Açık Pencere "Geleceği yakalamak"tır.Geleceği yakalamak, gelecekte var olmanın koşullarını bugünden yaratmak demektir... Bu ilke tabii ki şirketler gibi bireyler için de geçerlidir.Bugünlerde bazılarında bu geleceği yakalama telaşı hayli artmıştır.Malumunuz... Gelecekte ülkemizi bir İslam modelinin beklediği giderek daha açık ve net şekilde anlaşılmaktadır... Ufukta Malezya modeli hatta Pakistan görünmektedir...Geçmişte laik ve çağdaş bilinmiş, hatta hafifçe sol takılmış aydınlarımız! yakın gelecekte kendilerine hayat hakkı tanınmayacağı endişesi içindedirler...O yüzden cemaatlere, tarikatlara, iktidara, İslamcı sermayeye "Sizin kuracağınız düzene uyacağım, gerekirse karımı tesettüre sarıp ben de cumalara takılacağım" mesajı yollamaları gerekmektedir.O yüzden kimisi gelecekteki düzene "Üniversitede türbanı destekliyorum" manevrasıyla eklemlenmekte... Bir başkası, "Evimde Kuran okutacaktım, komşular ne der diye okutamadım, neler çekti bu Müslümanlar" diye gazete sayfalarına gözyaşı dökmekte...Bir başkası Atatürk ve cumuhuriyeti yerden yere vurarak, diğeri Said-i Nursi'yi temenna çakarak, öteki Osmanlıcılık oynayarak, beriki uçuruma gidişi etrafına demokrasiye gidiş diye yutturmaya çalışarak trende yer bulmaya çalışmaktadır.Kadere bakın; bu ülkede geleceği yakalamak için gericiliğin trenine atlamak gerekiyor...Koşun fırıldaklar... Tren kalkıyor... Modern iş hayatının ana sloganlarından biri malum: Soru: Cumhuriyet döneminde dindarlara baskı yapılmış mıdır? Karşı soru: Cumhuriyet döneminde aydınlar "dinsiz, kâfir" diye otellerde yakılmış, arabalarında kurşunlanıp bombalanmış mıdır? DYP Genel Başkanlığı'na 39 yaşındaki Süleyman Soylu seçilmiş. "Kurtar bizi Bebe." Yılbaşı akşamı Taksim Meydanı'nda Avustralyalı turist kızın uğradığı cinsel saldırı video paylaşım sitesi YouTube'a eklenmiş... Bütün dünya "Türklerin vahşeti"ni izliyormuş...Almanya'da da bir Türk genci manşetlere çıkmış. Bild gazetesinin büyük yer verdiği gencimiz, metroda yaşlı bir adamı dövdüğü için kendinden söz ettiriyormuş. Peki bizim hiç dünyaya iyi mesaj veren bir gencimiz, bir gururumuz yok mu? Var; Fazıl Say... Var ama o da Türkiye'de uğradığı manevi ve medyatik saldırılardan ötürü fena halde yaralanmış halde... Halimiz pek iç açıcı değil... Maganda ruhu... Ulusal Tarım Kongresi'nde konuşan Pankobirlik Genel Müdürü Mikdat Çakır, son bir yılda gübre fiyatlarında yüzde 300'e varan artış olduğuna dikkat çekerken, gübrenin ham maddesini sadece bir kişinin ithal etmesini eleştiriyor. Daha sonra söz alan Ceyhan Ziraat Odası Başkanı Yavuz Tezcan, "Gübrenin ham maddesi olan fosforik asit ithalatını, zamanında mısır ithal eden bir bakanın oğlunun yönlendirdiğini duydum" diye konuşuyor. Haberi devletin Anadolu Ajansı geçiyor. Gazeteler - Milliyet ve bir diğer gazete hariç - haberi görmezden geliyor. Özgür basın sanki pek özgür değil gibi... Matbuatta durum Yeni YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan'ın eğitim konularından ve sorunlarından habersizliği üniversite asistanlarını da çileden çıkardı.Universite asistanları dün "www.asistanlar.org" adlı sitelerinde Yusuf Ziya Özcan'a tepkilerini ifade eden bir bildiri yayımladılar..."Neoliberal Eğitim Modeline Hayır... Herkese eşit parasız eğitim hakkı" başlıklı bildiride burslu ve sözleşmeli asistan modelini savunan Yusuf Ziya Bey şöyle eleştirliyor:"YÖK Başkanı asistanların istihdam koşulları ile ilgili yanıltıcı bilgiler vermektedir. Uygulamadaki 2547 sayılı yasa zaten araştırma görevlilerinin lisansüstü eğitim süresince her yıl yenilenen sözleşmelerle istihdam edilmesini öngörmektedir. Bu maddeye göre, araştırma görevlilerinin lisansüstü eğitimi bitince üniversiteyle ilişiği kendiliğinden kesilmektedir. Bunun pratikteki anlamı zaten burslu öğrenciliktir. Prof. Özcan'ın önerileri, asistanlara lisansüstü eğitim süresince verilen düzenli maaş, sağlık ve sosyal güvenlik gibi hakların tamamen ortadan kaldırılmasını hedeflemektedir. Üniversitede iş güvencesinin tamamen kaldırılmak istenmesinin altında yatan en önemli neden, bir akademik işgücü piyasası oluşturmaktır. Böylece, "istihdam yükleri" azaltılacak, akademisyen yetiştirmek için hiçbir harcama yapmayan özel üniversitelere yönelecek bir akademik işgücü fazlası yaratılacaktır.Öte yandan YÖK Başkanı, üniversitelerin paralı olması konusunda da yanlış açıklamalar yapmaktadır. Nitekim, "Okulların bedava olduğu hiçbir yerde görülmemiştir" diyen YÖK Başkanı, Almanya, Yunanistan gibi ülkelerden ne yazık ki haberdar değildir. Kaldı ki, paralı eğitim, birçok emekçi çocuğunun temel bir insan hakkı olan eğitim hakkından eşit bir şekilde yararlanmasını engelleyecek, sınıfsal engelleri daha da aşılamaz kılacaktır. Asistandan YÖK'e Bu yılbaşı, üzerinde Anıtkabir ve Fransızca sözler bulunan bir kutlama kartı hayli ilgi çekti. Kartın üzerindeki sözler, kendisini "Türk" olarak tanımlayan bir Türkiye ve Atatürk âşığına, Belçikalı Daniel Dumoulin'e ait: "Turquie, tu dois Atatürk a dieu Et le reste a Atatürk..." m.asik@milliyet.com.tr Yani: "Türkiye; Atatürk'ü Allah'a borçlusun Geri kalan her şeyi Atatürk'e.."