Açık Pencere Şimdi şu uyarıya dikkat:"CHP türbanla ilgili olarak 10 ve 42. maddelerde yapılan Anayasa değişikliklerini Anayasa Mahkemesi'ne götürmemelidir. Götürürse hata yapar..."Egemen Doğan'ın bu önerisi önce şaşırtıcı geliyor.. Ama hiç de öyle değil...Çünkü... 10 ve 42. maddelerde yapılan değişikliklerde türbana izin veren bir husus olmadığı için, Anayasa Mahkemesi iptal edilecek bir aykırılık da bulmayabilir. (Sabih Kanadoğlu da yapılan değişikliğin bir şeyi değiştirmediğini söylüyor...) Anayasa Mahkemesi değişiklikleri iptal etmediği takdirde bu defa türban taraftarları tarafından 'Bakın iptal edilmedi demek ki türbanla serbestçe üniversiteye girilebilir' havası yayılacaktır... (Tıpkı geçen pazartesi okullar açıldığında olduğu gibi)... Ve 17. maddeye gerek kalmadan türbanla üniversiteye girme uygulaması başlatılacaktır. Rektörler bu yönde zorlanacaktır. İktidar biraz da bu duruma güvenerek 17. maddeyi (şimdilik) yasalaştırmaktan kaçınıyor...CHP kurmayları Anayasa Mahkemesi'ne gitme konusunu bir kez daha düşünmelidir... Cumhurbaşkanı Gül'ün türbanla ilgili anayasa değişikliklerini her an imzalaması... CHP'nin de vakit geçirmeden konuyu Anayasa Mahkemesi'ne götüreceği biliniyor... İngiltere'de yapılan bir araştırmada insan davranışlarının koyunlarla paralel özellikler taşıdığı görülmüş. Biz öyle olduğunu biliyorduk zaten... Bir dönem Ankara'sının ünlü ismi Ali Özoğuz, "kifayetsiz muhteris", "müzmin muteriz" gibi deyimleri günlük dilimize armağan eden kişidir. Olağanüstü renkli ve zeki adamdı Ali... Sık sık biz Türklerin "Ayrıntıda ciddi esasta lakayt" bir toplum olduğumuzu söylerdi... Nitekim işte... Dinde dahi teferruat sayılan türban konusunda olduğumuz kadar hiçbir konuda ciddi değiliz... İktidarın ılımlı İslam siyaseti de aynen öyle... Bakınız AKP'ye... Türban ve alkol konusunda ciddi... Rüşvet, yolsuzluk, talan, yalan gibi esasa ilişkin konularda alabildiğine lakayt... Böylesi de oldukça karlı, kazançlı tabii... Lakayt Bir üzerinde çürütürsün/ Bir içinde/ Ne biçim dünyasın böyle/ Bir yudum suyunu içtikse/ Bir folklor dansçısı okurumuz yazıyor:"Biz kültürümüzün zenginliği ile her zaman övünürüz. Zenginliklerimizden biri de geleneksel kadın başlarımızdır. Şimdi övündüğümüz bu kadın başları İslami değil diye çöpe mi atmalıyız?Hanımları tektipleştirmek nasıl bir özgürlük anlayışıdır? Bu arada kimi lise müdürlerinin bizden el ele tutuşmadan dans etmemizi istediklerini anımsatayım. Kültürümüz ile ülkeye hâkim olmaya çalışan zihniyetin çelişkisini her fırsatta görmek mümkün..." Folklor Publilius Syrus, MÖ 1. yüzyılda yani bundan 22 yüzyıl önce yaşamış bir tiyatro yazarı ve sanatçısı... Yazdığı eserler bugüne kalmamış... Ama o eserlerin içindeki özdeyişler günümüze kadar uzanmış birer cümlelik hayat dersleridir... Mesela: Yasa öfkelenen kişiyi anlar, öfkelenen kişi yasayı anlamaz. Talih dönektir, verdiğini çarçabuk geri ister. İlk kayıp düştüğün yerde eğer ikinci kez kayıp düşmüşsen bu senin suçundur. Doktorunu mirasçı yapan hasta kendine kötülük eder. Talihe duyulan güvenle her ne yapılırsa kötü yapılır. Çoğunluğun korktuğu kişi çoğunluktan korkmalıdır. Bir kimseye sık sık kızmak istemiyorsan bir kez kızmalısın. Syrus * Zavallı koyun sürüsü!.. Çobanı da o besler, çoban köpeğini de, kurdu da... Sevgili vatandaşlarım. Hepinizi önce en kalbi duygularda selamlıyor, ciğerden yapacağım konuşmama geçiyorum. Ciğer dedim de aklıma geldi. Ne geldi? Tabii ki ciğercinin kedisi. Ciğercinin kedisi ciğere nasıl bakar bilirsiniz. İçi giderek... Ah şunu ele geçirsem de mideye indirsem diyerek... İşte o malum zat da bizim bulunduğumuz yere öyle bakıyor. Aynen ciğercinin kedisinin ciğere baktığı gibi... Yalanarak ve de ağzı sulanarak... Kalk oradan da biz oturalım diyor. Yok yaa! Affedersiniz, bizim alnımızda enayi mi yazıyor? Birileri bize bu koltuğu ikram mı etti? Hayır. Ya nasıl aldık? Söke söke aldık... Eee? O zaman sen de söke söke al tepe tepe kullan... Maçan sıkıyorsa tabii. Ama nerde o maça sende, nerdeee.Tutturmuş türban diye... Yatıyor türban, kalkıyor türban... Hay senin başına türban dolansın da içinde havasız kalasın emi. Ne demişler? Kararı sadece verir millet, otur oturduğun yerde, kapa çeneni, etme adamı illet.İktidar olmak kiimmm, sen kim. Yahu sana iki koyun verseler onları bile güdemezsin be. Bak, biz evvelallah altı senedir tam 73 milyon koyunu... Olmadı mı? Olmazsa olmasın yahu... Olsa da koyunu, olmasa da koyunu icabında...Başka ne diye tutturmuş? Laiklik. N'olmuş laikliğe? Laiklik elden gidiyormuş! Nereye gidiyor? Kim götürüyor? Nasıl götürüyor? Var mı bunların cevabı? Tabii ki yok. Bozuk plak gibi takılmış, aynı şeyleri söyleyip duruyor. Yahu biz buradayken laiklik gider mi? Gitmesine izin verir miyiz? Laikliğin teminatı biz değil miyiz? Eee? Yok efendim, kediye ciğer emanet edermiş de bana laikliği etmezmiş! Sen kimsin be! Sana soran mı var? Senden emanet isteyen mi var? Biz emaneti milletten almışız, millettteeeennn.Bakın gene asabımı bozdu kitapsız. Biraz daha konuşursam ağzımı bozacağım, bu da bize yakışmaz. Ama şeytan diyor ki... Tövbe, tövbe. Alın lan şu mikrofonu önümden... Hah şöyle. Oh... m.asik@milliyet.com.tr Hitabet örneği!