Demokrasi imamları

28 Ocak 2014

Cemaat ile iktidarın ortak operasyonuyla hapse atılan Hanefi Avcı aniden kıymete bindi.. İktidar medyası Hanefi Avcı’dan özür üstüne özür dilerken röportaj üstüne röportaj yapıyor. Son röportajda Hanefi Avcı, paralel yapının çeşitli kurumları yönetmek için tayin ettiği imamların adlarını veriyor. Malum gerçek bir kez daha ortaya çıkıyor.
Laik Cumhuriyet’in Anayasası bir kenara itilmiş. Kurumlar imamlara teslim edilmiş...
Baş imam ile alt kademe imamları ülkeyi birlikte yönetmeye koyulmuşlar...
17 Aralık kamuoyunu da uyandırdı.
***
Saygın bir uluslararası kuruluş olan Freedom House ülkelerin son özgürlük düzeylerini yayınladı. Dünyada 88 ülke özgür sayılıyor... Türkiye 54 ülke ile birlikte “kısmen özgür” ülkeler arasında yer alıyor. Adımız “modern otoriter”... Tanımı: “Muhaliflerini yok etmeyen ama onları felce uğratan, hukukun üstünlüğüne uymayan ama sahte bir düzen ve meşruiyet sürdüren bir model.”
Günümüzde “Bulgaristan, Yunanistan, Karadağ, Romanya, Sırbistan” gibi komşular özgür ülkeler kategorisinde yer alıyor... Biz aralarında yokuz...

Yazının Devamı

Savcılık bitti...

26 Ocak 2014

Adana’da silah yüklü olduğu yönünde ihbar gelen TIR’ları aramak isteyen savcılar Aziz Takçı, Ahmet Karaca, Mustafa Sırlı ve Özcan Şişman görevden alındılar...
Anlaşılıyor ki “Falanca araçta kaçak mal var” diye ihbar alan bir savcı MİT’i, valiyi, emniyet müdürünü vs. arayacak... Kaçak malların hükümet bilgisi dahilinde kaçırılıp kaçırılmadığını soracak. Kaçak eşya ile iktidarın ilişkisi yoksa ancak o zaman arama yapabilecek.
İktidar yakınlarının karıştığı yolsuzluklarda aynı yol izlenecek...
Eğer Başbakan’ın veya bakanların yakınları yolsuzluğun içindeyse savcı harekete geçmeyecek.
Savcı harekete geçerse emniyet mensupları savcının emirlerine uymayacak...
150 dolayında savcı ile 3 bini aşkın polis bu yüzden görevden alınmış bulunuyor...
Atatürk döneminin Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt “Cumhuriyet Savcısı” unvanının isim babasıdır...

Yazının Devamı

İnternet endişesi...

25 Ocak 2014

İnternet üzerinde sansür girişimleri tartışma yaratırken... Bilgi Teknolojileri Kurumu Başkanı Tayfun Acarer NTV’de endişelerin yersiz olduğunu söylüyor ve diyor ki:
- İçinde bir mektup olan kapalı bir zarf düşünün. Bu kanunla kayıt altına alınacak olan işte bu zarfın üstünde yazılı kime ve kimden adresleridir, içindeki mektup değil. Yani, internet trafiğidir, içerik değil. Zaten içerik saklamak suçtur.
CHP milletvekili Prof. Dr. Osman Coşkunoğlu, olağan gibi gösterilen bu uygulamanın iç yüzünü anlatıyor:
- Yasa tasarısına göre, her birey her gün internette çeşitli sitelerde gezerken birisi de onun nereleri ne zaman gezdiğini kaydedecek ve bu kayıtları en az 1 en fazla 2 yıl saklayacak. Bu gözetleme değil midir? Fişlemeye olanak sağlamaz mı? Tutulacak trafik kayıtlarından kişi hakkında derin bilgiler çıkarılabileceğini, internetten anlayanlar kadar Sayın Acarer de bilir. Eğer ille de internet dışı dünyadan bir benzetme yapılacaksa en uygunu: Her bireyin peşine birisi takılacak, ne zaman nereye gittiğini, kiminle konuştuğunu sürekli kayıt altına alacak. Bu korkunç bir gözetleme sistemidir.
Belli ki bu takibin sonuçları kişi hakkında pek de hayırlı olmayacak araştırma ve

Yazının Devamı

Saygıyla anarken

24 Ocak 2014

Gazeteciliğin abide ismi Uğur Mumcu’yu, katledilişinin 21. yılında saygıyla anıyoruz...
Tetikçi olduğu gerekçesiyle hüküm giyen birkaç ismi es geçiniz... Cinayetin failleri hâlâ meçhuldür.
Prof. Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Çetin Emeç, Turan Dursun 1990 yılında, Uğur Mumcu 1993’te öldürüldü. Sonraki yıllarda Ahmet Taner Kışlalı, ardından Necip Hablemitoğlu vuruldu. Tümünün faili meçhûl kaldı...
Bu isimlerin ortak yanı Laik, Kemalist, yurtseverler oluşudur...
Yurtseverlere yönelik faili meçhûl cinayetleri hangi güçler tezgahladı?
İsimler bilinmese de cevap aşağı yukarı bellidir:
“Türkiye’yi bugünlere taşımak isteyenler...”

Yazının Devamı

Brüksel yutmadı!

23 Ocak 2014

Başbakan’a Brüksel temaslarında en çok polis ve yargıdaki gelişmeler soruldu... Başbakan’ın yanıtlarının etkisini Karma Parlamento Komisyonu Başkanı Helene Flautre anlattı:
- Polis ve yargıda meydana gelen dramatik yeniden yapılanmaya vurgu yapan sorulara Erdoğan’ın yanıtları, parlamenterleri ikna edemedi.”
Başbakan’ın bu konudaki fikirleri gerçekten de mantığın kabul edeceği cinsten değil. Diyor ki:
- Yargı ve emniyet içine sızmış bu örgüt, ülkenin çıkarlarını değil, kendi çıkarlarını ya da kendisini kullananların çıkarlarını gözeterek bir kaos oluşturmaya, Türkiye’nin gücünü kırmaya çalışıyor. Düşünün hakimler ve savcılar var, kendi vicdanlarıyla millet adına değil, örgüt yöneticilerinin emir ve talimatlarıyla hareket ediyorlar. Bizim de mücadelemiz yargıyla değil, işte bu tehlikeli örgütlerledir...”
Buraya kadar iyi...
Ama bundan sonrası yok...
Kaos oluşturan bu örgütün yöneticileri kimlerdir? Neden hiçbiri hakkında dava açılmış veya suç duyurusu yapılmış değil?

Yazının Devamı

Paralel hesaplar!

22 Ocak 2014

Başbakan birkaç cümlede hem hukuk hem demokrasi kültürünü öyle açık şekilde gözler önüne seriyor ki... Maaşallah deyiveriyorsunuz farkında olmadan...
Brüksel’e giderken kendisine şike soruluyor... Cevabı:
“Seçimin arifesinde niçin böyle bir karar açıklanır? Bunu 30 Mart sonrasında da yapabilirdin. Yargıdaki o paralel yapının ince hesaplar suretiyle böyle bir adım attıklarına inanıyorum...”
Yani... Mahkeme kendisini AKP’nin yerine koyacak... Kararını AKP’nin seçim çıkarlarına uygun bir zamanlamayla açıklayacak...
Başbakan TIR’ların aranmasına da değiniyor:
- Savcı benim iznim olmadan kalkıp böyle bir müdahalenin içine giremez ve MİT’in ne getirip ne götürdüğüne bakamaz. Bu paralel yapılanmanın diğer bir versiyonudur...
Oysa... Savcı MİT mensuplarıyla ilgili soruşturma için Başbakan’dan izin ister ama kamyonları aramak için izin istemesine gerek yoktur. Başbakan yasayı da bilmiyor ya da saptırıyor...

Yazının Devamı

Devlet yakalar!

21 Ocak 2014

Benzerine bazı komedi filmlerinde raslanır... Polis hırsızı kovalarken elektrikler kesilir... Bir süre pata küteden sonra elektrikler tekrar yanar... Bir de bakarsınız ki karanlıkta polisler polisleri yakalamış... Hırsız toz olmuş.
Bizim devlet o durumda şimdi.. Sürekli kendi kendini yakalıyor...
Geçenlerde Hatay’da TIR yakalandı... Vali, polis, jandarma, savcı birbirine girdi... Vali “Devlet sırrıdır arayamazsınız” dedi. TIR yoluna devam etti.
Önceki gün Ceyhan’da üç TIR çevrildi. Araçlarda MİT personelinin bulunduğunu Adana Valiliği bizzat açıkladı... Peki araçların yükü neydi? O açıklanmadı. Sözcü Hüseyin Çelik ısrarlar üzerine şu vecizeyi dillendirdi:
“TIR’lardaki malzemenin ne olduğu kimseyi ilgilendirmez..”
Böylece TIR’ların silah yüklü olduğu kendiliğinden anlaşıldı.
Anlaşıldığı kadarıyla... MİT içindeki paralel yapı silah taşıyan TIR’ları savcılığa şikayet ediyor. Savcılık görevi gereği TIR’ları yolda durduruyor. Arama başlayınca devreye Valilik giriyor. Arama engelleniyor. TIR’lar yola devam ediyor. Cemaat bu şekilde hükümete meydan okuyor. Derken dün sınırda iki aracın patladığı haberi geliyor... Yine insanlar ölüyor...

Yazının Devamı

Böyle anlatacaksın!

19 Ocak 2014

Başbakan büyükelçilere emir verdi: “Görev yaptığınız ülkelerde 17 Aralık’ın bir yolsuzluk operasyonu değil, Hükümet’e karşı komplo olduğunu anlatın”... Büyükelçiler şaşkın... Ayakkabı kutularındaki dolarları, para sayma makinelerini, elbise ceplerinde çıkan paraları muhataplarına nasıl izah edecekler? Bir büyükelçinin bu konuda bizden yardım istemesi üzerine kalemi kağıdı elimize aldık. Senaryoyu yazdık. Şöyle anlatacaksınız:
- Ayakkabı kutularındaki dolarlar: Efendim, nasıl ki siz Hıristiyanların Noel Baba’sı varsa biz Müslümanların da kandillerde hediyeler dağıtan Adem Baba’sı vardır. Ama bizimki sizinkinden farklı olarak nakit çalışır, ayrıca büyükleri de görür! Çevreci baba olduğu için de çam ağacını değil ayakkabı kutularını kullanır. Halkbank Müdürü’nün evinde çıkan ayakkabı kutuları, Adem Baba’mızın başka evlere yetişebilme telaşıyla ortada bıraktığı kutulardır. Müdürümüz kutuları tam götürüp sahibine teslim edecekti kiii...
- Para sayma makineleri: Bakan beyimizin oğlunun kafası aritmetiğe pek çalışmaz. Sırf bu yüzden ilkokulu bile 8 senede zar zor bitirebilmiştir. İyi çocuktur, hoş çocuktur, küçüklerini sever büyüklerini sayar ama say deseniz 100’e kadar zor

Yazının Devamı