Bekir’in Paşa’sı...

10 Mayıs 2012

Bekir Coşkun’un üç satır yazısı yüzünden ortalık birbirine girdi. Başbakan’ın talimatıyla Genelkurmay birbirinden sert bildiriler yayımlıyor. Başbakan Genelkurmay’ı destekliyor. Ordumuz Bekir’e karşı savaş düzenine geçti. Neredeyse tanklar yürüyecek. Nedir Bekir’in yazdığı? Bir La Fontaine hikâyesi... Kurtla köpeğin öyküsü. Bize okullarda okutmuşlardı. Özgür ve onurlu bir nesil yetiştirmek isteyen her ulus bu öyküyü çocuklarına okutur. Bekir’in tek yaptığı köpeğin adını “Paşa” yapmak. Bundan alınmak niye? Siz olsanız alınır mıydınız? Bakınız öykü aşağıda...
... Sahipsiz kurt, o gece boyalı kulübenin önünden geçerken gördü onu... Çok bakımlı, şişman, keyfi yerinde, kulübesinin içinde öyle oturuyordu aynı soydan gelen köpek..
Selam verdi: “Merhaba...”, ”Merhaba...”, “Adın ne?...”, “Paşa...”
* * *
Merak etti: “Şu önündeki şey ne Paşa?..”, “Yemek tabağım...”, “İçinde ne var?..”, “Kemiğim...”, “Şu ne?..”, “Su tasım...”, “Ya şu yumuşak koltuk gibi olan?...”, “Minderim...”, “Kim veriyor bunları?..”, “Sahibim...”
* * *
Kurt sordu: “Peki şu omuzunda parlayan ne?..”, “Tasmam...”, “Ne işe yarar?..”, “Sahibim beni yönettiğine göre bu lazım... Nereye çekerse oraya...”, “Ya onun

Yazının Devamı

Süt AK’landı!

9 Mayıs 2012

Binden fazla çocuğumuzu hastanelik eden süt skandalıyla ilgili ilk analiz sonuçları Diyarbakır’dan geldi. Sonuç mu?
“İncelenen sütlerde herhangi bakteriyel bir durum görülmemiştir. Tüm süt numuneleri temiz çıkmıştır.”
Yani, sütümüz anamızın AK sütü kadar temiz... Dolayısıyla sorumlularımız sütten çıkmış AK kaşık!
Konuyu yakından izleyen CHP’nin hekim milletvekillerinden Aytun Çıray’a bu AKlamaya ne dediğini sorduk.
- Bu durumda suçlu, çocuklarımızın mide bağırsak sistemi demek ki!
- Velev ki öyle!
- İktidarı bu da kurtarmaz. Neden mi? Çünkü bu sütlerin daha çiğ iken, yani işlenmeden önce analizlerinin yapılması gerekiyordu. Türkiye’de bu analizleri yapabilecek tek bir laboratuvar var, bildiğim kadarıyla orada böyle bir inceleme yapılmadı.

Yazının Devamı

Tek tek basarak...

8 Mayıs 2012

Başbakan Erdoğan geçen hafta sonu partisinin Adana İl Kongresi’nde kırmızı çizgi sayısını bir artırarak şöyle dedi:

“Bizim 4 ana kırmızı çizgimiz var, tek devlet, tek vatan, tek millet, tek din”...

Tek din vurgusu laikliğe veda edildiğini gösterdiği gibi Başbakan’ın demokrasi ve özgürlük anlayışının sınırlarını da çiziyor.

Başbakan bu kırmızı çizgileri nasıl hayata geçirecek...

Onun formülü de belli oldu... Önce Başbakan yardımcısı Bekir Bozdağ konuştu:

“Denetimin en etkin yapılmasına izin veren sistem, başkanlık sistemidir. Gerçek anlamda yasama ve yürütmenin birbirine karşı bağımsız olduğu başkanlık sistemini müzakere etmek lazım...”

Ardından Slovenya Başbakanı Janez Jansa ile ortak basın toplantısında Başbakan, bir gazetecinin Bozdağ’ın sözlerinin hatırlatması üzerine şöyle dedi:

“Yeni anayasa çalışmalarında yazım süreci başladı. Bu süreç içinde tartışılabilir. Bunlar demokrasinin olmazsa olmazlarıdır. Tartışmaların sonucunda parlamento şu sisteme de geçebiliriz diyorsa. Bizim söyleyecek bir şeyimiz kalmaz.”

Yazının Devamı

Bir ömür yetmez...

6 Mayıs 2012

Aydın Boysan, “Bir Ömür Yetmez” adlı kitabında Vehbi Koç’la dostluğunu da anlatıyor...
Arçelik binasının 1954 yılında 1 Ekim Cuma günü temeli atılacaktır...
Temel atma gününü binanın mimarı Aydın Boysan’ın kaleminden izleyelim:
“Bütün hazırlıklar zamanında bitirildi. Kazı, temel inşası, betonarme, demir kalıbı, betonu, törenin yapılacağı platform, her şey zamanında hazırlandı.
Ama tören başlayamadı. Çünkü görevli bir kişi tören duasını okuyacak imam efendiyi çağırmayı unutmuş bulunuyordu.
Vehbi Bey durumu öğrenince kendisi çıkıp bağıra bağıra duayı okudu, temel betonları döküldü, kurban kesildi ve tören yapıldı.
Tören biter bitmez Vehbi Bey cuma namazına gitti...”

Yazının Devamı

CHP’de sıkıntılar

5 Mayıs 2012

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tam iki yıl önce mayıs ayındaki Kurultay’da göreve getirilmişti. O gün en yakınında Gürsel Tekin vardı... Birçok operasyonu birlikte yürüttüler. Eski kadroları birlikte tasfiye ettiler. İkinci yıl biterken Gürsel Tekin de kendi kendini tasfiye etti...
Gürsel Tekin’in sıkıntısı neydi? Sebep ne olursa olsun önemli olan Tekin’in sıkıntısından çok partinin sıkıntıları...
Genel Başkan Kılıçdaroğlu parti içinde kendisine karşı olan grup veya gruplardan söz ediyor. Demek ki parti birlik ve bütünlüğü sağlayamamıştır.
Bu haliyle nasıl iktidar alternatifi olabilir...
En büyük sıkıntı nedir derseniz...
Partinin bir ideolojisi yok...
Bu ideolojiye dayalı programı, projeleri vs. yok...

Yazının Devamı

Hapis özgürlüğü...

4 Mayıs 2012

Dünya Basın Özgürlüğü gününde Türkiye Gazeteciler Cemiyeti hapisteki gazeteci sayısını “97” olarak veriyor...
ABD merkezli Özgürlük Evi (Freedom House) tarafından yayınlanan 2012 basın özgürlüğü raporuna göre ülkemiz 197 ülke arasında 117’nci sırada... Nijerya, Mali, Tanzanya gibi Afrika ülkeleri bizim üstümüzde...
Türkiye’de basının hangi muamelelere reva görüldüğünü anlamak için Soner Yalçın’ın kitabı Semizdat’ı okumalısınız...
Soner Yalçın ve arkadaşları neden hapistedir?
İlk tutuklandıklarında “Özgür ve cesur gazetecilik yaptıkları için” diye yazmıştık...
Nitekim sorgularında ve duruşmalarında suç unsuru olarak onlara sadece haber ve yazıları soruldu...
Ne örgüt var ortada ne silah...

Yazının Devamı

Dinsiz demesinlermiş!

3 Mayıs 2012

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Bosna gezisi üzerinde tekrar durmakta yarar var. Cumhuriyet’te Utku Çakırözer bizi bilgilendiriyor:
“Kılıçdaroğlu’nu Bosna’ya gelişinde havaalanında Fethullah Gülen okullarında okuyan Türk çocukları karşıladı. Bosna içindeki lojistik hizmetleri de yine Gülen hareketine yakın bir turizm firması sağladı...”
Karşılama iyi.. Şimdi de ziyaret edilen bazı yerleri sıralayalım:
- Bosna Hersek Diyanet İşleri Başkanlığı
- Hüsrev Begova İmam Hatip lisesi
- Orduevinde şehitler için mevlit...
- “Genç Müslümanlar” isimli bir teşkilatı ziyaret ve onların davetiyle akşam yemeği...

Yazının Devamı

En görkemli Mayıs

2 Mayıs 2012

Herkes aynı fikirdeydi: 1 Mayıs 1977’den bu yana en büyük ve en coşkulu 1 Mayıs kutlaması yaşandı dün... Üç koldan Taksim’e girmeye çalışan kafileler meydana sığmadı.. Biz Şişli’den Taksim’e... Taksim’den tekrar Şişli’ye yürüdük... Saat 13.30 sularında Mecidiyeköy’den gelen gruplar hâlâ Harbiye’den öte geçememişti. Geçenleri izlemekten yorulan bir hanım yanındaki eşine:

- Bunlar galiba ilerden geri dönüp tekrar geçiyorlar, dedi. Eşi güldü.

Hem gruplar renkliydi, hem sloganlar... Mesela tiyatro oyuncularının pankartı:

“To BElediye or not to BElediye”

M. Ali Alabora’nın öncülüğündeki genç oyuncular hem eğleniyor hem slogan atıyor:

“Serseriler burada Tayyip nerede...”

Galatasaray’ın Tek Yumruk grubunun hemen arkasından FenerbahCHE grubu geliyor. Ama en görkemli grup Beşiktaş’ın Çarşı grubu; “Beşiktaşız biz faşizme karşı” sloganıyla yürüyorlar.

Kırmızı ipek bayrakların altında yürüyen kalabalıklar o kadar görkemli tablo oluşturuyor ki... İktidarların yıllar yılı 1 Mayıs’lardan boşuna korkmadığı meydanda...

Yazının Devamı