Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Açık Pencere Fazıl Say'la geçenlerde konuşmuştuk. Alman basınına söylediklerini aynen bize de söylemişti... Özetle diyor ki:- Bu ülkede cumhuriyetçi kesime yönelik kuşatma artıyor... Böyle giderse ben bu ülkede kalmam, kızımı da alır giderim. Terk edip gitmek lafın gelişi... Fazıl'ın sözleri ülkenin gidiş yönünü gören bir aydının çığlığıdır...Türkiye hızla bir tek parti faşizmine ilerliyor... Cumhuriyetçi - demokrat aydınları bu manzaranın tedirginliğini günbegün yaşıyor... Medyada hayli etkin olan "iktidarın saz takımı" ise şeriata gidişi demokrasiye gidiş gibi göstermek için manevralarla meşgul... Türbanı modernleşme simgesine dönüştürenler bile var...Ne yazık ki bu modernleşmeyi bizler gibi AB de bir türlü göremiyor! Tam tersine bir yuvarlanış gördükleri için kapıyı yüzümüze kapatmanın telaşı içindeler.Vatan gazetesinde dün Şefkat Koleji'nin fotoğrafları vardı. İlkokul öğrencileri türbana sokulmuş. Başı açık kalmamış. Bunlar özgürlük ve modernleşme sayılıyor! Öte yanda tek tek cumhuriyetin kaleleri fethediliyor, devletin kanı değiştiriliyor.Fazıl'ın çıkışı bu karşı devrim hareketine ilişkin uyarı çığlığıydı. Ona, toplumu uyandırdığı, kral çıplak dediği için çok kızdılar... Değerli sanatçımız Fazıl Say'ın ülkeyi terk edip gitme niyeti olağanüstü yankılar yaptı... Hele İslamcı basında... Cenazesini kılmama tehdidinden tutun, onu hedef göstermeye kadar... Envaiçeşit saldırı yer aldı... Dünyanın birçok ülkesinde "devleti soyma" eylemi "vatana ihanet" sayılıyormuş. Oysa güzel yurdumuzda "ticaret" sayılıyor... Profesör Ahmet Mumcu, YÖK Başkanı Prof. Yusuf Ziya Özcan'la ilgili kısa bir not geçti... Okuyalım:"Sayın YÖK Reisi iki suç işledi...1. Anayasa Mahkemesi kararına uyulmayacağını açık sayılacak biçimde belirtti. Bu ağır bir suçtur.2. AKP'nin yaptırdığı son anayasa değişikliği sonucu AİHS ile AİHM kararları iç hukukun üstündedir. Savcılarımızın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına da aykırı davranan Sayın YÖK Başkanı hakkında bu konuda derhal soruşturma başlatmaları gerekir. * * *YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, üniversite rektörlerini türban yasağını görmezden gelmeye davet ederken demişti ki:"Bunlar üniversitenin dışında konmuş yasaklardır. Mahkemelerle ilgilidir. Bu bakış meselesidir. Öyle bir kural olabilir. Ama siz onu önemli görmeyebilirsiniz, bir sürü insanı rahat ettirirsiniz." Bu sözler Türkiye Barolar Birliği'ni de ayağa kaldırdı. Barolar Birliği Yönetim Kurulu yayımladığı bildiride diyor ki: "Mahkeme kararlarının sadece mahkemeleri değil, öncelikle muhataplarını ve bütün kurumları ile tüm toplumu ilgilendirdiğini,Hiçbir kişi, kurum ya da kuruluşun mahkeme kararlarını 'önemli görmeyebilme' şansı olamayacağını,Kesinleşmiş mahkeme kararlarının önce taraflarını ve sonra tüm toplumu ve Devlet'i bağladığını,Kesinleşmiş mahkeme kararlarını uygulamamanın, gereklerini yapmamanın suç oluşturduğunu hatırlatırız..."Hukukla barışık olmadığı görülen sayın YÖK Başkanı hukukçulara epey ter döktürecek... Öyle görünüyor... YÖK Reisi Hacettepe Üniversitesi'nde rektörlük seçimi 5 Kasım'da yapıldı. YÖK, üniversitenin kendisine bildirdiği 6 aday arasından üçünü seçerek Çankaya'nın tercihine sundu. Bu arada en çok oy alan üçüncü aday YÖK'te gizli oyla yapılan seçimde dördüncülüğe düştü, yerine dördüncü gelen aday seçildi. Hacettepe Rektörü Prof. Tunçalp Özgen'in görev süresi 23 Kasım'da bitti. Aradan üç hafta geçti... Çankaya hâlâ Hacettepe Rektörü'nü atamış değil... O Çankaya ki, hâkimler savcılar yasasını bir gün bile bekletmeden onaylamıştı... Sayın Gül atamayı yapmak için acaba neyi bekliyor? Hacettepe... Milli Eğitiim Bakanlığı'na "kurnaz tüccar" bile değil... Ancak "kurnaz esnaf" deyimi yakışır... Öğretmenler bayrama denk geldiği için bu haftanın son iki günü çalışmayacaklar... Haftanın ilk üç günü çalıştıkları gibi ek derslere de giriyorlar. Ancak bakanlık bu haftanın ilk üç günü için ek ders ücreti vermiyor. Madem iki gün tatil yapıyorsunuz, hak ettiğiniz ilk üç günün ek derslerini çalışmadığınız o iki güne sayın, diyor...Mantığa bakınız hele... Eğitim - İş Sendikası öğretmenlerin bugün Milli Eğitim Bakanlığı'nı protesto amacıyla derslere girmeyceklerini bildirdi dün.. Haksız mı öğretmenler? Öğretmene kazık! Vaslis Manginas, kısa süre öncesine kadar Yunanistan'da Çalışma Bakanı'ydı. Artık değil. Adı bazı skandallara karışınca Başbakan Kostas Karamanlis geçen gün kendisini çağırdı. Yaptıklarının etik olmadığını... Ayrıca kamuoyundan gelen baskılara daha fazla kayıtsız kalamayacağını söyleyerek istifa etmesini istedi. Vaslis, hiç direnmeden isteği yerine getirdi, oracıkta istifasını verdi, bakanlığını noktaladı. Peki, ne miydi Vaslis Manginas'ın yaptıkları ve onu koltuğundan eden skandallar? Efendim... Birincisi: Atina yakınlarında kamuya ait ormanlık bir bölgede kantin ruhsatı ile villa yapmıştı... İkincisi, kızını Yunan Telekom'una sınavsız yerleştirmişti... Üçüncüsü de evinde sigortasız yabancı işçi çalıştırdığı ortaya çıkmıştı.Şimdi, bilvesile ve izninizle farazi! birkaç soru soralım; Vaslis'in yaptıklarını bizden bir bakan yapsaydı acaba sonuç ne olurdu? Tayyip Erdoğan'ın elinden öyle istifayla paçayı kurtarabilir miydi? Olmaz ya, diyelim kurtardı. Örneğin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, "Ben böyle biriyle aynı kabinede görev yapmayı içime ve etik anlayışıma sığdıramam" deyip o an istifayı basmaz mıydı? O da sessiz kalsa, AKP'li milletvekilleri topluca ayağa kalkmaz, o bakanı partiden attırıncaya, dokunulmazlığını kaldırıncaya kadar her yolu denemez miydi?Diyeceğimiz, Vaslis Manginas, yine de yatsın kalksın Türkiye'de bakan olmadığına dua etsin. Yoksa hayatı kaymıştı. Vaslis şanslı! Suudi Arabistan'daki tarihi Türk kışlası kasıtlı olarak değil, bakımsızlıktan yıkılmış. Üç kuruş ayırıp da Türk eserlerini koruyamayan Kral'a, Abdullah Gül bir Devlet Şeref Madalyası daha takar artık! m.asik@milliyet.com.tr