“(Seçimde yapılabilecek hileler) Önlemenin yolu sandık sonuçlarıyla YSK elektronik kayıtlarının tek tek karşılaştırılmasıdır. Ne var ki YSK bunu kabul etmemektedir.”
Anayasa Mahkemesi eski Genel Sekreteri Bülent Serim dünkü köşemizde böyle diyordu.
İyi de, vatandaş YSK’nin elektronik kayıtlarına giremeyecek, dolayısıyla kendisinin oy kullandığı sandıktaki seçim sonucuyla YSK’nin o sandığa ilişkin rakamlarını karşılaştıramayacak ise hileleri nasıl denetleyecek? Soruyu CHP’de bu konudan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Emrehan Halıcı’ya yönelttik. Güzel bir haber verdi:
“Yurttaşlarımızın sandık sonuçlarıyla YSK’nın o sandıklara ilişkin ilan ettiği sonuçları karşılaştırmasını sağlamak üzere ‘CHP Sandık Takip Sistemi’ adıyla, internet adresi (sts.chp.org.tr) olan bir sistem geliştirdik. Hangi siyasi görüşten olursa olsun, tüm yurttaşlarımız 30 Mart akşamı kendilerinin oy kullandıkları sandıklar başta olmak üzere... Sonuçlarını bir kağıda not ettikleri veya fotoğrafını çektikleri bütün sandıkların sonuçlarıyla YSK’nin ilan ettiği sonuçları karşılaştırıp denetim yapabilirler. Herhangi bir hata tespit etmeleri halinde şikayetlerini söz konusu adreste yer alan şikayet bölümünden
İstanbul’un Esenyurt ilçesinde 20 “evet” ve 10 sandık kurulu mühürü ile 312 mavi zarfın çalındığını, siyasi partilerin bu durumdan 10 gün sonra haberdar olduğunu gazetelerde okuduk. Çalınan mühürleri acaba ne yapacaklar?
Bir yerlerde fazladan basılmış pusulalar bu mühürlerle damgalanacak ve AKP militanları sandıklara birden fazla oy mu atacak?
Türk halkı sandığa maalesef böylesi kuşkularla gidiyor... Çünkü iktidarda koltuktan inmemek için her türlü hileye başvuracağı hissedilen bir parti var.
Anayasa Mahkemesi eski Genel Sekreteri Bülent Serim elektronik seçim hilelerinden birini Odatv’de şöyle aktarıyor.
“Uzmanların verdiği bilgiye göre seçim sistemine yüklenen bir programla bir parti seçimlere belli bir oranda önde başlatılabilir. İddiaya göre AKP 2007 seçimlerinde bu yöntemle seçimlere % 25 oy farkıyla başlatılmıştır. Tüm sandıklarda AKP oylarının en az % 25 olması bunun kanıtı olarak gösterilmektedir. Oysa Çankaya’da, Alsancak’ta ve diğer Atatürkçü ve milliyetçi oyların çoğunlukta olduğu sandıklarda bunun olanaksız olduğu belirtilmektedir.
Bunu önlemenin yolu sandık sonuçlarıyla YSK elektronik kayıtlarının tek tek karşılaştırılmasıdır. Ne var ki YSK bunu kabul
Eyy Facebook, eyyy Twitter, Eeey YouTube...
Ahlaklı olun biraz ahlaklı...
Başbakan söze ahlak dersleriyle başlayıp devam ediyor...
“...Yaa bunlar Cumhurbaşkanı’nı dinliyor, beni dinleyecek, Genelkurmay Başkanı’mı dinleyecek, bakanları dinleyecek, bırakın tüm insanları dinleyecek. Yok böyle bir şey. Bunlar ahlaksız, bunlar sahtekar. Ben artık evimde bile rahat rahat konuşamıyorsam, bir başbakan olarak telefonla konuşamıyorsam, ailemle konuşamıyorsam kimse kalkıp da bu montaj, bu uydurma, bu dublaj şeylere itibar etmek suretiyle bu ülkede Başbakanı’nı yargılayamaz...”
***
Aslında Başbakan rahat konuşabilir.. Önemli olan konuşmak değil... Önemli olan kimlerle neyi konuştuğu... RTE, Cumhurbaşkanı’nı da uyarıyor ama Gül pek oralı değil:
- Beni dinlemeleri beni ilgilendirmiyor, böyle şeylerin ortaya çıkmasından korkum yok...
Asrın icadı nedir? Herhalde twitter... Baksanıza 140 kelimelik mesajlar gazaba gelmiş liderleri sarsıyor, minik mavi kuş iktidarların korkulu rakibi oluyor...
Twitter icat olalı henüz 7 yıl olmuş... 21 Mart, twitterın doğum yıldönümüydü. Bizde yasaklandığı gün oldu... Ama minik mavi kuş yasağı deldi geçti.
Asrın icadı deyince... Neredeeen nereye...
Mesela geçen yüzyılın başlarında Türkiye’de halkın aklını taktığı icat neymiş biliyor musunuz? Çakmak... Evet çakınca alev çıkaran ve sigara yakmaya yarayan çakmak...
Nereden mi biliyoruz? Refik Halid Karay’ın 1948’de Kirpi dergisindeki yazısından:
“Evet, bütün memleket çakmak peşinde... Tekel idaresi çakmak ithaline neden müsaade etmiyor ve bize neden çakmak darlığı çektiriyor? Çakmağa döviz harcamak lazım geldiği için mi? Biz de ne yapıyoruz?
Avrupa’ya gidenlere ısmarlıyoruz yahut Amerikalı erlerden satın almaya çalışıyoruz. Yani bir çeşit kaçakçılığa başvuruyoruz. Dünyanın hiçbir yerinde Türkiye kadar çakmaktan çekinen ve çakmak darlığı çeken bir memleket yoktur. Komşumuz Yunanistan’da, Suriye’de, Mısır’da yakın ve uzak her ülkede çakmaklar serbest satılır.
Başbakan önceki Bursa’da tarihi bir konuşma yaptı:
“Mahkeme kararı çıktı... Tvitır mıvitır hepsinin kökünü kazıyacağız” diye gürledi.
Gece yarısı Twitter tamamen kapatıldı.
Ancak Başbakan’ın sözünü ettiği mahkeme kararıyla kapatma kararı arasında bir ilinti yoktu.
4 mahkeme 4 hesapla ilgili erişimi engelleme kararı vermiş.
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) bu 4 kararı bahane ederek 12 milyon kişinin Twitter ile ilişkisini kesiyor.
Bu şuna benziyor... 4 gazeteye tekzip gönderiyorsunuz. Gazeteler tekzibi basmıyor. Bütün gazeteleri birden kapatıyorsunuz...
Telefon tapelerinin montaj - dublaj olmadığını AKP camiası da kabul ediyor artık. AKP’li Yeni Şafak gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi, Meclis’teki fezleke görüşmeleri sırasında AKP kulislerindeki havayı şöyle yansıtıyor:
“Dün AK Parti kulisindeydim. Fezlekelerden ziyade Egemen Bağış’ın ayetle alay eden sözleri konuşuluyordu. İnanılmaz bir rahatsızlık vardı...”
***
“Her cuma gir Google’a salla bir ayet” diyen ve ayetlerle Bakara - makara diye gırgır geçen Egemen Bağış, 2010 yılında bir gün aniden Atina’dan Brüksel’e uçmuş, sebebini:
- Atina’da cami olmadığı için gece geç saatte Brüksel’e uçmak zorunda kaldım, diye izah etmişti.
Böylesine de Müslüman biri...
Kemal Kılıçdaroğlu’nun söylediği doğru..
Böyle bir fotoğraf ne Obama’nın ne Putin’in ne de bir başka devlet adamının yer aldığı karede görülebilir. Dün bizim gazetenin birinci sayfasında dikkatinizi çekmiştir. Başbakan Tayyip Erdoğan Çanakkale şehitliğinde şehitlerimiz için dua ediyor. Sağındaki Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, solunda Gençlik ve Spor Bakanı Çağatay Kılıç var. Arkasında birkaç sıra tamamı albay ve general düzeyinde subaylar yer alıyor. Ama subaylar Başbakan’ın hemen arkasında değiller. Çünkü arada başkaları var; Başbakan’ın adeta etten duvar oluşturmuş korumaları... Üçü kelimenin tam anlamıyla ense kökünde. Dördüncüsü hemen onların arkasında ve sırtı Başbakan’a, yüzü subaylara dönük. Onlarla burun buruna duruyor. Albay ve generallerin Başbakan’a kişisel saldırıda bulunabileceği yolunda ihbar mı var? Yoksa tamamen koruma ekibinin işgüzarlığı mı? Bilemeyiz...
* * *
Geçenlerde ABD’de Bipartisan Policy Center’da hazırlanan rapordan söz etmiştik...
Bu raporda Tayyip Erdoğan’ın son zamanlarda Gülen hareketini dengelemek için orduya yaklaştığı bildiriliyor...
Ancak TSK içindeki albayların yüzde 10’unun, yüzbaşıların ise yüzde 40’ının Gülen hareketine mensup olduğu ileri sürülerek... Hükümet Gülen
Başyakan aynı zamanda iyi bir köşe yazarı avcısı...
Son olarak önceki akşam internette başörtülü yazar Hidayet Şevkatli Tuksal ile Mehmet Altan’ı Star’dan nasıl kovdurduğunu sesli olarak izledik...
Meydanlarda “Benim Başörtülü bacılarımın önünü kestiler. Üniversitelerde okutmadılar, mağdur ettiler” diye nutuklar atan Başkakan, Star Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu’na bizzat telefon açıyor:
- Mustafa, geçenlerde senle konuştuğum kadın vardı ya...
- Evet efendim
- Arkadaş yaa bunları siz neden hâlâ şey yapıyorsunuz...
- Haklısınız efendim