Son günlerde CHP Genel Merkezi’nin önü, katları, koridorları ana baba günü gibi. Aday adayları Ankara’da dört bir koldan bastırıyor...
Binlerce aday adayından sadece 550’si listelerde yer bulacak kendisine... Tabii listede yer almak tek başına bir anlam ifade etmiyor. Önemli olan partinin kuvvetli olduğu seçim bölgelerinde seçilebilecek sıralardan birinde yer kapabilmek. Ama o da hayli zor. Çünkü partinin neredeyse bütün ağır toplarının gözü doğdukları ya da geldikleri değil, o bölgelerde. Bu açıdan en değerli il İzmir. Ardından İstanbul ve Ankara 1. Bölge geliyor.
CHP koridorlarında Meclis kulislerinde dolaşan söylentilere göre bu illere gözünü dikmiş isimlerden bazıları şöyle;
İstanbul’u isteyenler: Diyarbakırlı Sezgin Tanrıkulu, Elazığlı ilahiyatçı Muhammed Çakmak, Trabzonlu Akif Hamzaçebi, Zonguldaklı Önay Alpago, Karslı sanatçı Faruk Demir, Kahramanmaraşlı gazeteci Ali Öztunç.
Ankara’yı isteyenler: Çorumlu Derviş Günday, Uşaklı Osman Coşkunoğlu, Denizlili Mustafa Gazalcı, Yozgatlı Emin Koç, Kırşehirli Hüseyin Bayındır.
Mersin veya Adana için kulis yapan: Diyarbakırlı Mesut Değer, eski Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner.
Olursa İzmir olsun, diyen: Eski YARSAV Başkanı Emine Ülker Tarhan.
Bir - iki istisna dışında mevcut milletvekilleriyle PM üyelerinin tamamının aday adayı olduğu... Dolayısıyla tümünün “iyi bölge, iyi sıra” istediği dikkate alınırsa... Listeler belli olduğu gün partide büyük bir çıngar çıkması kaçınılmaz görünüyor. Umarız yanılırız.
Türkiye’nin ilk kopya koyunu “Oyalı” anne olmuş.
Yetmez... Kendisinden üçkuzu bekleniyor...
Haldun Ertem
Evi aranan Prof. Zekeriya Beyaz, “Arandım, rahatladım” demiş.
Anlaşıldı... Evinin aranması yetmemiş, Hoca hâlâ aranıyor!
Elif Eral
Taslak sorular!
12. Ağır Ceza Mahkemesi, Ahmet Şık’ın basılmamış kitabı “İmamın Ordusu”yla ilgili aldığı kararda ne demişti?
“Kitap taslağının polise teslim edilmemesi ‘terör örgütüne yardım ve yataklık’ kapsamında değerlendirilecektir.”
Şimdi ortaya çıkan duruma bakalım...
“İmamın Ordusu kitabının taslağı şu anda en az 100 bin kişinin bilgisayarında bulunuyor. Üstelik de bunların önemli bir bölümünün kim olduğu biliniyor. Çünkü kendileri alenen ve resmen, bende taslak var, diyor.
Peki, şimdi mahkeme ne yapacak? Yüz bin kişiye polis aracılığıyla tek tek ulaşıp, ‘Verin taslağı’ mı diyecek? Ulaşılan kişiler ‘Vermiyorum’ derse ne yapılacak? Hepsi hakkında ‘terör örgütüne yardım ve yataklık’tan dava mı açılacak? Bir çapraşık durum vesselam...
Libya muamması
Batılıların Libya harekâtı NATO çerçevesine alınınca Türkiye’nin bir ölçüde durumu kontrol imkânı doğdu... Nitekim bizim hükümet Libya’da sivillere karşı silah kullanılmaması için çağrılar yapıyor. Ama dinleyen kim. Batı bildiğini okuyor. Birleşmiş Milletler Libya’da sivil halkın korunması kararını vermişti. Ancak ABD, Britanya ve Fransa açıkça Kaddafi’yi devirmek yönünde hareket ediyor. Siviller korunmak bir yana silahlandırılarak Kaddafi’nin üzerine sevk ediliyor. Hedeflerdeki bu çelişki NATO içinde sıkı biçimde tartışılıyor olmalı...
ABD’nin Libya’da ayaklanmalar başlamadan önce muhalif grupları kışkırttığı, hatta el altından silah gönderdiği haberleri yayımlandı.
Kurt kuzuyu yemeye çok önceden karar vermiş. Sivilleri korumak bahane.
Amerikan basınında şu tür yorumlar okuyoruz:
“Libya’da isyancıları destekliyoruz ama kim bunlar, bilmiyoruz. Aralarında pekâlâ El Kaide militanları da bulunabilir... Bilmeden el Kaide’yi silahlandırıp destekliyor olmayalım?”
“ABD kendisine saldırmayan bir ülkeye sivilleri koruma bahanesiyle saldırıyor. Şu ana kadar 1 milyar dolarlık savaş harcaması yapıldı. Ve Obama bu savaş için Kongre’den izin almış değil. Başkan Anayasa’yı hiç okumadı mı?”
ABD ve yandaşlarının amaçlarıyla Türkiye’nin amaçları çatışıyor.
AKP iç politikada giderek Libya’daki sivilleri koruyan değil, Batılı saldırganlara yardakçılık eden ülke olarak damgalanıyor.
Libya olayı iktidar adına can sıkıcı yönde ilerliyor...
Bülent Arınç, “gazetecilerin tutuklanması üzücü” demiş.
Pardon... Hani onlar gazetecilikten değil de terör suçundan tutuklanmışlardı!
* * *
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “İlköğretimdeki kızım artık Andımız’ı okumayacak” demiş.
Kızını boşver. Sen seçilirsen “Milletvekili Andı”nı yine okuyacak mısın, okumayacak mısın?
Fahrettin Fidan
* Cumhurbaşkanımız Sayın Gül, Gabon’daki balıkçıya “Kayığına motor göndereyim mi’’ demiş.
Belki bizim vatandaşımız da yüzünü siyaha boyarsa birileri dertleriyle ilgilenir!
Engin Balım