<#comment>#comment>Çanakkale’de bir grup Kıbrıs gazisine, kendi paralarıyla bastırdıkları madalyaların takıldığını BİA Ajansı’na dayanarak bu sütunda aktarmıştık. Genelkurmay Basın ve Halkla İlişkiler Genel Sekreteri Alb. Tamer Büyükkantarcıoğlu konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı:
1- Kore Savaşı’na katılan gaziler için Kore Cumhuriyeti tarafından bastırılıp Türkiye’ye gönderilen 16502 adet madalya, askerlik şubeleri tarafından ilgililere dağıtılmıştır. Kore Cumhuriyeti’nce verilen bu madalyaların herhangi bir yasal mevzuatla ilgisi bulunmamaktadır.
2- Kıbrıs Barış Harekatı’na iştirak eden gazilerden, emsallerine göre üstün hizmet gösteren 633 gaziye 926 sayılı TSK Personel Kanunu’nun 204’üncü maddesi uyarınca çıkarılan TSK Savaş Takdirnamesi Madalya ve Nişanlar Yönetmenliği gereğince, ilgili Kuvvet Komutanlıkları ile Jandarma Genel Komutanlığı’nın teklifi üzerine Genelkurmay Başkanlığı tarafından, "Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası", "Başarı Madalyası" ve "Liyakat Madalyası" verilmesine karar alınmış. Madalyalar sahiplerine tevcih edilmiştir.
Türk Silahlı Kuvvetleri Muharip Gaziler Derneği tarafından; Kore Savaşı’nın 50’nci Kıbrıs Barış Harekatı’nın 25. yılı anısına
- Önce şunu belirteyim ki, MHP samimi değil. Üç yıldır Aponun idamı konusunu Meclise getirmeyen bu hükümet, dolayısıyla MHP değil mi? Geçen seçimde vatandaştan, Apoyu ancak biz asarız, diye oy aldılar, üç yıl bu vaatlerini hatırlamadılar... Şimdi seçim yaklaşmaya başladı ya, vatandaşın gözünü boyamak için bir şeyler yapmaları lazım... Kimse bu numarayı yutmaz.- Sizce MHPnin ne yapması lazım? - Çok sevdikleri ve kullandıkları sloganın gereğini yapmaları lazım; ya sev ya terk et! Bu koalisyonu sevmediklerini her gün söylemeyi bıraksınlar da yapabiliyorlarsa terk etsinler bakalım. - Terk ederler mi? - Göze alabileceklerini sanmıyorum. Çünkü iktidarın nimetleri çok tatlı... Her gün bir sürü adamlarını bir yerlere yerleştiriyorlar. İhaleler alıyorlar... Ayrıca bazı yolsuzluk davalarının zaman aşımına uğraması, bunun için de bir süre daha iktidarda kalmaları lazım. Bugün bağırıp çağırmaları kimseyi aldatmasın... Vatandaşın gözünü boyamaya çalışıyorlar, olay bu kadar basit. MHP, idamın kaldırılması ve Kürtçe eğitim konularında muhalif tutumunu sürdürüyor. DYP Tunceli milletvekili Kamer Genç arkadaşımız Fahrettin Fidana bu konuda düşüncelerini aktarıyor: Hakları ve
<#comment>#comment>MHP, idamın kaldırılması ve Kürtçe eğitim konularında muhalif tutumunu sürdürüyor. DYP Tunceli milletvekili Kamer Genç arkadaşımız Fahrettin Fidan’a bu konuda düşüncelerini aktarıyor:
- Önce şunu belirteyim ki, MHP samimi değil. Üç yıldır Apo’nun idamı konusunu Meclis’e getirmeyen bu hükümet, dolayısıyla MHP değil mi? Geçen seçimde vatandaştan, Apo’yu ancak biz asarız, diye oy aldılar, üç yıl bu vaatlerini hatırlamadılar... Şimdi seçim yaklaşmaya başladı ya, vatandaşın gözünü boyamak için bir şeyler yapmaları lazım... Kimse bu numarayı yutmaz.
- Sizce MHP’nin ne yapması lazım?
- Çok sevdikleri ve kullandıkları sloganın gereğini yapmaları lazım; ya sev ya terk et! Bu koalisyonu sevmediklerini her gün söylemeyi bıraksınlar da yapabiliyorlarsa terk etsinler bakalım. - Terk ederler mi?
- Göze alabileceklerini sanmıyorum. Çünkü iktidarın nimetleri çok tatlı... Her gün bir sürü adamlarını bir yerlere yerleştiriyorlar. İhaleler alıyorlar... Ayrıca bazı yolsuzluk davalarının zaman aşımına uğraması, bunun için de bir süre daha iktidarda kalmaları lazım. Bugün bağırıp çağırmaları kimseyi aldatmasın... Vatandaşın gözünü boyamaya
Şiire meraklı Deniz Harp Okulu öğrencisi Ömer Denizin tek suçu Nâzım Hikmeti sevmek ve onunla tanışmış olmaktır. Bunun bedelini de ağır öder; Nâzım, Harp Okulu öğrencileri arasında gizli örgüt kurmak suçundan yargılanıp mahkûm olduğunda o da hapis cezasına çarptırılır. 7 yıllık mahpusluktan sonra İstanbul Fatihte, kendi üretimi oyuncakları sattığı küçük bir oyuncakçı dükkânı açar. Bir gün, semtin çocuklarından biri dükkânına gelir, Ömer Ustaya, "Beni yanına çırak alır mısın?" diye sorar. Yanıt olumlu olur, ufaklık çalışmaya başlar. Günlerden bir gün, laf açılınca, çırak ustasına hayatta hiç oyuncağı olmadığını söyler.Usta şaşırır:- Anlamadım, ne yani, senin şimdiye kadar hiç mi oyuncağın olmadı?"Hayır" yanıtını alan usta o akşam dükkâna kapanır, saatlerce uğraşarak ona özel oyuncaklar yapar. Sabah olduğunda ilk işi gece yaptığı oyuncakları çırağa uzatmak olur:- Al der, bunların hepsi senin! O çırak, bugünün usta sanatçısı Müjdat Gezendir. Şair Sunay Akın, 3 Haziran 1963te kaybettiğimiz Nâzım Hikmeti, dün Metin Ucanın Star TVdeki programında, çok az kişinin bildiği (bizim de ilk kez duyduğumuz) hoş bir olayla andı. Çocuklar bir gün anne babaları gibi olmak istiyorlarsa, o
<#comment>#comment>Şair Sunay Akın, 3 Haziran 1963’te kaybettiğimiz Nâzım Hikmet’i, dün Metin Uca’nın Star TV’deki programında, çok az kişinin bildiği (bizim de ilk kez duyduğumuz) hoş bir olayla andı.
Şiire meraklı Deniz Harp Okulu öğrencisi Ömer Deniz’in tek suçu Nâzım Hikmet’i sevmek ve onunla tanışmış olmaktır. Bunun bedelini de ağır öder; Nâzım, Harp Okulu öğrencileri arasında gizli örgüt kurmak suçundan yargılanıp mahkûm olduğunda o da hapis cezasına çarptırılır. 7 yıllık mahpusluktan sonra İstanbul Fatih’te, kendi üretimi oyuncakları sattığı küçük bir oyuncakçı dükkânı açar. Bir gün, semtin çocuklarından biri dükkânına gelir, Ömer Ustaya, "Beni yanına çırak alır mısın?" diye sorar. Yanıt olumlu olur, ufaklık çalışmaya başlar. Günlerden bir gün, laf açılınca, çırak ustasına hayatta hiç oyuncağı olmadığını söyler.
Usta şaşırır:
- Anlamadım, ne yani, senin şimdiye kadar hiç mi oyuncağın olmadı?
"Hayır" yanıtını alan usta o akşam dükkâna kapanır, saatlerce uğraşarak ona özel oyuncaklar yapar. Sabah olduğunda ilk işi gece yaptığı oyuncakları çırağa uzatmak olur:
- Al der, bunların hepsi senin!
Ülkesine bir dakika daha fazla hizmet için çırpınır... Onu anlarsınız...Oysa bizimki tersine... Ülkeyi Cumhuriyet tarihinin en büyük krizine sürüklemiş... Adam başına 3200 dolar milli geliri 2100 dolara düşürmüş... Halkın 50 milyar dolarını banka hortumcularının cebine aktarmış... Sonra onları DGMlerden kurtarmış. Ne kadar hırsız ve katil varsa af çıkarıp sokaklara salmış. Sol gösterip sağ vurmuş...Emeğiyle geçinen milyonları işsizlik ve sefalete sürüklemiş... Siz böylesinin koltuktan kalkmamakta direnmesine (haramzadelere bir dakika fazla hizmet aşkından başka) ne anlam verirsiniz? Hani memlekete büyük hizmetleri dokunmuş bir devlet adamı olur da... En azgın nehir bile dolu bir vazoya bir damla su ekleyemez. Trafik kriterleri - Sizce Türkiye AB üyesi olabilir mi?- Olamaz, demiş...- Neden olamaz?- Nedenini trafiğe çıkar çıkmaz anlarsınız... Hızlı araçlar sağdan, yavaş araçlar soldan gidiyor... Yaya geçidine yaklaşan araçlar yavaşlayacak yerde tam tersine hızlanıyor... Roth haklı... ABnin trafik kriterlerine de uyum sağlamak zorundayız. Alman milletvekili Claudia Rotha sormuşlar:
<#comment>#comment>Hani memlekete büyük hizmetleri dokunmuş bir devlet adamı olur da...
Ülkesine bir dakika daha fazla hizmet için çırpınır... Onu anlarsınız...
Oysa bizimki tersine...
Ülkeyi Cumhuriyet tarihinin en büyük krizine sürüklemiş... Adam başına 3200 dolar milli geliri 2100 dolara düşürmüş...
Halkın 50 milyar dolarını banka hortumcularının cebine aktarmış... Sonra onları DGM’lerden kurtarmış.
Ne kadar hırsız ve katil varsa af çıkarıp sokaklara salmış.
68 Gençlik Hareketinin tarihçisi Turhan Feyizoğlunun "Sinan" adlı kitabında hüzünlü bir bölüm var. Baba Adnan Cemgil, oğlunun cenazesini almaya gittiği Adıyaman Gölbaşı ilçesine bağlı İnekli köyünde köylülere hitaben bir konuşma yapar:- Ben varlıklı bir aileden geliyorum. Ekonomik durumum oldukça iyidir. Oğlumu da en iyi şekilde yetiştirdim. ODTÜde okuyordu. Mühendis olup o da varlıklı bir hayat sürecekti. Sizin iyiliğiniz için öldü. Bunu bilesiniz diye söylüyorum. Konuşma bitince köylüler başlarını hafifçe öne eğerler... Çünkü Sinanın bedeninde köylülerin tüfeklerinden çıkan mermiler de vardır! Sinan Cemgil, Kadir Manga ve Alpaslan Özdoğan 31 Mayıs 1971de Nurhak Dağlarındaki çatışmada öldüler. Dün bir grup arkadaşı Sinan Cemgilin Karacaahmetteki mezarı başında toplanarak onu, Kadir ve Alpaslanı andılar. Umuda yolculuk... Gazeteci Ümit Otan, engelli ailelerin yasal hakları, engelli kimliği, tedavi hakkı, çalışma hakkı ve benzer konularda bilgi veren bir site kurdu:"www.umudayolculuk.com"... Sayfayı Necdet Şen çizdi. Ülkemizdeki 10 milyon engelliye her konuda bilgi veren bir site ortaya çıktı. İlk sayfadaki "Hepimiz potansiyel engelliyiz" yazısı ise hepimize sesleniyor.