İstanbul Anakent Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Levent’teki İETT arazisi hakkında “İETT arazisini satıştaki hesabımız tutmadı. Çünkü birileri çomak soktu” diyor. Böylece arazinin satışına ilişkin dava açan odaları suçluyor. Kendi yaptığı yolsuzluğu bu şekilde gizliyor.
Levent’teki İETT arazisi 21 Mart 2007 tarihinde Şeyh Maktum’un büyük ortak olduğu Sama Dubai şirketine 1.156 milyar YTL’ye satıldı... Aradan 21 ay geçti... Sama Dubai aldığı arazinin parasını hâlâ ödemedi. İstanbul Anakent Belediyesi’nin 34.5 milyon YTL’lik pey akçesini yakıp yeniden ihaleye çıkması gerekiyor. Ama Anakent Belediyesi bunu yapmıyor... Sadece bekliyor...
CHP’li Belediye Meclisi üyesi Hüseyin Sağ, geçenlerde bu bekleyişin sebebini sordu...
Gelen yanıta göre...
Sama Dubai süren davalar nedeniyle ihalenin ayıplı olduğunu iddia etmiş, Anakent Belediyesi de bu bahaneyi kabul etmiş! Oysa arazi üzerinde ihaleye çıkılırken de dava vardı. İhaleyi alan şirket bunu biliyordu. Şimdi çamura yatıyor. Zorlu Holding’in aldığı Karayolları arazisi aynı durumdaydı. Ama Zorlu o arazi bedelini hiç bekletmeden ödedi.
Zarar hukukun işlemesinden değil, Anakent Belediyesi’nin ihaleyi iptal edip yenisini yapmamasından doğuyor. Bir şirkete böyle avantaj ilk kez sağlanıyor. Peki neden bu kıyakçılık? Sama Dubai şirketi ile Kadir Topbaş arasında ne gibi bir özel yakınlık var? Sayın Kadir Topbaş, bunu açıklar mısınız?
Kriz çoktan geldiKrizden az mı etkileneceğiz, çok mu? Teğet mi geçecek, delip mi geçecek? Gibi soruların çok da anlamı yok... Türkiye şu anda derin bir krizin içinde zaten... Bunu Türkiye İş Kurumu’nun verilerine bakarak anlamak olası...
Türkiye genelinde iş için başvuranların sayısı 2007 yılı kasım ayında 59 binken bu yılın kasım ayında 148 bine yükselmiş... Son 11 ay esas alınırsa... 2007 yılında 629 bin kişi, 2008 yılında 1 milyon 4 bir kişi kendisine iş bulunması için başvurmuş...
İş başvurularındaki bu denli yüksek artışlara rağmen işe yarleştirmede bir artış yok... Türkiye genelinde geçen yılın 11 ayında da, bu yılın ilk 11 ayında da 90 bin dolayında işçi işe yerleştiriliyor...
İstanbul genelinde 2007 yılında kuruma başvuran kişi sayısı 121 bin 232 iken, 2008 yılının ilk 11 ayında bu sayı 212 bin 666 olmuş... Yani iş başvurusu 11 ayda yüzde 84.76 artmış....
* * *
Buna rağmen İş Kur kapılarında eskisi kadar büyük kalabalık görünmüyor derseniz.. Haklısınız.. Çünkü işlemlerin büyük bölümü internetle yapılıyor...
Hatta kimsenin kurumun kapısına gelmesine gerek yok...
Açık işler de ‘www.iskur.gov.tr’ adresinden izlenebiliyor.
* * *
İş Kur’un bir etkinliğini daha burada belirtelim... İstihdamın artırılması ve nitelikli işgücü ihtiyacının karşılanabilmesi için “Mesleki Eğitim Kursları” düzenliyor. Bu kurslar üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği halinde yürütülüyor. Kursların amacı, nitelikli işgücü açığını gidererek mesleki uzmanlığı sağlayabilmek. 2009 yılında 25 bin kişinin mesleki eğitim programından geçirilmesi planlanıyor. Eğitim boyunca kursiyerlere aylık 330.00 YTL ödeniyor...
İşletilen talihsiz delikanlı arkadaşına anlatıyor:
“Geçen gün bir kız telefon etti:
- Bu akşam bize gel, hiç kimse yok, dedi...
- Ee?
- Akşam gittim, evde hiç kimse yoktu...”
Soru: Şımarık zenginin çocuğu nasıl
1 trilyon sahibi olabilir?
Cevap: İşe 2 trilyon lirayla başlarsa...
Le Figaro...New York Times, Le Monde, The Economist gibi yayın organlarının oluşturduğu koroya Fransız Le Figaro gazetesi de katıldı... 8 Kasım tarihli haberin başlığı:
“Türk Başbakanı artık inandıramıyor...”
Lauren Marchand imzalı haberde Erdoğan’ın “29 Mart seçimlerini kazanmazsam giderim” şeklindeki sözleri de ‘bravade’ (farfaralık, yalancı pehlivanlık) diye niteleniyor...
Erdoğan’ın son zamanlarda TSK’nın yanında tavır alması, “Ya sev ya terk et” gibi çıkışları havayı aleyhine çevirdi... Lobiler kılıçları çekti...
Bu arada Abdullah Gül lobisinin de iyi çalıştığını burada kabul edelim...
Özür ve kabahatİki yıl önce olumlu bir yasa çıktı... Özürlülere evde bakım hizmeti adı altında belli bir aylık ödenecekti... Bir yakınımız 1.5 yıl önce gerekli evraklarla Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne başvurdu. Başvurunun en geç geçen temmuz ayına kadar sonuca bağlanacağı bildirildi. Bırakın sonuca bağlamayı... Henüz eve gelip yerinde tespit bile yapmadılar. Yakınımız, ha geldiler ha gelecekler diye aylardır evden çıkamadığını anlattı dün.. Bir de söylentiyi aktardı... Sağlam kişiler özürlü numarası yaparak ön sıralara girmiş... Gerçek özürlüler geride kalmış...
Soru: 10 Aralık Dünya
İnsan Hakları Günü en etkin şekilde nerede idrak edildi?
Yanıt: Bir gencin polis
tarafından vurulması üzerine halkın galeyana geldiği
Yunanistan’da...
Haldun Ertem