İşadamı Murteza Çelikel dostumuzun TÜSİAD’la ilgili bir tespiti vardır:
- Yaptıkları önerilerin üç günden fazla ömrü yoktur, der...
Zenginler kulübü öyledir... Uzmanlar kiralanır, tonla para verilir, ortaya çıkan rapor üç beş gün çeneleri yorduktan sonra rafa kaldırılır.
Şimdi de Anayasa raporu hazırladılar... Daha önce AKP’ye başarısız bir taslak hazırlayan Prof. Ergun Özbudun önderliğinde 22 akademisyen 5 ay uğraşmış bu rapor için... Bazı hedefler çok ilginç;
- Cumhuriyet dışında değiştirilmez madde olmayacak...
- Bölgeler kendi eğitim sistemini ortaya çıkarabiliecek...
- Atatürkçülüğe ideolojik anlam yüklenmeyecek...
- Türk milleti veya milliyetçiliğe atıf yapan ifadeler Anayasada yer almayacak...
- Vatandaşlığın tanımlamasında Türklük kavramına yer verilmeyecek...
Özetle... Cumhuriyetin içi boşaltılacak.. Laikliğin akıbeti meçhul... “Türk” sıfatı tarihe gömülecek... Uzun dönemde de herhalde “Türklerin ülkesi” anlamına geldiğinden “Türkiye” sözcüğü kaldırılacak...
Cumhuriyetin kimyasını değiştirmek TÜSİAD’ın görevi midir? Öyle görünüyor ki yıllar önce Cem Boyner liderliğindeki Yeni Demokrasi Hareketi’nin hedeflerine bu defa TÜSİAD şemsiyesi altında varılması amaçlanmış. Nitekim toplantıya damga vuran konuşmayı da Cem Boyner yaptı. Bu Anayasa Türkiye’yi böler diye düşünenlere peşin cevap verdi: “Türkiye’nin insanlarının mutluluğu, onuru, haysiyeti bu ülkenin bölünmesinden daha önemlidir”...
Sormalı; Acaba ne zamandan beri halkın mutluluğunu bu kadar önemsiyorsunuz? Boyner Holding’de çalışanları mutlu etmek için her yıl istedikleri zammı veriyor musunuz? Hiç duymadık da...
“İktidara gelirsem hamilelik süresini 6 aya indireceğim.”
Süleyman Ekim
TÜSİAD’ın hazırladığı taslakta anayasadan Türklük kavramının çıkarılması istenmiş.
Daha önce TÜSİAD kendi adındaki “Türk” kavramını çıkarsın!
F. Fidan
* * *
Soru: Erdoğan’ın Libya konusundaki çelişkili tutumu en çok kimi zora soktu?
Yanıt: Yandaş basını... Teknik direktör oyun esnasında taktik değiştirdikçe ofsayta düşüp duruyorlar...
H. Ertem
Dilimiz Türkçe
Medya, performans, vizyon, misyon, sponsor, show, stand up, moderatör... Bu sözcükler giderek kulağımıza daha fazla çalınıyor... Çünkü radyo televizyon yayınlarında bu sözcükleri kullanmak marifet sayılıyor... Ya da moda...
Dil Derneği Başkanı Sevgi Özel, yaptığı açıklamada radyo ve televizyonları dilimize saygılı olmaya çağırıyor... Şu saptamayı yapıyor:
“TV ve radyolar güzel yüzlü, güzel sesli ve ünlü kişilerle çok izlenme yarışındadır. Türkçenin doğru, etkili kullanılması için emek ve para harcamaktan kaçınmaktadırlar. Oysa TV ve radyoların güzellik anlayışı, Türkçeyi doğru konuşan kişiler ve hizmetiçi eğitimle taçlandırılabilir...”
Unutmayalım... Ulusal servetimizin başında dilimiz gelir...
Taraf balyozu
Taraf Gazetesi 15 Mart günü birinci sayfasından “Balyoz itirafları” başlıklı bir haber verdi. Habere göre, internet sitesine bir ses kaydı düşmüş, bu kayıtlarda beş askeri hukukçu, kendi aralarında Balyoz ’u değerlendirmişti. Birinci Ordu Komutanlığı ’nda Balyoz Darbe Planı ’nı soruşturan savcı Albay Bülent Münger de bantta sesi olan kişilerden biriydi. Albay Münger, kayda alınan konuşmasında ‘incelediği belgelerin kesinlikle darbe planına ait olduğunu, sahte denilen CD’lerin de güncellendiğini’ belirtiyordu.
Mehmet Baransu imzalı haberde deniyordu ki:
“Taraf, prensip gereği internet sitesine düşen ses kayıtlarını yayınlamıyor. Ancak, dün kendisine telefonla ulaştığımız Münger, internete düşen ses kaydından haberi olduğunu, birilerinin kendilerini dinlemiş olabileceğini söyledi...”
Aynı haber Zaman gazetesinde de yer aldı. Albay Münger haberi yalanladı. Bu yalanlama Zaman gazetesinde yayımlandı. Taraf Gazetesinde yayımlanmadı. Merak edip Savcı Münger’i aradık... Bu haberi Taraf muhabirine doğrulayıp doğrulamadığını sorduk. Doğrulamadığını, gelen telefona sadece “İnceleyeceğiz” yanıtı verdiğini söyledi.
Haber basit bir mahalle kavgasını değil... 160 yüksek rütbeli subayın tutuklu olduğu Balyoz davasını derinden etkileyecek nitelikteydi. Kamuoyunun kanaatini değiştirecek önemdeydi. Gazete sanıkların üzerine yalan haberin çamurunu attı, öylece bıraktı. Lafa gelince hukukun üstünlüğünden dem vuranların hukuka saygısı işte bu... Bir dostumuzun dediği gibi.. Ülkede hukuk bir yana vicdan da aranır oldu...
30 aydır...
Başbakan Erdoğan “Hapisteki 27 gazetecinin hiçbirinin suçu gazetecilik değil” görüşünü sık sık tekrarlıyor...
30 aydır Silivri’de tutuklu olan Tuncay Özkan gazetelere gönderdiği mesajda diyor ki:
- Ben iktidar muhalifi bir gazeteci olduğum için Ergenekon davasından tutukluyum. Cebir, şiddet ve terör uyguladığımı iddia edenler kanıt göstermek zorundadır. 30 aydır hiç kimse böyle bir kanıt gösteremedi...
Özkan “gazetecilik dışında bir suç” tan hapiste olduğunun ispatını bekliyor... Bu arada Mustafa Balbay gibi o da CHP’den adaylık için başvuruda bulunduğunu açıklıyor... İyi şanslar diyelim...