<#comment>#comment>Futbol Federasyonu ile Teleon maç nakillerinde anlaştı. Vatandaş da anlaşmaya (ve parasına) güvenip dekoder satın aldı. Maçları izlemeye koyuldu. Tabii ki vatandaş dekoder satın alırken Federasyonun anlaşmayı sağlam tuttuğunu düşündü. Kulüpler kadar izleyiciyi de güvenceye aldığını hesap etti.
Vatandaş dekodere elbette biraz da bu güvenle yatırım yaptı.
Derken olan oldu... Teleon su koyverdi. Anlaşma iptal edildi. Federasyon elindeki teminat mektubunu paraya çevirerek zararını karşılayacak. Peki dekoder sahipleri?
Onların halini soran yok...
Tüketiciler Derneği Başkanı Mehmet Sevim'le konuştuk konuyu...
- Dekoder sahiplerinin muhatabı Teleon'dan önce Futbol Federasyonu olmalıdır, dedi, çünkü anlaşmanın koşullarını koyan Federasyon'dur. Teleon uygulayıcıdır. Federasyon anlaşmayı yaparken dekoder sahiplerini de güvenceye almak durumundaydı.
<#comment>#comment>Kitapçı rafındaki kalın kitabın kapağı güncel çağrışımlar yapıyor:
"Hapishanenin Doğuşu"Yazarı: Michel Foucult...Kitabın arka kapağında şu satırlar okunuyor:
"...Modern iktidar çocuğu okulla, hastayı hastaneyle, deliyi tımarhaneyle, askeri orduyla, suçluyu hapishaneyle kuşatarak bireyselleştirmiş, kaydetmiş, sayısal hale getirmiş, egemen olmuştur. Her kişi bir yerde kayıtlı hale gelince herkes denetim altında olacak, gözetim altında tutulacaktır. Modern iktidar büyük gözaltıdır."
Kitabı okumaya yeltenince önce gözünüz korkuyor. Çünkü tam 445 sayfa... Bizim okumaya korktuğumuz kitabı Mehmet Ali Kılıçbay oturup Fransızca'dan sayfa sayfa çevirmiş. Kılıçbay Gazi Üniversitesi'nde hoca... Aynı zamanda TV 8'de haftada bir tartışma programı düzenliyor. Çok aydınlatıcı, özgün kitaplar yazıyor. Tartışmalara katılıyor. Türkiye'nin en verimli düşünce adamlarından biri... Ve o hengamede oturup böyle cilt cilt çeviriler yapıyor. Telefonu çevirdik; sevgili okul arkadaşımıza bir selam sarkıttık. Hoşbeş ettik...
- Yahu Mehmet Ali senin kaç kitabın var?
- Sanırım 14 tane oldu...- Peki kaç çevirin var?
<#comment>#comment>Müslüman, hıristiyan, musevi... Onlarca dinin yüzyıllarca yanyana yaşadığı bu topraklarda yılbaşı kutlaması hala sorun oluyor. Hala insanlar yeni yılı kutladıkları için dinden imandan çıkmakla ya da hıristiyan olmakla suçlanıyor.
Çetin Altan'ın son kitabı "Kullar ve Sultanlar" da Fatih Sultan Mehmet'in "Avni" mahlası altında yazdığı bir şiir yer alıyor. Şiiri birlikte okuyalım, Fatih'in 15'inci yüzyılda Galata'yı anlatırken dinlere bakışındaki özgür yaklaşımı birlikte görelim:
***
Bağlamaz Firdevs'e gönlini Galata'yı gören
(Galata'yı gören, gönlünü cennetin en gizemli bahçesine bile bağlamaz)
Servi anmaz anda ol servi dilarayı gören
<#comment>#comment>F Tipi cezaevlerine nakledilen mahkumlar için "siyasi tutuklu" deyimi mi kullanılmalı yoksa "terörist" mi? Konu zaman zaman tartışılıyor. Bazılarımızda bu tutukluların tümünün şiddet eylemlerine katıldığı için hüküm giydiği izlenimi mevcut. Oysa durum farklı. TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyesi FP Milletvekili Mehmet Bekaroğlu bayram günlerinde verdiği demeçte bakınız ne diyor:
- Türk Ceza Yasası'nın 168. maddesinin ikinci fıkrası "Cemiyet ve çetenin sair efradı" için on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası öngörmektedir. İşte cezaevleri bu maddeden tutuklanmış veya hüküm giymiş üniversite öğrencileriyle dolu. Bir mitinge katılan, bir pankart asan, bir konferansta konuşan gençler de, Manisalı gençler örneğinde olduğu gibi bu maddeden hüküm giyip mahkum oluyorlar. Böyle olunca en az 9.5 yıl cezaevinde yatıyorlar. İnsan öldürmemiş, silahlı eylem yapmamış yüzlerce gencin bu maddeden tutuklanıp mahkum edilmesi cezaevlerinde siyasi hükümlü sayısını mantar gibi artırıyor ve bir çok olay için kaynak oluşturuyor."
***
Hapistekilerin kaçı şiddet olayına bulaştığı için orada.. Kaçı şiddete bulaşmadığı halde "potansiyel suçlu" ol
<#comment>#comment>Önümüzdeki kurban bayramında tekrar "Bayram Gazetesi" düzenine dönülüyor. Gazetecilerin tatili geri veriliyor...
Müjdeyi dün Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nail Güreli'den aldık. Sevindik.
Bayram öncesi de yazdığımız gibi... Gazeteciler yıllardır 2'si Şeker, 3'ü Kurban bayramında olmak üzere 5 gün bayram tatili yapardı. Bu kısa aralıklarda elbet gazetelerin matbaa işçileri de tatil imkanı bulur, makinalar bakımdan geçirilir, o arada gazeteci cemiyetleri "Bayram Gazetesi" yayımlayarak bir miktar gelir elde ederdi.
Bu hak 9 yıl önce Sabah gazetesi'nin Genel Yayın Müdürü Zafer Mutlu ve Sahibi Dinç Bilgin'in girişimiyle ortadan kaldırıldı. Gazeteler bayramda da yayınlanır oldu. "Bayram Gazetesi" tarihe karıştı.
Ama bu ayıp ne 5 günlük tatili paraya dönüştürenlere hayır getirdi. Ne gazetecilere, ne okurlara. Bu bayram günlerinde fark etmişsinizdir. Gazeteler konserve haberlerle yayınlandı, köşe yazarları konu bulmakta zorlandı.
***
<#comment>#comment>Cezaevi operasyonları sürürken İçişleri Bakanı Sadettin Tantan;- Ölüm orucu yapanların çoğu sapasağlam çıktı, demiş, bu sözler Milliyet gazetesinin manşetine "Sahte oruç" şeklinde taşınmıştı.
Cezaevi operasyonları bitti... 1000 dolayında tutuklu F tiplerine taşındı. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk pazar günü yaptığı basın toplantısında dedi ki:
- F Tipi cezaevlerinde ve diğer yerlerde ölüm orucu ve açlık grevleri sürmektedir. Şu anda ölüm orucunda 353, açlık grevinde 1656, dönüşümlü açlık grevinde 9, toplam "2018 KİŞİ" eylemleri sürdürmektedir.
Adalet Bakanı Türk, böylece İçişleri Bakanı Tantan'ı açık düşürdü.
İçişleri Bakanı da bir gün önce Adalet Bakanı'nı suçlamıştı.
Bu arada ölüm oruçları devam ettiğine göre... 27 kişinin ölümüne yolaçan "hayat kurtarma" operasyonu neden yapıldı? Neyi kurtardı?
<#comment>#comment>Gazetecilerin yılda ikisi şeker, üçü kurban bayramında olmak üzere 5 gün tatili vardı... Gecesi gündüzüne karışmış bir mesleğin sahibi olan gazeteciler her iki bayramda yakınlarını ziyaret etmek, bir parça nefeslenmek, dinlenmek imkanı bulurdu. Bu beş günde sadece gazeteci cemiyetleri gazete yayımlar, meslek kuruluşları da böylece biraz gelir elde ederdi. Bu yıllardır uygulanan bir yasa ve gelenek idi...
Gazetecilerin tatili, Sabah gazetesinin Genel Yayın Müdürü Zafer Mutlu ve sahibi Dinç Bilgin'in marifetiyle ortadan kaldırıldı. Zafer Mutlu'nun isteği üzerine Metin Münir tarafından kaleme alınan "Sabah Olayı" adlı kitapta durum şöyle anlatılır:
- Bayram'da çıkma düşüncesi Mutlu'nundu. Sabah günde 7 milyar lira civarında ciro yapıyordu. Beş günlük geliri bayramda tatil var diye kaybetmeleri için ne sebep vardı? Milyarlarca liralık makine niye yatsındı? Ve niye milyonlarca kişi bayram boyunca gazeteci derneklerinin çıkardığı berbat gazeteleri okumaya mahkum olsundu. Dinç Bilgin bu sorulara muhatap kalınca karşı argüman düşünemedi ama hukuki mütalaa alıp ondan sonra yürümek istedi..."
Peşinden kanun delinmiş, Sabah ve onu izleyen diğer gazeteler bayramda