Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Açık Pencere Sanki il başkanlarının AKP iktidarı üzerinde bir etkisi varmış gibi...Sanki iktidardan ricacı olmak bir işçi eylemi sayılabilirmiş gibi...Yasa geçen dönemde Cumhurbaşkanı Sezer tarafından veto edilmiş daha sonra da Anayasa Mahkemesi'ne götürülmüştü... Ne var ki, Anayasa Mahkemesi'nin yasayı iptalinden sonra birincisine göre daha da geri bir yasa yapıldı.. Buna göre:"...Emeklilik yaşı 65'e, prim gün sayısı 9.000'e çıkarılıyor... Ölüm aylığı bağlama şartı 900'den 1.800 güne yükseltiliyor. Çalışmak zorunda kalan emeklilerin maaşları kesiliyor. Aylık geliri 137 YTL'den fazla olan bütün vatandaşlar Genel Sağlık Sigortası primi ödemek zorunda kalıyor. Çalışanlar hastalık, kaza, ameliyat durumlarında "katılım payı" ödeyecek. Diş protez giderlerinin karşılanmasına kısıtlama getiriliyor... Emekli Bağ - Kur'lularının maaşından yüzde 10 sağlık primi kesilecek. Primini ödeyemeyen vatandaşlar sağlık hizmeti alamayacak. Primini ödeyemeyen çiftçilerin ürününe el konulacak...vs..."Yasada daha neler neler var... Çalışanların haklarını budayan ne cinlikler.Bu arada yeri gelmişken bir parantez açalım.. Cumhurbaşkanı Sezer malum statükocu, halktan kopuk, jakoben bir zattı! Öyle tanımlanıyordu. Erdoğan ve Gül ise sımsıcak, sempatik, halktan kişiler diye tanımlanıyor. Böyle cilalanıyor. Bir tanımlara ve cilaya bakınız. Bir de icraata... Acaba kim halkın gerçek dostu dersiniz? Sosyal guvenlik ya da daha yakışan deyimiyle "Sosyal güvensizlik yasası"na karşı işçi ve memur kuruluşları hareketleniyor... DİSK, KESK, TMMOB'nin başını çektiği platform 15 ve 16 Ocak günleri Türkiye'nin tüm illerinden Ankara'ya büyük bir yürüyüş başlatıyor. Hükümet güdümündeki Türk - İş ise yürüyüş yapmak ya da meydanlara çıkmak yerine 15 Ocak'ta yurt çapında komik bir eylem gerçekleştiriyor. O gün tüm illerde Türk - İş şube yetkilileri AKP il başkanlarını ziyaret ederek onlardan bu yasayı değiştirmelerini isteyecekler... Cemil İpekçi, "Türban kadına kimlik kazandırıyor" demiş. Eşine makam, savunana ihale... Türbanın kazandırdıkları saymakla bitmiyor! Başbakanlık başkanlığında "Devlet Sırrı Kurulu" oluşturuluyormuş. Bakalım bu kurul Suudi Kralı'nın getirdiği hediyeler konusunda ne gibi bir tutum sergileyecek? Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül, Washington'da sosyetenin gözde mekânı olarak bilinen "Cafe Milano"da akşam yemeği yiyor. Yanında Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın eşi Zeynep Babacan, Devlet Bakanı Mehmet Şimşek'in eşi Annalisa Şimşek, Büyükelçi Nabi Şensoy'un eşi Gülgün Şensoy var. Bayan Gül enginarlı pizza ile ıstakozlu makarna yiyor. Doğan Haber Ajansı'nın haberine göre hesap ödenmiyor, faturanın yüzde 20 bahşiş ile birlikte Türkiye'nin Washington Büyükelçiliği'ne gönderilmesi isteniyor... Bu da normal sayılmalı... Burası "Biz yiyelim, siz ödeyin" cumhuriyeti değil mi? Hesaplar bizden... Ayşe Önal, Tayyip Erdoğan'a sempati duyan... Ondan cezaevi günlerinde bile desteğini, ilgisini eksik etmeyen meslektaşlarımızdandır. Geçenlerde bir iş için Şanlıurfa'ya gitmiş. Neler görüp neler yaşadığını dönüşte Reha Muhtar'a anlatmış. Muhtar da köşesinde Ayşe Önal'ın ağzından anlattıklarını yazdı. Özetleyerek aktaralım."Benim biliyorsun içkiyle aram yoktur. Ama içkili bir lokanta aradı arkadaşlar Urfa'da, bir tane içkili yer bulamadık... Kayseri'de de bulamazsın, yok. Konya'da lüks bir otelin dışında içkili yer zinhar yok... Sorarsanız içki yasak değil. Ama içki ruhsatı vermiyorlar. Uzağa gitmeyin... Boğaz'ın Anadolu yakasındaki restoranlara bakın. Hiçbirinin içki ruhsatlarını yenilememişler. Arkadaşlarla arka arkaya dört restoranda oturduk, hiçbirinin içki ruhsatı yenilenmemişti. Beşincide içki vardı. Sahibi, benim içki ruhsatım iki ay sonra bitiyor. Yerine yenisini vermeyecekler. İki ay sonra bende de içki yok dedi bize... Türkiye açıktan, yasak olmadan adım adım dönüştürülüyor."Tayyip Erdoğan'a yakın meslektaşımızın söyledikleri bunlar.Yıllardır Türkiye'nin kimyası değiştiriliyor, bu ülke Suudi Arabistan'a dönüştürülüyor deyip duruyoruz... Ama "Özgürlükler genişliyor, demokrasiye gidiyoruz" diyenlerin sesi daha çok çıkıyor. Ara sıra gözler açılıyorsa da sonra tekrar uykuya dalınıyor. Türkiye kimyası Cumhurbaşkanı Gül düzenlediği basın toplantısında: "ABD'nin bizden hiçbir beklentisi yok" demiş...Anadolu'da çok yerde adettir. Hatırlı müşteriler lokantada yemeği yer kalkar. Hesap daha sonra müşterinin dükkanına veya yazıhanesine gönderilir... Veya bir kişi diğerine kıyak yaparsa "Sen de bana şu konuda koltuk çıkacaksın" diye peşin söz almaya yeltenmez. Kıyakçılık yapılır... Zamanı gelince karşılığı istenir...Yarın bakarsınız "Doğu Anadolu'da üslenip İran'a oradan saldıralım" gibi bir rica gelir, siz de "hayhay" der paşa paşa gereğini yaparsınız... Abdullah Bey kuşkusuz çok saf biri, ama Bush kaçın kurası? m.asik@milliyet.com.tr Ödeme vakti!