21 - 22 Haziran günleri Amasya Genelgesi’nin açıklandığı tarihtir.
Aradan 89 yıl geçti...
Mustafa Kemal’in; 21 - 22 Haziran 1919 gecesi emir subayı Cevat Abbas Bey’e Saraydüzü kışlasında yazdırdığı bu genelgenin ilk üç maddesi şöyledir:
1. Vatanın bütünlüğü ve milletin istiklali tehlikededir.
2. İstanbul Hükümeti, üzerindeki sorumluluğun gereklerini yerine getirmemektedir.
3. Milletin istiklalini yine milletin kendi azim ve kararı kurtaracaktır.
Görüldüğü gibi... 89 yıl öncesiyle bugün arasında fazlaca fark yoktur...
Sadece bugün görevde olanın adı İstanbul değil, Ankara hükümetidir...
Ulusalcı güçlerle işbirlikçi Vahdettin’e bağlı güçler arasındaki mücadele o gün bugün sürüyor...
AP Başkanı Pöttering, “AKP kapatılırsa müzakereler durur” demiş.
Bizi almamak için böyle bir bahane fırsatını kaçırmaları mucize olurdu zaten...
Haldun Ertem
Kene zamanı...
Sinemada izlediğimiz hayali korku filmleri vardır.. Toprağın altından garip yaratıklar çıkar.. Kentte bir dev örümcek peydah olur.. Veya bir öldürücü virüs bütün bir ülkeyi tehdit eder.. İnsanlar dehşet için ne yapacaklarını şaşırır...
Ülkemiz şu anda öyle bir dehşet yaşıyor...
Üstelik bu bir kurgu film değil... Sapına kadar gerçek...
Kene korkusundan insanlar artık pikniğe gidemiyor. Çimenlere serilip oturamıyor... Dün bir haber geldi... Yozgatlılar Derneği, Arnavutköy’de düzenlediği Murat Balaban konserini iptal etmiş... Sebep, geçen hafta Ümraniye’de yapılan piknikte iki kişinin kene tarafından ısırılması...
Ceplerimize yapışan keneler yetmedi.. Şimdi etimize musallat olanlar çıktı piyasaya...
Ne talihsiz milletiz!
* İstanbul’da haftada bir töre cinayeti işleniyormuş.
Böyle istikrar olmaz olsun...
Ahmet Nedim
Rehn geyiği...
İnternet siteleri Futbol Federasyonu’nun eş dost akrabayı İsviçre’de nasıl da güzel ağırladığını anlatıyor.. Medyaspor internet sitesine göre... İstanbul Büyükşehir Belediyespor Kulübü’nün başkanı Göksel Gümüşdağ’ın babası Hasan Gümüşdağ ile amcaoğlu Süleyman Gümüşdağ ve kayınpederi Hasan Gülbaran da İsviçre’de devlet protokolüyle ağırlanıyormuş... Kimsede rahatsızlık yok!
Bizim Futbol Federasyonu bu arada AB Komiseri Olli Rehn’i Portekiz maçına davet etmiş. İsviçre’de bir gün ağırlamış. Haberi Gerçek Gündem sitesi geçti. AB’de kıyamet koptu. Olli Rehn’den hesap soruluyor... Olli’nin maç biletini ve otel ücretini ödediğine ilişkin belge göstermesi isteniyormuş.
Elâlem ne küçük işlerin peşinde koşuyor! Ne olmuş gariban milletin cebinden biraz da Olli otlanmışsa... Anayasa Mahkemesi’ne karşı AKP yanında yer almasıyla böyle bir kıyağı anasının ak sütü gibi hak etmedi mi? Bırakın bir fırt da o çeksin... Bu millet öder!
Ak demokratlar!
Malumunuz, ülkemizde artık cumhuriyeti ve ulusu savunmaya çalışanlar darbeci oluyor... AKP ise demokrasi, insan hakları ve hukuk savunucusu...
Buna AKP borazancılarından başka kim inanıyor bilmiyoruz.. Ancak buyurun
demokratlığa ve hukuk severliğe bir örnek...
Geçen ay Emniyet Genel Müdürlüğü
İstihbarat Başkanlığı’nın, hâkim kararı çıkarıp ülke çapında tüm sabit ve mobil telefonları, faks ve internet haberleşmesini izlediği
ortaya çıkarıldı... Haberi Milliyet’te Gökçer Tahincioğlu imzasıyla okudunuz...
Şüpheli-masum ayrımı yapılmaksızın
kimin kimle haberleştiği, mesajlaştığı sınırsız bir izlemeye tabi tutuluyordu...
İşadamı, gazeteci, yazar, düşünür, bilim adamı, doktor, mimar, avukat, sanatçı... Aklınıza kim geliyorsa izleniyor, meslek sırları ele geçiriliyor, kayda alınıyordu.
Olay, kamuoyunu ister istemez tedirgin etti...
Peki etti de ne oldu?
Uygulama sona mı erdi?
Jandarma’nın aynı çaptaki dinleme isteklerine “Anayasa’ya, demokratik düzene ve insan haklarına aykırıdır” diye itiraz eden Adalet Bakanlığı, Emniyet’in dinlemesine de karşı çıktı mı? Sonuç ne oldu? Hiç duymadık...
Hukuka ve insan haklarına saygılı bir iktidar böyle suç işler, masum - kuşkulu demeden tüm
yurttaşları izler mi?
En azından olay ortaya çıktıktan sonra bu izlemeyi durdurup halkın tedirginliğini gidermez mi? Uygulamanın durdurulduğunu açıklamaz mı?
Ayrıca Deniz Baykal grup toplantısında daha vahim bir duruma işaret etti. Dedi ki:
“Türkiye dinlemede yeni bir düzene
geçmiştir. 5 bin kişi bizzat Başbakan’ın emriyle 70 milyonu dinliyor. Bu 5 bin kişi bir cemaat
kadrolaşmasıdır.”
İktidardan bu suçlamaya da açıklayıcı yanıt gelmedi.
Vatandaşın bu konuda tedirginliği hiç mi hiç ilgilendirmiyor iktidarı... Hatta bu tedirginlikten memnun gibiler.
Dinleniyor ve izleniyorsan bunu olağan
kabul edeceksin, sesini kesip oturacaksın...
Bunlar demokrat öyle mi? Faşist kim oluyor o zaman?