Kimin düzeni...

12 Haziran 2002


<#comment>Başbakan Ecevit ve Yardımcısı Mesut Yılmaz, "Off shore hesabında parası batanların 20 milyara kadar alacakları ödenecek", demiş ama iki yıl önceki bu sözlerini sonradan unutmuşlar. Off Shore’zede Bülent Özü’nün yakınmasını dün aktardık. Kimi okurlarımız da dün bu yakınmaya tepki gösterdiler... Off Shore’zedelerin yüksek faiz uğruna paralarını riskli hesaba yatırdıklarını, o yüzden şimdi devletten bir şey beklemeye hakları olmadığını yazdılar.
Bu okurlarımız da haklıdır...
Devletin "Off Shore" hesaplarında batan paraları ödeme yükümlülüğü yoktur.
Ancak devletin "banka boşaltanöların götürdüğü paraları geri alıp esas sahiplerine dağıtma yükümlülüğü vardır.
Ecevit iktidarı bu görevi ne kadar yerine getirdi veya getiriyor?
Necati Doğru’nun 20 Nisan tarihli Cumhuriyet’teki yazısından bir bölümü buraya aktaralım:

Yazının Devamı

Yurtbank off...

11 Haziran 2002


<#comment>Bülent Özü bilgisayar yazılım mühendisi... 1999 yılında emekli oldu... 5 milyarlık birikimi vardı... Şirketin mali müşavirine danıştı. Onun tavsiyesi üzerine parasını Yurtbank off shore hesabına yatırdı...
15 gün geçmeden TMSF, Yurtbank’a el koydu.
Kısa süre sonra da Başbakan Ecevit ve Yardımcısı Mesut Yılmaz televizyonlara çıkarak "Off shore hesaplara 20 milyara kadar para yatırmış olanların paralarının Temmuz 2000’de ödeneceğini" açıkladılar.
Aradan iki yıl geçti. Hâlâ ödeme yapılmadı. Bülent Özü Başbakan ve Yardımcısı’nın sözlerini tutacakları günü merakla ve parasızlıkla bekliyor.

Fiilen spor yapan biri, spor konusunda vaaz veren 50 kişiden çok daha iyidir.

Yazının Devamı

Ayskremhane!

9 Haziran 2002

Soruyu Afganistandan dönen Associated Press Ajansı muhabiri Murad Sezer, sohbetin orta yerinde soruyor... İlk akla gelen yanıt:- Herkes nasıl yiyorsa o da öyle yer...- Olur mu? Unutmayın Afganlı kadının "burka" diye bir sorunu var...- Eeee?- Dışarı çıkarken kuşanmak zorunda kaldığı o burkanın içinde canı dondurma isterse ne yapacak? Yüzünü açamıyor ki dondurma yiyebilsin! - Doğru.. Peki nasıl dondurma yiyorlar?- Dondurmacıların her birinde "İcecreamhane" diye adlandırılan, kadınlar da dondurma yiyebilsin diye örtüyle ayrılmış bölümler var. Dondurmasını oraya girip yiyor. Sıcakta bir duvar dibine sokulup (yüzü duvara dönük) dondurma yiyen kadınlar da gördüm...Şeriat dondurma yeme özgürlüğünü de kısıtlıyor görüldüğü gibi... Afgan kadını dondurmayı nasıl yer? İçine fikir yürüterek girmedikleri bir durumdan insanları, fikir yürüterek çıkartamazsınız. Adananın yolları Turgut Özalda 150 metrekare işyeri, 135 milyar.Süleyman Demirelde 45 metrekare zemin, 165 milyar.Kenan Evrende 90 metrekare işyeri, 65 milyar. Adananın yolları taştandı... Şimdi "bulvar" oldu. Hürriyetin Adana baskısı "seri ilan" sayfasından ilanlar: Adım adım hedefe... - Siyasetteki nihai amacım,

Yazının Devamı

Ayskremhane!

9 Haziran 2002


<#comment>Afgan kadını dondurmayı nasıl yer?
Soruyu Afganistan’dan dönen Associated Press Ajansı muhabiri Murad Sezer, sohbetin orta yerinde soruyor... İlk akla gelen yanıt:
- Herkes nasıl yiyorsa o da öyle yer...
- Olur mu? Unutmayın Afganlı kadının "burka" diye bir sorunu var...
- Eeee?
- Dışarı çıkarken kuşanmak zorunda kaldığı o burkanın içinde canı dondurma isterse ne yapacak? Yüzünü açamıyor ki dondurma yiyebilsin!

Yazının Devamı

Teğmen Yenen

8 Haziran 2002

Kadere bakın ki... Banka hortumcularının bir kalemde 300 milyon dolar götürdüğü bir ülkede... Vatan görevi yapan bir delikanlı 30 milyon dolarlık uçağı kurtarmak için hayatını veriyor. Onursuzlukla onur, umutsuzlukla umut ölümcül yarışlara giriyor. İki arada bir derede kalmış milyonlara elbet onur ve umudun yanında saf tutmak düşüyor... Yenenlerin kaderi yeneceği inancıyla.* Üsteğmen Oğuz Yenen, F - 16 uçağıyla çıktığı eğitim uçuşunda uçağının arızalanması sonucu düşerek şehit oldu... Gazete haberlerinde Üsteğmen Yenenin uçağını kurtarmak uğruna ölüme gittiği yazılıyor... Eğer iki kişi bir konu üzerinde anlaşamıyorsa biri düşünüyor demektir. Lyndon Johnson Turistik tepki Bu "hassas" turizmcilerimiz, otel baskınları yapan Çeçen eylemciler hakkında hiç tazminat talebinde bulunmadılar. Turistler tehlikeden değil de tehlikeyi haber verenden mi korkuyorlar?* Turizmciler Ahmet Mete Işıkaranın maaşına haciz koydurmaya karar vermişler. Işıkara "deprem için hazırlıklı olalım" diyor ya, turistler ürküp rezervasyonlarını iptal ettiriyorlarmış. Umumi arzu Dünya Kupası finalini Halit Kıvanç anlatsın... Hem Halit Ağabeye vefa hem anılarımız canlansın. (Elif Malgir ve arkadaşları) Sehpanın

Yazının Devamı

Teğmen Yenen

8 Haziran 2002


<#comment>Üsteğmen Oğuz Yenen, F - 16 uçağıyla çıktığı eğitim uçuşunda uçağının arızalanması sonucu düşerek şehit oldu... Gazete haberlerinde Üsteğmen Yenen’in uçağını kurtarmak uğruna ölüme gittiği yazılıyor...
Kadere bakın ki... Banka hortumcularının bir kalemde 300 milyon dolar götürdüğü bir ülkede... Vatan görevi yapan bir delikanlı 30 milyon dolarlık uçağı kurtarmak için hayatını veriyor.
Onursuzlukla onur, umutsuzlukla umut ölümcül yarışlara giriyor.
İki arada bir derede kalmış milyonlara elbet onur ve umudun yanında saf tutmak düşüyor...
Yenen’lerin kaderi yeneceği inancıyla.

Yazının Devamı

İyi şeyler de...

7 Haziran 2002

Hastanenin yeni açılan Toplantı Merkezini geziyoruz...Yaklaşık 15 milyon dolar yatırımla inşa edilen merkez, elektroniğin bütün imkanlarını tıp ve bilim adamlarının hizmetine sunuyor... Hekimler bu merkezde, ABDnin ünlü hastanelerindeki meslektaşlarıyla görüntülü temas sağlıyor, her türlü ortak konferans ve konsültasyonu gerçekleştirebiliyor. Merkezin finansmanı Koç ailesi tarafından sağlanmış... Salonlardan birine Dr. Gürbüz Barlasın adı verilmiş... Yaklaşık 40 yıldır Amerikan Hastanesinde hastalara hizmet veren Dr. Gürbüz Barlas, sağlığında adının ölümsüzleştiğini görmeyi hak eden değerde bir tıp adamı... Bu hakkı teslim edenleri kutluyoruz... Davetten mutlu ayrılıyoruz... Amerikan Hastanesi hekimlerinden "Amacımız tedavi için Türkiyeden Amerikaya giden hasta sayısını azaltmak" sözünü duymak hoş oluyor... Amerikan Hastanesi Genel Müdürü George Rountreenin düzenlediği hekim - gazeteci buluşmasında iddialı sözler duyuyoruz. Prof. Aydın Aytaçtan çocuk uzmanı Dr. Gülnihal Şarmana, alanlarında uzman değerli hekimler inandırıcı örneklerle Amerikan standartlarını yakaladıklarını, Amerikadaki bir hastaneden eksik yanlarının kalmadığını anlatıyorlar. Adı hala "Amerikan" olmakla birlikte

Yazının Devamı

İyi şeyler de...

7 Haziran 2002


<#comment>Amerikan Hastanesi hekimlerinden "Amacımız tedavi için Türkiye’den Amerika’ya giden hasta sayısını azaltmak" sözünü duymak hoş oluyor... Amerikan Hastanesi Genel Müdürü George Rountree’nin düzenlediği hekim - gazeteci buluşmasında iddialı sözler duyuyoruz. Prof. Aydın Aytaç’tan çocuk uzmanı Dr. Gülnihal Şarman’a, alanlarında uzman değerli hekimler inandırıcı örneklerle Amerikan standartlarını yakaladıklarını, Amerika’daki bir hastaneden eksik yanlarının kalmadığını anlatıyorlar. Adı hala "Amerikan" olmakla birlikte bu ünlü hastane bilindiği gibi artık Koç Vakfı’na ait...
Hastanenin yeni açılan Toplantı Merkezi’ni geziyoruz...
Yaklaşık 15 milyon dolar yatırımla inşa edilen merkez, elektroniğin bütün imkanlarını tıp ve bilim adamlarının hizmetine sunuyor... Hekimler bu merkezde, ABD’nin ünlü hastanelerindeki meslektaşlarıyla görüntülü temas sağlıyor, her türlü ortak konferans ve konsültasyonu gerçekleştirebiliyor.
Merkezin finansmanı Koç ailesi tarafından sağlanmış... Salonlardan birine Dr. Gürbüz Barlas’ın adı verilmiş... Yaklaşık 40 yıldır Amerikan Hastanesi’nde hastalara hizmet veren Dr. Gürbüz Barlas, sağlığında adının ölümsüzleştiğini görmeyi hak

Yazının Devamı