Haber PKK’ye yakın Özgür Gündem gazetesinde dün yayınlandı:
“Tutuklu Kürt siyasetçiler, Amed’deki ‘KCK Ana Davası’nda yargılamayı reddetti.
Siyasetçiler, mahkemenin meşruiyeti ve yargılama ehliyeti olmadığını belirterek duruşma salonunu terk etti.
17 Aralık sonrası meşruiyeti daha çok sorgulanan ve Başbakan’ın bile çocuğunu teslim etmediği yargıya Kürtler güvenmiyor...”
* * *
Şu haber de ajanslardan geçti:
ÖDP yöneticileri: “Mahkemeye gitmiyoruz, önden Bilal buyursun” dediler... Yöneticiler şu açıklamayı yaptılar:
Hükümet önceki gün HSYK’nın üye yapısını değiştirdi. Bunun için yoğun kulis çalışmasının yapıldığı, şantaj ve tehdit dahil her türlü baskının kullanıldığı söyleniyor. Ve iktidarın yönetimine giren HSYK dünkü toplantısında ilk darbeyi vurdu, AKP için tehlike arzeden 20 savcının yerini değiştirdi... Anlaşıldı ki.. HSYK yeni yasaya gerek olmadan iktidarın emrine girmiştir. Emekli Savcı CHP Milletvekili Ali Özgündüz ile konuşuyoruz. Bize en kısa sürede geniş çaplı yargıç tayinleri beklediğini söylüyor...
- Yargıç teminatı diye birşey yok mudur?
- Hayır yargıç tayinleri hiç çekincesiz yapılabilir...
- 2010 yılından önceki HSYK yapısı geçerli olsaydı bu tayinler yapılabilir miydi?
- Hayır... 7 kişilik eski HSYK bağımsız davranma imkanlarına sahipti...
Yargının 2010 yılı referandumu sonrası cemaatin eline geçtiği söyleniyordu.
İktidar önceki gün bir darbe ile ipleri eline alıverdi.
İmralı süreci’nin birinci yılındayız. Tayyip Erdoğan grup toplantısında övünüyor:
“Kardeşlerim, bir yılı aşkın süredir Türkiye acıları yaşamıyor. Tam bir yıl önce 15 Ocak tarihli grup toplantımızda çözüm sürecinin başladığını ve umutla geleceğe doğru yürüdüğünü ilan etmiştik hatırlayın. 2013 yılının ilkbaharını büyük bir coşkuyla, heyecanla, umutla idrak etmiş ve baharın kalıcı olması dileğinde bulunmuştuk. Allah’a hamdolsun tüm provokasyonlara, tüm sabotaj girişimlerine rağmen bir yıl boyunca süreci hem muhafaza ettik hem de ilerlettik....”
Süreç nasıl olup da ilerliyor? PKK silahlarını mağaralara bırakıp ülkeden çekip gidecekti... Gitti mi?
Yoksa birkaç manga militanı göstermelik olarak sınır dışına çıkarıp geri kalanları dağdan indirerek bölgeyi işgal mi etti? Öyle oldu. AKP’yi oyuna getirdiler, çekilir gibi yaparken bölgeye yerleştiler. TSK artık kışladan çıkamıyor. Genelkurmay geçenlerde kendini korumak için PKK’ye ateş açtıktan sonra “Meşru müdafaa hakkımızı kullandık” diye özür diledi.
Ayrıca Barzani de oyuna dahil edildi. Diyarbakır’da “KDP’nin Türkiye kolu” olduğu bildirilen “Türkiye Kürdistan Demokratik Partisi TDKP” kuruldu.
Başbakan PKK işgaline karşı
Yaklaşık bir aydır “yargıya ve polise sızmış çete” söylemiyle yatıp kalkıyoruz. Rüyalarımıza bile giriyor çete hayalleri... Siyah maskeli adamlar, kirli planlar, hain komplolar, ihanetler... Her yer çete... Her yer örgüt...
Okurumuz Ercan Düzel meraklanmış soruyor;
“Çete kurmak, çete mensubu olmak suç... Hele hele devlet içinde bu boyutta örgütlenmek daha büyük suç olduğuna göre... Bir aydır çete, çete diye feryat figan eden iktidar mensupları acaba neden bir tek mensubu hakkında bile suç duyurusunda bulunmamışlardır? Bir tekinin bile yargının önüne çıkarılması yönünde hareket etmemişlerdir. İktidara göre ülkemiz ve devletimiz belki de insanlık tarihinin gördüğü en tehlikeli çete ile karşı karşıyadır. Ama aynı iktidar bu çete hakkında suç duyurusunda bulunmak bir yana bir tek çete mensubunun adını bile açıklamıyor... Ya da açıklayamıyor. Bu ne iştir?”
***
Başbakan grupta örgütü şikâyet ediyor:
“Yolsuzluk kisvesi altında, yolsuzluk süsü verilerek, bir anda Türkiye’de büyük bir belirsizlik, kaos ortamı oluşturmak için ne gerekiyorsa, hangi araca ihtiyaç varsa hepsi harekete geçirilmiş... Bir kirli plan seçimlere 3.5 ay kala devreye sokulmuştur...”
Demek yolsuzluk
Bu teklifi niye getirdiniz biliyor musunuz ey AKP’liler!
Çünkü acemi hırsızlar yakalandı, büyükleri yakalatmamak için getirdiniz.
Her şey aydınlansın diyorsunuz, elektrikleri kesiyorsunuz...
Bütün pislikler temizlensin diyorsunuz, suları kesiyorsunuz.
Peygamber Efendimize göre haram iki türlüdür. Bir; yemek. İki; yedirmek.
Siz üçüncüsünü icat ettiniz; yiyenleri, yedirenleri yargıdan kaçırmak.
***
Taa Malezya’dan gündem oluşturuyor... İşte dün gazetelerin birinci sayfalarına geçen sözü:
“Cezaevlerinde günahsız yatan çok kişi var...”
Cemaat yüzünden böyle oldu, dememiş ama öyle demek istediği açık.
Yargı sürecinde aralarından su sızmıyordu. Her şey güllük gülistanlıktı.
Sahte kanıt ve yalancı tanıklarla yüzlerce subay ve general hapse atıldı.
Başbakan şimdi oturdu ağlıyor...
Vaktiyle Süleyman Demirel hakkında bir tekerleme vardı:
HSYK’ye değişiklikler öngören, daha doğru ifadeyle HSYK’yi Adalet Bakanı üzerinden Başbakan’a bağlayan yasa teklifinin Adalet Komisyonu’nda görüşülmesi beklendiği gibi sert tartışmalarla başladı. Cumhurbaşkanı Gül’ün yasayı veto etme ihtimali düşük. Çünkü kendileri malumunuz iktidara biat halinde. Ancak birçok milletvekili teklifin yasalaşması halinde Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilme ihtimalini yüksek görüyor.
O zaman iktidardaki bu inat ve ısrarın sebebi nedir sorusu gündeme geliyor.
Soruya CHP milletvekili Emine Ülker Tarhan’ın yanıtı;
“Teklifin yasalaşması halinde Kurul’un Genel Sekreteri, Genel Sekreter Yardımcıları, tüm idari kadroları ve Adalet Akademisi’nin Başkanı’yla Yönetim Kurulu’nda yapacakları değişiklikler şimdiden hazır. Buralara kimleri getirecekleri isim isim bugünden belli. Teklif Meclis’ten geçerek yasalaşıp Cumhurbaşkanı tarafından onaylandığı an bütün sözkonusu değişiklikleri bir gün, belki de birkaç saat içinde yapıp bitirecekler. Biz muhalefet olarak yasayı Anayasa Mahkemesi’ne götürüp iptal ettirsek dahi, Mahkeme’nin kararları geriye yürümeyeceği için yaptıkları değişikliklerin geri alınması sözkonusu olmayacak. Bunu bildikleri için yasanın
Türkiye, bırakın Cumhuriyet’i, Osmanlı’da bile eşine rastlanmamış bir krizi yaşıyor. İktidar Anayasa’yı rafa kaldırdı. Ucu iktidara dokunan soruşturmalarda polis mahkeme kararlarını uygulamıyor. Eğer uygularsa, İzmir’de olduğu gibi, anında görevden alınıyor. Savcılara tuzak kuruluyor, soruşturmaları engelleniyor, dosyaları ellerinden alınıyor. Kısacası bir “sivil darbe”nin sonuçları yaşanıyor.
Sıkıntı malum... Din devleti kurmak isteyen bir siyasi parti ile bir cemaatin ortaklık kurup hayli yol aldıktan sonra liderlik savaşına başlamasından kaynaklanıyor...
10 yıl iyi geçindiler... AKP, cemaatin, emniyet, yargı, milli eğitim gibi kritik alanlarda örgütlenmesine destek oldu... Cemaat ise AKP adına uygulamacı rol oynadı, yargı ve emniyeti silah olarak kullandı. Birlikte Türk Silahlı Kuvvetleri’ni erittiler. Devlet kadrolarına yerleştiler. Ancak devlet yönetimi iki lideri birden kaldıramıyordu. Güç savaşı başladı. Şimdi birbirlerini ortadan kaldırmaya çalışıyorlar.
İşin tuhafı... Bu ülkenin pek çok aydını da... Çoğu çıkar umuduyla, pek azı ise saflığından... Bu iktidar modelinin sözcülüğünü, reklamcılığını, taktikçiliğini yaptı. Din devletine giden yolun, özgürleşme,