Gitar prelüdü...

28 Şubat 1999


Bir sabah vakti... Bach'ın gitar prelüdünü dinlerken kaleme alındı aşağıdaki satırlar...
"Bach'ın gitarı sabah mahmurluğunu ortadan kaldırmak için tellere sert ve uyandırıcı darbeler vuruyor. Tamburi Cemil Bey vardı eski plakta... Şimdi Paco De Lucia çalıyor..
Yaşanacak güne tempoyu veriyor Bach'ın gitarı... Akıcı, tutarlı, duygulu olacaksın... Tellere birbirini sevdirecek, sert darbeleri yumuşak duygulara melodiyle bağlayacaksın... Akşamı sabaha, fırtınayı melteme bağlar gibi... Dinlendireceksin arasıra zamanı... Tekdüze vuracaksın bir süre... Ardından sert bir darbeyle titreteceksin kestane ağaçlarının yapraklarını... Bahara hazırlanmalarını isteyeceksin... Ve peşinden oynak nağmeler vereceksin ki, neşesi eksik olmasın yaşama kavgasının. Şaşırmayacaksın sakın notaları... Kendi üslubunu do ile si arasında o kadar zengin oluşturacaksın ki, içinde var olacak dünyanın bütün müzikleri... Ve keşfedeceksin henüz bestelenmemiş olanlarını... Musiki hayatla o kadar bütünleşmiş olacak ki, notaların bittiği yerde hayat kendi bestesini icraya devam edecek, sen bile farkında olmadan... Duygular hiçbir anından eksik olmayacak yaşamın..."

Hayalleri

Yazının Devamı

Meclis haysiyeti

27 Şubat 1999


Son zamanların yükselen değerlerinden... Jet - Pa Holding'in sahibi Fadıl Akgündüz, televizyonda herkesin gözünün içine baka baka "Sergen'e yaptığım yatırımla 20 - 25 tane milletvekili satın alırdım" diyor... 15 - 20 milyara milletvekili satın alındığını söylüyor. Bazı şirketlerin bu işi gizlice yaptığını ekliyor. Kendisinin 2 FP'li ve 6 DYP'li milletvekilini desteklediğini (satın aldığını) gizlemiyor.
Bu sözler 60 milyonluk ülkede yankılanırken...
TBMM Başkanı Hikmet Çetin kalkıp tek kelimelik yanıt vermiyor. Tepki göstermiyor. Kendi kontenjan adaylığı konusunda hayli enerjik davranan Hikmet Bey, Meclis'in bir satılık adamlar topluluğu olduğu iddiasına karşı susuyor...
Böylece iddiayı kabullenmiş oluyor...
Aynı zamanda "Satılık adamlar meclisi"nin başkanı olmayı da içine sindirmiş bulunuyor.
Öte yanda milletvekili listesindeki yerini beğenmeyince isyan eden milletvekilleri ve adaylar da kendilerine vurulan "satılık" damgasına karşı gık demiyorlar...

Yazının Devamı

RTÜK'ten BTV'ye...

25 Şubat 1999


BTV adlı kanalın, seçim yasaklarını ısrarla ve inatla ihlal ederek DYP propagandası yapması, DYP ve Çiller karşıtı gazeteci ve politikacılara hakaretler yağdırması karşısında savcılıklarla RTÜK'ün gereken tepkiyi göstermediklerine ilişkin okurumuz avukat Noyan Özkan'ın görüşlerine dün yer vermiştik. Bir RTÜK üyesi konuyu kendileri açısından şöyle açıkladı:
- Sözünü ettiğiniz yayınlar, özellikle de altyazılar nedeniyle BTV'ye bugüne kadar 20 defadan fazla birer günlük yayın yasağı koyduk ama onlar yine de bildiklerini okumaya devam ettiler. RTÜK olarak, altyazılar yoluyla işlenen suçlara daha uzun süreli kapatma cezası verilmesini tartıştık. Ancak hukuk müşavirliğimiz bunun hukuken mümkün olmadığını söyledi. Biz de bunun üzerine, uzun süreli kapatmayı mümkün kılacak bir yönetmelik hazırladık ve Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmesi için bir ay önce Başbakanlığa, onaya gönderdik. Bu yönetmelik yayınlanır yayınlanmaz BTV ya altyazılara son verecek ya da uzun süreli kapatma cezalarını göze alacak.
İllerde, ilçelerde yayın yapan kimi yerel televizyon kanallarının da seçim yasaklarını ihlal ettikleri konusunda inanılmaz sayıda şikayetler

Yazının Devamı

Niye Filipinler?

24 Şubat 1999


Bayram değil seyran değil eniştem... Pardon, bayram değil seyran değil Baba uçakla bile 10 saattan fazla tutan Filipinler'e niye gitti? Siz düşünedurun diyor, "Düşünür Gazeteci" Fahrettin Fidan'ın bir batında bulduğu olasılıkları sıralıyoruz.
1) Apo'ya "Yardım ve yataklık etmediği için!" Filipinler hükümetine teşekküre gitti.
2) Çankaya Köşkü'nde kabul edebileceği heyet kalmadığı için can sıkıntısını gidermek amacıyla gitti.
3) Dünyada ziyaret etmediği hiçbir ülke kalmaması için gitti.
4) İşadamı Kamuran Çörtük'ün Filipinler'deki yatırım olanaklarını incelemeye gitti.
5) Filipinler'i hala görememiş Çankaya Köşkü personeli, işadamları ve gazetecilere kıyak olsun diye gitti.

Yazının Devamı

Futbol meraklısı...

23 Şubat 1999


Okurumuz Mustafa Öncül, "Futbol meraklısı vatandaş"ın resmini çizip yollamış Açık Pencere okurlarına... Okuyalım....
* Bizim spor meraklısı vatandaş, akşam eve geldiğinde, alt - üst eşofmanlarını giyer öyle oturur. Evde olduğu sürece eşofman üzerinden çıkmaz.
* Bizim spor meraklısı vatandaş, bakkala ekmek almaya giderken ayağına spor ayakkabısını giyer, ama ipini bağlamaz.
* Bizim spor meraklısı vatandaş, gazeteyi spor sayfasından okumaya başlar. Ve orada da bitirir.
* Bizim spor meraklısı vatandaşın tüm takımların kurtuluşu ve şampiyonluğu üzerine söyleyecek bir fikri vardır ama kendi hayatının kurtuluşu üzerine hiçbir fikri yoktur. Kendi kurtuluşunu Allah'a, memleketin kurtuluşunu büyüklerine havale eder.
* Bizim spor meraklısı vatandaş, önce televizyonda maçı izler; sonra da tüm kanalların tüm haber ve spor programlarında aynı maçın gollerini ve önemli anlarını... Ertesi gün boyunca futbol konuşur...

Yazının Devamı

Rüya tabiri...

21 Şubat 1999


Büyükada'dan Mücahit:
...Rüyamda Apo'yu sorgulayan ekipte görev alıyorum...
İmralı'dayız... Deniz kenarında kurduğumuz masada çay içip pasta yiyoruz... Bir taraftan da Öcalan Efendi'ye sorular soruyoruz... Ben kurabiyemi ıssırdıkan sonra:
"Kenya'dan gelirken Türkiye'ye hizmet etmek istediğinizi söylediniz. Biraz açar mısınız lütfen?" diyorum. Açıyor:
"Televizyon kanallarında talk - show yapabilirim örneğin" diyor, "her programda kavga çıkarır, acayip şekilde reyting alırım..."Müdahale ediyorum:"İyi ama, sizin tipiniz talk - show'a gitmez ki" diyorum, "filmlerde kötü adam rolü oynamanız daha gerçekçi olmaz mı?.." "Olabilir..." diyor Apo, "böyle bir teklif gelirse sıcak bakabilirim..."Diğer arkadaş soruyor bu kez:"Başka ne gibi hizmetlerde bulunabilirsiniz Türkiye'ye?.."Düşünüyor terörist lider: "Kreşlerde de görev yapabilirim" diyor, "malum benim çocuklara karşı özel bir ilgim vardır..."Duygulanıyoruz... Ekip olarak gözyaşlarımızı silerken Başbakan Ecevit geliyor yanımıza... Sevecen bir ifadeyle:

Yazının Devamı

Hukuk raundu

20 Şubat 1999


Apo'nun yakalanması Türkiye için bir şans olduğu gibi, Türkiye'nin bu olaya Ecevit iktidarında yakalanmış olması da ayrı bir şans... Yabancı televizyonlarda sık sık Bülent Ecevit ve İsmail Cem'i izliyoruz... Ecevit, İngilizce'ye olan hakimiyetini de konuşturarak, çok inandırıcı ve etkili oluyor konuşmalarında... Katıksız bir Batılı devlet adamı imajı çiziyor. Meseleleri kısa, açık, net anlatıyor. Batılıların bu tondan olumlu etkilendiklerine hiç kuşku yok.
İsmail Cem de öyle... Hem İngilizceye hakim, hem hukuk konularına.
Tesadüflerin yarattığı ve parti içi konularda çok eleştirilmiş bir azınlık iktidarı, bugün Türkiye'nin en büyük kozu oldu.
Ecevit için olduğundan daha fazla Türkiye için bir şans...
Ecevit iktidarı Öcalan'ın yakalanmasını izleyen süreci de son derece ağırbaşlı yürütüyor...
Ne var ki arada gereksiz heyecan görüntüleri de oluşmuyor değil.

Yazının Devamı

Defter kapanmadı

19 Şubat 1999


İhan Selçuk sütununda yazıyor:
"Apo’yu zoraki gözden çıkaran Batılı, neden Kenya’nın Nairobi kentinde terör örgütünün başını Türkiye’ye teslim etti?.. Rusya başından attı, İtalya göze alamadı, Almanya ve Hollanda karşı çıktı, Yunanistan ne halt edeceğini bilemedi; Apo’yu Kenya’nın başına sarmak istediler; ama iş sarpa sardı; Amerika’nın baskısı, Atina’nın boyun eğmesiyle Apo’yu teslim aldık..."
Kuşkucu (ama hayalci olmayan) bir dostumuz var telefonda:
- Apo’yu paketlediler, kucağımıza verdiler, diyor...
- Sonuç Türkiye’yi şu anda yüceltti, diye ekliyor, bir belanın derdest edilmesi, küçültülerek etkisiz hale getirilmesi bizim açımızdan sevindirici gelişmelerdir...
- Ama, diyor peşinden, kuşkularını sıralıyor:

Yazının Devamı