Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Haberin başlığı şöyle; “Dağda Mahsur Kalan Genç Çift, “Cemaat Kitabı” Sayesinde Hayata Döndü.”
Ne olmuş, nasıl olmuş diye meraklanıyor, haberi Zaytung.com’dan okuyoruz:
“Hatay’a bağlı Fırnız yaylasından dün akşam saatlerinde şehir merkezine doğru yola çıkan genç çift, araçlarının arızalanması sonucu mahsur kaldıkları Amanos Dağı’ndan “cemaat kitabı” sayesinde kurtuldular. Yoğun kar yağışı altında saatlerce uğraşmalarına rağmen jandarma ve polis ekiplerine ulaşamayan çiftin son anda bir yakınlarını arayarak “cemaatle ilgili kitap yazmayı düşünüyoruz” demelerinin hemen ardından yerleri tespit edilirken, bulundukları bölgeye terörle mücadele ekipleri tarafından operasyon düzenlendi. Soğuktan donmak üzereyken kurtarılan Metin - Gülcan Görenel çifti, ilk tedavilerinin tamamlanmasının ardından tutuklu yargılanmak üzere adliyeye sevk edildiler.

Haberin Devamı

Bülent Arınç, Ahmet Şık’ın kitabının aranma ve imha edilmesiyle ilgili “Üzüntü ve endişe duyuyorum” demiş.
Olur da bir nüshası bir yerde unutulmuştur, diye mi acaba?
Elif Eral

Sansür değil imha
Abdülhamit sansüründe olsun Nazi sansüründe olsun yöntem bellidir... Kitaplar ve gazeteler yayın öncesi denetlenir, eğer sakıncalı bulunursa yayınına izin verilmez. Ancak Abdülhamit ve Hitler dönemlerinde bile yayımlanmamış yazı veya kitabında suç bulunduğu gerekçesiyle tutuklanan kimseyi duymamıştık. Yayımlanmamış bir kitabın taslaklarının tek tek imha edildiği, “bulunduranlar terör örgütü üyesi sayılır” diye tehdit edildiği bir dönem de ilk kez yaşanıyor.
Başbakan, Erdoğan, “basılmamış kitaba baskın”la ilgili “o yargının işi” demiş.
Peki, “o yargı” kimin işi?

“İleri demokrasi”ye geçtikten sonra hayatımıza giren son değişiklik: Kitapları artık matbaacılar değil
polisler basacak...
H.Ertem* * *
Soru: CHP ile AKP arasındaki en belirgin fark ne?
Yanıt: CHP’de her kafadan başka ses çıkıyor, AKP’de her kafadan tek ses...
F. Fidan

Cemiyet ayıbı...
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti bu yıl OdaTV’ye verdiği “başarı ödülü”nü askıya aldı... Sebep?
“Ödül değerlendirmesinin yapıldığı toplantıdan sonraki gelişmeler ve gazeteci olmayan kişilerin de tartışma konusu olması” imiş... Ne diyor TGC hak ve sorumluluk bildirgesi ile evrensel hukuk:
“Yargı kararı kesinleşmedikçe, bir sanık suçlu ilan edilmemelidir...”
OdaTV hakkında yargı kararı bir yana henüz iddianame bile bulunmuyor. TGC bu kararla OdaTV’yi kuşku altında bırakıyor, yargıyı olumsuz etkiliyor. Üstelik aldığı kararın mantıklı bir gerekçesi ve dayanağı da yok.
TGC çatısı altındaki seçici kurullar son 10 yılda dolandırıcılıktan hüküm giymiş kişilere bile ödül verdi. Yönetim Kurulu hiç rahatsızlık duymadı. Şimdi bu ne perhiz?
TGC anlaşılan bu defa etki altında kaldı... O zaman sorulur; kendi özgürlüğünü koruyamayan bir kuruluş basın özgürlüğünü nasıl savunacak?

Haberin Devamı

Anayasa raporu
TÜSİAD’ın web sitesinde bu kuruluşun 2 Nisan 1971 tarihli Kurucular Protokolü’nü okuyabilirsiniz. Kuruluş protokolü şu sözlerle başlıyor:
“Anayasamızın öngördüğü karma ekonomi prensiplerine ve Atatürk ilkelerine uygun olarak.”
İmzalar: Vehbi Koç, Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Sakıp Sabancı, Osman Boyner vb...
Ülkenin en zengin işadamları TÜSİAD’ı kurarken “Atatürk ilkelerine” uygun davranmayı ilke edinmişler. Cumhuriyet’in o ilkeler üzerinde var olduğunun bilincindeler. Kadere bakın ki... Onların Atatürk ilkeleri üzerinde kurdukları dernek bugün Anayasa’dan Atatürk’ü çıkarmayı tartışıyor...
“Türk” ve “Türk milleti” sözcükleri Anayasa’dan çıkarılmalıymış... Şu ibareler değişebilirmiş:
“Türkiye Cumhuriyeti... Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir...”
“Türkiye devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî Marşı İstiklal Marşı’dır. Başkenti Ankara’dır.”
Atatürk ilkelerini, Türk sıfatını ve laikliği Anayasa’dan çıkarmak ABD’de Fuller, Henze gibi akıl hocalarının ve onların Türkiye’deki uzantısı ikinci cumhuriyetçiler ile PKK’nın savunduğu sözde fikirlerdir.
Cem Boyner’in Yeni Demokrasi Hareketi bu fikirlerle seçime girdi, yüzde yarım oy bile alamadı.
Halk bu projenin sadece Cumhuriyet’in içini boşaltacağını çoktandır biliyor.
Kaldı ki, AKP çoğunluğundaki bir Meclis’ten ancak AKP’nin özlediği tek adam sisteminin anayasası çıkar...
Yeni ve demokrat bir anayasa ancak terörün son bulduğu bir ortamda, bir kurucu meclis oluşturarak yapılabilir...

Haberin Devamı

Adilcevaz’dan...
Bitlis’e bağlı Adilcevaz ilçesi Belediyesi 2 itfaiye eri almak için gazete ilanıyla sınav açtı. Alınacak 2 itfaiye erinden birinin üniversite felsefe, diğerinin iktisat bölümü mezunu olması isteniyordu...
Belediye Başkanı Adnan Göksoy’un oğlu üniversite felsefe bölümü mezunu. Adilcevaz’da başka felsefe mezunu da yok. O yüzden tek aday durumunda. Ekonomi mezunu adayın kimliği şimdilik bilinmiyor. Ama belli ki o kendini biliyor.
Adilcevaz Belediye Başkanı Göksoy’un bu “adil” davranışı ilçede günün konusu... Acaba İçişleri Bakanlığı da kendisine bir takdirname gönderecek mi?