1 Mayıs 1977 katliamı, işçiler 1 Mayıs günü Taksim’de toplandığı için meydana gelmedi. Devlet kaynaklı bir provokasyon düzenlendiği için meydana geldi. Tören alanına gizli noktalardan ateş açıldı. Silahlar patlayınca insanlar kaçıştı, meydan kana boyandı. Şimdi kalkıp da “1 Mayıs’ta işçiler Taksim’de toplanınca olay çıkıyor” diye mantık yürütmenin ve Taksim’i işçilere kapatmanın alemi var mı?
Provokasyon yapılmazsa olay çıkmaz.
Üstelik 1977’den bu yana o kadar çok şey değişti ki...
1970’ler işçilerin güçlü olduğu zamanlardı... Sendikalar güçlüydü, yasalar işçiyi koruyordu. İşçiler caddelerde “DGM’yi ezdik, sıra MESS’te” diye yürüyebiliyordu. Sendikalar toplu görüşme masasına oturduğunda pazarlığı yüzde 200 ücret zammından açabiliyordu.
1 Mayıs 1977 katliamı işçilerin burnunu sürtmek, meydanları 1 Mayıs’larda onlara kapatmak için tezgâhlandı...
Taksim’e toplanan işçilerin bütün ülkeye yönelik güç gösterisi yapmalarından rahatsız olanlar tezgâhladı o kanlı olayı... 12 Eylül darbesine ilerleyen yol o katliamla açıldı...
O günden bu yana hem işçi örgütleri güç kaybetti. Hem Türkiye’de milyonluk mitingler yapılır oldu... Cumhuriyet mitinglerinde çıt çıkmadı..
Demokrat ve özgürlükçü geçinen AKP iktidarı 1 Mayıs’ta Taksim’i işçilere açabilirdi. Ama 1 günü bayram yapmaya eli varmadı... İstanbul Valisi’ni işçilerin önüne attı. Kendisi geri çekildi. 134 ülkede resmi tatil olan 1 Mayıs ülkemizde kavga ve sıkıntı günü olma özelliğini sürdürüyor... Vali Bey “orantılı güç” kullanmaktan söz ediyor. Bir dostun dediği gibi “orantılı zekâ” kullanılsa bugün milletçe bayram yapıyor olurduk...
İstanbul Atatürk Havalimanı’ndaki x-ray cihazlarından geçişlerde tesettürlülere ayrıcalık tanınıyormuş.
Aslında tesettürlüler doğrudan VIP salonuna da alınabilir...
Haldun Ertem
* Taksim’e çıkmak anayasal suçmuş!
Bunu diyenlere bak!
Hep Anayasa’ya bağlı kalmışlar, “değiştirilemez” hükümleriyle filan hiç oynamamışlar gibi...
Demet
Tek sesli TRT...
TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, Aksiyon, Cihan Haber Ajansı, Kanal 7 gibi kurumlarda çalışmış 13 kişiyi sınavsız olarak TRT’ye alıp işe başlattı...
İşe başlatılan 13 kişinin TRT Haber Dairesi’nde çalışabilmeleri için KPSS’ye girmiş, TRT’nin ilan edeceği sınav ile yazılı ve sözlü aşamalarda başarılı olmaları, bunun ardından 3 yıl stajyerlik yapmaları gerekiyordu. Genel Müdür İbrahim Şahin TRT ilke ve yasalarını yok saydı. Kurumun kıdemli bir elemanı durumu özetliyor:
- TRT artık bir devlet organı değil parti organı gibi çalışıyor. Ya bizdensin ya karşı taraftan... Personele bu gözle bakıldığı gibi program ve haberler de iktidar ve tarikat gözlüğüyle düzenleniyor.
TRT gibi bir kuruluşun tüm radyo ve televizyon kanallarıyla iktidarın emrine girmesi TRT yayın ilkeleriyle, TRT yasasıyla ve demokrasiyle çatışır... TRT’nin tarafsızlığını yitirmesi halkın haber alma hakkının ortadan kaldırılması demektir. Demokratım diyen herkesin ve her kurumun konuya eğilmesi gerekir.
Vahşi ormancı
Sorgun’dan golf sahası açmak için 200 bin ağaç kesileceği haberi geliyor... Ege’de, Akdeniz’de maden arama bahanesiyle ağaç katliamı sürüyor. Orman Genel Müdür Yardımcısı Kemal Kara, ‘Madencilik Sektörü Orman İlişkileri’ panelinde konuşurken medyadan yakınıyor, doğa katillerine akıl öğretiyor:
“Medya anayolda arama devam ederken hemen fotoğrafı çekiyor, medyayı tepenin arkasına götürseniz gitmez, imkân varsa madenciliği ‘o taraflarda’ yapın” diyor...
Aynı kişi bazı yasadışı madencilik faaliyetleri için hapis cezası öngörülmesinden rahatsız olduklarını anlatıyor:
- Arkadaşımıza hep diyoruz ki, yeni düzenleme olacak, sakın yasal işlem yapmayın, şu davalar biraz devam etsin de topluca hepsini karşılayacak bir yönetmelik değişikliği yapalım...
Kemal Kara çevre ve ağaç katillerini koruduğunu, hatta teşvik ettiğini kendi ağzıyla itiraf ediyor...
Ve hâlâ koltuğunda oturuyor...
Demek ki Orman Bakanlığı ve hükümet de aynı kafada...
Bu zihniyet bir yandan cennete gitmeyi özendirir... Bir yandan da yer yüzündeki cenneti para karşılığı cehenneme çevirir... Madenci madeni bulur, çıkarır, çevreyi kirletir, kazancını cebe atar... Devede kulak kabilinden vergi verir... İnsanımız da üzerinde yaşadığı cennet gibi toprakları kaybettiğiyle kalır... Eğer üzerinde yaşadığı cennetin çıkacak her türlü madenden değerli olduğunu idrak edemezse, vatandaşımız yarın çölde yaşamayı hak etmiş demektir... Sonra kimse ağlamasın...
Öz cumhuriyet
Kaynak Yayınları, 1927 yılında ilkokulların beşinci sınıflarında okutulmak üzere Muallim Abdülbaki’ye (Gölpınarlı) yazdırılan Yurt Bilgisi kitabını yeniden basmış. Ne güzel bilgiler verilirmiş o zaman gençliğe... Kitabın 64. sayfasından “Hâkimiyet Milletindir” başlık yazıdan bir bölüm okuyalım:
“...Yapılan kanunların nasıl uygulandığını anlamak için her milletvekili istediği vakit, istediği bakana soru sorabilir. Bu onun hem hak hem de ödevidir. Kendisine soru sorulan bakanın da Meclis huzurunda cevap vermesi lazımdır.”
Günümüzde bakanların yarısı sorulara ya gecikerek yanıt veriyor ya hiç vermiyor.
Tek parti dönemindeki kadar bile demokratik terbiye yok kısacası...
Özay Şendir
‘Diyalektik bir şey’ olarak Lozan tartışması...
16 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Sosyolojik hatalar!
16 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Sanatçılar ‘Terörsüz Türkiye’ istemiyor mu?
16 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Krizler, görüşmeler ve sonuçları
16 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
İttifak’ta görüş ayrılığı çıkmadı
16 Mayıs 2025