Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

"Deyimler ve atasözleri sözlüğü bu deyimi, üçkâğıtçıların saf seyircileri oyuna sokmak, böylece kandırıp paralarını almak için kullandıkları söz olarak açıklıyor. Ben çocukluğumda bu oyunu oynatanları çok gördüm. Oyunda esas aktör, ikisi kırmızı, biri kara olan üç iskambil kâğıdını el çabukluğuyla karıştırıp ağına düşürdüğü saf vatandaştan kırmızıyı bulmasını isteyen kişi, yani üçkâğıtçıdır. Bunun biri erketeci, diğeri dümenci denilen iki yardımcısı olur. Erketeci polisi gözetler. Dümenci ise sözümona tesadüfen orada bulunan kişidir. Bu kişi saf vatandaşları kandırmak için arada bir oyuna dahil olur ve hep kazanır. Onun kazandığını görüp oyuna girenler ise hep kaybeder.Bu deyim bir de köylerde kullanılır. Diyelim bir kızı iki delikanlı sevmektedir. Bu delikanlılardan hangisi elini çabuk tutar, kızı kaçırır, iğfal ederse sonuçta kız onun olur. Çünkü artık kızın başkasıyla evlenme şansı kalmamıştır. Bu durumda köylüler, Hasan almaz, basan alır, derler."Siz deyimi, "Hasan almaz Ofer alır, Corc alır, Con alır, Maktum alır" şekline dönüştürebilirsiniz... 'Hasan almaz, basan alır"... Tayyip Erdoğan, geçen gün Konyalı işadamlarıyla konuşurken özelleştirme anlayışını bu veciz ve zarif cümleyle açıklamıştı. CHP Milletvekili Cevdet Selvi, dün gönderdiği notta diyor ki: Genelkurmay Başkanı Özkök, irticai faliyetlerin son yıllarda hızla arttığını söylemiş. Normal... Çünkü iktidardan teşvikli... Bir zamanlar siyasi hayatımızda "Kompile Şevki" diye biri vardı. Şevki bir gün bir şey söyler, baltayı taşa vurduğunu anlayınca ertesi gün "Ben öyle demedim" diye yaygarayı basardı. Söylediğine kanıt olarak teyp bandı gösterdiğinizde "montaj" derdi. Video bant gösterdiğinizde bu defa da:- Bana kompile yaptılar, diye sızlanırdı...Şevki demokratik cumhuriyeti ortadan kaldırıp yerine İslam cumhuriyeti kurma misyonuyla siyasete atılmıştı. Ama yetenekleri elvermediğinden sık sık saçmalıyor, yakayı ele veriyordu. Sonunda kaydı siyasetten. Şimdi nereden aklıma geldiyse... Kompile Şevki TÜSİAD'ın güncel açılımı: Tayyip'i Üzen Sanayici ve İşadamları Derneği... Antalya Belediye Başkanı Menderes Türel ile hoş bir sohbet yaptık hafta içinde. Sözün bir yerinde Deniz Baykal'ın Antalya'ya tek bir çivi çakmadığını söyledi Türel... Baykal'ı memleketine hayrı dokunmadığı için eleştirmeli mi? Ayrıcalık yapmadığı için alkışlamalı mı? Milliyet'te dün bir haber vardı. Tayyip Erdoğan'ın memleketi Güneysu ilçesine Rize'nin dörtte biri kadar yatırım yapılmış... Başbakan'ın bu yaptığı kadirşinaslık mıdır? Popülist ayrımcılık ve kayırmacılık mı? Siz hangi tür lideri yeğlersiniz? Hayırsız Baykal! Birkaç gündür DİE kaynaklı büyüme rakamlarının sahteliğinden, şişirmeliğinden söz ediyoruz.Bugün de iktisatçı Mustafa Sönmez'in kimi saptamalarını getiriyoruz gündeme:- Büyüme verilerindeki hormonal bozukluğun yanı sıra, büyümenin kimyası da bozulmuştur.Büyüme, son zamanlarda sanayiden değil, inşaat, ticaret ve hizmet gibi iç pazara dönük alanlardan sağlanır oldu. Oysa sağlıklı büyüme sanayiye dayanan büyümedir . Neden sanayi omurga olmaktan çıktı? Çünkü, IMF'yi rehber edinen Türk büyükleri, Türkiye'yi ayağından vurdular. Enflasyonu düşürmede ana ilaç olarak kullanılan ucuz döviz, ithalatı her alanda tercih edilir kıldı. İhracatçı bile girdileri ithal edip satar oldu. Bu yüzden ihracatta kullanılan ithal girdi oranı ortalama yüzde 66'ya çıktı. Sanayide gerilemeler başladı. Fabrikalar kapandı. İşsizlik arttı. Sermayedarlar, ihracatta güç bulamayınca iç pazara, yani inşaata, mağazacılığa, eğlence sektörüne çark ettiler. Sanayiden uzaklaşıp iç pazara, özelikle gayrimenkule dönmek büyük tehlike. İnşaat, çığ gibi büyüyen işsizliğe çare olmaz. Sanayi küçülünce, istihdam, hane geliri de azalır ve talep düşer. Konut kredileri geri ödenemez, bankalar yeniden batar. 1997'de Asya'da yaşanan kriz, böyle bir krizdi. Türkiye, yeniden krize sürükleniyor. Hem de iyice yoksullaştırılmış olarak... Çözüm mü? Sönmez şunları öneriyor: Ucuz döviz ateşini besleyen sıcak para girişi caydırılmalı, bunun için reel faizler düşürülmelidir. Cari açığı büyüten gereksiz ithalat frenlenmelidir. Kur gerçekçi düzeye taşınarak yerli girdiye dayanan ihracat teşvik edilmelidir... Sanayi yeniden korunup istihdam yaratması şartıyla, iç pazarla desteklenmelidir... İç ve dış borçların takvimi yeniden düzenlenmelidir... Vergide, "herkesten gücüne göre" esasına dayalı bir reform yapılmalıdır... Büyümenin kimyası Barzani ve ailesini eleştiren Avusturya vatandaşı Kürt öğretim görevlisi, tek celsede 30 yıl hapis cezasına mahkûm olmuş! "Bağımsız Kürt Yargısı" da faaliyete geçti demek ki... m.asik@milliyet.com.tr