“Türkiye aylardır bir askeri darbe tehdidi üzerine konuşuyor.
Ve bu durum, gerçek bir darbe tehdidinin göz ardı edilmesine, kendini gizlemesine neden oluyor, adım adım amacına doğru ilerlemesine zemin hazırlıyor.
Son derece örgütlü bir tehdit ile karşı karşıyayız.
Özellikle Emniyet teşkilatı içinde örgütlenmiş bir oluşum telefonları dinliyor, insanların özel yaşamlarını takip ediyor, kendisine destek vermeye gönüllü ya da doğrudan kontrol ettiği medya desteğini arkasına almış durumda toplumu terörize ediyor.
Bir yandan kamuoyu baskısı, diğer yandan ‘Askeri darbeyi mi destekliyorsun’ öcüsü, aydınları bile ses çıkartamaz hale getiriyor.
Çok ciddi bir sivil darbe tehdidi ile karşı karşıyayız.
Hayallerindeki İslamcı-faşist düzeni kurmak için adım adım ilerliyorlar...”
Mehmet Y. Yılmaz, Hürriyet’teki köşesinde dün, yukarıdaki satırlarla Türkiye’nin içinde bulunduğu gerçek durumunun fotoğrafını sergiliyordu...
İktidara destek olur görünümde bir çete yapılanması anayasal rejimi dinamitliyor. Gizli dinlemeler, fotoğraf çekmeler, internet sitelerine gizli konuşmaları sızdırmalar, yandaş gazeteler aracılığıyla kişileri karalamalar, HSYK veya TSK gibi kurumlara tuzak kurmalar... Bunlar hep demokrasi tehlikede, darbe oluyor, çeteler ülkeyi esir alıyor gürültüsü içinde yürütülüyor. Vicdan denen kavram sıfırlanmış. Kimi Soros çocukları çetecilikle savaş adı altında çetecilerle işbirliği yaparak faşizmin önüne dikilen veya dikilebilecek anayasal kurumları yıkmaya çalışıyor. Demokrasiye inanan herkesin bu oyunu görmesi zamanı geldi... Oyun açık... Ve üç maymunları oynamanın ecele faydası yok.
Adalet Bakanlığı, “kayıp trilyon” davasında “Gül yargılanmalı” diyen Sincan Ağır Ceza Mahkemesi’ne
3 müfettiş göndermiş.
Ne kadar kindar dindar bunlar...
Haldun Ertem
Memur borçla yaşıyor, “Kriz çeki” istiyormuş.
Bu hayalden vazgeçip Erdoğan’ın Ulusa Sesleniş konuşmalarını dinlesinler, karınları doyar...
* * *
HSYK üyesi Ertosun, “HSYK noter değil” demiş.
Bazıları bunu “Çankaya Köşkü’ne göndermede bulunuyor” diye de algılayabilir...
Kulak veriniz...
Gençlik sorunlarını polisle çözmek... Gençlerin sorunlarını dinlemek yerine polisle susturmak. Sağcı iktidarların temel gençlik politikası yıllardır bu olmuştur...
Türkiye Gençlik Federasyonu Genel Başkanı Rıza Sümer işte bu noktaya parmak basıyor, yaptığı çağrıda sorunların dayak yerine diyalogla çözülmesini öneriyor. Diyor ki:
- Türkiye, geçmiş yıllarda, gençlerle rektörleri, bakanları, siyasileri, bürokratları, güvenlik sorumlularını yan yana getirebilseydi, yüz yüze ve göz göze konuşma ortamını başarabilseydi, gençlerimiz, polislerimiz ve başka silahlı takımları çatıştıran süreçleri üretmeseydi, 12 Mart ve 12 Eylül olmaz, fidan gibi gençleri gereksiz yere toprağa vermezdik...
Ambassador Otel!
“Afrika’ya Türk büyükelçilik çıkarması... Yeni açılacak 10 büyükelçilikten 8’i Afrika’da olacak... Türkiye’nin bu yeni büyükelçiliklerle Afrika kıtasında ciddi bir atılım yapması bekleniyor.”
Birkaç cümle ile yukarıda özetlediğimiz Bahar Bakır’ın haberi önceki gün gazetemizde yer aldı. Dışişleri Bakanlığı’nda görev yapan diplomat dostumuza bu “Afrika açılımı”na ne dediğini sorduk. Yanıt:
- Ülkemizin çok sayıda ülkede büyükelçiliği bulunması elbette güzel bir şey de... Bu iş, büyükelçilik açtım, büyükelçi de atadım, demekle olmuyor.
- Başka ne lazım?
- En azından orada bir büyükelçilik binanızın olması gerekiyor...
- Binası olmayan büyükelçilik olur mu?
- Size Tanzanya’dan örnek vereyim... Şander Gürbüz 4 ay kadar önce Tanzanya’ya büyükelçi olarak atandı. Büyükelçilik binası olmadığı için dört aydır otelde kalıyor, büyükelçilik olarak da oteldeki odalardan birini kullanıyor.
Bir selam sarkıt
CHP Genel Sekreteri Önder Sav, seçim kazanan belediye başkanlarını kutlamak üzere geçtiğimiz hafta İzmir’deydi. CHP İzmir örgütü bu ziyaret nedeniyle İzmir’in dört bir yanını parti bayraklarıyla ve pankartlarla donattı. Konak İlçe Örgütü imzası taşıyan o pankartlardan birinde Önder Sav’a hitaben şu yazıyordu:
Bir selamınız yeter
Konak meydanlara iner
* * *
AKP 29 Mart seçimlerinde kaydedilen gerilemenin sebeplerini araştırmakla meşgul. CHP ise hâlâ zafer kutlamasında... Birisi kendilerine o oyların başarılarından çok AKP’yi protesto amacıyla verildiğini anlatsa da ayakları yere değse...
Ve yeri gelmişken birkaç soru:
29 Mart seçim kampanyasında İstanbul’da Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara’da Murat Karayalçın’ın parlak projeleri açıklandı kamuoyuna... Örneğin tüm fakir ailelere ayda 600 TL’lik yardım yapılacak, aç insan kalmayacaktı. CHP bu iki merkezde seçimi kazanamadı. Ama birçok başka yerde kazandı. Acaba bu parlak projeler seçimin kazanıldığı belediyelerde uygulanamaz mı? En azından bir iki belediyede pilot proje olarak uygulansa olmaz mı? CHP en azından bir iki belediyede örnek belediyecilik sergilese de kamuoyuna “İşte CHP iktidara gelince böyle bir ülke yönetimi sergileyecek” dedirtse... Nasıl olur? Konak işte o zaman meydanlara inmez mi?
Özay Şendir
‘Diyalektik bir şey’ olarak Lozan tartışması...
16 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Sosyolojik hatalar!
16 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Sanatçılar ‘Terörsüz Türkiye’ istemiyor mu?
16 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Krizler, görüşmeler ve sonuçları
16 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
İttifak’ta görüş ayrılığı çıkmadı
16 Mayıs 2025