Bir ülkede görevini yaptı diye memur kahraman ilen edilir mi? Etrafı gırtlağa kadar rüşvet çamuruna batmışsa edilir... Teoman Dudak Coşkun geçen yıl İstanbul Gümrük Müdür Yardımcısı’dır. Rıza Zarrab’ın kuşkulu uçağına sahte belgeyle uçuş izni verilmesine karşı çıkıyor. Rıza Zarrab telefonda onun için diyor ki:
“Neler yaptım ne vaatler ne şeyler... Yok yok yani adam almıyor.”
Bu adamın geçen yaz İstanbul’dan Gaziantep’e tayini çıkartılıyor...
Dürüst davrandığı için cezalandırılıyor.
Gelelim eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’a...
Başbakan Mersin mitinginde onu şöyle savunuyor:
“Ahlaksızca yalan uyduruyorlar. Zafer (Çağlayan) kardeşim için uydurdukları gibi, diğer kardeşlerim için uydurdukları gibi.”
Şöyle 70 - 80 yaşlarında bir Karadenizli “Kimya Mühendisi Aranıyor” başlıklı ilana başvurmuş... Mülakatta sormuşlar:
- Yaşın 35’in altında mı?
- İki kat üstünde...
- Yabancı dilin var mı?
- Türkçeyi zor konuşurum
- Hangi üniversiteyi bitirdin?
- İlkokul diplomam bile yok..
Kanal 24’te önceki akşam Berkin Elvan’ın ölümünün döviz kurunu etkileyip etkilemediği yolundaki (duygu yüklü) soruya Başbakan:
- Sabah bir etkilenme oldu ama Türkiye bunları aştı, cevabını veriyor...
Şöyle yalandan da olsa araya “Böyle ölümler bizi üzüyor” gibi bir cümlecik sıkıştırsa zihinlerdeki pek çok yargıyı değiştirecek... Ama bu kadarcık insancıllığı kendine çok görüyor. Dün de konuşurken diyor ki:
- Biz çocuklarımızın eline sapan, bilye vermiyoruz. Biz çocuklarımızın eline tablet bilgisayar veriyoruz, kalem veriyoruz, kitap veriyoruz, bizim farkımız bu...
Berkin’in elinde sapanla bir resmini yayınlamıştı yandaş medya.
Başbakan kendince o fotoğrafı yorumluyor...
Berkin’in eline sapan aldığı için öldürüldüğünü söylemek istiyor...
“Bir çocuk sevdim uzaklarda
Bir elinde yarın, öbür elinde dün
Erken ihtiyarlamaktan sanki biraz üzgün
Dünyanın haline bakıp güldü geçti...”
Dediği gibi Sezen Aksu’nun... Bazı çocukları erken ihtiyarlar bu ülkenin... Bazıları erken ölür. Bazıları hep yaşar... Berkin Elvan da hiç ölmeyecek... Çünkü onu sevgisiyle sarmalayan bir nesil yetişti betonlar arasından... Dün sokaklardan sel olup aktı... Yarın da durmayacak...
“Belki bi gün karşılaşırız çocuk...
Kurtardığımız ağaçlara konan bir serçe olursun belki...”
Allah fakire eşeğini kaybettirip buldurur, onu öyle sevindirirmiş...
Yurtsverler de aynı durumda...
Düzmece iddialar, sahte kanıtlar, yalancı tanıklarla yıllarca hapis yatırıldılar.
Şimdi tahliye ediliyorlar diye seviniyoruz...
Başta meslektaşımız Tuncay Özkan olmak üzere dün tahliye olan tanıdık tanımadık Ergenekon mahkûmlarına hoş geldin diyoruz.
Ergenekon sanıkları birer ikişier salıverilirken...
Balyoz mahkûmları hapis hayatına devam ediyor...
İzmir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu dün Adnan Saygun Salonu’nda görkemli bir törenle yeni döneme ilişkin projelerini anlattı, ardından ilçe belediye başkan adaylarını tanıttı...
İlçe başkan adaylarının çoğunu tanımıyor olsak da düzgün, genç, sempatik kişilerdi...
Tören sonrası Aziz Bey’e seçim beklentisini sorduk...
Geçen seçimde yüzde 57 dolayında oy almıştı Aziz Bey... Seçim öncesinde bu oranı doğru tahmin etmişti. Bu defaki tahminini söyledi:
- Biz yüzde 60’ın üzerinde alırız, AKP’nin adayı yüzde 30’un altında kalır...
Aziz Bey 30 ilçe belediyesinin de tümünü alacakları inancındaydı...
Konuştuğumuz gazeteci arkadaşlar da AKP’nin şansını hayli zayıf görüyordu...
Yurt gazetesi İzmir muhabiri Ahmet Çınar twitter hesabından şu mesajı geçmiş;
“11 Haziran gecesi itibariyle CNN International dünyaya ilan etti: Avrupa ‘nın yeni Hitler’i Tayyip.”
Ahmet Çınar, Başbakan’a “Hitler” dediği iddiasıyla yargılanmış. Sonuç beraat...
Demek yargıç da bu benzetmede olağan dışılık görmedi.
Şu sırada kitapçılarda satılan Ergün Poyraz imzalı kitabın kapağında Erdoğan’ın resmi eşliğinde şu başlık okunuyor: “Takunyalı Führer”
Acaba Erdoğan bu unvandan ya da köşe yazılarında sıkça rasladığımız “diktatör” gibi sıfatlardan rahatsız oluyor mu? Olmadığını düşünüyoruz...
Önceki akşam atv ekranında YouTube ve Facebook’u kapatabileceklerini söylerken yüzüne baktık... En küçük bir tereddüt yoktu... Dedi ki;
Başbakan’ın Koç’un aldığı MİLGEM ihalesini iptal ve Aydın Doğan’ı mahkûm ettirmek için bizzat uğraştığı, açıkça demokrasi suçu işlediği ortaya çıktı. Türkiye’de bu yaşananlar değil Cumhuriyet tarihi, Afrika kabilelerinde bile az görülmüştür... Ama... Şimdi filmi biraz geri saralım...
Yıl 2005 - 2006 olabilir... O sıralar Milliyet, Hürriyet dahil hemen tüm gazeteler Başbakan Erdoğan’ı yağlayıp yıkıyor. Gazetelerde muhalif yazı hemen hemen yok... Biz cascavlak ortadayız. Bir işadamı dostumuz ile sohbet ediyoruz... Birden diyor ki:
- Yahu bu iktidar hiç iyi şey yapmıyor mu? Hep olumsuz şeyleri yazıyorsun...
Biz de diyoruz ki;
- Bütün gazeteler full kapasite yağlama yıkama yapıyor. İzin ver ben de avuç içi kadar köşemde olumsuzlukları yansıtayım!
Daha sonra bu iktidarın ülkeyi iyi bir yere götürmediğini, laiklik ve demokrasinin altını oyduğunu dilimizin döndüğünce anlattık... İşadamı oralı olmadı. Sözü:
- Ama ekonomi iyi gidiyor, diye bağladı...