Bayram tatilinde yollarda can veren insanların sayısı dün itibarıyla 150’yi aşmıştı... Twitter’da bir mesaj:
“Gazze’ye ağlıyoruz ama trafikte can veren insanlarımız umurumuzda değil... Oysa trafikte yaşananlar Gazze kadar acı. Kaç aile karalar bağladı şu anda...”
Türkiye’de, geçen yıl trafik kazalarında 3 bin 685 kişi hayatını kaybetti. Bunlar sadece olay yerinde ölenler. Götürüldüğü hastanede ölenler dahil değil. Yani trafikte her gün en az 10 kişi ölüyor. Ve bu felaket kimsenin umurunda değil... Başbakan bile sahte plaka kullanıyor.
Şu sıralarda Başbakan seviyeli bir cumhurbaşkanlığı kampanyası yürütüyor. Son derece özlü konuşmalar yapıyor:
* Çarkçı Kemal’ı tanımıştım ama şimdi de çarkçı Ekmel çıktı. Senin her yerin profesör olsa ne yazar?
* Profesör diyor ki ben beyit okudum. Ey Profesör! Bu kıta kıta. Beyit iki mısradan oluşur. Senin her yerin profesör olsa ne olur? Dürüst ol dürüst! Yalan söyleme.
* Suudi Arabistan kaç kez ‘Bunu görevden alın, başka bir Türk gönderin’ dedi... Açık söylüyorum. Bana da Cumhurbaşkanımıza da Dışişleri Bakanına da ‘Beni savunmuyorsunuz’ diye yalvarmıştır.
Tayyip Erdoğan rakibi Ekmeleddin İhsanoğlu’nu saksıya, vazoya vs benzetiyor... Onu, monşer diyerek gözden düşürmeye çalışıyor... İyi de... İhsanoğlu yeri geldiğinde hiç de monşer veya vazo değil. Bakınız İstanbul Ömerli’de ‘cihat’ çağrısı yapan IŞİD için ne diyor:
“Tuhaf, tuhaf simalı insanlar, cihat namazı kıldılar. Kime karşı cihat? Cihadın manasını bilmiyor bunlar. Bunlar İslam adına hareket etmiyorlar. İslam’ın en büyük düşmanı bunlardır....”
Peki aynı konuda Erdoğan ne diyor. Hiçbir şey. Sorulduğunda 48 rehinenin hayatı tehlikeye girmesin diye konuşmadığını söylüyor. Ancak rehine olayından önce de ne IŞİD ne El Nusra konusunda bir şey demiyordu. Aksine o örgütlere desteği söz konusuydu.
Bu arada CHP’li Veli Ağbaba cihat çağrısı yapan örgütle ilgili hükümete soruyor:
- Basına yansıyan bu iddialar ile ilgili olarak herhangi bir soruşturma başlatılmış mıdır?
- Poşu takmanın sosyalist olmaya, Grup Yorum bileti satmanın illegal örgüt üyesi olmaya kanıt olarak gösterildiği ülkemizde cihat çağrısı yapmanın herhangi bir karşılığı var mıdır? Bu yasal mıdır?
- IŞİD’in uzantısı bu örgütün İstanbul’daki faaliyetlerine ilişkin herhangi bir yalanlama yapılmaması veya
Bir ülkenin geleceğini belirleyen nedir? Kuşkusuz eğitim... Bu iktidar döneminde eğitimde neler yapıldı... Anayasa Mahkemesi eski Genel Sekreteri Bülent Serim Odatv’de yazdı. Özetlersek:
Kaçak Kuran kursu açanların cezaları kaldırıldı. Kursların denetimine son verildi.
Kuran kurslarına katılma yaş sınırlaması kaldırıldı.
İmam hatip ortaokulları yeniden açıldı. İmam hatip liselerinin sayısı 952’ye, öğrenci sayısı 675 bine ulaştı.
Gazeteci arkadaşımızla sohbet ediyoruz... Diyor ki:
- Bu iktidar demiryolu yapıyor, duble yollar yapıyor, Boğaz’a tünel yapıyor, bunları da takdir etmek gerekmez mi?
Elbet takdir etmek gerekir. Ancak Erdoğan sadece bu projeleri yürütmüyor.
Aynı zamanda toplum mühendisliği de yapıyor... Tehlike orada...
Örneğin bir konuşmasında “Değişim dönemi bitti, dönüşüm dönemi başlıyor” , dedi... Bir başka konuşmasında “dava”dan söz etti...
Bunlar önemli mesajlar... Nedir mesela o dava? Bu üstü kapalı terimi Nuray Mert, bir yazısında açmaya çalıştı. Dedi ki:
“...Bir süredir, AKP’yi destekleyen birçok yayın organı artık açıkça İslamcı tezleri savunduğu gibi, başta Başbakan birçok iktidar partisi mensubu, dava dediğinde ‘ümmet’i ve İslami bir düzeni kastediyor.
Bülent Arınç verdiği iffet dersiyle yine gündemi yakaladı!
Neymiş... “Genç kızların yüzüne bakınca yüzleri kızaracakmış... Erkek iffetli olacak, zampara olmayacak. Kadın da iffetli olacak, herkesin içerisinde kahkaha atmayacak, bütün hareketlerinde cazibedar olmayacak...” imiş...
Twitter’de Bay Arınç’ın kulağı epey çınlatıldı. Bakınız kimler neler söyledi:
Tufan Türenç: “Arınç’ın istediği gibi bir dünya var. Arabistan. Kadın konuşmaz, gülmez, eğlenmez, çarşafların içinde erkeklerin gerisinde yürür.”
Selami İnce: “Ülkede kahkaha atacak hal mi bırakınız: Soma, Roboski, Berkin, Ali İsmail...”
Ahmet Eyüp Özgüç: “AKP kahkaha atmanın günah olduğu ama hırsızlığın günah olmadığı yeni bir din türetti.”
Murat İde: “BİZ, onlar doyasıya GÜLSÜN diye yaşıyoruz..”
Bayram sabahları radyolarda oyun havaları çalardı... Onlar duyulmuyor artık... Moldovalı akordeoncuların sesi de gelmiyor caddeden... Zili çalıp harçlık bekleyen çocuklar, çöpçüler, postacılar görünmüyor ortalıkta... Gazeteler kocaman şeker resimleriyle çıkardı. Onlardan eser yok... Ya ne var? Gözaltındaki polisler... Gazze’de vahşet... Tutuklamalar... Kurşuna dizmeler...
Cemaatçi polisler gözaltı sürelerinin aşılmasından şikayetçi...
Haklılar.. Ama birileri de soruyor:
- Siz Ergenekon , Balyoz, KCK gibi soruşturmalarda İlhan Selçuk, Tükan Saylan gibi değerli insanlara bunların mislini yapmadınız mı? Hasta insanların talebine “Gatakulli” dediniz, hapiste masum insanları öldürdünüz... Şimdi sahurda iyi yemek çıkmadı diye şikâyetçisiniz...
Dünün hesabı böyle mi görülmeli peki? Elbette hayır...
Gözaltına alınanlar yargılanmalı, cezayı bağımsız yargı kesmeli...
Diyeceğiz ama ortada bağımsız yargı yok. Yeni atanan 6 sulh ceza hakiminin 3’ünün iktidar yanlısı olduğu ispatlanmış... Bir soru daha:
Türkiye’nin ikinci adamı sayılan İsmet İnönü bu dönemde çok sık eleştiriliyor. Kâh CHP’ye vurmak için, kâh Atatürk’e vuramadıkları için yapıyorlar bunu... Tarihi kişilerin eleştirilmesi tarihin aydınlatılması adına yapılırsa olağandır. İnönü’nün de bu açıdan eleştirilecek çok yanı vardır. Ancak tarihi kişiler iç siyasete malzeme amacıyla üstelik gerçek dışı iddialarla aşağılanıyorsa.. Bu da onu yapanı aşağılatır. Başka sonuç vermez.
İnönü öğrenme aşkı yönünden dahi örnek alınacak bir kişiliktir. Oğlu Erdal İnönü anlatıyor:
“Babam yaşam boyu eğitim ilkesini ömrünün sonuna kadar her alanda uygulamıştır. Örneğin okul sıralarında esaslarını öğrendiği Almancasını Birinci Dünya Savaşı’nda beraber çalıştığı Alman subaylarıyla konuşarak... Fransızcasını Lozan Konferansı sırasında yabancı delgelerle görüşerek ilerletmiştir. Bazı mali ve ekonomik konuları başbakanken öğrendiğini söylemişti. başbakanken bir fırsat bulup viyolonsel dersleri almıştı. Cumhurbaşkanlığı döneminde de fen bilgisini kendi deyimiyle pekiştirmek için evde kurdurduğu bir laboratuvarda lise fizik, kimya deneylerini hocalara yaptırmış ve yakından izlemişti. Yüzmeyi ileri yaşlarda öğrenmişti. Belki bunlardan daha
Ankara İstanbul arası Yüksek Hızlı Tren YHT hattı açıldı. YHT’nın 4 milyarlık yatırımını cebinden ödeyen vatandaşları, hattı inşa eden mühendis ve işçileri, planlamayı yapan ve kararları veren siyasetçileri kutluyoruz...
Ankara’da okuduğumuz 60’lı yıllarda İstanbul’a Gazanfer Bilge otobüsleriyle gider gelirdik. Kısa adı GAZO idi. Bilet on liraydı. Yol 8 saat sürerdi. Tren ise 12 saatti. Demiryoluna yatırım iyi oldu. Tren artık uçağı da yakaladı. İki büyük kent arası 3,5 saate indi.
Başbakan yaptığı konuşmada neyse ki bu sefer Atatürk dönemini küçültmeye kalkışmadı. Atatürk sonrasına sataştı. Bu da bir terakki sayılır! Bugün Pamukova’da 39 kişinin hayatını kaybettiği hızlandırılmış tren faciasının 10. yıldönümündeyiz.
Bu defa da YHT hattının seçim yatırımı uğruna tamamlanmadan açıldığı iddia ediliyor. Nitekim dün küçük bir kaza da oldu.
Birleşik Taşımacılık Sendikası uyarıyor:
* Proje henüz hazır değil. Eskişehir - Pendik arasında kullanılan sinyalizasyon ve emniyet sistemleri henüz tamamlanmadı. İzmet- Gebze arasındaki bazı istasyon bölgelerinde yolun kendi emniyet sistemi yok. Hatları ve makasları korumak üzere TCDD çalışanları görevlendirildi.
* Diğer ülkelerde bu