Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz ve emekli Orgeneral Kemal Yavuz, emekli Orgeneral Tuncer Kılınç savcılık soruşturması sonrası serbest bırakıldılar. Savcılık, sorgu sonrasında, mahkemeye çıkarılmalarını gerektirecek bir suçları olmadığına kanısına vardı.
Geçmişte yüksek ve saygın görevler ifa etmiş olan bu kişilerin suçlu olduklarına ilişkin kanıt bulunmadığı halde neden polis kendilerini azılı suçlular gibi baskınla ele geçirip, adeta sürükleyerek, kafalarını bastırarak götürdü?
Bu sorunun yanıtını verecek bir yetkili yoktur.
İstanbul Barosu Başkanı Muammer Aydın, diyor ki:
- Ceza Muhakemesi Kanunu’nda bir suç isnadıyla karşı karşıya olan kişi bakımından ilke, önce ifade için çağrılmasıdır, ifadesi alınacak veya sorgusu yapılacak kişi davetiyeyle çağrılır, gelmezse zorla getirileceği bildirilir.
Ergenekon sürecinde hukuka uyulmuyor?
O yüzden bu davanın karanlık olayları ve suçları ortaya çıkarmaya değil iktidar muhalifleriyle hesaplaşmaya, öc almaya yöneldiği kanısı yaygın.
Dava böyle bir sapma gösterdiği için esas suçluların yakayı sıyırması ihtimali güçleniyor...
Başbakan Erdoğan, bu hukuksuzluğun hukuk olduğunu iddia ediyor. Önceki gün diyor ki:
- Bırakın hukuk işlesin, bırakın hâkim ve savcılar görevlerini yapsın...
Başbakan’ın “hukuk” diye bağıranlara cevabı da çok zarif:
- CHP ve medya panik içinde...
Kendisini Ergenekon savcısı ilan eden Başbakan, yapılan hukuksuzluklara bu şekilde omuz mu veriyor? Bize mi öyle geliyor!
Konuşan kuzu...
Hem Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı hem Profesör ve Anayasa Hocası... Bu sıfatların sahibi Burhan Kuzu beyefendi geçen hafta tutuklamalar sırasında Ergenekon konusunda dedi ki:
“Bu davanın en önemli faydası; Türkiye’de artık hiç kimse ‘bana kimse dokunamaz’ diyemeyecek.”
Profesör Kuzu’nun 12 Temmuz 2008 tarihli ajanslarda yer alan bir demeci var. Milletvekili dokunulmazlığı konusunda AİHM’nin bir kararı üzerine diyor ki:
“Milletvekili dokunulmazlığı kalkarsa sistem çöker.”
Evet, herkese dokunulmalı, milletvekili hariç... Böyle dürüst ve yiğit bir kuzu bu...
Aydın adaleti
İmzacı aydın deyince ilk akla gelen isim, Murat Belge, Taraf’ta, Sabih Kanadoğlu’nun evinin aranmasının olağanlığını şu sözlerle savunuyor:
“...367’nin mucidi olarak demokrasiye ve hukuka ‘bağlılığı’ da, bence, bellidir. Onun için, evine gelinmesini, ‘hukuka saldırı’ diye nitelendiremem. Bütün bunlar olmadan önce, Kanadoğlu, kendisi bu ülkede ‘hukuk’ nosyonunu ağır bir şekilde yaralamış biridir.”
367’nci maddeyi iktidarın işine gelmeyecek şekilde yorumlamak, Sabih Kanadoğlu’nun evinin aranmasına gerekçe olabilirmiş. Memleketin “aydın”ı bu... Düşünün karanlıklarını...
Bu dava bitmez
Türkiye, Ergenekon davasındaki hukuksuzluklar yüzünden AİHM tarafından tonla tazminata mahkûm edilebilir... Eski AİHM Yargıcı Rıza Türmen bu konuda gazetemizde özlü yazılar yazdı...
Sayın Türmen dedi ki bir süre önce yazdığı dizi yazılarda:
“AİHM kriterlerine göre esas olan, yargılamanın tutuksuz yapılmasıdır... Tutukluluk için bireyin suçluluğuna dair makul bir kuşkunun bulunması gerekir.”
Sayın Türmen’e göre:
“Sadece ifadesini almak için birinin özgürlüğü sınırlanmışsa bu, bir ihlal nedeni olabilir.”
“Ergenekon davasında olduğu gibi tutukluluk aylarca sürdürülüyorsa bunun nedenini somut kanıtlarla ortaya koymak şarttır...
Türkiye, geçmişte sık sık bu suçlamaya maruz kaldı ve ‘Sanığın suçlu olduğuna dair güçlü kanıtlar vardı’ gibi genel gerekçelerle kendini savundu ama her defasında cezayı yedi...”
Türmen’e göre: “Tutukluluğun aylardır sürmesine rağmen henüz dava açılmamış olmasının AİHM açısından sorun yaratacağı” kuşku götürmez...
Dava AİHM’ye giderse Türkiye’nin başı çok ağrıyacak... Bu konu konuşulurken bir dostumuz:
- Hiç meraklanmayın, bu dava AİHM’ye gitmez, dedi...
- Neden?
- Bitmez de o yüzden...
Sonra cebinden bir gazete kesiği çıkarıp okudu:
“Dev - Yol davası 26 yıldır sürüyor. Dava 723 sanık, 150 avukat eskitti. Davanın en toy avukatı bile torun sahibi olacak yaşa geldi...”
Ekledi: “Dev - Yol davası bu davaya göre daha küçük hacimliydi...”
YARGIYA SAYGI
Radikal gazetesi üç gün önce birinci sayfada 5 sütun başlık attı:
“Ankara’da savcı darbe dönemlerini aratmıyor”
Kimmiş bu savcı?
“Ermenilerden özür diliyoruz” kampanyası konusunda gelen suç duyuruları üzerine dava açan savcıdan söz ediyor gazete...
Peki bu yargıya müdahale olmuyor mu? Olmuyor. Çünkü imzacılar ABD ve AB’den icazetli. Bu müdahale sayılmaz.
Ama yurtseverlerin rastgele gözaltına alındığını, aylarca suçsuz yere hapis yatırıldığını falan yazarsanız işte bu yargıya fena halde müdahale olur.
Batı basını “Türk ordusu rahatsız” diyormuş.
Doğrudur... AKP iktidarı onun için yeni bir AB atağı başlattı nitekim...
Haldun Ertem
Özay Şendir
Şehidini bırakmayan ordu...
7 Temmuz 2025
Tunca Bengin
Ateşkes diyeceğine katile dur de...
7 Temmuz 2025
Cem Kılıç
Unutulan aylık 5 yıla kadar alınabiliyor
7 Temmuz 2025
Didem Özel Tümer
Hızlı hafta, kritik temmuz, sıcak yaz
7 Temmuz 2025
Abdullah Karakuş
Vatikan mesajları ve Papa’nın Türkiye ziyareti
7 Temmuz 2025