Ankara’nın kurtuluşu deyince akla ilk takılan babayiğit seymenlerin o ağır ve asil görüntüleridir. Atatürk’ü Ankara’ya gelişinde onlar karşılamıştır. Her yıl geleneksel giysileriyle Ata’yı aynı yerde Ankara zeybeği ile karşılarlar. Peşinden de Seymen alayı yürüyüşü yapılır. Daha doğrusu yapılırdı. Bu yıl yasaklandı. Meğer Ankara Valiliği 10 Aralık 2010 tarihinde tedbirini almış! Başkentteki milli ve mahalli kutlamaların icrasında “Ankara halkının günlük yaşamında herhangi bir mağduriyet yaratılmaması ve genel hayatı olumsuz etkilememesi” için “Ana caddelerde genel yaşamı olumsuz etkileyebilecek yaya ve motorize herhangi bir programın uygulamasının yapılamayacağı” belirtilmiş. Her yıl yapılan Garnizon Koşusu için de bu defa güzergâh gösterilmemiş. O da yasaklanmış.
Ankara halkını mağdur eden nedir? Trafik tıkanıklığı mı? Atatürk’ü anımsamak mı? Herhalde ikincisi.. Yoksa Ankara’da trafik gece gündüz her gün tıkanıyor. Devlet büyüklerinin geçtiği yollar kesiliyor, araçlar ve yayalar uzun uzun böyüğün geçmesini bekliyor. Buna alışık Ankara halkı yılda bir kez Atatürk’ün Ankara’ya gelişi kutlanırken mi rahatsız olacak? Genel yaşama gelince.. Atatürk’ü anmak genel yaşamı olumsuz etkilemez, güçlendirir.
Atatürk’ün Ankara’ya gelişi, Kurtuluş Savaşı dönemindeki en önemli aşamalardan biridir. Çünkü Millet Meclisi Ankara’da kurulacak, savaş buradan yönetilecek, başkent Ankara olacaktır. Ankaralılar 91 yıl önce Atatürk’ü Ankara kapısında karşıladılar, bağırlarına bastılar. Birileri şimdi adeta onları cezalandırmak istiyor...
Geleneksel Atatürk Koşusu’na bu yıl izin verilmemiş.
Koşmak için izin istemeye gerek yok ki!
Polis “Hakkımı arıyorum, protesto ediyorum” diye sokağa çıkanı zaten kovalıyor...
Gülhan Elmas
Türk Dil Kurumu “Devletin malı deniz, yemeyen domuz” deyimini sözlüklerden çıkarıyormuş.
İktidar programlarından çıkarabiliyor musunuz, mesele o...
Haldun Ertem
Kaynak Kemal!
“... Yeni bir kaynak çıktı; ‘Kaynak Kemal.’ Umut simsarlığı kârlıdır ama hayal kırıklığı da ağırdır. Umut tefeciliği yapanlar millete kaybettirir.”
Kemal Kılıçdaroğlu’nun vaatlerini sıralarken AKP’lilerin “Kaynak nerede?” sorusuna verdiği “Kaynak benim” yanıtını Tayyip Erdoğan pazar günü Meclis’teki bütçe konuşmasında yukarıdaki sözlerle eleştirmişti, hatırlarsanız.
Bu hatırlatmadan sonra geliyoruz bir başka hatırlatmaya... Tarih 24 Aralık 2003. Genel Kurul’da 2004’ün bütçe görüşmeleri yapılıyor. Kürsüde Başbakan Tayyip Erdoğan. Bir ara sarf ettiği sözler tutanaklara aynen şöyle yansıyor:
“Yola çıkarken kötümser senaryolar yazanlar, bize hep şu soruyu sordu: ‘Kaynak nerede?’ Bugün de aynı soruyu soranlar var; kaynak nerede? O gün dedik ki ‘kaynak AK Partisi’dir; kaynak Türkiye’nin ta kendisidir. Bu kaynak sayesinde, bir yıl gibi kısa bir zaman içinde Adalet ve Kalkınma Partisi Türkiye’yi bir girdaptan çıkarmıştır.”
İnce projeler!
CHP Grup Başkan Vekili Muharrem İnce, bütçe görüşmelerinde konuşuyor:
- “Ergenekon” dediniz, her yere kondunuz. Rektörlerin başına kondunuz, yargıçların başına kondunuz, askerlerin başına kondunuz, savcıların başına kondunuz, gazetecilerin başına kondunuz, düşünen, yazan, size muhalif herkesin başına kondunuz, bir tek Deniz Feneri’ne konamadınız. (CHP sıralarından alkışlar)
MUHARREM İNCE (Devamla) - Ben, bu kürsüden diyorum ki:
Ey halkım!
Hastalık yayılıyor, Pas demiri yiyor, Yüreklerin kulakları sağır, Hava kurşun gibi ağır, Bağır bağır bağırıyorum.
Sizi, hepinizi, AKP’den hesap sormaya çağırıyorum. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Son olarak FATİH Projesi’ni başlatan hükümete, bir öğretmen olarak birkaç proje öneriyorum. Eğitimde FATİH Projesi’nden sonra, ben size bir “ÖMER projesi” öneriyorum: Öğretmenlerin maaşlarını ele güne muhtaç etmeyecek rakama yükseltme projesi. Baş harflerine bakarsanız ÖMER projesidir.
Bir projem daha var size “ORHAN projesi”: Ortalık rezalet, hani adaletin nerede projesi.
AHMET KOCA (Afyonkarahisar) - Çok mu düşündün bunları?
MUHARREM İNCE (Devamla) - Size bir projem daha var, “YAVUZ projesi”: Yalanı, avantayı, vurgunu, zalimliği yok etme projesi.
Bakın, bir projem daha var -bunu gerçi yakından bilirsiniz- “VAHDET projesi”: Vatanı, Atatürkçülüğü, Hürriyeti derdest etme teknikleri projesi. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Necmettin Erbakan, “Usta varken çırağa itibar edilmez” demiş.
Ya yetiştirdiği çıraklara kötü diyen ustaya itibar edilir mi muhterem Hocam?
Fahrettin Fidan
Ergenekon sanıklarının tutukluluk süresi 10 yıla çıkabilirmiş.
Suçu kanıtlanmamış insanların bu kadar süre hapiste yatırıldığı bir ülkede demokrasi ve hukuktan dem vurmak Kibariye’nin arya söylemesine benzer...
Ahmet Nedim