinin ağzından çıktığı izlenimi veren yukarıdaki cümleler AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal’a ait. Düzgün Türkçeye çevirirsek dediği şu;
“Bizim adaylarımızın kazanmayacağı, sonuçta bizim güdümümüzdeki isimlerden oluşmayacak bir HSYK’yi tanımayız. Gayri meşru ilan ederiz.”
Mahir Ünal’ın bu sözlerinin hemen ardından Yargıtay kontenjanından HSYK’ye girecek üç asıl ve üç yedek üye seçimi önceki gün yapıldı. Altı kişilik kontenjandan sadece bir yedek üye hükümetin desteklediği Yargıda Birlik Platformu’ndan seçildi. Bundan sonraki seçimin ilki 29 Eylül’de Danıştay, ikincisi 12 Ekim’de ülke çapındaki hâkim ve savcıların kontenjanı için yapılacak. Hükümetin adayları bu iki seçimden de başarısız çıkarlarsa ne mi olacak? Binlerce yargıç ve savcının

Yazının Devamı

Çarşafa doğru...

24 Eylül 2014

Milli eğitimin çözüm bekleyene onlarca temel sorunu varken iktidar ikisini acilen çözdü; önce mescidi zorunlu hale getirdi, ardından türbanı serbest bıraktı.
Üniversitede türban Anayasa delinerek fiili olarak serbest bırakıldığında sıranın kamuya ve liseye geleceği ardından ilkokula kadar ineceği söylenmişti. Beklenen oldu.
Türban 9 yaşa kadar indi. Okullarda çarşafın yolu açıldı.
CHP milletvekili Nur Serter: “Sorumluluk sadece iktidarda değil,bütün bu olup bitene çanak tutan muhalefet de bu suçta pay sahibidir” diye konuşuyor.
Nur Serter, isim vermeden Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan söz ediyor. Türbanın üniversiteye girmesini destekleyen Kılıçdaroğlu, kamuya ve liselere girmesinin de önünü açtı. Kendi katkısıyla varılan noktayı şimdi susarak izliyor.
Kemal Bey’in İslami devlet projesinin arka plandaki destekçisi olduğu görüşümüz sürüyor.
Diğer destekçiler de bu ülkenin aydın geçinenleri... Türbanı bir özgürlük projesi olarak desteklediler. Türkiye’nin İran olacağını söyleyen Cumhuriyetçilerle ekranlarda laikçi vs. diye dalga geçtiler. Şimdi ise susuyorlar.

Yazının Devamı

Telefonun şarjı

23 Eylül 2014

Rehineler senaryosu kabaca aydınlandı sanırız... IŞİD Musul’u işgal ederken Ankara ve Başkonsolos Bey “İSİS’in Türk Konsolosluğu’na dokunmayacağı” konusunda göruş birliğine varıyor. Ankara’ya göre onlar iyi çocuklardır. Ne var IŞİD de akıllı.. Şunları rehin alalım takas kozu olarak kullanırız, diyorlar. Diplomatik pazarlık başlıyor. Takas gerçekleşiyor. Rehinelerle kimler takas edildi. Niğde’de jandarma öldürenler mi, İstanbul’u 2003’te kana bulayan Luis Sakka mı, hepsi mi? Şimdilik bilinmiyor. Ve mutlu son... Rehineler geliyor. Cumhurbaşkanı Çankaya’da onları kabulünde: “Ağzınızı sıkı tutun” talimatı veriyor.
Senaryoda en ilginç bölüm telefon olayı... Başkonsolos’un cep telefonu 101 gün boyunca açık. Günde en az bir veya birkaç kez Ankara ile konuşuyor. IŞİD telefonu bir türlü bulamıyor. Ve rehineler her gittikleri yerde priz bulup telefonu şarj edebiliyor!
***
Rehinelerin teslimindeki zamanlamaya bakılırsa... Diplomatik görüşmelerde Ankara’nın IŞİD’e koalisyonda yer almayacağına ilişkin söz vermiş olması büyük ihtimal.
Batı artık - Rehineler serbest bırakıldığına göre koalisyonda yer almanıza engel kalmadı- diyerek daha fazla baskı yapacaktır. Koalisyona girersek bu

Yazının Devamı

Hırsızın zekâsı!

21 Eylül 2014

Bu eğlenceli mizahi öykü Leonardo Da Vinci’nin notları arasında yer alır...
Bir hırsız, önceden tanıdığı tüccarın dükkanına girip soymaya karar vermiş. Gece yarısı sessizce dükkana girmiş, içerde yükte hafif pahada ağır ne varsa toplamaya başlamış...
Dükkandaki gariplik üzerine gelip kapıyı açan tüccar hırsızı karşısında görmesin mi?
Adamcağız korkuyla kapıyı anında kilitlemiş.
Koşa koşa karakola giderek durumu haber vermiş.
Bir süre sonra polislerle geri dönmüş.
Başına geleceği anlayan hırsız ne mi yapmış...

Yazının Devamı

Okullar yanarken

20 Eylül 2014

PKK’nin haftalardır yaptığı “Okulları boykot edin” çağrısına paralel olarak, Güneydoğu’da 23 okul ateşe verildi, Kürtçe eğitim vereceği iddia edilen okullar açıldı... Bu okullar mühürleniyor, ertesi gün mühür sökülüp tekrar açılıyor. Türkiye Partisi olma iddiasındaki HDP de bu saldırıların arkasında duruyor.
Hükümet üyelerine sorarsanız açılım ve barış süreci gayet iyi gidiyor. Okul yakmak birkaç provokatörün işi. Ne var ki işin aslının öyle olmadığını sağır sultan biliyor.
Eğitim İş Sendikası Başkanı Veli Demir diyor ki:
“Kürtçe okullarla yapılmak istenilen; Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter yapısını ortadan kaldırılarak yerine, demokratikleşme söylemleri ve ‘yerinden yönetim’ masallarıyla sunulan ancak bölünmenin ta kendisi olan ‘özerklik ve federasyonun’ getirilmesi çabalarıdır.
İmralı mutabakatı adı verilen anlaşmada şayet Kürtçe okulların açılmasını içeren bir madde de bulunuyorsa siyasi iktidar büyük vebalin altına girmiş olacaktır.
Bazı sendikalar tarafından da desteklenen anadilde eğitim, emperyalizmin etnik ve mezhepsel bölünme planları çerçevesinde ulusal devletin parçalanması amacıyla kullanılmaktadır. Irk, etnik köken, dil, kültür, din, cinsiyet ve diğer

Yazının Devamı