Ayasofya’dan...

23 Mayıs 2002


<#comment>Kültür Bakanı İstemihan Talay, önceki akşam İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde "Palatium Magnum" Sergisi’ni açtı. Sultanahmet’teki Büyük Saray’da 5 yıldır sürdürülen kazılarda bulunan irili ufaklı parçalar izleniyor sergide... Daha sonra Ayasofya’nın üst galerisi açıldı. Muhteşem bir tören, gizemli bir dünyanın loş aydınlığında muhteşem bir tarih buluşması yaşandı... Ayasofya’nın üst galerisi titiz bir restorasyondan geçmiş. Sütun başları, çiniler, mermerler temizlenmiş.. Bir köşede "Ertuğ - Kocabıyık" yayınlarından çıkan "Hagia Sophia: A Vision For Empire" adlı kitabın enfes fotoğrafları sergileniyor... Kültür Bakanlığı kadroları olağanüstü bir çaba göstermiş her iki sergi için... Tabii en büyük alkışlar Bakan İstemihan Talay ve Müzeler Genel Müdürü Alpay Pasinli’ye...
***
Gelelim müze fiyatlarına... Evet yabancı turistler için Topkapı’nın üç, Ayasofya’nın iki bölümü 15’er milyon lira... Ancak Türk öğrenciler, öğretmenler, erler, öğretim üyeleri "ücretsiz" girebiliyor... Memur, işçi, Bağ - Kur üyesi ve emeklileri ile bunların eş ve çocukları indirimli ücret yani 5’er milyon TL ödüyor... "Babam işçi, babam memur" diyen bir vatandaş, belge göstermeden indirimden

Yazının Devamı

Vazgeçilmezler

22 Mayıs 2002

- Demirel giderse mahvoluruz!Birçok aklıselim sahibi yazar da bu koroya katılmıştı.Baba gitti, Türkiye bitmedi. Tersine hayırlara vesile oldu. Kirli bir aile fotoğrafı siyasetin en üst basamağından aşağı indirildi.Şimdi benzeri tartışma Başbakan Bülent Ecevit etrafında dönüyor:- Giderse ne yaparız?Türkiye bu haliyle "vazgeçilmez adamlar cehennemi"ne dönüşüyor. Vazgeçilmezler orada duruyor, halk ise cehennemi yaşıyor. Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirelin görev süresi sona erdiği 2000 yılında müthiş bir tartışma başlamıştı: Beyoğlunun orta yeri sinema, dediği gibi şairin, Türkiyenin orta yeri hastane... Günün fıkrası... - İçkisi, sigarası, kumarı var mıdır? diye sormuş.Temelin babası:- Elbette vardır, demiş, bir tek kadını eksik... Temel, anne babasıyla birlikte kız istemeye gitmiş. Kahveler gelip istek dile getirildikten sonra, kızın babası: "İnsan kendisinin yerini en az kendisi kadar doldurabilecek bir başkasının bulunduğunu kabul ettiği andan itibaren ancak akıllanmaya başlar." Böyle gitmez... - Ekonomik kriz tabii ki siyaseti etkiliyor... Küçülen ve fakirleşen bir ülkede elbet siyaset aynı tempoda devam edemez. Türkiyede 66 milyon bir yanda, 1 milyon öte yanda farklı

Yazının Devamı

Vazgeçilmezler

22 Mayıs 2002


<#comment>Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in görev süresi sona erdiği 2000 yılında müthiş bir tartışma başlamıştı:
- Demirel giderse mahvoluruz!
Birçok aklıselim sahibi yazar da bu koroya katılmıştı.
Baba gitti, Türkiye bitmedi. Tersine hayırlara vesile oldu.
Kirli bir aile fotoğrafı siyasetin en üst basamağından aşağı indirildi.
Şimdi benzeri tartışma Başbakan Bülent Ecevit etrafında dönüyor:

Yazının Devamı

Topkapı sefası!

21 Mayıs 2002

- Eşimle birlikte Topkapı Sarayını gezmeye gittik... Sarayı "Harem, Müze, Hazine" diye üçe bölmüşler. Her bir bölüm 15 milyon liraya geziliyor. İki kişinin Topkapı Sarayını gezmesi böylece 90 milyonu buluyor... Olacak şey mi?Topkapı Müzesi Müdürü Filiz Çağman Hanımefendiyi bulup durumu sorduk... Dedi ki:- Turistler için her bölüme giriş 15 milyon liradır. Bu doğru. Ama Türk vatandaşları SSK, Emekli Sandığı vs. kartlarını göstererek indirimli tarifeden yararlanır, her bölümü 5 milyon liraya gezebilirler. - Diyelim ki adam işsiz... Ve hiçbir sıfatı yok...- Ben işsizim derse kapıdaki görevliler ona da anlayış gösterirler...- Öğrenci ve öğretmen?- Öğrenci, öğretmen, er, 65 yaşın üstü, basın, hepsi ücretsizdir.- Sayın Çağman bir günde kaç kişi ziyaret ediyor Sarayı?- Yaklaşık 10 bin kişi...- Yerli yabancı oranı?- Bu sayının yaklaşık 3 bini yabancıdır, 7 bini yerli. Bu 7 bin yerli vatandaşın da yüzde 90ı ücretsiz ziyaretçidir.- Yabancılar için 15 milyon lira normal mi?- Normaldir... Müzeler haftasında Topkapıyla ilgili çarpıcı bir şikâyet: Hastalık Ecevitin vücudunda mı? Hayır... Hastalık Türkiyenin Ecevitsiz yönetilemeyeceğini düşünen kafalarda... Günün fıkrası... - Nerde bu devlet,

Yazının Devamı

Topkapı sefası!

21 Mayıs 2002


<#comment>Müzeler haftasında Topkapı’yla ilgili çarpıcı bir şikâyet:
- Eşimle birlikte Topkapı Sarayı’nı gezmeye gittik... Sarayı "Harem, Müze, Hazine" diye üçe bölmüşler. Her bir bölüm 15 milyon liraya geziliyor. İki kişinin Topkapı Sarayı’nı gezmesi böylece 90 milyonu buluyor... Olacak şey mi?
Topkapı Müzesi Müdürü Filiz Çağman Hanımefendi’yi bulup durumu sorduk...
Dedi ki:
- Turistler için her bölüme giriş 15 milyon liradır. Bu doğru. Ama Türk vatandaşları SSK, Emekli Sandığı vs. kartlarını göstererek indirimli tarifeden yararlanır, her bölümü 5 milyon liraya gezebilirler.
- Diyelim ki adam işsiz... Ve hiçbir sıfatı yok...

Yazının Devamı

Nutuk 2002

19 Mayıs 2002

Hemen ve ilk olarak belirtmeliyim ki, 83 sene önce müstevlilere karşı ilk istiklal hareketini başlatan ve bunda da büyük muvaffakiyet elde ederek mazlum milletlere önder olan milletim ve memleketim bugün yine o müstevlilere esir düşmüş haldedir. Etrafa bakıldığında vatan topraklarımızı çiğneyen yabancı asker çizmelerinin görünmüyor olması kimseyi aldatmamalıdır. Zira günümüzde işgaller eskiden olduğu gibi topla - tüfekle değil, NATO, IMF, Dünya Bankası, AB gibi kuruluşlar aracılığıyla o ülkenin siyasileri, siyaseti ve ekonomisi ele geçirilerek yapılmaktadır. Bugün siyasetimiz de, siyasetçilerimiz de ekonomimiz de 80 yıl önce kovup attığımız müstevlilerin eline geçmiştir. Yine üzülerek belirtmeliyim ki, millet iradesinin tek tecelligahı Büyük Millet Meclisinin pek çok yetkisi elinden alınıp yabancılara devredilmiştir.Devleti ele geçiren bir avuç işbirlikçi hırsız, uğursuz, soyguncu memleketi adeta talan etmekte, daha acısı yaptıkları yanlarına kâr kalmaktadır. Bir dönem kendisine umut bağlanan bir siyaset adamının sırf biraz daha koltukta kalabilmek uğruna düştüğü şu son durum ise hakikaten yürek yakmaktadır.Gençler, bütün bu ahval ve şerait içinde memleketin umudu yine sizsiniz.

Yazının Devamı

Nutuk 2002

19 Mayıs 2002


<#comment>Gençler; 2002 senesinin 19 Mayıs günü Anıtkabir’den baktığımda memleketin manzara -i umumiyesi aynen şöyledir.
Hemen ve ilk olarak belirtmeliyim ki, 83 sene önce müstevlilere karşı ilk istiklal hareketini başlatan ve bunda da büyük muvaffakiyet elde ederek mazlum milletlere önder olan milletim ve memleketim bugün yine o müstevlilere esir düşmüş haldedir. Etrafa bakıldığında vatan topraklarımızı çiğneyen yabancı asker çizmelerinin görünmüyor olması kimseyi aldatmamalıdır. Zira günümüzde işgaller eskiden olduğu gibi topla - tüfekle değil, NATO, IMF, Dünya Bankası, AB gibi kuruluşlar aracılığıyla o ülkenin siyasileri, siyaseti ve ekonomisi ele geçirilerek yapılmaktadır. Bugün siyasetimiz de, siyasetçilerimiz de ekonomimiz de 80 yıl önce kovup attığımız müstevlilerin eline geçmiştir. Yine üzülerek belirtmeliyim ki, millet iradesinin tek tecelligahı Büyük Millet Meclisi’nin pek çok yetkisi elinden alınıp yabancılara devredilmiştir.
Devleti ele geçiren bir avuç işbirlikçi hırsız, uğursuz, soyguncu memleketi adeta talan etmekte, daha acısı yaptıkları yanlarına kâr kalmaktadır. Bir dönem kendisine umut bağlanan bir siyaset adamının sırf biraz daha koltukta kalabilmek

Yazının Devamı

Banka titiz...

18 Mayıs 2002

- Emlakbanka ödediğim son kredi borcumdan 500 bin TL borcum kalmıştı. Emlakbank Halkbanka devredildi. Üç ay kadar önce Halkbanktan bir mektup aldım. Benden, 500 bin TL borcumu istiyorlardı. Bankaya gitmeye üşenince ikinci bir mektup geldi. Faiziyle birlikte borcum 600 bin lira gibi bir rakama yükselmişti. Üşendiğim için onu da ödemedim, son olarak dün yeni bir mektup daha aldım. Borcum bu kez "812 bin" liraya yükselmişti... Banka çok sıkı takipte... Acaba borcum "812 milyar lira" olsa bu hassasiyeti gösterecekler miydi? Gösterseler bankalar bu duruma gelirmiydi? Ne dersiniz? Siyasetçi, bürokrat, hortumcu işbirliği ile kamu bankalarından 30 milyar dolar hortumlandı. Paraları batakçılara aktaran banka yöneticileri af yasasıyla kurtarıldı. Hortumlanan paraların geri alınması için bankaların çaba göstermediği söylenirken... Ankara büromuzdan bir arkadaşımız anlatıyor: Bir genç kız için en zor şey, bir erkeğe niyetinin ciddi olduğunu anlatabilmektir. Dilenciler... Çevremizde olup bitenler Bertrand Russelın bu sözünü hep doğrular...Memurun gözü masa komşusundadır. Mahalle sakininin gözü komşusunun evine giren çıkanda. Ve hedefi böyle küçük tutanlar genelde yerinde sayarlar. Dilenciler

Yazının Devamı