Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Özel hastanelerde hekimlerin bir günde en çok 50 hasta bakmalarına izin var. Devlet hastanelerinde ise böyle bir sınır yok. O yüzden bazı hastanelerde bazı hekimlerin günde baktığı hasta sayısının 100’ü geçtiği bildiriliyor... Devlet hastanesi hekimi bundan memnun mu? Evet memnun... Biraz da mecbur... Çünkü hasta sayısına göre performans ödemesi alıyor... Sonuç... Bir hekim dostumuz özetliyor:
“Bu yüzden hatalı teşhis ve tedavi artıyor.”
Bir hekim günde 6 saatlik net bir çalışma boyunca bir hastaya 20 dakika ayırsa en çok 18 hastaya ulaşılabilir. 10 dakika ayırsa bu rakam 36’da kalır... Bir hekimin 100 hasta bakabilmesi için her birine 3 dakika dolayında zaman ayırması gerekir...
Hasta açısından çok sakıncalı olan bu durum  devlet için de zararlı. Bir hekim dostumuz diyor ki:
“Hastaya şöyle bir bakmak, bol bol reçete yazmayı doğurmaktadır. Bu durumda devletin ödediği ilaç giderleri hızla artmaktadır. İlaç tekellerinin kasası doldukça, devletin kasası boşaltılmaktadır?”
Hastanelerin kazandıkları döner sermayelerinin yüzde 2’lik bölümü Ankara’da havuz yaratılarak Sağlık Bakanlığı’ndaki müsteşar, müsteşar yardımcıları ve bürokratlara dağıtılıyor. Bakanlık, bu yüzden devlet hekimlerinin çok hasta bakmasını destekliyor. Ama bunun ceremesini hastalar ile devlet bütçesi çekiyor... İnsan sağlığı parasal hesaplara alet edilmemeli... Hele böylesi ucuz hesaplara hiç...

Haberin Devamı

Telefon dinlemeler şahane...
Kapatma davası bahane... Vatandaş cepten vuruldu, enflasyon çift hane...
Haldun Ertem

Devlete bak hele 
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Meclis Başkanlığı’na sunduğu soru önergesinde Cumhurbakanı Gül’le ilgili dosyayı soruyor. Meclis Başkanvekili Nevzat Pakdil soru önergesine verdiği yanıtta  “23’üncü yasama döneminde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bulunan, Kayseri Milletvekili Abdullah Gül hakkındaki soruşturma dosyası, Sayın Abdullah Gül’ün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 28 Ağustos 2007 tarihli 6’ncı birleşiminde Cumhurbaşkanı seçilmesi sebebiyle, 4 Eylül 2007 tarihli yazımızla Başbakanlığa iade edilmiştir” bilgisini veriyor.
Netice... Başsavcılık ‘TBMM’de’ diyor... Meclis, Başbakanlığa ‘İade edildi’ diyor. Adalet Bakanlığı ‘Dosya bendedir ya da değildir’ demiyor. Dosya kayıp. Atilla Kart diyor ki:
-  Dosya ya Adalet Bakanlığı’nda ya Başbakanlık’ta.  Siyasi otoritenin bilgisi çerçevesinde dosya sümenaltı ediliyor, bunun başka anlamı yok.”

Haberin Devamı


Servis
İzmir’de özel bir hastanenin yönetim kurulu başkanlığını yapan, 49 yaşındaki Uzman Doktor Ahmet Seçkin Önoğlu, önceki akşam eşi Değer Önoğlu’yla birlikte ünlü bir balık restoranı olan Sipari Restoran’a gitti. Eşiyle yan yana oturan Önoğlu iddiaya göre bir garson tarafından eşinin karşısına oturması yönünde uyarıldı. Garsonun “Müessesemizin kuralı, ileride uygunsuz durumlar olabileceği için böyle davranıyoruz” dediğini öne süren Dr. Önoğlu eşini de alıp restoranı terk etti. Vatan’da yer alan habere göre... Restoran sahibi Mehmet Önen ise, Önoğlu’nun, gelip geçenlerin ve yemek taşıyan garsonların takılıp düşmemesi için eşinin karşısına oturmasını söylediklerini kaydetti. Daha neler göreceğiz bakalım.. Neler neler...

Haberin Devamı


Fenerbahçe Arda’yı da istemiş.
Aziz başkan Galatasaray’ı artık “ezeli rakip” olarak değil, “kardeş kulüp” olarak görmeye başladı...
Akif Kökçe


TRT’de parazit 
Türkiye’nin 27 Mayıs darbesine ilerlemesinin sebeplerinden biri  devlet radyosunun Demokrat Parti organı haline gelmesiydi. Devlet yayını parti yayını haline gelirse ülkede demokrasi bitmiş demektir. 1961 Anayasası bu yüzden TRT’ye özerklik verdi. Gelen iktidarlar bu özerklikten hazzetmedi tabii... Ama hiçbir iktidar TRT’yi AKP gibi  pervasızca kendine bağlamamıştı. TRT yeniden DP dönemlerindeki “parti organı” kimliğine dönüşüyor.. İşte örnekler...
Anayasa Mahkemesi’nde görüşülmeyi bekleyen türban davasıyla ilgili haberleri TRT ilk başta ‘başörtüsü davası’ diye veriyordu... Şimdi ‘özgürlüklerin genişletilmesini düzenleyen dava’ başlığıyla veriyor...
Başbakan Erdoğan, geçen çarşamba Osmaniye’deydi... Düzenlenen salon toplantısını izlemekle görevli kameraman detay alırken çarşaflı bir kadını da çekmiş. Bu görüntü haberlerde ekrana gelince ortalık birbirine girdi. Bunun, AKP hakkındaki kapatma davası sürerken kasıtlı olarak yapıldığı ileri sürülerek muhabir, kameraman ve yönetmen çeşitli cezalara çarptırıldı.
Bu olaydan iki - üç gün sonra AKP’nin Kızılcahamam toplantısı yapıldı. Başbakan, buradaki konuşmasında, doğalgaz ve elektriğe zam yapacaklarını söyledi. Bu sözler bütün özel kanallarda aynen yer aldı. TRT’de ise “Başbakan, doğalgaz ve elektriğe zorunlu fiyat ayarlaması yapılacağını bildirdi” diye yayımlandı... Aslan yöneticiler Başbakan’ın ağzından yanlışlıkla kaçtı, diye düşünmüş olacaklar ki zam sözcüğünü sansürlediler, yerine ayarlama sözcüğünü koydular.
Bu politika reytinglere nasıl yansıyor? Bir TRT’ci anlatıyor:
“Ana haber reytinglerimiz 25 ile 50. sıra arasında gidip geliyordu. Yeni TRT Haber Merkezi Başkanı Ahmet Çavuşoğlu ile birlikte bu rakamlar 50 ile 75 bandına geriledi. Mayıs ayında iki gün (16 ve 26 Mayıs’ta) AB Grubu’nda ilk yüze bile giremedik...”